NATO üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, Haziran’ın 24’ünde Lahey’de buluşacaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan da orada olacak.
Bu zirve NATO tarihinin en önemli zirvelerinden birisi olacak.
NATO üyeleri gayrisafi yurtiçi hasılalarının yüzde 2’sinin savunmaya harcanması koşulunu revize edecekler.
ABD oran olarak yüzde 5 istiyor, AB’den yükselen ses yüzde 3.5 ama yürürlük tarihi 2030’dan sonraya kalsın diyenler var, hemen silahlananım diyenler var, halen bir uzlaşı bulunamadı. Bu arada daha yüzde 2’yi bile karşılamayan 8 NATO üyesi ülke var.
Brüksel’de olup bitenleri Güldener Sonumut zaten yazdı ama işin Türkiye için fırsat kısmına da bakmak lazım:
Konuştuğumuz oranlar göze küçük gelebilir ama gayrisafi yurtiçi hasıla oranı yüzde 3.5’a çıkarsa Hollanda’nın savunma bütçesi yaklaşık 19 milyar avro artacak, bunu tüm Avrupa’ya yaydığımızda ortaya çıkan rakam son derece büyük olacak.
Almanya, NATO’nun hızla silahlanması gerektiğine inanıyor ve bunun için bastırıyor, bu da demek oluyor ki AB kendi savunma sanayiini geliştirmek için para harcayacak ama daha büyük parayı silah ithalatında kullanacak.
Bu da üretim yelpazesi geniş, kalitesi savaş alanlarında tescillenmiş Türk savunma sanayii ürünleri için büyük bir fırsat anlamına geliyor.
Bu silahlanma furyasında Türkiye, SİHA’lardan 155 mm top mermilerine, obüslerden, torpidolara, AESA radarından, roketlere kadar savunma ihracatını ikiye katlayabilir.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün Hoca, sadece prototip üretilmesini yeterli bulmadı, prototipi üretilmiş ne varsa, seri üretiminin de yapılması konusunda ciddi çabalar sarf etti. Bu çaba ihracat rakamlarına yansımıştı, şimdi NATO’nun silahlanma kararıyla bambaşka bir boyuta da ulaşabilir.
Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak gayrisafi hasılanın yüzde 3.5’inin savunma için harcanmasına sıcak bakıyor, zira F-16 siparişleri ve hatta F-35 alımı ihtimali zaten belirlenecek oranı rahatlıkla karşılıyor.
Geldiğimiz nokta artık yükümlülükleri değil, diğer üyelerin yükümlülüklerini ihracata çevirmeyi konuştuğumuz nokta.
Belediyeden ekip çağırmayan başkan
Eli sıkışı tok olan insanları severim.
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, laf olsun diye değil, gerçekten el sıkan birisi olarak kaldı hafızamda.
Orman yangınlarına karşı kampanyamız sırasında birlikte ormanın içerisine girdik, sadece fotoğraf çekilirken değil, gerçekten temizlik yaptık.
Yerlerin çekirdek kabuklarıyla dolu olduğu bir alana girdik, çöpünü savuranlara kızmak yerine, çöp kutusu sayısının artırılmasını istedi.
Temizlik bitti, topladığımız onlarca çöp poşetinin önünde başlayan sohbeti arkadaki sosyal tesiste sürdürdük.
Savurganlığa sonuna kadar karşı bir portre olarak yer etti aklımda, bir de belediyenin lüks villalarını lojman olarak kullanmama kararı alması.
O günden beri de takip ediyorum bu genç belediye başkanını.
Farklı bir başkan portresi çiziyordu, farklılığı şimdi yaşam mücadelesi vermesinin de sebebi haline geldi.
Bir Büyükşehir Belediye Başkanı, elektrik tamiri gerektiğinde belediyeye bir telefon açar ister ofisi, ister özel konutu olsun, ekipler gelir hemen sorunu çözerler. Ferdi Zeyrek, Türkiye’de kolaylıkla sapılan bir yola sapmak yerine, sorunu kendisi çözmeye çalıştı, o yüzden şimdi hastanede yaşam savaşı veriyor.
İnsan bir yandan keşke diyor, diğer yandan sözüyle, davranışı arasındaki uyuma saygı duyuyor.
Sonradan olma değil, gerçekten CHP’li, belediye başkanlığını bir başka makama atlamak için sıçrama tahtası olarak kullanmayan, şehrine âşık bir belediye başkanı örneği uzun zamandır karşıma çıkmamıştı.
Tanıdığıma çok mutlu olduğum Ferdi Başkan’dan umarım hep iyi haberler alırız...
Mesele sadece radar değil ki...
Bu bayramın ana konusu yollardaki radar denetimleri oldu.
Konu sadece radar meselesi değil, trafikte en görünen denetimin radar uygulaması olması.
İnsanlar, yolda makas atarak giden, sapaklarda ek şerit oluşturan, tehlikeli araç kullananların da anında cezalandırıldığını görmek istiyor.
Bunun için ekiplerin akan trafikte daha fazla dolaşması ve gördükleri hataya da anında ceza yazmaları gerekiyor.
Bu yapıldığı takdirde, hepimizin hayatını daha güvenli hale getiren radar uygulamasına bu kadar çok itiraz eden çıkmayacaktır.
Hata yapan herkesin, hemen cezalandırılacağına dair inanç arttıkça, bir daha bu tür tartışmalar yaşamayız.