Vodafone Terapi Park

28 Eylül 2017

Takımların statları için “ev”, kendi sahasında oynayan takım için de “ev sahibi” denir ama aslında her stat bu ifadenin hakkını veremez. Vodafone Park bu hakkı kelimenin tam anlamıyla veriyor. Orada tribünlerle futbolcular arasındaki bağ o kadar güçlü ki Beşiktaşlı futbolcular taraftarları yanlarında, rakipler de karşısında hissediyor. Taraftarlar futbolculara doping etkisi yaparken futbolcular da taraftarlara büyük bir izleme keyfi ve mutluluk veriyor; bir nevi terapi.

Beşiktaş için Laypzig maçını adeta Konyaspor maçına dönüştüren unsur, sahadaki iyi ve üstün oyundan önce atmosfer oldu. Yaş ortalaması 23,5 ve Avrupa tecrübesi çok sınırlı olan konuk takımın bu etkilenmeye açık ve daha ziyade kendi çöplüğünde ötme hali, daha maç başlamadan kendisini gösterdi ve teknik direktörleri Hasenhüttl’ın dediği gibi maçta daha ne olduğunu anlayamadan geriye düştüler.

O büyülü havadaki tek lekenin maçın sonunda Fenerbahçe’ye edilen küfürler olduğunu da söylemek gerek. Bu çirkinlik yeri geldiğinde her statta oluyor ve bu nedenle sözlerim sadece Beşiktaşlı değil tüm taraftarlar için geçerli; orada olmayan takıma küfrederek onu büyütüyor kendinizi de küçültüyorsunuz. Bir de hiç mi o

Yazının Devamı

Derbi ve Galatasaray

25 Eylül 2017

Geçen sezon Advokaat “devre arasında Mehmet Ekici’yi alsak şampiyon olurduk” demişti ve bugün görünen o ki bu sözün haklılık payı var. Nitekim Beşiktaş maçının ilk yarısında Fenerbahçe’nin topa daha çok sahip olup, bir yandan rakibin pas bağlantılarını kesip bir yandan da savunma ile hücumu birbirine çok iyi bağlamasında en büyük pay Ekici’nindi. Ne zaman ki Ekici yerini adaşına bıraktı, o andan itibaren eski Fenerbahçe hortladı. Maçın ikinci yarısı tamamen Beşiktaş’ın üstünlüğüyle geçti fakat kâh pozisyon eksikliği, kâh hakem hataları nedeniyle siyah beyazlılar zor olanı yapıp gol bulamadı.

Aykut Kocaman, maç sonu açıklamasında “önemli bir hata yapmazsam takım daha da iyi olacak dedi” İşte o önemli hatayı yapmamak için, oynayabilir durumdaysa Ekici’yi hiçbir zaman saha dışında tutmamalı, Fenerbahçe kadrosu için en büyük tehdit olan Ozan, Topal, Souza üçlüsünden de aynı anda en fazla ikisini oynatmalı.

Hakem tartışmaları nedeniyle Beşiktaş derbi yenilgisini fazla üzerine almadı ama her şeye karşın maçtan çıkarılacak dersler var. Kuarezma’nın daha ilk pozisyonda kırmızı kart gerektiren sorumsuzluğu, yönetimin Bek’i satarak sağ tarafı Necip veya Medel’e mecbur bırakması,

Yazının Devamı

Aleks Derbi Ali Koç

22 Eylül 2017

Aleks’in gönderilmesi yüzde yüz yanlıştı, bugün o konuları tekrar tekrar gündeme taşımak yüzde iki yüz yanlış. Onun gidişi ile ilgili sorularla yılları tüketebilirsiniz fakat zamanı geri alamayacağınız için bunun kimseye faydası olmaz.

Aykut Kocaman, 1996’da Trabzon’u Trabzon’da yenerek şampiyonluk ipini göğüsledikleri sezon sonunda aniden gönderilmişti; benzer işi 16 yıl sonra kendisi Aleks’e yaptı. Futbol hatta hayat böyle hikâyeleri çok sever; belki Aleks de 2032’de kendi takımındaki yıldızla yollarını ayıracak.

Tudor, Snayder’i istemedi, Mancini Juliano’yu, Guardiola Yaya Ture’yi. Bir zamanlar Domenek Anelka’yı istememişti, daha önceden de Sakki Fan Basten’i. Aleks kararında kulüp kendi ayağına kurşun sıktı ve bu yara Fenerbahçe taraftarının içinde hep kalacak ama duruma bir de bu açıdan bakınca yaşananlar futbolun içinde olan işler ve bugün hâlâ bu konuyu konuşmak ne Aleks’e bir şey kazandırır, ne Aykut Kocaman’a, ne de Fenerbahçe’ye.

Derbi

Fenerbahçeli futbolcular ve özellikle Aykut Hoca Alanyaspor maçında maç kazanabileceklerini gördü. Bu açıdan kazanç üç puandan fazla oldu.

Vardar maçında dahi rakip analizi yapıp ona göre kadro ve taktik belirleyen

Yazının Devamı

Volkan Demirel

18 Eylül 2017

Çok sade bir kariyer; Kartalspor’da futbola başla, birkaç yıl sonra Fenerbahçe’ye transfer ol ve on beş yıl başka hiçbir yere gitme… Volkan Demirel, Fenerbahçe kalesini 2003’te bir Samsunspor maçında, Rüştü’nün sakatlanması üzerine devraldı. Aynı bayrağı Rüştü de aynı yolla Engin’den, Engin de Beşiktaş’tayken Fatih Uraz’dan almıştı. Kaderin bir cilvesi olmalı ki, bu devir teslimlerde Engin de, Rüştü de 35 yaşındaydı. Yaklaşık bir ay sonra 36’sına girecek Volkan’ın bu sezondaki ciddi düşüşü bu 35 yaş geleneğinden olmasın?

Volkan, Fenerbahçe’nin sembol isimlerinden biri oldu. Kurtarışlarıyla takımına çok maç kazandırdı, şanssız bir şekilde yollarının ayrıldığı Milli takım formasını 62 kez giydi. O kendine çok iyi baktı, pek az sakatlandı. Yanına Oğuz Dağlaroğlu, Volkan Babacan, Ertuğrul Taşkıran, Mert Günok gibi birçok ikinci, üçüncü kaleci gelse de hiçbiri ondan daha iyi olamadı.

Bugün Volkan Demirel’in, en azından Fenerbahçe’deki, kariyeri bitme noktasında. Gönül isterdi ki o yeşil sahalara veda ettiğinde sadece yukarıdaki başarıları ile anılsın. Fakat Volkan, kariyeri boyunca yaptığı açıklamalar, sergilediği davranışlar ve takındığı tavırla çok eleştirildi. Onun Fenerbahçe

Yazının Devamı

Tosun Paşa

14 Eylül 2017

Yaz transfer döneminin son gününde Cenk'e İngiltere'den teklif olduğu duyulduğunda bazı Beşiktaş taraftarları bu transferin gerçekleşmesini Cenk'ten daha fazla istemişti. Çünkü onlara göre Cenk, pas oyununda olmayan, kaçırdığı gollerle saç baş yolduran, ikinci sınıf bir santrafordu. Fakat üç sezon önce takımın üçüncü santraforuyken bugün birinci tercih olmayı başaran Cenk, her geçen gün bu eleştirilerin ne kadar haksız olduğunu biraz daha gösteriyor.

Cenk, geçen sezonlarda da kötü değildi fakat Türk olması nedeniyle negatif bir ayrımcılık yaşıyor; en azından düne kadar olan yaşıyordu. Nitekim genç oyuncu her ne kadar az süre almış olsa da takımına hep katkı sağladı; oynadığı anların hakkını fazlasıyla verdi. Sıfır kapris, sıfır uyumsuzluk, sıfır pes etme; yüzde yüz çalışma, yüzde yüz istek ve yüzde yüz mücadele ile Cenk bugünkü parlak noktaya ulaştı; o artık çok iyi bir rol model.

Negredo'yu yedek kulübesine hapsetmek suretiyle Cenk'in gösterdiği bir diğer gerçek de, bu aralar revaçta olan yabancı kuralı tartışmasının ne kadar gereksiz olduğu; formanın sahibini pasaportlar değil performanslar belirler.

Dünkü Porto zaferi, biraz da beklenmedik olduğu için tarihi bir

Yazının Devamı

Ayağa Kalk Fener

11 Eylül 2017

Bu sezonun başına kadar Fenerbahçe’deki sorun, orta sahadaki verimsizlik veya gol planındaki eksiklik gibi teknik konulardı. Bugün ise iş değişti. Artık hiçbir teknik yorum Fenerbahçe’de olan biteni açıklamak için yeterli olmaz çünkü olayın çok ciddi bir de soyut tarafı var.

Ersun Yanal döneminden beri sürekli düşen form grafiği, taraftarsız geçen koca bir sezon ve hiç beklenmedik yenilgiler, takımı o kadar olumsuz etkiledi ki, özgüven sıfırlandı, motivasyon çok kırılgan bir hale geldi ve kazanma alışkanlığı yerini adeta kaybetme alışkanlığına bıraktı.

Bu noktada şunu söylemek gerek: tüm sorunların öncelikle kötü yönetimden kaynaklandığı ve olan bitenden herkesten önce Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının sorumlu olduğu bir gerçek. Ancak mevcut kriz ortamında yapısal değişikliklerden önce, var olan yangını söndürmek gerek. Bu nedenle işin Aziz Yıldırım boyutunu şimdilik park etmek lazım.

Eskilerin tabiriyle bu ahval ve şerait içinde yapılması gereken ilk iş takımın üzerindeki kara bulutları dağıtmak ve futbolculara formasını giydikleri takımın adının Fenerbahçe olduğunu, rakip ve skordan bağımsız, sadece bu adın dahi kendilerini her zaman ayakta tutmaya yeteceğini öğretmek

Yazının Devamı

Neymar Transferi ve FFP

7 Eylül 2017

Futbol endüstrisinin iyi ki bacası yok! Aksi halde büyük çevre felaketleri kaçınılmaz olurdu çünkü yeşil sahadaki rakamlar her yıl bir çığ gibi büyüyor. Orta karar bir futbolcunun maaşı nice bilindik şirketlerin genel müdürlerinin yıllık kazançlarını geride bırakırken, dünyanın en çok kazanan kulübü olan Manchester United’ın yıllık 689 milyonluk (yazıdaki tüm rakamlar avrodur) geliri dünyaca ünlü şirketlerin net satışlarından daha fazla.

Kulüplerin beş temel gelirinin dördünde (maç günü gelirleri, yayın hakları, sponsorluklar ve uluslararası organizasyonlara katılım) yıldan yıla yaşanan artışlar kabul edilebilir seviyede olsa da, beşinci kalem olan transfer ücretleri tamamen ucu açık konumda. Çünkü diğer alış verişlerdeki fiyatlar bir kulüp ve bir şirket veya organizasyon arasında belirlenirken, transfer ücretleri sadece iki kulüp arasında belirleniyor. Bahsettiğim ucu açıklığın son örneği Neymar.

Pogba 100 milyonun üzerindeki rekor transfer ücretiyle İngiltere’nin yolunu tuttuğunda, sonraki transferlerin bu rakamı geçeceği tahmin ediliyordu edilmesine ama sanıyorum kimse bu geçişin iki mislinden fazla bir bedelle olacağını düşünmemişti.

Neymar’ın, sözleşmesindeki serbest

Yazının Devamı

TFF TBF'yi örnek alsın

4 Eylül 2017

Hani şu “tüm dünyayı aslında bir grup adam yönetiyor” diye bir komplo teorisi var ya, milli takımın Ukrayna maçındaki kadrosunu görünce bizim ülkemizde de ister kulüpler isterse milli takım olsun futbolu bir grup adam yönetiyor hissine kapıldım.

Arda’nın milli takıma çağırılması, Oğuzhan vakası, Vardar faciasından sonra Mehmet Topal’ın bir kez daha stoper olması, artık herkesin diline düşen Ozan’ın ilk on birde yer alması ve en güçlü yanı kanatları olan rakip karşısına İsmail ve Şener ile çıkılması kafamdaki Luçesku imajı ile zinhar örtüşmeyen kararlardı.

Luçesku’nun yanlış kadro tercihine, tercih edilenlerin gayretsizliği de eklenince Ukrayna’nın gruptaki en kritik maçı belki de en kolay maça dönüştü, bize de yine esmer günler.

Milli takım bazında hep bir “kurtarma” peşindeyiz. Sürekli dara düşüyor, sonra oradan çıkmak için –genellikle yeni teknik direktörle- ekstra çaba sarf ediyor, olmayınca başa dönüyor aynı kısır döngüye tekrar başlıyoruz. Bu arada genç oyunculara veya taktiğe hiç yatırım yapamıyor, zaman kazanmak isterken aksine sürekli zaman kaybediyoruz. 2012 yılında grubu üzerlerinde tamamladığımız Belçika ile bugün karşılaşsak bahis şirketleri iki takıma hangi

Yazının Devamı