Bursa ve Çanakkale’de art arda gelen sarsıntılar İstanbul’da da hissedildi... Dolayısıyla yine en çok neyi merak ettik konuştuk? Sallantılar büyük depremin öncüsü ya da habercisi mi, İstanbul’u tehdit eden fayı tetikler mi?.. Deprem bilimcilerden olmadığını duyunca da sakinledik ve daha öncekilerde olduğu gibi yeni bir sallantıya kadar rahatlama pozisyonuna geçtik. Peki ya Allah saklasın ama “evet bunlar öncü, tetikleme olasılığı var” denilseydi ne olacaktı?..
Böyle bir olasılığın düşüncesi dahi ürkütücü çünkü ne İstanbul ne biz hazırız. Dahası genelde hep İstanbul’un ağır bir şekilde etkileneceğini ve resmi rakamlara göre 16 milyonluk bir nüfusun risk altında olduğunu konuşuyoruz ama gerçekte Kuzey Anadolu Fayı’nın etki alanındaki İstanbul, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale, Sakarya, Balıkesir, Bursa, Yalova, Bilecik, Kocaeli hepsi birden bu kapsamda. Yani Kahramanmaraş merkezli depremlerde olduğu gibi 11 ili etkileyecek bölgesel bir afet olasılığı söz konusu. Böyle bakıldığında da bu
YSK kesin aday listelerini açıkladı... Siyasi partilerin liderleri bir süredir zaten sahada. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışmalarına seçim sonrasına kadar ara vermesinin ardından, milletvekilleri ve parti yöneticileri de ay sonuna dek yoğun bir seçim mesaisi yürütecekler. Bu bağlamda da gerek iktidar gerekse muhalefet cephesinde, şimdiden seçim sonuçlarına ilişkin ince hesaplar yapılıyor. Elbette hepsi de kazanmak üzerine...Bu sadece koltuğa oynayanlar için değil, her siyasi aktör ya da parti ve siyasetteki varlık hesaplarını onlara göre yapanlar içinde geçerli. Yani partiler, adaylar ve popüler isimler kadar siyasetteki varlıklarını o isimlere endekslemiş olanlar da var bu kapsamda. Bu anlamda “kazanmayı, partisinin sandıkta kaybetmesi” üzerine kurgulayanlar da söz konusu bir yandan da. Özellikle de parti içi çekişmeler ve koltuk odaklı ayrışma, tartışma görüntüsü veren CHP açısından... Partideki delege ağırlığı hala yüksek olan önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu
Yerel seçime gün sayarken, sandığı, seçmen davranışını etkileyecek dinamiklerin başında kentsel dönüşüm sorunu var. Dolayısıyla şehirleri afetlere dirençli hale getirmeye odaklı siyasi söylemler, polemikler ön planda. Çünkü özellikle İstanbul ve Marmara bölgesi başta olmak üzere birçok ilimiz deprem gerçekliği ve tehdidiyle karşı karşıya...Deprem bilimcilere göre olası büyük depreme dönük bilimsel raporlarda öngörülen süreler de epey daralmış durumda. Maalesef İstanbul açısından korkulan depreme dönük en iyimser senaryo bile tüyler ürpertici. Kaldı ki, Allah saklasın, birçok bilim insanının öngörülerinde kesiştiği gibi, korkulan o Kuzey Anadolu Fayı tek seferde boydan boya kırılıp 7.6 veya daha büyüklükte bir deprem üretirse felaketin boyutunun sadece İstanbul ile sınırlı kalmayacağı da açık ve net. İçinden Kuzey Anadolu Fayı geçen Marmara Denizi’ne kıyısı olan 7 tane il ve 50 tane ilçe var. O fayın yan kollarının doğrudan tehdidi altında
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İsrail’in Washington Büyükelçiliği önünde Gazze’deki “soykırıma ortak olmayacağını” söyleyerek kendini yakan ABD Hava Kuvvetleri askeri Aaron Bushnell’in ölümü için “trajik bir olay” demekle yetindi. Gerçekten de öyle ama bu trajik durum sadece Pentagon sözcüsünün bakışıyla kriminal vaka anlamında değil, daha çok İsrailli güvenlik görevlisinin müdahale edip alevler içindeki Amerikan askerinin canını kurtarmak yerine ona silahını doğrultması ve Netanyahu’ya arka çıkarak soykırımı destekleyen bizzat ABD’nin düştüğü pozisyon açısından… Çünkü ABD’nin başından beri koşulsuz destek verdiği, arka çıktığı Netanyahu’nun Gazze’de işlemediği bir savaş suçu türü kalmadı. Literatürde ne varsa hepsini pervasızca yaptılar, hatta fazlasını bile… Okullar, hastaneler yaşam alanları, ibadethaneler ne varsa vuruldu, çocuk, kadın ayırt etmeksizin katledildi. Aç-susuz bırakılarak
Siyasette 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken en çok konuşulan, tartışılan konu özellikle muhalefet açısından “kazanacak aday” muhabbetiydi. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmayan o günlerdeki ittifak ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Akşener ve kurmaylarının bu anlamda net karşı çıkışları ve CHP’lilerin buna dönük sert tepkileri vardı. CHP’liler Kılıçdaroğlu’ndan yana yekvücut gibiydiler. Yine o süreçte gündemden hiç düşmeyen bir başka konu da o zamanlardaki adıyla HDP’nin sütre gerisindeki desteğiydi... Yani öyle ya da böyle sonuçta her üç partinin kesiştiği nokta Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına odaklıydı...Sonuç malum... 31 Mart seçimlerine giderken bugüne baktığımızda ise görüntü öncelikle CHP’deki lider değişimi başta olmak üzere epey farklılaşmış durumda. Dünün ittifak ortakları, hısımları CHP ve İYİ parti artık birbirlerine rakip, hatta hasım pozisyonundalar... CHP adı DEM parti olarak değişen HDP ile resmen değil ama daha
ABD, Gazze’de acil insani ateşkes talep eden BM karar tasarısını yine veto etti.Daha doğrusu katliama bir kez daha yeşil ışık yaktı. Çünkü ABD, bugüne dek BMGK’de gelen her ateşkes çağrısına karşı çıktı, bu da beşincisi oldu. ABD, BM Genel Kurulu’nda 13 Aralık 2023’te 153 ülkenin “evet” oyu kullandığı Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısı için de “hayır” oyu kullanan 10 ülkeden birisiydi..ABD her hayır dediğinde de Netanyahu iyice azdı, şımardı, Gazze’de binlerce kadın ve çocuk daha katledildi. Yani ABD’de arada bir “İsrail Gazze’de sivilleri korumalı”gibisinden söylemde bir nüans, yumuşama ya da Netanyahu’nun mezalimini hafiften kınama havası olsa da fiiliyatta duruşunda, tavrında hiçbir değişiklik yok. Alenen İsrail’e arka çıkıyor, daha fazla katliam yapmasına göz yumuyor, hatta gaz veriyor. Dünya liderliğine oynayan ama Yahudi lobisinin güdümünde hareket etmek zorunda kalan bir süper güç ABD söz konusu açıkçası.
CHP adaylaşma sürecinde yaşadığı gel-gitler, tartışmalar ve küskünlükler anlamında diğer siyasi partilere fark attı. Bir çok yerde aday gösterilmedikleri için partiden istifa eden küskün CHP’liler, CHP’ye rakip oldular. Bunlarda vitrindeki isimler, aynı şekilde teşkilatlarda da çok fazla kaynama ve istifalar söz konusu..Çok sayıda örtülü rakipler de var yani. Evet bu gibi örnekler daha önceki seçimlerde de oldu,bugünde başka partiler içinde geçerli ama şimdiye dek hiçbir partide bu kadar fazla aday yapılmayan kişinin ortaya çıkıp “bizi elemine ediyorlar, siyasi soykırım yapılıyor” deyip kazan kaldırdığı CHP’deki bu manzara pek olağan değil. Her ne kadar bu istifalar genel merkez tarafından üç-beş kişinin koltuk hırsı, hesabı olarak yorumlansa da...Elbette o da vardır ancak bunu tetikleyen başat faktörün bizzat CHP yönetiminden kaynaklandığı da açık. Çünkü aday belirleme kriterlerinde partide beklenti çok yükseltildi. Genel Başkan Özgür Özel
Dünyanın gözü önünde pervasızca soykırım yapan, hala da devam eden İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği kararı da takmadı, takmıyor. Ne deniliyordu BM’nin en yüksek yargı organı UAD’nin 26 Ocak’ta açıkladığı ihtiyati tedbir kararlarında? Gazze’de yaptıkların orada soykırım olduğunu gösteriyor. Sivilleri korumak için çok acil önlem alacaksın, bir ay içinde de UAD’ye hangi önlemleri aldığını rapor edeceksin. Bu net hükümlere rağmen ne yaptı Netanyahu? Bırakın sivillerin canını korumayı, önlem almayı, o günden bu yana 3 bine yakın (toplamda 30 bine yaklaştı) Filistinliyi daha katletti, atılan bombalarla da 5 bine yakın Gazzeli de yaralandı. Maalesef bunun daha da artacağı gözleniyor. Yani UAD’deki duruşmanın ardından “Bizi kimse durduramaz ne Lahey ne başkası” diyen Netanyahu öldürmekten vazgeçmedi, vazgeçmiyor. Yıllardır olduğu gibi kendisini yine hukukun üstünde görüyor ve bildiğini okumaya, öldürmeye devam ediyor… Böyle şımarmasının, hadsizleşmesinin nedeni