Rus ruleti!

25 Ekim 2016

Konyaspor-Fenerbahçe maçı ile ilgili kaleme alacağım yazıyı meslekdaşım Afşın Yakuboğlu ile konuşurken koyu bir Fenerbahçeli olan Afşın, “Kör topal kazandık. Konyaspor’un da bir penaltısını vermedi hakem” dedi... Gerçektenden de Afşın’ın söyledikleri bu maçın özetiydi...

Kör topal ya da başka bir değişle ite kaka kazanan bir Fenerbahçe, ikinci yarının tamamını tek saha oynayan, 74’e 26 gibi bir topa sahip olma yüzdesi yakalayan ama tek bir pozisyon bile üretemeyen Konyaspor... Buyrun size bu da 90 dakikanın geniş özeti...

Lensli bir Fenerbahçe gerçekten farklı oluyor... Dick Advocaat’ın İsmail Köybaşı kumarına karşın ilk yarıda bireysel olarak yüksek bir tempo yakalayan Lens, adeta Fenerbahçe’yi Konyaspor yarı sahasına taşıyan isimdi. Ne Emenike ne de Van Persie ona destek olmamasına karşın Lens tek başına takımını çekebileceği kadar Konya kalesinin önüne çekti. Ne zaman ki yoruldu ve bu yorgunluğu Aykut Kocaman yakalayıp, iki oyuncu birden değiştirmeyi hayata geçirdi. İşte o an bambaşka bir maç izledik... Neredeyse yarı sahaya hiç geçmeyen, (aslında geçemeyen demek daha doğru) bir Fenerbahçe, sanki antrenman yapıyormuşcasına ve yan pas rekoru kırmak istercesine oynayan ama bir

Yazının Devamı

Çarşambanın gelişi!

23 Ekim 2016

Ne Trabzon’un sezon başından bu yana ortaya koyduğu berbat görüntü ne de Galatasaray’ın önlenemez gibi görünen yükselişi bu maç ile ilgili değerlendirmeleri karşılamaz...

Çünkü bu büyük bir maç... Tarihsel yapısı bir tarafa iki kulübün büyüklüğü, başarıları, taraftar sayısındaki genişlik, Türk futboluna kazandırdıkları ve bunlar gibi çok sayıda unsurlar bu maçı dün olduğu gibi bundan sonra da hep büyük kılacaktır... O nedenledir ki, iki takımın ligdeki durumları, kadro yapıları, performansları, hatta hoca ve oyuncu kaliteleri büyük farklılıklar gösterse de bu maçlarla ilgili önceden kesin değerlendirme yapmak çok zordur... Bir bakmışsınız ki, açık ara favori görünen yerle bir olmuş... Tıpkı dün Galatasaray’ın olduğu gibi...

Geçtiğimiz hafta iki takım da önemli sinyaller vermişti... Galatasaray, kazanmasına rağmen göbekte ciddi sorunlar yaşamış... Trabzonspor ise evinde berabere kalmasına karşın sezonun toplamından fazla gol pozisyonuna girerek hayata döndüğünün işaretlerini vermişti... İşte bu işaretlerin devamı dün iki tarafta da artarak sürünce kazanan Trabzonspor oldu... Ersun Yanal, nasıl Galatasaray’ı çok iyi etüd etmiş ise Jan Olde Riekerink aksine dersini hiç çalışmamış

Yazının Devamı

Yorgun savaşçılar!

3 Ekim 2016

Kötü, zevksiz, bazen de çok kalitesiz futbolu tanımlamak için, “kör-topal bir oyundu” der geçeriz... Küçük bir tarif 90 dakikayı bize anlatır... Hatta “Hepsi bu kardeşim, başka bir şey anlatmaya gerek yok ki... Bir o attı, bir de o attı. Maçta bitti” özeti bile uzun gelebilir... Bu iki değerlendirmeden hangisini alırsanız alın dünkü Osmanlıspor-Fenerbahçe karşılaşmasının tam anlamıyla karşılığıdır...

İki hafta üst üste özellikle hızlı hücum anlamında mükemmel bir gösteri sunan Fenerbahçe dün neredeyse hiçbir anda bu hızlı oyundan parça ya da pasaj bile sunamadı...

Osmanlıspor da farklı değildi. Onlar da takım oyununu, konpakt futbolu uzun toplarla gole gitmedeki yüksek beceriyi hiç gösteremediler... Sonuçta ortaya 1-1’lik tatmin etmeyen kısır bir futbol çıktı.

Elbette her iki takımın da Avrupa’dan yorgun geliyor olması, zorunluluktan kaynaklanan rotasyonlar bu sonuçta etkili oldu. Ama ana mazaret asla bu olmamalı... Çünkü bu iki takım da daha çok hem Avrupa’da hem ligde arka arkaya maç oynayacaklar...

Tapusu alınmalı

Jeremain Lens’in eksikliği eğer Fenerbahçe’yi bu kadar etkiliyorsa sarı-lacivertli yönetim ne yapıp edip bu oyuncunun tapusunu alması gerekiyor. Dün çok net bir şekilde

Yazının Devamı

Terim risk aldı

1 Ekim 2016

Fatih Terim Arda Turan'ı milli takım kadrosuna dahil etmeyerek büyük bir riskin altına girdi ve çok ciddi bir sorumluluğu da üstlendi. Üzülerek söylemeliyim ki bu geri dönüşü olmayan bir yol gibi görünüyor... Kamuoyu Terim-Arda gerginliğinin çok küçük kısmını biliyor. Ve bu bilinen küçük kısım bile ortada ciddi bir disiplin sorunu olduğunu gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında tek seçici konumundaki Fatih Terim'in aldığı karar doğrudur.

Ne var ki Terim, bu kararla birlikte şimdi çok ciddi bir kamuoyu baskısı ile karşı karşıya kalacaktır. Barcelona'da olağanüstü bir performans ortaya koyan Arda'nın yokluğunda alınacak her kötü sonuç Terim'in üzerine ağır yük olarak binecektir. Aksi durum ise Terim'in elini güçlendirecektir... Baba-oğul arasında kapalı kapılar arkasında yapılacak küçük bir görüşmeyle halledilecek bu sorun şu anda çok bilinmeyenli bir matematik problemi haline geldi...

Bundan sonra ya bir üst akıl devreye girip problemi kökten çözecek ya da Fatih Terim görevde kaldığı süre içinde Arda'sız yolunda yürüyecek...Ve hatırlatmakta fayda var, Arda'nın dışında bir tek Hakan Balta'ya af çıktı...

Yazının Devamı

Şanssızlık değil beceriksizlik

26 Eylül 2016

Şanssızlıkla-beceriksizlik arasında kimilerine göre ince bir çizgi, kimilerine göre ise bir hayli fark vardır... Ben bir hayli fark olduğunu düşünenlerdenim. Volkan Şen’in kaçırdıklarının şanssızlıkla hiçbir alakası olamaz. Bu olsa olsa beceriksizliktir. Yeteneklerini bu kadar çok zorlayan ve gücünü hem kontrolsüz hem de boş yere harcayan son dönemlerde başka bir oyuncu hatırlamıyorum.

Benim gençliğimde izlediğim Rıdvan Dilmen bu takımda olsaydı, dünkü karşılaşmanın ilk yarısı 4-0 rahatlıkla biterdi. Volkan Şen’e, Rıdvan Dilmen’in eski videolarını seyretmesini öneririm. Bu kadar etkileyici dripling yapan oyuncu ligimizde neredeyse yok. Driplingler sonrasında pozisyonları bu kadar çok harcayan oyuncu konusunda da Volkan Şen birinci sırayı açık ara kimseye bırakmaz. Örnek verdiğim Rıdvan Dilmen’in en büyük özelliği kafasını kaldırarak oynamasıydı. Volkan ise topa bakarak oynuyor. Aradaki bu fark aslında birçok maçın sonucuna da etki edebilecek bir farktır...

Yazıma Volkan Şen ile başlamamın ana nedeni Şen’in takım arkadaşlarını bile çileden çıkarıcak noktaya gelen çalım sevdası sonrasında neredeyse üç puanın kaybedilecek olmasıdır. Yetenekleri Volkan’dan daha kısıtlı ama derli toplu

Yazının Devamı

Sıradan takım

12 Eylül 2016

Dünyanın en önemli oyuncularını transfer edip ortaya olağanüstü bir kadro çıkarabilirsiniz. Ama eğer bu kadroyu takım haline getirmeyi beceremezseniz o zaman sıradan olursunuz ve sezonu başlamadan kapatırsınız...

Çok net bir gerçek Fenerbahçe şu an sıradan bir takım. Ve ne ilginçtir ki puan cetveline bakarsanız ligde kalma mücadelesi veren ekipler arasında yer alıyor. Daha üçüncü hafta sonunda lig sarı-lacivertliler için bitti dersek pek abartmış olmayız. Bundan sonrası ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ edebiyatından çok, yönetimin nerede hata yaptığını irdelemesi dönemidir. Dick Advocaat gerçekten önemli bir teknik adam. Onu tartışmak kariyerine hakaret olur. Ancak bu seviyedeki teknik adamların da yüksek çaplı saplantılı olma yapıları vardır. Hollandalı çalıştırıcının saplantısı ise 4-3-3... Bu sistem dünyanın en zor sistemidir. İyi uygularsanız çok can yakar, çok büyük başarılar elde edersiniz. Ama uygulamadaki beceri için uzun zamana, yoğun çalışmaya ve mutlak takım oyununa ihtiyaç vardır. Ne yazık ki bunların hiç birisi Fenerbahçe’de olmadığı için Kadıköy’de daha başlamadan iflas etmiştir.

Advocaat her şeye rağmen, hele dünkü ilk yarı yaşanmışlığı da varken, 4-3-3’te de ısrar

Yazının Devamı

Milliyet farkı...

2 Eylül 2016

Bizden haberler

SPOR Gazeteciliği’nin en sıkıntılı dönemi transfer aylarıdır...
Başkalarını bilemeyiz ama bize her yıl tekrarlanan mesleki ilke/etik/yetenek sınavı gibi gelir.
Kolay değil; yüzlerce futbolcu-teknik adam ile ilgili kaynağı belli olmayan, gazeteciyi kullanmaya yönelik ve piyasa oluşturmayı amaçlayan haberlerin havada uçuştuğu bir dönemdir bu… Ve kurulduğu günden bu yana doğru haberciliği ilke edinmiş, bu yönde daima öncülük yapmış olan Milliyet Spor Servisi transfer sezonu başlayınca OHAL ilan eder.
Kulüp muhabirlerinden gelen transfer haberleri mutlaka birden fazla kaynaktan onay alınarak yazılır. Bu şaşmaz doğrulama çabası nedeniyle bazen doğru haberler de göz göre göre atlanır... Örneğin Gökhan Gönül’ün Beşiktaş’a transferi bunlardan sadece bir tanesidir... Hakkını hemen teslim etmeliyim, Beşiktaş muhabirimiz Serdar Sarıdağ tüm meslektaşlarından günlerce önce Gökhan Gönül’ün Beşiktaş’a transfer olacağı haberini verdi. Ne var ki Gönül, kendisiyle yaptığımız üç ayrı görüşmede de “Böyle bir şey yok” dediği için haberi kullanmadık... Oysa Gökhan şimdi Beşiktaş’ta!
Nihayet, transfer dönemi bitti... Ve biz Milliyet Spor olarak bir kez daha bu sıkıntılı dönemi

Yazının Devamı

Transfer şart

26 Ağustos 2016

Tatsız tuzsuz, zaman zaman sıkıcı bir ilk 45 dakika izledik. İkinci 45’in bir bölümünde daha bu keyifsizlik devam etti. Ne zamanki Van Persie kenara geldi, Fernandao oyuna girdi işte o zaman Fenerbahçe adına yakışır, ilk maçın skoruna sırtını yaslamadan bir performans ortaya koydu... Fernandao ilerde rakibin ilk çıkışlarına baskı yaptı. Serseri topların kontrol edilmesine yardımcı oldu. Ve sıklıkla da son istasyon görevini üstlendi. Böyle olunca da Fenerbahçe iki pozisyon bulup, iki gol atma becerisini hayata geçirdi.

Turun İstanbul’da geçilmiş olması Fenerbahçe’nin maçı bir hazırlık karşılaşması gibi algılamasına neden oldu. Kalede Volkan da dahil olmak üzere bütün oyuncular riske girmeyip olabildiğince çok yan ve geri pasla topu kontrol etmeye çalıştılar. Bunu yapamadıkları anlardaysa topun arkasına geçip takım savunması uygulamaya çalıştılar.

Rakibin gerçekten zayıf olması nedeniyle takım savunmasındaki yüksek beceri aldatıcı olabilir. Ne var ki özellikle yarı sahadaki alan parselizasyonu ve rakibe boş bölge bırakmama sarı-lacivertlilerin gerçekten iyi yaptığı bir işti. Burada Skrtel ile Kjaer ikilisi ile hemen önlerinde oynayan Mehmet Topal mükemmele yakın bir performans ortaya

Yazının Devamı