Tapınağın kapısı açıldı

17 Mayıs 2013

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde çıkan bir haber Fed’in çıkış stratejisi konusunda hazırlıklar yapmakta olduğunu ve bono alımlarının dikkatli adımlarla kademeli olarak azaltılacağını bildirdi. Zamanlama ise belirsizliğini koruyor.
Son toplantıda Fed bono alımlarının ekonomik gelişmelere göre artma ya da azalmasının mümkün olabileceğini söylemişti. Bu ifade kafaları karıştırdı. Çünkü kimileri bunu çıkış planlarının ötelenmesi olarak yorumlarken kimileri de çıkış tarihinin yaklaştığını düşündü.
Bu nedenle ben WSJ’nin verdiği bilgiyi “düzeltme” olarak yorumladım. Ancak bu bilginin bir Fed otoritesi yerine WSJ aracılığı ile verilmesi de ilginç. Fed belki resmi bir ağızdan yapılacak açıklamanın piyasalarda daha büyük bir karışıklık yaratacağını düşünerek bu “gayriresmi” yolu seçmiş olabilir.

Şeffaflık trendi
Fed’in cuma günü piyasaların kapanmasından sonra aktardığı bu bilgi merkez bankalarının son 15 senedir izlemekte oldukları açıklık ve şeffaflık politikalarının ilginç bir örneği. 1990’lar öncesinde para politikaları büyük gizlilik içinde yürütülür ve politika faizlerinde yapılan değişiklikler bile kamuya açıklanmazdı. 1989’da Greider’ın “bestseller” kitabında

Yazının Devamı

Negatif faizle yaşamak

10 Mayıs 2013

Küresel durgunluğun bir süre daha süreceği beklentileri tüm dünyada merkez bankalarını faiz indirimlerine devam etmeye zorluyor. Politika faizlerinin dip seviyelere yönelmesiyle birlikte geçen hafta iki ayrı merkez bankası başkanı “negatif faiz” kavramına değindi. Önce Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın “Negatif reel faizle yaşamayı öğrenmeliyiz” açıklaması geldi. İki gün sonra Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi, Avrupa’da şu anda sıfır noktasında olan merkez bankası mevduat faizinin negatife çekilmesi fikrine açık olduklarını söyledi.

Nasıl hesaplanıyor?
Erdem Başçı’nın bahsettiği “reel” faiz piyasa faizlerinden enflasyon oranının çıkarılması ile elde edilen faizdir. Grafikteki “mavi çizgi” bankaların 1 ay vadeli TL mevduatlara uyguladıkları ortalama faiz oranını gösteriyor. Nisan ayında bu oranın 5.59 noktasına düştüğünü görüyoruz. Yine nisan itibariyle yıllık enflasyon oranının yüzde 6.1 olduğunu hesaplarsak aradaki -0.02’lik fark Başkan’ın bahsettiği negatif faizi gösteriyor.
Tasarrufçu vatandaş açısından negatif reel getiri banka mevduatlarını kabul edilir bir yatırım aracı olmaktan çıkarıyor. Çünkü bankaya yatırılan para -mevduat- enflasyon

Yazının Devamı

‘Merkez’ koridoru kapatmaz

3 Mayıs 2013

Merkez Bankası, salı günü enflasyon raporunu açıkladı. Merkez ilk çeyrekte 7.3 olarak gerçekleşen enflasyon rakamının beklentilerin üzerinde olduğunu vurguladı. Ancak bundan sonraki dönemde emtia fiyatı beklentilerinde aşağı yönlü bir güncelleme yapıldığı için bu iki unsurun birbirini dengelemesi ve sene sonu enflasyon tahmininin değişmeyerek 5.3 olması bekleniyor.
Başkan Erdem Başçı, bundan sonraki dönemde konuşulması gereken aracın kısa vadeli tarafta politika faizi olacağını belirtti. Nisan ayındaki toplantı sonrasında Merkez politika faizini 50 baz puan indirirken faiz koridorunda asimetrik bir duruş sergilemek yerine alt ve üst sınırı politika faizi ile orantılı olarak 50 baz puan düşürmüştü. Başçı’nın son açıklamaları bu duruşun bundan sonraki dönemde de devam edeceği sinyalini verirken piyasalarda “koridor sistemi sona mı eriyor?” sorusunu dile getirdi.
Koridor ve ROM...
Kasım 2010 itibariyle uygulamaya konulan koridor sistemi uygulamasına göre sermaye akımlarının güçlüyken koridorun alt bandı indirilerek hem faiz belirsizliği arttırılabiliyor hem de oynak bir yapıya sahip olan sıcak para girişi önleniyor. Sermaye akımları zayıfladığında ise koridor üst sınırı

Yazının Devamı

‘ECB’ faizleri ne kadar indirir

26 Nisan 2013

Haftaya toplanacak olan ECB’nin faizleri indirip indirmeyeceği merakla tartışılıyor. Geçtiğimiz hafta konuk olduğum bir TV programında ECB’nin 75 baz puanlık bir faiz indirimi yapmasının uygun olacağını söylemiştim. Avrupa’dan gelen sinyaller hala olumsuz. IMF son raporunda 2013’te Avrupa için öngördüğü küçülme oranını biraz daha aşağı çekerek yüzde 0.3 olarak belirledi. 2014 için yapılan tahminler de karamsar. Büyüme bazında işler böyleyken enflasyon tahminleri ECB’nin hedefi olan yüzde 2’nin altında. Yani gevşek para politikası uygulamaya uygun zemin hazır bence.
Faiz oranını merkez bankalarının kullandığı temel araç olarak düşünürsek, ECB için bu aracın tükenmesine az kaldı. Bu durumda bence ECB de Fed örneğini izleyerek geriye kalan tüm cephanesini bir anda kullanarak piyasaları sallamayı hedefleyebilir. Yoksa birbirini takip edecek 25’er baz puanlık üç küçük faiz indiriminin Avrupa’daki karamsar tablo üzerindeki etkileri karanlığa sıkılıp kaybolan üç kurşuna benzeyebilir. Öte yandan piyasaları uygun şekilde hazırlamadan bir anda gelecek 75 baz puanlık indirim de “felaket mi geliyor” endişesi yaratıp ters bir etki de yaratabilir tabii.
ECB’nin faizleri sıfır

Yazının Devamı

Faiz indiriminin düşündürdükleri

19 Nisan 2013

Salı günü toplanan Berkez Bankası (MB) faizlerde 50 baz puanlık bir indirim yaptı. Merkez Bankası Kasım 2010’dan beri fiyat istikrarı ve finansal istikrar hedeflerini bir arada götürüyor. Eğer bu iki hedeften birini tutturmak için kullanmış olduğu araç diğerini riske atarsa o zaman bu riskleri azaltmak için alternatif araçlar devreye sokuyor.
Merkez Bankası iç talepte bir toparlanma görüldüğünü ancak küresel talepteki yavaşlamanın etkisi ile ihracatın azaldığını belirtiyor. Yani ekonomik büyüme bazında çok büyük bir hareket yok.
Enflasyon cephesinde ise mart ayı itibarı ile 7.3 seviyesinde olan enflasyon rakamı senelik hedefin üzerine çıkmış durumda. Fakat Merkez Bankası’nın açıklaması özellikle emtia fiyatlarındaki düşüşle beraber bundan sonraki aylarda enflasyon rakamlarında bir azalma beklendiğini gösteriyor.

SICAK PARA GİRİŞİ ARTABİLİR

Büyüme ve enflasyon kulvarlarında durum böyle olunca Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı altında yatan asıl sebebinin sıcak para girişinin hızlanması konusundaki endişeler olduğunu düşünüyorum.
Japonya Merkez Bankası’nın nisanda başladığı radikal miktarsal genişleme politikasına Moody’s’den gelen “Türkiye’nin kredi notu

Yazının Devamı

Krizdeki sıradışı politikalar

12 Nisan 2013

Geçen hafta kriz döneminde Fed (Amerikan Merkez Bankası) tarafından uygulamaya konulan para politikalarına değinmiştim. Bu hafta Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile devam ediyorum.
Son yazımda krizin yarattığı güvensizlik ortamında bankalararası piyasanın işlevselliğini yitirmesinden ve bu nedenle Fed’in bankalara, finansal kuruluşlara ve yatırımcılara direk kredi vermeye başamasından bahsetmiştim. ABD’deki sistemde Fed açık piyasa işlemlerini “primary dealer” adı verilen yaklaşık 20 kadar aracı kuruluşla yapıyor. Bu kuruluşlardan bono ve tahvil satın alan Fed yaptığı ödeme ile piyasadaki para arzını arttırıyor. İkinci aşamada bankalararası piyasada borç alıp verme yolu ile Fed’in piyasaya sürdüğü likidite bankacılık sistemine dağılıyor. Dolayısı ile Fed uygulamasında bankalararası piyasanın işler halde olması çok önemli.

ECB’deki farklılıklar
Fed’den farklı olarak ECB açık piyasa işlemlerini zaten direk bankalarla yaptığı için kriz döneminde Fed gibi yeni borç verme pencereleri geliştirmek zorunda kalmadı. Bunun yerine mevcut likidite operasyonlarında vade uzatmak ve miktar sınırlamasını kaldırmak gibi bazı değişiklikler yaparak piyasalara uzun süreli ve bol likidite

Yazının Devamı

Krizde sıradışı para politikaları (1)

5 Nisan 2013

Günümüzde merkez bankalarının kullandıkları temel para politikası aracı faiz oranıdır. Merkez bankası ekonomik büyüme hızlanıp enflasyon tehditi oluştuğu zamanlarda faizleri yükselterek hız keser. Yükselen faiz kredi masraflarını artırdığından daha az borç alınır ve daha az yatırım yapılır. Ekonomik büyüme yavaşlar. Resesyon tehlikesinin olduğu durumlarda ise merkez bankası faizleri düşürerek kredi talebini canlandırır ve bu şekilde büyüme hızlanır.
Yukarıda bahsettiğim mekanizma “geleneksel” para politikasının tanımıdır. 2007 krizi merkez bankalarını alternatif politika arayışlarına götürdü. Bu dönemde geliştirilen para politikaları, “sıradışı” para politikası diyebileceğimiz bir dizi yeni aracı getirdi. Bugün ve ileriki haftalarda bu sıradışı politika araçları üzerinde duracağım. Önceliği krizin başladığı yer olan ABD ve onların merkez bankası Fed’e veriyorum.

Faiz silahının kısa ömrü
Tipik olarak Fed faiz değişikliklerini 25 baz puan şeklinde yapar. 25 baz puan üzeri ancak piyasalara güçlü sinyal vermek istendiğinde yapılır. Krizin ilk patlak vermesinin ardından Eylül 2007’de 50 baz puanlık bir indirim yapan Fed piyasalara bu tür bir “güçlü sinyal” vermişti. Ancak ne

Yazının Devamı

Ciddi resesyona davetiye çıktı

26 Mart 2013

Haftasonu AB, Güney Kıbrıs’a gönderdiği mesajda çok kesin konuşarak Pazartesi gününe kadar yeni bir anlaşma planı masaya konamazsa yardımların kesileceğini bildirdi. Geliştirilecek planda bankacılık sisteminde bir yapılanmanın olması gerekliliğini de şart koştu. Bu ultimatomdan sonra nihayet bir anlaşmaya varıldı.
Güney Kıbrıs, başından beri 100.000 euro üzeri tasarruflara fazla dokunmadan ülkenin vergi cenneti imajını korumayı hedefliyordu. Büyük mevduat sahiplerini kısmen koruyabilmek için ise küçük mevduatların vergilendirilmesi öngörülmüştü. Sonuçta sokaktaki vatandaşı kızdırmayı da göze alamayıp paketi parlementoda onaylamaya elleri gitmeyince “ne yardan geçerim ne serden” mantığı işleri çıkmaza soktu.
Yönetim, Rusya ile görüşmeye gittiği sıralarda AB daha net bir mesaj gönderdi ve ülkede hüküm süren esnek kanunlar ve düşük vergiler sonucu GSYIH’nın sekiz katı kadar büyüyen bankacılık sisteminin küçülmek zorunda olduğunu bildirdi.

Vatandaş gülecek mi?
Anlaşma esas olarak cuma günkü yazımda “adil çözüm” olarak dile getirdiğim alternatif çerçevesinde şekillendi. Buna göre mevduat sigortasına tabi 100.000 euro altındaki mevduatlara dokunulmayacak. Ülkenin ikinci

Yazının Devamı