Merkez bankaları petrole odaklandı

26 Aralık 2014

Para politikası açısından oldukça zorlu bir döneme girilirken, Merkez Bankası çarşamba günkü toplantıyı da başarılı bir şekilde atlattı. Merkez’in mahareti son toplantıda alınan karardan ziyade karar öncesindeki dönemde yaptıklarıydı belki. Neydi bunlar:
1) Baskılara rağmen kasım toplantısında temkinli davranıp faiz indirimine gitmemesi. Merkez’in bu kararının ne kadar isabetli olduğunu düşen petrol fiyatlarının etkisiyle karışan finansal piyasalarda TL’deki değer kaybının görece sınırlı kalmasında gördük.
2) Kurdaki gelişmeleri sağduyulu bir şekilde takip eden Merkez, Fed toplantısı öncesi 2.40 seviyesini aşan Dolar/TL kurunu gördükten sonra enerji ithalatçısı KİT’lere direk döviz borç vereceğini duyurarak piyasaları rahatlattı.
2015 yılına girerken Merkez’in karar mekanizmasını etkileyebilecek etmenleri değerlendirdiğimizde para politikası adımlarının daha da zorlaşabileceğini öngörmek zor değil. Önce Türkiye’deki mevcut durumu hatırlayalım. Düşük büyüme rakamları bize talebin zayıf olduğunu söylüyor. Yani Türkiye’nin “normal şartlar altında” enflasyon yaratmadan daha fazla büyüyebilmesi gerekir. Ancak şartlar maalesef “normal” değil. Yani arz tarafından gelen negatif

Yazının Devamı

Fed ‘parmak uçlarında’ geliyor

19 Aralık 2014

Fed Başkanı Janet Yellen

Bu hafta gözler ABD Merkez Bankası Fed’in toplantısındaydı. Toplantı sonrasında önemli bazı ipuçları edindik. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:
1) Fed petrol fiyatlarındaki düşüşün geçici olduğuna inanıyor. Bu nedenle enflasyon üzerinde oluşacak baskının da geçici olacağı düşünüldüğünden daha önce verilmiş olan yol haritasında herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Son iki haftadır gündemde birinci maddeye yerleşen petrol fiyatları konusunda Fed’in görüşünü öğrenmek piyasaları rahatlattı. İşte bu nedenledir ki normalde Fed’in “Faiz artırımları geliyor” mesajı olumsuz bir haber olarak algılansa da bunun altında yatan “Petrol fiyatları düşecek” ve “ABD ekonomisi toparlanıyor” mesajları olumlu haber olarak baskın çıktı. Toplantı sonrası borsalar yükseldi, içeride kur geriledi. Piyasaların sevinmesinde tabii Fed’in üslubunun da önemi vardı. Fed bir yandan “geliyorum” derken bir yandan da piyasaları korkutmamak konusunda o kadar dikkatliydi ki adeta parmak uçlarında yaklaştığını söyleyebiliriz.

Petrol fiyatları damga vurur

Yazının Devamı

Başkan Başçı’ya itirazım var...

12 Aralık 2014

Çarşamba günü 2015 yılı para politikası tanıtımını yapan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın konuşması beklentilerin oldukça altında gelen üçüncü çeyrek büyüme rakamıyla aynı güne geldi. Kanımca bu durum talihsiz bir tesadüftü. Başkan belki de bu olumsuz havayı gidermek amacıyla 2015 yılı için oldukça iyimser bir tablo çizmeye çalıştı.
Başçı’nın konuşmasında hemfikir olduğum ve ayrıldığım noktalar var. 2015 yılı enflasyon görünümü konusunda yüzde 5’lik hedefe ulaşmanın mümkün olabileceğini söyleyen Başkan kadar iyimser değilim. Yüzde 9’lar seviyesinde bitmesi tahmin edilen 2014 enflasyonundan sonra beklentilerin neredeyse yarı yarıya aşağıya çekilebilmesi bana çok gerçekçi gelmiyor. Ancak Merkez Bankası Başkanı’nın pozisyonu itibarıyla beklenti oluşumundan da sorumlu olduğundan “niyet hayır, akıbet hayır” mantığıyla iyimser beklentiler oluşturabilmek amacıyla bu tutumu sergilediğini düşünüyorum.

Önce enflasyon, sonra büyüme
Başkan Başçı ile hemfikir olduğum nokta ise enflasyonu düşürmeden gerçekleşecek büyümenin sürdürülebilir olmayacağı. İşte bu nedenle dünyada pek çok merkez bankası enflasyon hedeflemesi yapıyor. Yani “Büyüme mi yoksa enflasyon mu?” sorusuna “Önce

Yazının Devamı

Üç çekirdek, üç hikâye

5 Aralık 2014

Çarşamba günü kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enerji ve gıda fiyatlarının hariç tutulduğu çekirdek enflasyon rakamı yüzde 9 seviyesini korudu. Çekirdekte ağustos ayından beri gözlenen düşüş eğiliminin de yavaşladığına şahit olduk. 2014 yılını bu seviyelerde bir enflasyon rakamıyla ve Merkez’in hedefinin oldukça üzerinde bir rakamla kapatacağız. 2015 yılındaki enflasyon rakamını ise içeride olduğu kadar yurtdışında yaşanan gelişmeler belirleyecek.
Şekilde mavi çizgi (sağ eksen) Türkiye’ye ait çekirdek enflasyon rakamını gösteriyor. Altta görülen ve sol eksende gösterilen kırmızı ve yeşil çizgiler ise sırasıyla ABD ve Euro bölgesine ait çekirdek enflasyon rakamlarını gösteriyorlar. Bu üç seriyi aynı grafiğe koymak bazı gerçekleri çarpıcı bir şekilde gözlemlememize yardımcı oluyor. Nedir bu gerçekler:
1) Türkiye’deki enflasyon oranı ile Avrupa ve ABD’de gözlemlenen enflasyon oranları arasında çok büyük bir fark var. Ancak para politikasının uygulamasına ait esaslar her ülkede aynı. Yüksek enflasyonla mücadelede tek araç faizleri yüksek tutmak. “Neden Avrupa ve ABD’de faizler düşükken bizde yüksek?” sorusunun cevabı burada. O bölgelerde faizlerin düşük olmasının sebebi

Yazının Devamı

Zorunlu karşılıklar cankurtaran olabilir

28 Kasım 2014

2015 senesi para politikası açısından zorlu bir sene olacak. Bunun önemli bir nedeni ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımına gidecek olması. Buna cevaben gelişmekte olan ülke merkez bankaları sermaye çıkışını dizginleyebilmek için faiz artırmak zorunda kalabilirler. Bu durumda iç talebin olumsuz yönde etkilenmesini en aza indirebilmek için Merkez’in kullanabileceği ek araçlar var mı? Merkez’den bir grup iktisatçıyla yapmış olduğumuz çalışma (“Required Reserves, Liquidity Risk, and Credit Growth,” TCMB Çalışma Tebliği No 14/24) zorunlu karşılıkları azaltmak suretiyle Merkez’in talebi canlandırabileceğine işaret ediyor.
Bahsettiğim çalışmadan alınmış olan, şekilde sol eksende gösterilen kırmızı çizgi bankaların likit varlıklarını, turuncu çizgi kredileri gösterirken, sağ eksende gösterilen mavi çizgi bankaların TL cinsi zorunlu karşılıklarını gösteriyor. Bütün bu bilanço değerleri toplam TL yükümlülüklere oran olarak hesaplanmış. Makalenin özeti olarak nitelendirebileceğin bu şekilden şu gözlemleri yapabilmek mümkün:
1) Kırmızı ve turuncu çizgiler bir arada hareket ediyorlar. Yani banka likiditesi ile kredi genişlemesi doğru orantılı. Likiditesi bol olan bir banka kredi

Yazının Devamı

Merkez doğru adımı attı ancak risklere dikkat...

21 Kasım 2014

Dün toplanan PPK “enflasyon görünümünde belirgin bir düşüş sağlanmadığı” gerekçesiyle politika faizini sabit tuttu. Bence bu oldukça yerinde bir adım. Merkez’in politika metinlerinde bir süredir “getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle” sıkı para politikası duruşunun korunacağı ifadesi yer alıyor. Getiri eğrisi bir ucunda kısa vadeli faizleri diğer ucunda uzun vadeli faizleri gösteren bir eğri. Bu eğrinin eğiminin yukarı yönlü olması uzun süreli borç verecek olan kişinin kısa vadeye göre daha yüksek faiz talep ettiğini gösteriyor. Bunun sebebi de enflasyon beklentileri ve vade primi olabiliyor.
Parasından uzun süre ayrı kalacak olan kişi parasını geri aldığı zamanki enflasyona karşı kendisini korumak ve tabii parasından ayrı kaldığı süreyle oranlı olarak da kazancının artmasını ister. Ancak enflasyon beklentilerinde ya da vade priminde azalma olursa o zaman uzun vadeli faizler düşebilir. Merkez’in getiri eğrisini yataya yakın tutarak sıkı duruş sağlaması uzun vadeli faizlerde bir düşüş görüldüğü zaman bunu enflasyon beklentilerinde bir düşüş olarak yorumlayarak kısa vadeli faizlerin indirilmesi şeklinde yorumlanabilir. Yani uzun vadeli faizlerdeki düşüşle aşağı yönlü

Yazının Devamı

Faiz indirimi arzı artırır mı?

14 Kasım 2014

Önce ekonomi- deki temel bir prensibi hatırlatayım. Eğer üretim artarsa fiyat düşer. Ama talep artarsa fiyat artar. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ileri sürdüğü görüş faizleri düşürmek suretiyle üretimin artacağını ve üretim artınca da fiyatların düşeceğini savunuyor. O zaman sorulması gereken soru faiz indiriminin arzı mı yoksa talebi mi artıracağı sorusu.

Önce talebi artırır
Faiz indirimi kredileri ucuzlatarak hane halkının ve firmaların daha rahat harcama yapabilmelerini sağlayan bir politika. Gerek tüketim gerek yatırım harcamaları toplam talebin parçaları. Ekonominin kısa vadede talep arttıkça daha fazla üretebileceği doğru. Eğer ekonomide atıl kapasite varsa o zaman daha fazla üretim ekonominin mevcut kapasitesini zorlamayacağından uzun vadede enflasyon yaratmaz. Ancak yakın dönemde enflasyonu da düşürmez. Çünkü enflasyonu düşürecek bir üretim artışı ekonominin üretim kapasitesini artırmak sureti ile olur ki bu da toplam işgücü ve işgücünün üretkenlik oranıyla ilgilidir. İşgücünün üretkenliği sermaye artışı, beşeri sermaye ve teknolojik gelişmelerle artar. Dolayısıyla, faiz indirimiyle teşvik edilen yatırımların uzun vadede sermayeyi artırmak suretiyle üretim

Yazının Devamı

Avrupa hareketlendi

7 Kasım 2014

Eylül toplantısında politika faizini sıfır alt sınırına çeken Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) dünkü toplantısında beklentilerle paralel olarak faiz konusunda yeni bir haber çıkmadı. Daha uzunca bir süre de faizlerin bu seviyede kalmasını bekleyebiliriz. Öte yandan giderek güçlenen üçüncü resesyon söylentileri ve deflasyon tehlikesi ECB’nin faiz dışı alternatif politikalara hız verdiğine işaret ediyor. Geçtiğimiz iki haftadaki gelişmeleri sondan başa giderek değerlendirebiliriz.
1) 4 Kasım: ECB bölge bankalarının denetim rolünü üstlendi: Para politikasının etkin bir şekilde işleyebilmesi için merkez bankasının söz konusu politikalardan etkilenecek bankaları denetim altında tutabilmesi gerekiyor. Çünkü ancak tek elden denetim olduğu zaman milli menşei ne olursa olsun tüm bankalara aynı standartlar ve yaptırımlar uygulanabiliyor. Aslında ECB’nin kurulduğu andan itibaren almış olması gereken bu otorite, milli merkez bankalarının güç kaybedeceğine yönelik politik endişelerle hep ertelenmişti.

Problemli bankalar...
Bu zamana kadar, sorunlu bankalar için hızlı bir şekilde kurtarma paketi çıkarılamamasının önemli bir sebebi Almanya’nın söz konusu bankaların denetimlerini

Yazının Devamı