Yine kameralar önünde bir devlet başkanını küçük düşürmekte sakınca görmedi. Nezaketle ilgilenmiyor. Gerçek olmayan fotoğrafları gösteriyor, yalanlanmayı umursamıyor. Saldırganlaşabiliyor.
Gazetecilere küfrediyor, hakaret ediyor. Kovuyor. Kadınları aşağılıyor. Göçmenleri suçluyor. Ciddi ortamlarda ev partisindeymiş gibi dans ediyor. Denge gözetmiyor. Hayal satıyor. Her yeri sahneye çevirebiliyor. Kural tanımıyor, ilke umursamıyor.
“Normal” olan ne varsa dışına çıkıyor. Yerleşik olanı yıkıyor. “Buz kırıcı” liderlerin aksine, “norm kırıcı” gibi davranıyor. Freud’un narsizm tanımının somut karşılığı gibi “kendisini dünyanın merkezine koyuyor.” Onun için imkânsız yok, istekleri var.
Böyle rahatsız edici biri, neden bu kadar ilgi görüyor, popülerleşiyor? Neden gittiği her yerde alkışlanıyor? Neden insanlar hem nefret edip hem de hoşlanabiliyor? Bu sıra dışı adamın, sıra dışı iletişim yönteminin sırrını soranlar o kadar çok ki, yazayım.
Son yıllarda sinemadan edebiyata en sevilen, zaman geçse de ilgi görmeye devam eden kahramanlara dikkat ettiniz mi?
Mesela “Joker” neden çok izlendi? Neden “Don Kişot” popülerliğini yitirmedi? Neden onca roman kahramanı varken hiçbiri Dostoyevski’nin “Raskolnikov”u kadar hatırda kalmadı? Neden “Volverin”, “Wendetta” çok sevildi? Aktörünü belediye başkanı seçecek kadar “Behzat Ç.” neden benimsendiyse ondan.
Hepsi birer anti-kahraman ve insanlar anti-kahramanları sever. Onlar genel norm ve beklentilere uymazlar. Geleneksel kahramanın cesaret, onur, ahlâk, merhamet gibi niteliklerini ayak bağı, çözümsüzlüğün nedeni olarak görürler. Ahlaki açıdan muallakta, bencil, anlaşılamaz, kestirilemez gibi kusurları taşıdıkları için insanlara daha gerçek gelirler.
Trump mevcut düzenin çözüm üreteceğine inancı kalmamış insanların en temel duygularına sesleniyor. Freud’un insan zihnini üç katmanlı bir yapı olarak açıklamasını hatırlayın: “İd”, “ego” ve “süper ego”. “İd”, en temel ve ilkel benliktir. Ana kaynağı temel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Trump benliğin “id” kısmının istediğini yapıyor ve bunalmış kitlenin “id”iyle eşleşiyor.
Trump’ın ruhunu kavramışsanız yönetilmesi de kolaydır. Yemin töreninden hemen sonra “Trump sizi ararsa ne yapmalısınız” başlıklı bir yazımda önerilerde bulunmuş özetle, konuşmanızda onu merkeze aldığınızı gösteren ipuçları vermiş, “Bunları yaptığınızda, en çok sizi sevecektir” notu düşmüştüm. Benzer bilgiden hareket ederek iletişim kurmaya karar veren liderler, Trump’tan istediklerini aldılar.
Bir anti-kahraman olarak Trump’ın popülerliği, ABD yerleşik düzenini başta rahatsız etmiş gibi görünse de bugün işlerine geldiğini fark ettiler.
Hep ne diyorum? 21. Yüzyıl kendi bilgi ve gerçeğini üretiyor, öncesini çöpe atıyor.
İletişim notları
Bir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Benim tekrar aday olma derdim yok” açıklamasına Bahçeli’nin “Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur” diyerek karşılık vermesi, değer üreten bir iletişim durumudur. Zira güçlü liderler makamlara aday olmazlar, ona güvenenler tarafından aday gösterilirler. İmamoğlu ekibinin anlamadığı buydu.
İki, Microsoft, çalışanların e-postalarında “Filistin”, “Gazze”, “soykırım” gibi kelimelerin yer aldığı mesajların gönderimini engellediğini veya geciktirdiğini kabul etti. “Dijital dünyanın ifade özgürlüğü sağladığı” iddiasının büyük bir yanılsama olduğuna dair bir örnek daha görülmüş oldu.
AKLIMDA KALAN
Bayram tatillerini birleştirme meselesi: Kurban Bayramı yaklaşırken hafta sonuyla birleştirilip uzatılır mı beklentisi oluştu. Az değil tam 3,5 iş gününün tatil olması beklentisi! Bu nedenle İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un “Bayram tatili uzatılmayacak” açıklaması çok yerinde oldu. Zira uzatılmış bayram tatilleri, bayramı anlamından uzaklaştırıp tatil fırsatına dönüştürüyor. Fazladan tatil, masraf kapısı açmanın ötesinde, çalışanların iş motivasyonunu da düşürüyor. Sözün özü, yoğun çalışan biri olarak tatil birleştirmeye karşıyım, karara sevindim.