Günümüz küresel siyasetinin birçok ortak niteliğini son haftaya bakarak görebilirsiniz;
Bir, siyasi süreçlerin dünü ve yarını yok, “şimdi”si vardır. Diplomaside önce muhataplar belirlenir, konular netleşir, durum olgunlaşır, sonra taraflar buluşup görüntü verir, imzalar atılır. Teamül budur. İstanbul’da, Rusya-Ukrayna-ABD buluşmasında tersi oldu. Son dakikaya kadar kimin kiminle, ne konuşacağı net değildi. Bakan Fidan ustalıkla durumu yönetti.
İki, “eylem” siyasetin kendisidir. Taraflar durmadan hareket halindedir. Yapılan seyahatler, görüşmeler içeriğin önüne geçer, “yoğun çalışılıyor” algısı üretilir.
Üç, stratejiler çöktü, taktikler önemli oldu. Son 10 yıldır neredeyse her konuşmamda altını çizdiğim bu gerçeği anlamakta zorlananlar, bugün tam da onu yaşıyorlar. Her türlü bilgiye sahip aktörler, bir sonraki hamleyi tahmin etmekte zorlanıyorlar.
Dört, kimin yapacak olduğu, neyin yapılacağından önemli hale geldi. Erdoğan, Trump, Putin isimleri, sorunun çözümünden daha dikkat çekiyor. “Fail arayışı”, Putin’in İstanbul’a gelip gelmeyeceği, barış ihtimalinin önüne geçiyor.
Beş, “gösteri”, “gerçeğin” yerini aldı. Rus heyetinin medyayı, sadece bekleme görüntüsü vermek için çağırması, Trump’ın ABD askerleriyle buluşmasındaki dansı, Arnavutluk Başbakanının kırmızı halıda diz çökmesi medyatik malzemeydi.
Altı, belirsizlik artık biten bir şey değil yeniden üretilen bir şey. Trump’ın “Uçağa biniyorum ama nereye ineceğim belli değil” demesini şımarıklık olarak değerlendirmemek gerekli.
Listeyi uzatmayayım.
Gürültüye dikkat
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ahlat’ta, “İç cephe” vurgusuyla görünür olan “Terörsüz Türkiye” sürecinin terör örgütünün fesih kararına kadar olan kısmının iletişimi başarıyla yönetildi.
Az bilgi paylaşmak, süreci iletişimsel “gürültü”den (muhataplar dışındaki müdahaleler) uzak tutmak, çözümünü kolaylaştırdı. Ve fakat, konu kamusal ortamda tartışılırken gürültü kaçınılmaz. O gürültüde bazı önemli soruların iletişimi önemlidir;
“Ne verdik?”, “Lozan riskte mi?”, “Teröristler ceza almayacak mı?”, “Öcalan serbest mi kalacak?” sorularına cevap vermek, Hükümete desteğin yönelimini belirleyecektir.
19 Mayıs pastası
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarında Samsun’a çıkışı, Bandırma Vapurunu konuşuruz ama nedense Atatürk’ün Türkiye’nin kuruluşuna giden sürecin başlangıcını doğum günü olarak benimsemesini öne çıkarmayız. Bu bana hep dokunmuştur.
Sosyal medya hesabımda başlattığım “Atamızın doğum günü pastasını yapalım” kampanyası nasıl ilgi gördü anlatamam. 19 Mayıs’ta pastalar yapılacak, dilim dilim dağıtılacak. Atamızın doğum gününü sevdiklerimizin doğum günlerini nasıl kutluyorsak öyle kutlayacağız.
19 Mayıs kutlu olsun.
İletişim notu
Bir, Nurettin Yıldız’ı protesto eden öğrenciler hakkında Boğaziçi Üniversitesi, “Düşünce ve ifade özgürlüğünü esas alan, çoğulculuğu ve katılımcılığı önceleyen bir kurum olduğu” açıklamasıyla suç duyurusunda bulunacağını belirtti. Üniversite tutarlı olacaksa, aynı gerekçeyle öğrencilerin de protesto hakkını korumak zorunda değil mi?
İki, KKTC’nin tanıtımı için bulunan “Ada Kıbrıs” markasını hiç anlamadım. Biz neden Rum kesimine de destek atıyoruz?
Üç, Mourinho’nun Fenerbahçe’den ayrılacak olmasının teknik bilgisiyle ilgisi yoktur, ülkemizin iletişim anlayışıyla uyum sağlayamamasıyla, yönetimin de bunu sorun etmemesiyle ilgisi vardır.
AKLIMDA KALAN
“Avucunu yalar” siyaseti: CHP lideri Özel ilk seçimde “yüzde 70’le seçileceğine” inanmış görünse de iletişimine o özeni göstermiyor. TV programına konuk olmanın, karakter vitrinine çıkmak olduğunu unutuyor. Saraçhane’de boykot listeleri okuyan siyasetçi, “Tüketim boykotunu bir gün gençlerin hatırına destekledik” derse, ona destek verenler hayal kırıklığına uğrar. İktidara aday lider, politikalarını hatırla değil ilkeyle belirlemelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçimde aday olmasına net olarak “avucunu yalar” cevabını verip ardından “Partimizin kurulları var” demek olmaz.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025