Madde 1:
Türkiye Cumhuriyeti’nde ana muhalefet partisinin genel başkanına saldırmak bu kadar kolay olmamalı. Koruma zafiyeti dediğimiz şey aslında tam olarak bu olayda karşımıza çıktı. Özgür Özel’e saldıran adam bir katil hem de evlat katili. Ya elinde bir bıçak ya da cam parçası olsaydı ne olacaktı? CHP Genel Başkanı, “Halkı engellemeyin” diye bir talimat vermiş olabilir ama fark etmez, Türkiye’nin gergin sinirlerinin zerre zafiyete izin vermediği bir dönemden geçiyoruz.
Madde 2:
Kimse kimseye fikir, görüş ya da eylemlerinden dolayı saldırma hakkına sahip değil. Ne Özgür Özel’e ne de Özgür Özel’i savunan sıradan bir yurttaşa ya da tam aksi, bir Ak Partili ya da Ak Parti’yi savunan birisine vuramazsın, şiddet uygulayamazsın. Bize Türkiye’yi aklıyla sevenler lazım, farklı düşünene şiddet uygulamaya kalkanın Türkiye’ye sevgisinden şüphe ederim. İlk ifadesinde “Yemek kartı vermediler, sinirlendim” lafı da meselenin memleket meselesi olmadığının ispatı durumunda.
Madde 3:
Demokrasi dediğimiz şey,
İsrail, Suriye’de düzen istemiyor, mümkünse Suriye’nin toprak bütünlüğünü de dağıtmak istiyor.
Bu isteklerini de saklamıyorlar.
Dünyaya sattıkları tez basit, Şam’daki İslamcı yönetim başarılı olur, ordusunu da kurarsa, İsrail için bir tehdit oluşabilir.
İsrail, amaçlarına ulaşmak için bu hafta iki önemli adım attı.
Birincisi 1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan tepelerinde petrol aramaya başladı.
Petrol bulur ya da bulmazlar, bilmiyorum ama o sondaj çalışmasıyla Suriye’deki tüm gruplara bölgede kalıcı oldukları mesajını verdiler.
Ardından kimi Dürzi grupları yanlarına çektiler.
Yine Golan’da iş verdikleri, başka bölgelerde de güvenlik garantisi sağladıkları var.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis, Türkiye ile sorunlarını çözmüş bir Yunanistan’ın daha zengin ve güvende olduğunun bilincindeki bir vatansever olarak diyalog süreci ve pozitif gündemle ülkesine hizmet ediyor. Yunan Bakan, “İlk kez çok iyi yapılandırılmış bir diyaloğumuz olduğunu hissediyorum. Geçmişe kıyasla oluşturulan daha güçlü iletişim yapısı beni geleceğe dair daha optimist yapıyor” diye konuştu. Yerapetritis, “Türk askeri endüstrisi tarafından tehdit edildiğimizi düşünmüyorum. Şu anda kıtada ana nokta ve bölgedeki büyük sorun Rusya ile Ukrayna Savaşı. Bu durumda birlikte olmamız önemli” dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile aynı yerde çok bulundum ama dün ilk kez sohbet edebildim.
Yaklaşık iki saat süren sohbetin sonunda kafamda iki düşünce oluştu.
İlk düşüncemi başlık olarak yazdım ama bunu biraz açmam gerek:
Bakan Yerapetritis Yunanistan ile Türkiye arasındaki sorunlar için, Türkiye karşıtlığını diline dolamışlardan eksik ya da farklı bir
İngiltere ile Falkland adaları arasındaki mesafe 12 bin 789 km.
İngiltere ile Irak arası 5 bin 355 kilometre.
Bu iki mesafe bilgisini niye verdiğimi yazayım şimdi.
Bütçesini İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği BBC Dünya Servisi önceki gün ilginç bir propaganda haberi yaptı.
Türkiye sınırına 16 kilometre mesafedeki bir Irak köyüne gidip 50 yaşındaki bir çiftçiyle konuştu.
Verdikleri röportajın içerisinde “Türkler mahvetti” gibi ifadeler dikkat çekici.
Güvenlik kuşağı nedeniyle topraklarının bir kısmını ekemediklerini söyleyen 3-4 çiftçi röportajının yer aldığı bu sözde haberin hedefi, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde oluşturduğu ve terör geçişini engellemek için kurulan üsler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt dışı gezilerinin nasıl geçtiğini anlamak için kullandığım iki yöntem var. Önce ziyaret edilen ülkenin gazetelerine sonra da ziyaretin Türkiye ile anlaşmazlıkları olan ülkelerdin medya organlarına nasıl yansıdığına bakarım. Yunanistan, İsrail medyası ve Fransız haber ajanslarının yorumlarından yola çıkacak olursam, gezinin son dönemin en başarılı gezilerinden biri olduğunu söylemem mümkün.
Bunu örneklerle açayım: Time of Israel, Erdoğan’ın gezisi için “Meloni’nin çifte standardı. İsrail’e hayır, Erdoğan’a evet” başlığını attı. Haberde savunma ve ticaret alanındaki iş birliğini ilerletme kararından söz edilmiş ama gerçek karın ağrısını ben yazayım: Roma ile Ankara, Akdeniz’de iş birliği kararı aldı. Başbakan Meloni’nin Türkiye ve İtalya’yı enerjide, özellikle de doğal gazda “stratejik ortaklar” olarak nitelemesi, İsrail’in, Yunanistan ile birlikte kurduğu Türkiyesiz enerji kaynaklarının paylaşımı hayaline bir darbe oldu. Yunanistan’da yayımlanan
Dünya üzerinde siber saldırıların tarihi 1988’e kadar uzanıyor ama bilinen en büyük siber saldırı 2010 yılında yaşandı.
Stuxnet adlı saldırıda İran’ın uranyum zenginleştirmede kullandığı santrifüjler hedef alındı.
Bu sokakta yaşayan insanların hayatına direkt etki etmeyen bir saldırıydı.
Oysa yeni nesil savaşta durum giderek farklı bir hal almaya başladı.
2021 ve 2023’te, İran’ın benzin istasyonları sistemi siber saldırıya uğradı, ülke genelinde bir kaos yaratıldı.
ABD’de Houston’dan New York Limanı ve New Jersey’e uzanan 7 bin 500 km uzunluğundaki Colonial Pipeline’a bir siber saldırı düzenlendi.
Güvenlik gerekçesiyle hat kapatılınca yakıt fiyatları yükseldi.
Avrupa’da ilk siber saldırı 2007’de yaşandı.
ABD merkezli New Yok Times gazetesi, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan, anonim bir makale yayımladı.
Çok sık gördüğümüz bir davranış modeli değil bu gazete için.
Ocak 1977’de dönemin Hindistan lideri Indra Gandi’nin politikalarını sorgulayan bir makale imzasız yayımlanmıştı.
Eylül 2018’de de Trump politikalarına karşı “içeriden” olduğu söylenen imzasız bir makaleye yer vermişlerdi.
Dün yayımlanan makalede “Erdoğan’a baskı yapmaları için, ABD ve AB’ye yapılan çağrı” ama en önemlisi “Türkiye, İsrail’i tehdit edebilir” yorumu üzerinde düşünmemiz gereken bir yorum.
Daha düşündürücü olanı, gazetenin, İmamoğlu’nun 7 Ekim saldırısı nedeniyle Hamas’ı kınadığını hatırlatması ve bu kınamadan yola çıkarak İmamoğlu’nu Ortadoğu’daki sorunları çözebileceği iddiasında bulunması.
Bir de düşündürücü olmaktan çok komik reklam cümleleri var.
Mesela İmamoğlu, seçildiğinden beri Haliç’i temizlemeye &cc