Kilise’nin bilime ve düşünceye savaş açtığı Orta Çağ karanlığı sırasında ABD daha keşfedilmemişti.
Ne garip dünya 2. Orta Çağ Dönemi’ne, ABD üzerinden giriyor.
ABD’de bir katil muamelesi yapılarak gözaltına alınan Rümeysa Öztürk’e yapılan hukuksuzluktan söz ediyorum.
Yol ortasında gözaltına alınması ya da öğrenci vizesinin iptaliyle sınırlı değil bahsettiğim hukuksuzluk.
Federal yargıcın, eyalette gözaltında tutulması kararına rağmen 2 bin 400 km uzaktaki Louisiana’ya götürüldü Rümeysa.
İnsanın en kutsal hakkı olan savunma hakkını kullanmasına bile izin verilmedi.
Üstelik Rümeysa ilk örnek de değil, başlayan cadı avının kurbanlarından sadece biri.
Yunanistan bir kabile devleti değildir. Yunanistan Ordusu da eline silah verilenin dilediğini yapabildiği bir ordu değildir.
Dolayısıyla Deniz Astsubay Okulu öğrencilerinin resmi geçitte “Kıbrıs Yunandır” deyip Türkiye’ye küfretmeleri, Ankara’dan önce Atina’nın sorunudur.
Ne yapacaklarını söylemek bana düşmez ama bu konuda iki öneride bulunabilirim:
Bu askeri öğrencilere göstermelik cezalar vermek kadar yükselen aşırı sağın Yunan Ordusu ve Yunan Polisi’ne sızıp sızmadığına bakmak gerek.
En azından Güney Kıbrıs’taki faşist ELAM’ın, Yunanistan’daki askeri okullardaki etkisi araştırılabilir.
İkinci önerim biraz daha çaba ve siyasi kararlılık istiyor.
Bu askeri okul öğrencileri, Atina’yı zorda bırakma pahasına yaptıkları bu eylem için cesareti kimden aldılar?
Yunanistan Ordusu’nun bağlı olduğu Savunma Bakanı Dendias’ın iki cümlesinden birisi Türkiye düşmanlığıysa ikincisi hukuktur.
İddia ne, iktidar, İmamoğlu’nun önünü kesmek için siyasi bir operasyon gerçekleştirdi, dosyaların içi boş.
Pazar günü, CHP Kurultayı’nı Kılıçdaroğlu’nun davetiyle odasında izleyen gazeteci ortaya bir iddia attı, aynen alıyorum:
“Kent uzlaşısı sözleşmesinden sonra Kılıçdaroğlu’na terör bağlantısıyla ilgili bilgiler geldi. Bu isimlerin başında tutuklanan Şişli Belediye Başkanı geliyordu. Kılıçdaroğlu bu konuda Özgür Özel’i uyarmıştı. Bu uyarılara rağmen herhangi bir değişiklikte bulunulmadı.”
Bu açıklama en çok CHP’nin ortaya attığı siyasi operasyon tezine zarar verir.
Sadece bu değil, Kılıçdaroğlu’nun tek davetlisi olarak kurultayı odasında izlediğini söyleyen bu gazeteci, daha önce de kurultayda delege pazarı iddialarını “Atatürk’ün koltuğu parayla satıldı” diye dile getirmişti.
Bugün İmamoğlu ve CHP’nin hukuken başını ağrıtan iki dosyadaki durum bu.
Bir de İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla sonuçlanan ve mali suçları kapsayan dosyalar var değil mi?
Savcılığın id
Bir şehirde meydanlar varsa, halk orada toplanır.
Bazen kutlama yapar, bazen protesto hakkını kullanır.
İnsanoğlunun şehirlerde yaşamaya başladığı zamandan beri değişmez bir gerçekliktir bu.
Bu gerçek ile Türkiye’nin bir başka gerçeğinin birbiriyle çeliştiği bir zaman dilimindeyiz.
***
1 Mayıs’ın tarihçesinin anlatıldığı ve 1998’de Sedat Simavi Televizyon Ödülü kazanmış Gölge Oyunu belgeselinin metin yazarıydım.
Kanlı 1 Mayıs 1977 dahil onlarca saatlik görüntü izledim.
O görüntülerde meydana giren grupların etrafında el ele tutuşarak güvenlik çemberi oluşturulduğunu fark ettim.
■ Yapılan Şafak Operasyonu’nun siyasi bir operasyon olduğunu ve günün sonunda Ekrem İmamoğlu’nu güçlendirdiğini, bu algının iktidarın bir sonraki seçimleri kaybetmesine neden olacağını düşünenler, aynı zamanda Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına da karşı çıkıyorlar.
Kendi içerisinde çelişkiler barındıran bir tutum bu.
■ Operasyonun siyasi olduğunu düşünenler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki akşam yaptığı konuşmada operasyondan söz etmemesini eleştirdiler. İktidarın başında olan Erdoğan muhalefet partisinin önemli isimlerinden birisiyle ilgili devam eden süreçle ilgili konuşsa, yargıya kamu önünde talimat verdi diye eleştirilecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam konuştu. Genel eleştirilerde bulundu, yine eleştirildi. Gerçekten biz ne istiyoruz?
■ İktidar için en büyük risk, yapılan operasyonun siyasi bir operasyon olarak algılanması ya, bu gerçek bilinmesine rağmen soruşturmayı destekleyen bir kesim iddialardan çok İmamoğlu’nun adaylığı üzerine yorumlar yapıyor, İmamoğlu yerine kim aday
Dün, tüm dünyanın sonucunu beklediği bir telefon konuşması yapıldı. Konuşma diyorum ama aslında güç satrancı masasının başında karşılıklı hamleler gerçekleştirildi. Masada oturanlardan biri ABD Başkanı Trump diğeri Rusya Devlet Başkanı Putin. Bu iki ismin ilk bakışta benzer yanları ve eylemleri var.
İsrail ateşkesi bozdu diye verdik son katliamın haberini.
Ateşkes savaşan ordular, gruplar arasında olur, sivil halkla bir ordu arasında ateşkes olmaz oysa ki...
Yeni dünya düzeni bu ama maalesef.
Güç, ahlak, kural, vicdan gibi medeniyetin ve insanlığın tüm kazanımlarını yok ediyor.
Bu güç satrancı masasının başında iki karakter var.
Biri ABD Başkanı Trump, diğeri Rusya Devlet Başkanı Putin.
Bu iki ismin ilk bakışta benzer yanları ve eylemleri var.
- 18 Mart Salı günü Çanakkale’de Deniz Müzesi’ne gidenler, Milliyet’in 1958 ile 1960 yılları arasındaki yayınlarından oluşan 10 seçki ile karşılaşacaklar. O seçkide 1958 yılında kamu kaynakları tükendiği için inşaatı zora giren Çanakkale Şehitler Abidesi’nin tamamlanması için Milliyet’in başlattığı yardım kampanyasının hikâyesi olacak. 20 Temmuz’da Lefkoşa yakınındaki Boğaziçi Şehitliği’ne gidenler, Kıbrıs Barış Harekâtı başladıktan hemen sonra Milliyet’in başlattığı ve bugün savunma sanayimizin ilk tuğlası sayılan Ordu-Millet El Ele kampanyamızın seçkilerini görecekler. Yıl boyunca farklı yerlerde Anadolu’daki okullara Atatürk büstü, kütüphane götüren kampanyalarımızı da hatırlatacağız size. Tüm bunları, birden aklımıza geldiği için değil, bu 3 Mayıs’ta Milliyet 75’inci yaşını kutlayacağı için yapıyoruz. Haftalardır süren toplantılar zinciri, yapacağımız her çalışma, her organizasyon, Milliyet’in 75’inci yaşını kutlamak için değil,
Leyleklerin kanat açıklığı 195 ile 215 santim arasında değişir.
Bu ülkede yaşayan 85 milyondan fazla insanız ve Yaren’in kanatlarına yükledik tek ortak sevincimizin sorumluluğunu.
Bir yanıyla güzel ama diğer yanıyla da acı...
Adem Yılmaz ve Yaren leylek
***
Leylekler 20 ile 30 yıl arasında yaşarlar ama kayıtlarda İsviçre’de 39 yıl yaşamış bir leyleğe dair bilgiler var.
Yaren, bu yıl 14. kere geldi Eskikaraağaç köyüne.