Son bir haftadır PKK’nın propaganda sitelerini, Irak’ın kuzeyinde Barzani Ailesi’ne yakın olan siteleri ve parasını ilgili ülkelerin dışişleri bakanlıklarının verdiği Amerika’nın Sesi, Almanya’nın Sesi, BBC Türkçe gibi kaynakları takip ediyorum.
Önce Avrupa’da yaşayan ve terörün sona ermesi umuduna karşı açıklama yapanlara bakalım:
Doç. Dr. Ekrem Önen’den başlayayım: 1982’de yani daha PKK ilk terör eylemini gerçekleştirmeden önce Sovyetler Birliği’ne gitmiş birisi.
Uzun zamandır İsveç Kültür Bakanlığı’nda çalışıyor.
Karabağ Savaşı’nda Şuşa gibi bugün Azerbaycan sınırlarında olan yerlerin “Kızıl Kürdistan” toprağı olduğunu söyleyip, Kürtler için tarihi fırsat doğdu açıklamalarıyla dikkatimi çekmişti.
Yeni sürece dair Barzani Yönetimi’nin yayın organı Rudaw TV’de konuştu: “Türkiye kontrolünde olmayan PKK’yi ortadan kaldırmak istiyor. PKK’yı Abdullah Öcalan’ın kontrolü altına almak istiyorlar” dedi. Bu
- Bir otomobilin kilosunu 11 dolara ihraç ederken, savunma sanayiinde ihraç ettiğimiz ürünlerin kilogram fiyatı 50 bin dolar seviyesinde. Milliyet olarak savunma sanayiimizin değerini bilir ve bunu sayfalarımıza her zaman yansıtırız. Salı günü, SAHA Expo için Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve SAHA İstanbul Başkanı Haluk Bayraktar’ın Milliyet’e özel yazılarını yayımladık. Çarşamba günü PKK’nın TUSAŞ’a düzenlediği ve 5 şehit verdiğimiz saldırının ardından terör örgütünü lanetlemek bize yetmedi, zaafiyeti de masaya yatırdık.
TUSAŞ binası için yaptıkları çalışmaları ve bina krokilerini yayımlayan şirket ve mimarın da haberini yaptık. Terörle mücadele eden bir ülkede özel sektör olarak övünülecek işler yapsanız bile bunu saklamayı bilmek gerekiyor. Bizim için kitabın ortası demek, terörün yeni bir saldırı için fırsat ya da açık istihbarata ulaşamayacağı ortamı yaratmak demek.
- Finlandiya ya da Danimarka ve hatta Almanya’daki bir gazetecinin tüm kariyerine
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan dedi ki; “Kürt meselesinin demokratik çözümü için hukuki ve siyasi zemini oluşturmaya devlet hazır mı?”
Bu soruyu sormak için önce cevaplanması gereken bir soru var:
DEM Parti, Kandil ile arasına mesafe koymaya hazır mı?
Mesela PKK, Mersin Polisevi’nde bir polis memurunu şehit edip, Selahattin Demirtaş bu eylemi kınadığında, Kandil’deki terör ağası Duran Kalkan “Haddini bil” dediğinde olduğu gibi DEM Parti terör karşısında sus pus mu olacak yoksa sivil siyaseti örgüte karşı savunacak mı?
İmralı Notları’ndan yazılan kitapta HDP’nin tüm belediye başkan adaylarını Kandil’in belirlemesine Öcalan’ın bile isyan ettiğini öğrenmiştik.
DEM Parti, iradesine sahip çıkabilecek, Kandil’e, sivil siyaset bizim işimiz, siz karışmayın diyebilecek mi?
Kandil’in terör eylemlerine karşı duruş uluslararası hukuk açısından da önemli bir kriter aslında:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Herri Batasuna Partisi’nin ETA’nın terör eyl
Yaşanan saldırı aslında hiç de şaşırtıcı değil. Türkiye’ye açıktan saldıramayacaklarından içeride karmaşa yaratmaya çalışmaktan başka çareleri yoktu.
Saldırıya fay hatlarımız yerine, bu ülkede yaşayan herkesin gurur duyduğu, Türkiye’nin savunmasının en önemli noktalarından birisinden başlamaları tesadüf değil, bize bir mesaj veriyorlar.
Üstelik bu mesajı tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin dünyadaki dolar hegemonyasını sona erdirme amacı olan Brics Zirvesi’ne katılmak için Kazan’a geldiği ve Rusya Devlet Başkanı’yla görüşme yaptığı günde vermeyi seçtiler.
Zamanlama manidar lafını kullanmayı çok sevmem ama hem zamanlama hem de hedef alınan yer manidar.
***
Sözde Kürdistan’ı denize çıkarmaya yarayacak ve aynı zamanda Irak ile İsrail arasında ekonomi ve güvenlik koridoru oluşturmayı amaçlayan Davud Koridoru meselesi ortaya yeni çıkmış bir bilgi değil.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim tarihli konuşması Türk siyasetinde bir dönüm noktası oldu.
Bu konuşma sadece bugünü değil gelecek on yılları da etkileyecek.
Başta ABD olmak üzere birçok ülke planlarını gözden geçirmek durumunda kalacak.
Önce bu gerçeği kabul edip sonra konuşmada verilen mesajlara bakmak lazım.
Çoğu kişi Öcalan’ın onca terör eyleminden sonra, TBMM çatısı altında konuşturulması fikrini tartışıyor ama konuşmanın satır aralarına bakmadan hüküm vermek doğru olmaz.
*MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim konuşması terör örgütünün taleplerini müzakere etme konuşması değil. “Tek başına silahlı mücadele hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur” cümlesi üzerinde durup düşünmemiz lazım. Bahçeli bir müzakere ve o müzakere sürecinde terörle mücadelenin durmasından söz etmiyor. Aksine terörle mücadele sürerken,
Batı’nın okuyamadığı fotoğraf…
Batı dünyasının siyaset yapıcıları için iki alternatif vardı.
Hamas, ya İran kontrolünde bir örgüt olacak ya da Tahran’dan uzaklaşıp Ankara ile yakınlaşacaktı.
Batı bunun ne kadar önemli bir fırsat sunduğunun farkına varamadı.
İran, kendi savaşlarını vekil örgütlerle yürütürken Türkiye, siyasi çözümlere odaklı bir ülke.
Ankara, El Fetih ile Hamas barışı sağlayıp, tek bir Filistin Yönetimi oluşturmaya çalışırken, Tahran o kavgadan faydalanan ülke oldu.
Coğrafyanın dinamiklerini ve kültürünü bilmeyenler Hamas’ı çözümün parçası yapmadan, bombalarla sorunu çözeceklerini zannettiler.
Ne piyasada ne de internette satılan Dubai çikolatası aslında orijinal Dubai çikolatası değil. Gerçek Dubai çikolatası her gün sadece 14:00 ile 17:00 saatleri arasında Dubai’deki Fix Dessert Chocolatier mağazasında satılıyor.
Ufak bir tabletin fiyatı 50 dolar yani yaklaşık bin 700 lira.
Bu ürünün adı da Dubai çikolatası değil, Türkçeye “Künefeye Doyamıyorum” diye çevirebileceğimiz “Can’t Get Knafeh of It”.
Projenin arkasındaki ikili isim Mısır asıllı İngiliz vatandaşı Sarah Hamouda ve Filipinli şef Nouel Catis Omamalin.
Çikolata 2024’te patladı ama bu işin mucidi Filipinli şef, 2009’dan beri Dubai’de yaşıyor, çalışıyor, ortalama bir hayat sürüyordu.
Sonra iki bildik tadı birleştirerek yeni bir tat yarattı ve bu katma değeri yüksek ürünle tüm dünyada ünlendi...
Türkiye 2002’de 248 milyon dolarlık silah ihraç ediyordu, 2023 yılında bu rakam 5,54 milyar dolar oldu.
İletişim içerisinde strateji de olması gereken önemli bir bilim dalıdır, gazeteci tanıyarak ve hatta “İstediğimi yazdırırım” diyerek yapılmaz.
Bu ilk cümleye yazının sonunda döneceğim ama önce rakamlar üzerinden anlatmam gerekenler var:
5.nesil savaş uçağı olarak F-35 projesi 2001 yılında başladığı zaman 233 milyar dolarlık bir bütçesi vardı.
Bugün ulaşılan rakam 438 milyar doları buldu.
Bu rakamın içerisinde 14 geliştirme jeti ve 2 bin 456 uçağın ABD Ordusu’na teslimi var.
Yerli ve milli 5. nesil savaş uçağımız Kaan ile gurur duyuyoruz ya, havada uçan ilk Kaan’ın dışında şu an üretim hattında olan 2 Kaan daha var.
Her Kaan biraz daha gelişecek ve zorlu yüzlerce test bu deneme uçaklarında yapılacak.