- 18 Mart Salı günü Çanakkale’de Deniz Müzesi’ne gidenler, Milliyet’in 1958 ile 1960 yılları arasındaki yayınlarından oluşan 10 seçki ile karşılaşacaklar. O seçkide 1958 yılında kamu kaynakları tükendiği için inşaatı zora giren Çanakkale Şehitler Abidesi’nin tamamlanması için Milliyet’in başlattığı yardım kampanyasının hikâyesi olacak. 20 Temmuz’da Lefkoşa yakınındaki Boğaziçi Şehitliği’ne gidenler, Kıbrıs Barış Harekâtı başladıktan hemen sonra Milliyet’in başlattığı ve bugün savunma sanayimizin ilk tuğlası sayılan Ordu-Millet El Ele kampanyamızın seçkilerini görecekler. Yıl boyunca farklı yerlerde Anadolu’daki okullara Atatürk büstü, kütüphane götüren kampanyalarımızı da hatırlatacağız size. Tüm bunları, birden aklımıza geldiği için değil, bu 3 Mayıs’ta Milliyet 75’inci yaşını kutlayacağı için yapıyoruz. Haftalardır süren toplantılar zinciri, yapacağımız her çalışma, her organizasyon, Milliyet’in 75’inci yaşını kutlamak için değil, bizden sonra gelenler Milliyet’in 100’üncü yaşını kutlayabilsin diye yapılıyor.
- “Dijital çağda kağıda basılı gazetelerin yok olması kaçınılmaz bir sonuç” algısını bilmiyor değilim. Dünyanın çeşitli gazetelerinden yöneticiler olarak bir süredir bu algıyı konuşuyor ve tartışıyoruz. Beş yıl önce gazetelerin yok olacağına dair fikirler daha sertti; bugün o fikirler değişmeye başladı. Gözümüzü ayıramadığımız ekran, o ekranda bir konuya odaklanmamıza izin vermeyen diğer dijital uyaranlar ve bildirimler, öyle bir kirlilik yarattı ki, ileride gazete okumak sadece haber alma aracı değil, bir konuya konsantre olmanın, odaklanabilmenin tek yolu olacak. Sadece bu değil, sosyal medyanın yalanı yayma hızı, aşırı sağın sosyal medyayı kullanma biçimi ister istemez klasik medyayı yine asıl haber kaynağı haline getirecek. O zaman gelinceye kadar klasik medyanın ve gazetelerin ayakta kalma savaşı zorluklarla, fedakârlıklarla devam edecek.
- Son iki hafta, Google’ın yaptığı bir algoritma değişikliğinin Türkiye’de yarattığı sarsıntıyı konuşuyoruz. Artı Gerçek, BirGün, Diken, Ekonomim, Gazete Pencere, Kısa Dalga, Medyascope ve T24, Google’a yönelik ortak bildiri yayımladılar. Yaşanan sıkıntı Ankara tarafından biliniyor, Barselona’da gece yürüyüşünde konuştuğum Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na bu konuyu özellikle sormuştum. Bakan Uraloğlu, “Dava açın, arkanızdayız” demişti, Rekabet Kurumu’nun kestiği cezalardan söz etmişti. O röportaj sırasında da Bakan Uraloğlu’na “Kesilen cezalar devletin kasasına gidiyor ama haksız rekabete maruz kalan medya kuruluşları zorluklarla boğuşmaya devam ediyor. Dünyada Google ya da META gibi devlere kesilen haksız rekabet cezaları medya kuruluşlarına aktarılıyor, Türkiye’de böyle bir sistem oluşturmak gerekiyor” diye ısrarla belirtmiştim. Bu röportaj Haber7.com’dan,Yeni Şafak’a, CNN Turk’ten, Odatv’ye kadar bir sürü yere yayıldı. Bu hafta ortak bildiri yayımlayan medya kuruluşları, onların hakkını da savunan bu konuşmayı görmezden geldiler. Kendi tercihleri, bizim için fark etmez ama biz Milliyet olarak hepimiz adına savaşmaya devam edeceğiz.
- Böbürlenmek için değil, kayıtlara geçmesi için hatırlatmam gereken bir nokta daha var. 1 Ocak 2024’te, bu köşede, 2024 Medyanın En Büyük Savaş Yılı diye yazmıştım. Google o tarihte son algoritma değişikliğini daha yapmamıştı ama dünyayı fazlasıyla takip eden, açılan davaları dikkatle izleyen biri olarak kaleme almıştım o yazıyı. Global devlerin ulusal medyaları yok etme çabası çok net gözüküyordu. Son yapılan değişiklik bardağı taşıran damla ya, doğru olan bardak daha yarıya geldiğinde ses çıkarmaktı. Milliyet olarak biz de bunu yaptık aslında. Bu mücadele medyanın hayatta kalma mücadelesi değil, Türkiye’nin mücadelesidir. Bu mücadele sadece Türkiye’de değil, dünyanın her tarafında veriliyor. İspanya’da aralarında El Mundo, El Pais gibi devlerin olduğu 83 medya kuruluşunun Facebook ve Instagram’ın çatı şirketi META aleyhine açtıkları 550 milyon euroluk dava dilekçesini de sayfaya alıyorum. O dilekçede yer alan “Ülkenin demokrasisinin kalitesi için temel olan İspanyol medyasının hayatta kalmasını tehlikeye attığı” cümlesinin de özellikle altını çizmek istiyorum. Türkiye’de her fikrin bir medyası var ya, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan medyanın tamamı, beğenmediğiniz kısımları değil.
- ”Siz de dava açın” çağrıları bir yere kadar doğru çağrılar ama unutulmaması gereken bir nokta var: İspanya’da açılan dava, Meta’nın kullanıcı verilerine dayanan kişiselleştirilmiş reklam stratejisinin AB düzenlemelerine uymadığı gerekçesine dayanıyor. Türkiye’de uyum yasaları hızla çıkarılabilirse, Türk medyası da İspanya’daki dava dilekçesinden aldığım “teknoloji devinin hedefli reklam satışından elde edilen gelirlerinin yüzde 100’ünün gayri meşru bir şekilde elde edildiği” suçlamasıyla yargı yoluna gidebilecek. O zamana kadar Güney Afrika örneğine bakmamız lazım. Güney Afrika Rekabet Komisyonu, Google’ın yerel haber kuruluşlarına beş yıla kadar uzayabilecek bir süre boyunca yıllık 27 milyon dolar ödemesi gerektiğine karar verdi. Komisyon bu karara gerekçe olarak, Google’ın davranışlarının haber medyasının dijital trafiği güvence altına alma ve gelire dönüştürme kabiliyetini engellediğine dikkat çekti. Türkiye’den dijital devlere giden bütçe yıllık 4 milyar dolara yakın. Bu dünyada birinci olduğumuz fındık, kuru incir ve kuru üzüm ihracat rakamlarının toplamından daha büyük bir bütçe. Başlıkta savaşın tam ortasında lafını ilginizi çekmesi için değil tam da durumun özeti olduğu için yazdım.
- Savaşın ortasında olmak ya da 75’inci yılı kutlamak bizi asıl işimizden, gazetecilikten alıkoymuyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başarı Ödülleri’nde Milliyet’e 3 ödül birden geldi. 2024’e damga vuran olaylardan biri olan Narin davasındaki röportajıyla muhabirimiz Çiğdem Yılmaz, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci yılı için hazırladığı birinci sayfayla Görsel Yönetmenimiz Ersoy Diyar, 2025 için hazırladığı kolaj sayfayla, Milliyet’in geleceğini oluşturan isimlerden Ayberk Gökbak gazetemizi gururlandırdılar.
Kendi adıma, arkadaşlarımın gündem olan, Türkiye’ye fayda sağlayan, kamu kaynaklarının heba olmasının önüne geçen her haberiyle gurur duyuyorum.
- Milliyet’in sadece manşetlerini değil, sıradan haberlere de bakışı adına yazmam gereken bir not daha var. Bu hafta gelecek yeni soğuk hava dalgasını herkes haber yaptı, sosyal medyada da yazılıp çizildi. Sıcak hava dalgasında balkonlarda açan çiçeklerimizi nasıl koruyacağımız bir uzmanın ağzından Milliyet’te anlatıldı. Herkeste olan sıradan bir haberi bile, herkesten farklı ve işe yarayacak bilgilerle işlemek yaptığımız. Okurumuza saygıyı sadece birinci sayfamızda değil her sayfamızda gösteriyoruz...
- Bitirirken, Milliyet’in hiç bitmeyen haber koşuşturmasından da söz etmem lazım. Mimar Ece Gürel, Belgrad Ormanı’nda kaybolduktan 4 gün sonra gece saat 01:13’te bulundu. Ertesi sabah 07:00’de Milliyet gazetesi alanlar haberi birinci sayfadan okudular. Gece Müdürümüz Hakan Deniz, editörümüz Ahenk Beyazıt, sayfalarımıza son şeklini veren Barış Baş ile Muharrem Özyurt, haber takibini bırakmayan Burak Demirbaş ve Merdan Kaçar’a da huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
- Sağlıklı ve mutlu bir hafta, iyi okumalar diliyorum.