Galatasaray’ın her maçı final niteliğinde... Hele karşılaşmalarda bir hata yaparsa artık bunun dönüşü de yok. Dün gece Karagümrük karşısında en büyük hatayı Muslera yaptı. Belki de hayatında ilk defa böyle üst üste hatalar yaptı. Yediği gollere bakın. Evet Muslera’nın kredisi var ama şampiyonluğa oynayan bir takımın böyle hata yapma lüksü yok.
Hadi onu da geçtim. Penaltı kazanıyorsun, topun başında Avrupa’nın en büyük golcüsü Icardi var ve 3-2 mağlupsun. Icardi öyle bir penaltı atışı yapıp topu kalecinin kucağına verdi ki, inanılır gibi değil. İster istemez insanın aklına geliyor; bu kadar uluslararası bir golcü nasıl böyle penaltı kaçırır diye. Bunların hepsi futbolda var kabul ediyorum. Ama böylesine stresli bir maçta bu kadar hata yaparsan karşılaşmayı kazanamazsın.
Nelsson ile Abdülkerim’e yumurta ikizi diyordum, birbirlerini tamamlıyorlardı. Hele Nelsson ilk golde Diagne’yi kaçırdı, ikincisinde Borini arkasından gelip topa vurdu. Nelsson gibi iyi bir stoperin bu pozisyonlarda rakibe avantaj
Futbolumuzdaki kargaşadan benim gibi o kadar çok kişi bıktı ki; anlatamam. En ufak güzel bir şey gördüğümüz zaman etkileniyoruz, mutlu oluyoruz. Icardi ile Mertens’in maçlardaki gülüşleri, öz güvenleri, lider tavırları, takıma o kadar pozitif olarak etki yapıyor ki, bunu anlatamam.
Galatasaray-Kayserispor karşılaşmasında Kerem’in frikik golünden önce yaşananlara bakın. Topu Kerem alıyor, ceza sahası dışındaki faul noktasına koyuyor. O sırada yanına Icardi geliyor, ‘Sen bu topu kaleye kadar gönderemezsin’ diyor. Icardi 3 metre kenara çekiliyor, Mertens geliyor. Kerem’e, ‘Sen hangi ayağınla vuracağını bile bilmiyorsun. Gülerek neden topun başına geçtin?’ diyor. O da kenara çekiliyor. O sırada Oliveira geliyor. Icardi ve Mertens’e ‘Benim ona öğrettiğim gibi vuracak, biraz sabırlı olun’ diyor. Hakem düdüğünü çalıyor. Kerem topu 90’dan filelere gönderiyor. O sırada Mertens iki elini kafasına götürüp kahkaha atarak ‘Sen ne yaptın!’ diye bağırıyor. Icardi ile
Galatasaray, Mertens’in de dönmesiyle gücünü ikiye katladı. Geçen hafta Kayserispor karşısında altı golle galip geldiler. Dün gece Alanya gibi zor bir deplasmanda dört gol atarak üç puanı aldılar. Daha fazlasını da atabilirlerdi, takım kendini fazla sıkmadı.
Teknik Direktör Okan Buruk’un sistemi oturmuş. Defansı, orta sahası ve forveti olmak üzere bütün futbolcular rakibe baskı yapıp gol atmak istiyorlar.
Dün gece sahneye Mertens çıktı. Bu çocuk hem yıldız hem de çok büyük futbolcu... Oyunu istediği gibi hızlandırıyor, yavaşlatıyor, mükemmel asist yapıp Icardi’ye gol attırıyor, kendisi gol atıyor. Rakip ataklarda defansına gelip top çıkartıyor. Bir futbolcuda ne ararsanız, Mertens’te fazlası var. Tribündekiler, televizyonun başındakiler herhalde herkes Mertens’in ayağına top gelsin, oyun güzelleşsin istiyordur.
İkinci gözüme batan futbolcu; Adekugbe oldu. Kanadalı futbolcu resmen Mertens’ten sonraki maçın yıldızıydı. Sol çizgiyi hem defansif hem de ofansif olarak mükemmel kullandı. Sacha
Galatasaray son haftalarda kazansa bile sıkıntılı maçlar oynadı. Ancak; Başakşehir karşılaşmasında yaşananlardan futbolcular belli ki ders almış. Kayserispor karşısında sahada koşmayan, mücadele etmeyen, arkadaşlarının kademesine girmeyen bir tek futbolcu yoktu.
Takım olarak bütünleşmişler. Eleştirdiğimiz orta saha tek kelimeyle mükemmeldi. Hele ki Torreira’nın o kadar çok artısı var ki resmen atom karınca. Hücuma çıkıyor, defansına yardım ediyor. Sahada dün gece basmadık yer bırakmadı. Ancak takım olarak maçın başında bu belliydi. Icardi her atılan uzun topu kovaladı, Kayseri defansına baskı yaptı, goller attı, gol attırdı. Gerçek kalitesini sahaya koydu.
Kerem ilk yarı Icardi’nin golünde asist yaptı. Takımına bir penaltı kazandırdı. Üç de gol pozisyonuna girdi. Şansı biraz yanında olsaydı, kendi adına attığı gol sayısını artırabilirdi ama iyi bir maç çıkardı. Rashica, Boey’in önünde ilk 11’de oynayacak ilk isim. Kayseri maçında attığı gole bakın; rakibini geçiyor, topu sürüyor, olağanüstü bir mücadele ve
İnanın çok üzülüyorum. Dünyanın hiçbir yerinde ‘hem hakemi yeneceksin hem de rakibini’ diye argüman yok. Böyle bir şey olabilir mi? Ve daha kötüsü buna bir çözüm bulunmuyor ya da bulunmak istenmiyor.
Takımları ayırmıyorum, bu bütün kulüpler için geçerli. Artık öyle bir noktaya geldik ki maçtan daha çok ‘hakem ne hata yapacak’ diyerek taraftarlar diken üstünde karşılaşmaları izliyor. Yıllar geçiyor en ufak bir düzelme yok, olmayacak da, buna inancım kalmadı.
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Lale Orta, hakemlere mesaj atıyor; ‘Maçtan 1-2 gün önce ve sonra sizi kim ararsa benim haberim olacak’ diyor. MHK Başkanı neden böyle bir şey söylesin ya da buna gerek duysun. Demek ki onun da bir tedirginliği var. Arada bir televizyona çıkıp yanlış verilen kararları anlatıyor. Ama maalesef değişen hiçbir şey olmuyor.
Hakem atamalarını yapay zeka yapıyor deniyor. Bu da ayrı bir komedi. Bir hafta önce çok büyük hatalar yapan orta hakem ya da VAR hakemi, bir hafta
Futbolun evrensel kuralları var. Bu kurallar her takıma eşit uygulanır. Tabii ki hakem hatalar yapacak. Dünyanın her tarafında da yapıyorlar. Ama bunlar masum hatalar mı, değil mi, maalesef çözemiyoruz. Çözemeyince de işin içinden çıkamıyoruz.
MHK Başkanı açıklama yapıyor. “Konyaspor maçında Dubois’e yapılan kırmızı kart” diyor. “Adana Demir karşılaşmasında Mertens’e yapılan da kırmızı kart” diyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Peki hata yapan hakeme ne ceza veriyorsunuz? Konya’daki hatasından sonra Zorbay Küçük her hafta maça veriliyor. Benim anlamadığım bu hatalardan dolayı takımlar puan kaybedince bunun dönüşü var mı? Yok. Önceki akşam Başakşehir ile oynanan kupa maçını gözünüzün önüne getirin. Çok net iki penaltı verilmiyor.
VAR hakemleri ise tam bir fiyasko. Olmayan pozisyona penaltı veriyorlar, yüzde yüzlük penaltıları pas geçiyorlar. Yıldırım Demirören federasyonu bu muhteşem Video Yardımcı Hakem sistemini Türkiye’ye getirdi ama
Galatasaray’ın iyi oynaması, kötü oynaması hakemi ilgilendirir mi? Başakşehir maçı kazanmayı daha çok istedi, daha iyi mücadele etti. Takım olarak sahada bütünleştiler. Sarı-kırmızılılarda ise forvet, orta saha defans blokları birbirinden tamamen kopuktu. Sacha Boey hücumu daha çok düşündü, bu futbolcunun boşalttığı sağ kanadı rakip takım pilot bölge ilan etti. Devamlı bu kanattan gelip gol attılar, gol pozisyonuna girdiler. Orta sahada üstünlük sağladılar. Midtsjö ve Torreira’ya forvetinden yardım gelmeyince ikinci bölgenin hakimi turuncu-lacivertliler oldu hep.
Futbolun içinde bunlar var. Kötü gününde olabilirsin ya da rakibin senden daha iyi olabilir. Benim anlayamadığım Galatasaray’ın lehine iki net penaltı var. Orta hakem direkt beyaz noktayı göstermeye cesaret edemedi. VAR hakemi de her zaman olduğu gibi, bu pozisyonlarda penaltı yok dedi. İnanın çok günah ve ayıp. Zaniolo ayağını rakibin yüz hizasına kaldırıyor hakem faul veriyor, doğru karar. 10 dakika sonra aynı pozisyonda Serdar, Boey’in yüz
Süper Lig’e verilen ara Galatasaray’dan çok şey götürmüş. Futbolcuların mücadelesine, hırsına söyleyecek bir lafım yok. Ama beceri olarak bilhassa kilit oyuncular epey geriye gitmiş.
En büyük sıkıntı orta sahada. Torreira, büyük karakter koyup savaşıyor ama tek başına bir yere kadar. Oliveira, daha aktif olması lazım. Üstelik tekniği çok iyi bir futbolcu ama yeteneklerini sahaya koyamıyor. Kerem iyi niyetli, bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yapamıyor. Yaptığı ortalar, verdiği pasların çoğu yerini bulmuyor. Ayağına aldığı topların bir çoğunu rakibe kaptırıyor.
Rashica çoğu maçta gol atar, attırır, rakibi eksiltir ancak ne var ki o da çok geri gitmiş. Mertens sakatlıktan çıktı. Buna rağmen sahaya kalitesini koyuyor. Uzun zamandır oynamadığı için güç sorunu var. Bu şartlar altında Icardi ne yapabilir? Kanatlardan kaliteli orta gelmeyince, bir de final paslarının hiç biri Icardi ile buluşamayınca gol yollarında sorun yaşanıyor.
Bunları söylerken Adana Demirsporlu futbolcuların sahaya koyduğu mücadeleyi de unutmayalım. İki