Galatasaray taraftarı, futbolcusu, camiası şampiyonluk havasına girmiş. Statta bütün koltuklar dolu. Mucize adam Mauro Icardi’nin golleriyle hem takım galip geliyor hem de 45 bin kişinin havası değişiyor, müthiş bir atmosfer oluşuyor.
Artık bütün futbolcuların özgüvenleri tavan yapmış. Takım olarak top rakipteyken, müthiş bir baskı yapıyorlar. Koca 90 dakikada Sivasspor’un Galatasaray kalesine geldiği ve şut çektiği ya bir ya da ikidir. Torreira ile Icardi’yi ayırmak lazım... Biri forvette, biri orta sahada. Icardi atılmayacak golleri filelere gönderiyor, Torreira ise kapılmayacak topları kapıyor. Zaten bu ikilinin bu olağanüstü gayreti takımı buralara getirdi.
Tribündeki taraftar, televizyon başında maç seyredenler bunu görüyor. Icardi ilk golü attı, ilk yarı ikinciyi atmak için de fırsat yakaladı. Vursa gol atacak ama ilk golün pasını veren Kerem’e bu kez attırmak istedi, Kerem hızlanamadığı için top rakibe gitti. Hiç önemli değil, Kerem de bu takımın yıldızlarından... Evet, aksayan oyuncular var. Çok pas hataları
İnanın Türk futbolu için çok üzülüyorum. TFF, kulüplere soruyor ‘yabancı sayısı kaç olsun?’ diyor. 12 kulüp ‘sınırsız’ olmasını istiyor. Fenerbahçe başta olmak üzere diğer kulüpler ‘Ne karar alırsanız saygılıyız’ diyorlar. Bir gün sonra TFF Başkanı, ‘Önümüzdeki sezon da kural 8+3 olarak devam edecek’ açıklamasını yapıyor...
Benim burada anlamadığım TFF kulüplerden neden görüş alıyor? Ayrıca federasyon her zaman ‘Yabancı konusunda kulüpler ne isterse biz onu yaparız’ demiyor mu? Kulüplerin çoğu yabancı sayısının sınırsız olmasını isterken, TFF neden böyle bir karar alıyor? Madem böyle bir karar alacaksın o zaman kulüplere neden soruyorsun? Yabancı sayısı sınırsız olsa, ben futbolumuzdaki kalitenin daha da artacağını düşünüyorum.
Düşünün bir kere yabancı sayısı kaç olursa olsun Fenerbahçe, Arda’yı, Ferdi’yi ilk 11’den kesebilir mi? İrfan Can Kahveci, Mert Hakan formdalarsa hocaları oynatmamazlık yapar mı?
Liderlik kolay bir iş değil. Futbolcular büyük baskı altında oluyor. Bunun için de sahada istediklerini yapamıyorlar. Dün gece de İstanbulspor’un Galatasaray kalesinde gol tehlikesi yarattığı bir pozisyon hiç yok. Bunun için de sarı-kırmızılılar sezonun en çok hücum organizasyonu yaptığı maçını oynadılar. Neredeyse karşılaşmanın tamamında top rakip alandaydı.
Direkten dönen toplar, kaleye çekilen şutlar, isabetsiz bir çok pas varken bunun yanında maç az kalsın tek golle bitecekti. Oyuna hakim olmasına rağmen Cim Bom, Zaniolo’nun da atılmasıyla stres altında mücadeleyi tamamladı ama normal sürenin sona erdiği anda Kerem’in Icardi’ye verdiği pas, bu büyük golcünün attığı ikinci gol takımı rahatlattı.
Futbolculara kızmamak lazım, Kerem çok mücadele etti, ikinci golün pasını verdi ama buna rağmen çok da top ezdi, buna da son dört final maçının verdiği stres sebep oluyor. Mertens ise üç haftadır ağırlığını sahaya koyamıyor. Sezon içersinde çok iyi maçlar oynadı, bazı maçlarda
Galatasaray kadro olarak gerçekten çok iyi bir takım. Bu takıma iyi futbol oynatmak, 90 dakika mücadele ettirmek, bütün futbolcuları tek vücut yapıp Galatasaray ruhunu aşılamak, her şeyden önemlisi taraftarla bütünleştirmek kolay iş değil.
Yıldız futbolcu kaprislidir. Bugün Okan Buruk’un yerinde Guardiola, Ancelotti, Klopp da olsa bu kadar başarılı olabilirler miydi orasını bilemiyorum. Okan hocada ego yok, kapris yok, formayı adaletli dağıtıyor. Onun için de, ufak tefek sorunlar haricinde büyük bir problem yaşamadı. O sorunları da kendini ortaya koyarak önledi.
Mauro Icardi her gittiği yerde hocasını övüyor, Buruk’a çok inandığını söylüyor. Biraz daha ileri gideyim, ‘Bana kötü günlerimde çok büyük destek oldu’ diyor. Hatırlayın Icardi ailesiyle sorun yaşarken, problemlerini çözmek için Arjantin’e gitmek istedi. Okan Buruk da ‘Git problemlerini çöz, geri gel’ diye izin verdi. Daha sonra basından ve sosyal medyadaki birçok kişiden linç yedi.
Icardi’y
Galatasaray şampiyon olmak istiyorsa her maçını kazanmak mecburiyetinde ve her maçı da derbilerin zorluk derecesinde olacak. Dün gece 47 bin taraftar takımlarına müthiş destek verdiler. Evet, bu destekle Galatasaray takımında koşmayan, mücadele etmeyen futbolcu yoktu. Rashica, Mertens, Oliveira ve Kerem iyi mücadele etmelerine rağmen kalitelerini sahaya koyamadılar. Bunun için de Galatasaray çok zorlandı. İcardi dünya çapında bir golcü... Adam çıldırıyor, ‘bana top atın’ diyor. Muslera’ya arkadaşlarına hep tepki gösteriyor. “Geri pas yapmayın’ diyor. Ama maalesef bu sorun takım içinde bir türlü çözülemiyor. İki stoper arasında, kendi de kıvranıp duruyor. Yardıma gelen arkadaşı da yok. Haliyle verimi de düşüyor. Ne zaman Okan hoca Zaniolo’yu oyuna aldı, ondan sonra İcardi’nin etkisi daha çok arttı.
Önce şunu söyleyelim, Başakşehir taş gibi takım. Emre Belözoğlu Galatasaray’ın gol yolarına tıkadı. Zaman geldi 8-9 futbolcuyla defans yaptı, zaman zaman 5-6 futbolcuyla rakip kaleye hücum etti.
Zirve yarışı kıran kırana devam ediyor. Bu yarışta inişlerin, çıkışların olmaması mümkün değil. Galatasaray son iki haftada Karagümrük ve Beşiktaş maçlarında beş puan kaybetti. İster istemez bundan etkilenmeyecek futbolcu yoktur.
Bunun bilincinde olan taraftar önceki gün Florya’da antrenmanda futbolcularla, hocayla, yöneticilerle bütünleşerek hem moral verdiler hem de formsuz futbolculara pansuman yaptılar. Müthiş bir sevgi gösterisi, motivasyon ve inançla, o iki haftalık kötü gidişe dur demek için Florya’yı bayram yerine çevirdiler.
Evet Karagümrük ve Beşiktaş maçlarında kaybedilen beş puan şampiyonluk yarışında tabii ki moral bozabilir ama şu an için en yakın rakibinden yine üç puan öndeler. Ve şu an dikkat ediyorum; Muslera sorun yaşıyor, Mertens, Oliveira hatalar yapıyor ama taraftar onları bağrına basarak Başakşehir maçında iyi bir başlangıç yapmaları için eleştirmeden her türlü motivasyonu sağlıyorlar.
Bu arada Okan hocayı da eleştirenler var. Bakın o eleştirenlere söylüyorum, 1-2
Final haftaları yaklaştıkça Galatasaray’da sebebini bilemedeğimiz bir dağınıklık ve hatalar görünüyor. Deplasmanda oynuyorsun, rakip Beşiktaş... Süper Lig’in üçüncü büyüğü...
Çok da iyi bir takım olmuşlar. Golü de buluyorsun ama orta sahada maalesef topu tutamayınca, siyah-beyazlıların sağdan soldan gelen bütün atakları Cim-Bom’un kalesinde gol tehlikesi oldu. Ve nitekim ilk gole de, yine kanattan gelen ortaya Saiss’in müthiş kafa vuruşuyla ulaşıldı.
İkinci golde ise Muslera topu, önündeki Oliveira’ya verdi. O da uyuyunca Hadziahmetovic topu kaparak fileleri havalandırdı.
Galatasaray defansına övgüler yağdırıyoruz. Orta saha için Avrupa kalitesinde diyoruz. Maalesef bu futbolcular büyük bir form düşüklüğü yaşıyor. Beşiktaş’ta Gedson ve Salih oyuna ağırlığını koyarken, sarı-kırmızılılarda Mertens ve Oliveira resmen sallandılar, takımlarına en ufak bir katkı veremediler.
Benim anlayamadığım, Icardi gibi çok büyük bir golcüye sahipsin ama bu çocuğu topla buluşturamıyorsun. Koca
Nefesler tutuldu. Herkes pazar günü oynanacak Beşiktaş-Galatasaray derbisinin hangi skorla biteceğini merak ediyor. Galatasaray şampiyonluğunu mu ilan edecek, yoksa bu heyecan devam mı edecek? Bunu kim belirleyecek? İki takımda da oynayan yıldızlar belirleyecek.
Beşiktaş kendi sahasında oynuyor, 40 bin taraftarın desteği yanında. Aboubakar, Cenk Tosun, Redmond ve Salih Uçan gibi yıldızlar nasıl bir performans ortaya koyacak, bu çok önemli.
Galatasaray’a gelince... Gomis krizi çok çabuk atlatılıp tatlıya bağlandı. Bunun üzerine Fenerbahçe’nin İstanbulspor ile berabere kalması bütün futbolculara artı motivasyon oldu. Florya’dan devamlı kenetlenme haberleri geliyor. Icardi, uğurlu geliyor diye saçlarını sarıya boyatmış. Mertens, Torreira, Oliveira, Rashica ve Kerem ‘Bizim takım büyük maçlarda daha motive olup iyi futbol oynuyor. Taraftar bize güvensin, bugüne kadar nasıl büyük derbileri kazandıysak bu maçtan da üç puanla ayrılacağız’ diyor.
Okan Buruk’un derbi karnesi müthiş. Kendi sahasında da, deplasmanda