Sosyal medya düzenlemesi

29 Temmuz 2020

Sosyal medya düzenlemesi şu an Türkiye’nin gündeminde.

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlemesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapılması bekleniyor. Meclisteki Kanun Teklifi’ne değinmekte fayda görüyorum.

Kanun Teklifi'nin yasalaşmasıyla ile birlikte, sosyal ağların belirli bildirim sürecine tabi tutulması gerekiyor. Türk Mahkemelerinin uluslararası alandaki yargı yetkisine riayet edilmesi, bilgi taleplerinin ve kişisel hak ihlallerinin engellenmesi, internet ortamında kimliklerin gizlenerek suç teşkil eden eylemlerin engellenmesi amaçlanıyor.

Aslında, bu Kanun Teklifi önleyici mahiyette tedbirler alınması ihtiyacı kapsamında ortaya çıkmış bir düzenleme diyebiliriz.

Kanun Teklifi’nde “sosyal ağ sağlayıcısı” deyimini görüyoruz.

Sosyal ağ sağlayıcı: sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi verileri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkan sağlayan gerçek veya tüzel kişiler,

Yazının Devamı

Artısıyla eksisiyle çoklu baro

21 Temmuz 2020

15.07.2020 tarihinde Avukatlık Kanunu’nda köklü değişiklikler yapıldı. Çoklu baro sistemine ufaktan bir merhaba dedik. Medyadan da görüldüğü üzere, çoklu baro sistemi biz avukatların kafasını oldukça kurcaladı ve birçok avukat ve vatandaş bu yeni düzenlemeye adeta isyan etti.

Medyada düzenlemeyi doğru bulmayan ve temel ilkelerle bağdaşmadığını öne süren birçoğu baro yönetimin yer alan hukukçuyu dinledik. Peki bu düzenlemeler aslında bir ihtiyacın ürünü değil miydi? Baro sistemi aslında iyi mi işliyordu?

Bu yazımda çoklu baro sistemiyle ilgili 15.07.2020 tarihli değişiklikleri artısıyla ve eksisiyle değerlendirmek istiyorum.

Malum, ülke olarak oldukça kalabalık bir nüfusa sahibiz, avukat sayımız da İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde oldukça fazla.

Büyük illerde baro üyelerinin sayısı fazla olduğu için baronun nüfuz alanı da azımsanmayacak kadar yüksek… Avukatlık Kanunu’nun 77. maddesine eklenen cümlelerle artık, 5.000’den fazla avukat bulunan illerde asgari

Yazının Devamı

Depozitoda yeni dönem

19 Temmuz 2020

2011 tarihli Türk Borçlar Kanunu’nun kira sözleşmelerine ilişkin bazı maddeleri 1 Temmuz 2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni yürürlüğe giren maddeler ticari kira sözleşmelerinde depozitoyu (güvence bedeli) yakından ilgilendirmektedir.

Günlük hayatta kira ilişkilerinde kiraya verene kira başlangıcında depozito verilmesi olağan bir usul iken, Türk Borçlar Kanunu’nun 342 maddesi depozito veriliş usulünü kökten değiştirmektedir.

Öncelikle depozitonun en çok ne kadar verileceği maddede düzenlenmiştir. Depozito depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacaktır.

İkinci olarak depozito alışılageldiği gibi para veya kıymetli evrak (örneğin, çek, senet) olarak verilebilecektir.

Depozito düzenlemesinde en dikkat çekici olan, para olarak verilen depozitonun vadeli bir mevduat hesabına depo edilmesi zorunluluğu ve bu depozito miktarının kira süresi bitmeden çekilemeyeceği hususudur.

Depozito olarak para verilmiş ise bu para vadeli bir tasarruf hesabına yatırılacaktır.

Banka, depozitoyu ancak ve ancak her iki tarafın rızası veya

Yazının Devamı

İkale ve fesih yasağı

12 Temmuz 2020

17 Temmuz 2020 tarihine kadar geçerli olan fesih yasağı süresi 1 ay daha uzatıldı. Şu anki düzenlemeler ışığında, işverenler 17 Ağustos 2020 tarihine kadar, çalışanlarını (İş Kanunu’nun 25/1 maddesinin ikinci bendinde veya diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında) işten çıkaramıyorlar. İşçiler pek tabi kendileri sözleşmeyi feshedebiliyorlar veya işten istifa edebiliyorlar – yasak işverenlere uygulanıyor.

Hal böyleyken iş hukukunda ikalenin durumu büyük tartışma konusu oldu.

Sözleşmenin, doğal yollar dışında tarafların ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak adlandırılır. İş hukuku boyutundan bakacak olursak, ikale, işçi ve işverenin karşılıklı anlaşmaları ile iş ilişkisinin sona ermesi konusunda mutabık kalmaları ile oluşan sözleşmedir.

Esasında, ikale sözleşmesi kanunlarda düzenlenen bir sözleşme tipi değilken, uygulamada hukukumuzda var olan sözleşme özgürlüğü prensibince geliştirilen bir sözleşme tipidir.

Fesih yasağı

Yazının Devamı

Önlemek ödemekten ucuzdur!

27 Haziran 2020

Çok sevdiğim çevre mühendisi arkadaşım Evin Nas, kurduğu iş sağlığı ve güvenliği şirketiyle işyerlerinde kaza riskini en aza indirgemek için büyük çaba gösteriyor. Bu konuda bilinç ve farkındalık yaratmak adına birçok bir seminer ve çalıştayda konuşmalar yapıyor. Kendisiyle birçok ortak projede çalışmak beni çok mutlu ediyor, sektörün güncel gelişmeleri hakkında ondan çok fazla şey öğreniyorum.

Geçtiğimiz hafta, Evin ile sohbet ederken konu işletmelerin zorunlu iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almadığına geldi. Ben avukat, Evin çevre mühendisi, aldık sazı elimize; iş yerlerinde sağlık-güvenlik önlemlerinin eksikliklerinden, sürekli meydana gelen iş kazalarından, kaza sonucu meydana gelen ölüm, yaralanma ve meslek hastalıklarından veryansın ettik.

Gerçekten de İSİG Meclisi 2019 yılı iş kazaları raporunu baktığımızda 2019 yılı içinde en az 1736 işçi yaşamını yitirdiğini görüyoruz. Bizler işletmeleri uyardığımız ve yasal olarak da zorunlu olduğu halde, ne yazık ki iş yerlerinde

Yazının Devamı

İşyerinde sosyal medya

21 Haziran 2020

İşyerinde sosyal medya hesaplarınıza bakıyor musunuz? Bir daha düşünün derim.

Bana işveren müvekkillerim sık sorduğu sorulardan biridir: Çalışanlarım işyerinde sosyal medya paylaşımları yapıyor, özel telefon görüşmeleri yapıyor. Bunu yapabilirler mi?

Cevabım genelde “Hayır” oluyor. Neden “Hayır”, cevabı aslında hizmet sözleşmesinde gizli.

İşveren ve çalışan hizmet sözleşmesi yaparak, görülecek hizmet karşılığı bir ücret ödenmesini kararlaştırıyorlar. Hizmetin kapsamı ve süresi gerek kanunla gerekse de tarafların yaptıkları sözleşmeyle düzenleniyor. Çalışan, kendisine ücreti ödenen ve iş görmeyi taahhüt ettiği mesai saatleri içerisinde gerçekten de işine odaklanmak ve çalışmak zorunda. Hatta bu iş görmenin sağlanması için işverence çalışana gerekiyorsa bilgisayar, tablet, telefon gibi araçlar da verilmeli ki iş görülsün.

En çok karşılaştığımız olay ise işverence verilen bilgisayarlarda, telefonlarda mesai saatleri içinde paylaşım yapılması veya mesai saatleri

Yazının Devamı

Dijitalleşirken hacklenme

10 Haziran 2020

Covid-19 salgınının getirdiği en büyük etki ve değişikliklerden biri de elektronik ortama hızlı bir geçiş yapılması oldu. Covid-19 ‘un beraberinde getirdiği koşullar ile birlikte, insanlar gündelik işlerini elektronik ortam üzerinden yerine getirdiler, gündelik ihtiyaçlarını elektronik ortam aracılığıyla karşıladılar. Çoğu kişi mesleklerini elektronik ortam üzerinden icra ettiler ve dahası bu sistemler sayesinde hizmet sundular. Ve hepimizin malumu, e-ticaret ve online alışverişlerde büyük bir atış yaşandı.

Bu digital geçiş hayatımızda büyük kolaylıklara vesile olsa da beraberinde birtakım problemleri de getirdi. Bu problemlerin başında da siber güvenliği sarsan hacking eylemleri geliyor. Bu yazımda hacking eylemlerinden ve bu eylemlerin cezai boyutundan bahsedeceğim.

Öncelikle hacking ne demektir? Hacking diye tabir edilen eylemler, bilişim sistemine yetkisiz ve izinsiz erişim sağlanması olarak ifade edilebilir. Yani, herhangi bir kişinin, bilişim sistemine sahibinin bilgisi ve rızası olmaksızın erişmesidir.

Peki bu eylemler suç mudur? Evet. Birçok ülkede olduğu gibi

Yazının Devamı

Psikolojik ve ekonomik şiddet

2 Haziran 2020

Bir önceki yazımda pandemi sürecinde evde geçirilen vakitte aile içi şiddetin ve kadına karşı şiddetin ne denli arttığına değinmiş ve her ne olursa olsun şiddet için hukuki aksiyon alınması gerektiğinin altını çizmiştim.

Bu yazımda şiddetin psikolojik ve ekonomik boyutunun altını özellikle çizmek istiyorum. Çünkü ülkemizde şiddet, salt fiziksel şiddet ile sınırlı olarak görülüyor. Fakat şiddet bununla sınırlı değil. Şiddetin psikolojik ve ekonomik görünüm şekilleri de mağduru en az fiziksel şiddet kadar yoğun bir şekilde etkileyebiliyor.

Peki, psikolojik şiddet nedir? Bunu örnekleyerek açıklayalım. Kişiye onun haysiyetini, onurunu, gururunu kırıcı sözler söylemek, kişiyi yok saymak, aile sırlarını ifşa etmek, sevgi göstermemek veya eşe onu sevmediğini söylemek gibi kişiyi psikolojik ve duygusal açıdan zedeleyen, manevi zarara uğratan davranışlardır. Eşin çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlandığını, kız çıkmadı diye suçlandığını, sadakatsizlikle suçlandığını sıkça

Yazının Devamı