Vah benim memleketim... Vay benim kulüplerim...
Bırakın üretmeyi, tüketmekten bitap düşmüş kulüplerimiz, 10 milyon eurolara varan bonservis bedeliyle, boyundan büyük borçların altına imza atarken, daha çoook dosyamız olur FIFA'da... İnanabiliyor musunuz, FIFA her hafta transfer yasağı bulunan kulüpleri açıklarken, üşenmedim, saydım; bu hafta dünya çapında tam 935 dosya ellerinde bulunuyordu.
Türkiye'ye ise 130 dosyayla dünya birinciliği düştü. Çin gibi futbol ödemeleri konusunda sabıkalı bir ülkede bile, 79 dosya mevcutken, Yunanistan bu ikiliyi 62 dosyayla kovalarken, istediğiniz kadar "marka değeri" diye çırpının, ancak milyon eurolarla birilerini getirebiliyoruz işte...
Üstelik yabancı serbestisi diye diye, FIFA'daki dosyaların kabarmasına bir omuz daha atarak... Siz sanıyor musunuz kulüpler bunları bir anda yaptı? İlmek ilmek işlendi hepsi... "Onu da kurtaralım", "Bunu da kurtaralım" diye diye, borç bataklığını kurutmak bir yana, daha da çamura itildiler kulüplerimiz...
Bakmayın FIFA listesinde büyüklerin
Para isteme benden, buz gibi soğurum senden... Kulüpler için bu söz, adeta vazgeçilmez bir slogan...
Transfer döneminde, futbolcuların gelişi sırasında büyük özveri ve hoşgörüde bulunanlar, ısrarcı olanlar, iş para ödemeye geldiğinde, iki tercihte bulunuyor: Gerekli randımanı alamadığı isimleri, önce bir bahaneyle, adeta "itibar suikasti"ne tabi tutuyor, taraftarın gözünden düşürüyor, ardından da... Sepeti koluna, herkes yoluna... Ya da işine yarayanları bir şekilde tutmaya çalışırken, 40 takla atıyorlar.
Suudi Arabistan'ın "sakat" bulup da almadığı Hakim Ziyech'in, Galatasaray'a gelmesiyle övünenler, Angelino'nun sözleşmesini yapan isimlerdi. Önce şuna karar vermeliler; İspanyol sol bekin kalmasını istiyor musunuz? İstemiyorsanız, neden böyle bir sözleşme tercihiniz oldu? 20 maç bile oynayacağını tahmin edemediniz mi? Eğer istiyorsanız, nerede hesap hatası yaptınız? Bonservisi için konan 6 milyon euro mu çok geldi? Ancak, yarım sezon için 3.8 milyon euro ödeneceğini söyleyelim de herkes bilsin. Leipzig'e bir yıllık
Kimin aklına gelirdi, Ankaragücü-Çaykur Rizespor arasında bir maç daha yapılacağı... Hem de Ankara'da, Eryaman Stadı'nda... Üstelik, seyircili...
Başkan Faruk Koca'nın o yumruğu sonrasında, sarı-lacivertliler, 5 maçlık seyircisiz oynama cezası aldı (Tahkim'de ne olacağı henüz meçhul) ama, bu yapılacak maçta kanlı-canlı taraftar olacak.
Hem de ne zaman? 16 Ocak 2024'te... Yani 26 gün sonra...
Kaderin garip cilvesi, Ankaragücü ile Çaykur Rizespor'u bu kez, Ziraat Türkiye Kupası'nda karşı karşıya getirecek. Bu kura çekildiğinde kim bilebilirdi ki ligde böyle bir olay yaşanacak, Başkent ekibinin Başkanı Faruk Koca, Rize müsabakasında hakem yumruklayacak?
Bir de verilen seyircisiz uygulama cezası bunda geçerli olmayacak iyi mi? Neden? Disiplin Talimatı yüzünden... Ne diyor kural?:
Seyircisiz oynama ve saha kapatma cezalarının infazında profesyonel lig ile Türkiye Kupası müsabakaları ayrı kategori sayılır ve cezalar kendi kategorilerinde infaz edilir.
Buyrun işte; Ankaragücü taraftarı henüz takımlarının cezası bitmeden tribünde olacak. Tahkim Kurulu
Futbolda, top ve saha dışında, her şey konuşulmaya başlandı. Hakemler hakkında demediğini bırakmayanlar, Halil Umut Meler'in ardından bir tek ağlamadığı kaldı.
Ligleri erteleyenler, tüm ligleri kaydırdı, iş Süper Lig'e geldiğinde, bu haftanın maçlarını 10 Ocak'a attı. Sebep, neden, amaç hiçbir şey yok, hatta gerekçe bile... Perde arkasında, "derbi de derbi" deniyor. Sana ne? Bana ne?
Yayıncı kuruluş bu hafta oynanacak derbiyi yayınlayacak da, 10 Ocak'taki maçları başkası mı verecek? Ama olsun, maksat tartışma çıksın!
Fenerbahçe Yönetimi, yeni işbaşı yapan Beşiktaş Yönetimi'ne "hayırlı olsun" ziyaretine gitti. "Doğru", "yanlış", "olmalı", "olmamalı" bunları hiç tartışmıyorum, ancak futbolun başında bu kadar sorun varken, bir de "2010-11 Süper Kupa finalini oynayalım" diyerek ortaya çıkmak, zamanlama olarak ne kadar masum bir istek ve taleptir acaba?
Futbolun sıkıntılarını artırmak için elbirliğiyle, "elekte su taşıyanlar", bir damlacık keder bile taşımıyor. "Linç ve pusu kültürü"nün müfredatını okuyanlar, her geçen gün çoğalıyor, bundan
3 Temmuz sürecinde, “Şike ve teşvik primi” maddesiyle adını duyuran Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, sadece 25 madde... Özellikle taraftarı baz alınarak oluşturulmuş bu yasa; sporcuyu, teknik adamı, yöneticiyi, menajeri içine almaktan oldukça uzak görünüyor.
Spor sahalarında her başımız sıkıştığında, başvuru kaynağıdır 6222 diye bilinen Sporda Şiddet ve Düzensizliğin önlenmesine dair kanun... Sanırsınız ki, tonlarca federasyon için bir ilaçtır. Her şey içinde vardır. Sporun her çeşidini kapsar ancak biz onu “futbol”a uyarlamak için zorlar da zorlarız.
İlk olarak 3 Temmuz sürecinde “Şike ve teşvik primi” ile kendini duyurdu anlı şanlı 6222... Halbuki, hepi topu 25 madde... Yasanın başlangıcında ortaya konan cezaların fazlalığı konuşulunca, birkaç kez daha rötuşlandı, bugünkü uygulamadaki son halini aldı.
Amaç, madde ve kapsamları üç maddeyle geçip, 4. maddeyle birlikte kanuna başlıyoruz. Bu da “İl ve ilçe spor güvenlik kurullarının oluşturulması”nı,
Timsah gözyaşlarının son versiyonunu hep birlikte gördük bir kez daha...
Ankaragücü Başkanı Faruk Koca'nın Halil Umut Meler'i nakavt edişi, insanlıktan nasibini alamamışların yerdeki hasmına tekme darbeleri, bir anda futbol camiasında Meler'i değerli(!) kıldı. Aslında, Meler özelinde hakemleri yüceltti. Üç gün önce demediklerini bırakmayanlar, "kınama" ile "kına yakma" arasındaki arafta kaldı.
Şimdi buradan hepsinin yaptığı konuşmaları tek tek çıkarıp utandırmayalım. Fenerbahçe'den Galatasaray'a, Beşiktaş'tan Trabzonspor'a, Süper Lig'den BAL Ligi'ne hatta yerel amatör lige kadar herkes hakemden şikayetçi oldu. Kiminin tepkisi sözde kaldı, kimi fiilen saldırdı.
Ama hiçbiri Meler'e yapılanlar kadar olmadı.
Tabii ki hakem eleştirilecek. Tabii ki hakim eleştirilecek. Tabii ki hekim eleştirilecek.
Ancak biz vicdanen yargılarız, hakim kanuna göre!
Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, şu kadar cezalandıracak, bu kadar hak mahrumiyeti alacak diye konuşur, tartışır, sonuca bakarız. Ancak Koca, futbol vicdanında çoktan müebbete mahkum olmuştur bile...
* * *
Beşiktaş için yeni bir dönemin başlangıcı oldu, Hasan Arat'ın başkanlığı... Bu süreç, çok büyük değişimlere gebe gibi görünüyor.
Bilinen başkanlardan farklı bir görüntüde Arat... "Beşiktaş'ı Beşiktaşlılar yönetecek" diyor ama, sanırım sürç-ü lisan eyliyor. Bugüne kadar yönetenler, Beşiktaşlı değil miydi? Bugüne kadar yönetimlerde yer alanların, Beşiktaşlılığını ya da kendisinin Beşiktaşlılık derecesini ölçecek bir alet mi vardı?
"Futbolu, futbolun içinden gelenler yönetecek" dese, daha iyi olurdu oysa... Zaten, bugün genel kurulun teveccühünde, "Feyyaz Uçar-Samet Aybaba-Rıza Çalımbay" üçgeninin ne kadar etkili olduğunu söylemeye gerek bile yoktu.
Ancak, söylem ile eylemin ne olacağı çok önemli... Hasan Arat'ın başkanlığına önayak olan "genç kuşak", kulübü kurtuluşa götürebilecek plan-projelere bakmıyor bile... Onlar için varsa-yoksa, futbol takımının ayağa kalkması...
Yıllar önce Samet Aybaba'nın imza attığı "Feda" projesi, ikinci kez
Futbol hiç bu kadar "para"ya bağımlı, "para"nın esiri olmamıştı; "para" hiç bu kadar futbolla iç içe anılmamıştı. Üstelik, "para"nın bir de kara mı, yoksa başka renkte mi olduğu mutlak sorgulanması gerektiği hale geldi.
FIFA, yıllardır buna çare bulmak için uğraşadursun, Türkiye'de bu para olayları, çok daha farklı şekilde anılmaya başladı. Bizde de, en göz önünde bulunan kısımdan konudan girildi; yani, bu da "menajerlik" sistemiyle ilgili... Aslında bu; Kulüpler Yasası olarak adlandırılan kanunun içerisinde hazırlanan, ek bir maddeden ibaretti. Şimdi bu ayın başından itibaren talimat haline getirildi.
Ne diyor burada?:
2 milyon liradan az olanlar için yüzde 10'a kadar, daha fazlası için de yüzde 5'e kadar komisyon alınabilmesine hükmediyor. (Çünkü mevcut kanunumuz buna izin veriyor.)
Fakat FIFA ne diyor?
200 bin dolardan az olanlar için yüzde 5, daha fazlası için yüzde 3 komisyon alınabiliyor.
Haydaaaa... Hangisi uygulanacak şimdi?
Neyse, konuyu dağıtmadan devam edelim; kulüplerde sürekli söylenen bir durum vardı; &Cced