Prof. Dr. Oğuz Özyaral riskli grupta yer almasına rağmen Covid-19 pozitif çıktıktan sonra hızla iyileşip taburcu edildi. Biz de Özyaral ile Covid-19’a karşı verdiği savaşı ve hızla iyileşmesini sağlayan etkenleri konuştukEkranlarda en çok izlediğimiz sağlık uzmanlarından biri o. Eczacı kökenli ve mikrobiyoloji uzmanlığı var. Toplumu “Koruyucu Sağlık Uzmanı” olarak Covid-19’a karşı bilinçlendirmek için her gün farklı bir televizyon kanalında yayınlara konuk oluyordu ki, hastalık onun da kapısını çaldı. O kadar severek takip ettiğim bir hocamdı ki, hastalandığını öğrenince ailemden biri hastalanmış gibi üzüldüm. Peki, bize nasıl korunacağımızı anlatırken kendisini neden koruyamadı? 60 yaş üstü ve diyabetli biri olarak riskli grupta yer almasına rağmen nasıl hızla iyileşip taburcu edildi? Tüm bunları Prof. Dr. Oğuz Özyaral ile konuştuk.
Covid-19 hikayeniz nasıl başladı?
Koronavirüs hakkında halkımızı bilgilendirmek için bir kanaldan diğer kanala koştuğum, günde 3-4 televizyon programına çıktığım günlerdi. O gün yine bir televizyon
Salgınla mücadelede yaşamını yitiren eczacıların sayısı ne yazık ki artıyor. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca da eczacıların bu süreçte ne kadar önemli bir rol üstlendiğini vurguluyor. Eczacılar hem kendilerini ve ekiplerini hem de hastalarını korumak adına çeşitli önlemler almaya çalışıyor. Bakın eczacılar bu salgınla nasıl baş ediyor?
Koronavirüs artık çoğumuzun hayatının merkezine yerleşti. Bazı kişilerin evde geçirdikleri sürede haberleri izlemeyerek kendilerini koronadan soyutlamaya çalıştıklarını biliyorum. Ama benim gibi birçok sağlık mesleği mensubu için bu mümkün olmuyor. Eczanede her güne korona ile başlayıp günü korona ile kapatıyoruz. Bu mücadelede kaybettiğimiz meslektaşlarımıza dair peş peşe haberler de almaya başladık. Bu hepimizi derinden sarsıyor. Geçen hafta henüz 35 yaşında olan ve hiçbir kronik rahatsızlığı olmayan bir meslektaşım, eczacı İsmail Durmuş hayatını kaybetti. Henüz bir yaşında bile olmayan bebeğine, “Çok tatlısın oğul. Çok özlerim ben seni. Nasıl bırakacağım oğul?” dediği bir
Yeni ve zorlu bir dönemden geçiyoruz. Eczane eczacılığı yapan yani salgın günlerinde sahada çalışan bir sağlık profesyoneli olarak hepimizin hayatını kolaylaştıracak önerileri sizler için derledim.Hepimiz için her şeyin çok yeni olduğu ve sürekli bir şeylere adapte olmaya çalıştığımız bir döneme girdik. Çoğu sağlık profesyoneli gibi ben de hayatımın tartışmasız en yoğun günlerini yaşıyorum. Biz eczacılara danışan hastaların sayısı inanılmaz derecede arttı. Hastalarımızı sakinleştirmeye, doğru ürünlere yönlendirmeye ve şerit arkasından hizmet almak gibi yeni uygulamalara alıştırmaya çalışıyoruz. Bir de depoları her aradığımızda “Yok” denilen ürünleri bulma mesaimiz var. O ürünleri bulmak için tanışmadığımız aracı kalmadı.
Fırsatçılık suçlaması
Fahiş fiyatlara satılan o ürünleri, bize soranlara “Yok” dememek için yüksek fiyatlara mecburen alıyoruz. Aldığımız fiyatlara kâr koymadan bile satsak “Fırsatçılık” ile suçlanmamız da cabası! Gece gündüz, canımız
Medikal estetik uygulamalarından en çok tercih edilenler hangileri, etkileri neler ve dünyada durum nasıl?Cerrahi işleme gerek duyulmadan kısa sürede sonuç alınabilen medikal estetik uygulamaları popülerleşmiş durumda. Bunları, kişilerin ihtiyaçlarına göre planlanan küçük dokunuşlar, diye özetlemek mümkün. Bu uygulamalara yönelik talep o kadar artmış durumda ki sağlık ve güzellik alanında ürünleri olan ilaç şirketi Allergan, İrlanda Westport’ta ciddi bir yatırımla yeni bir üretim tesisi açtı. Yeni mikrobiyolojik ve hücre bazlı laboratuvarlarda çalışan bilim insanları, inovatif çalışmalar yürüterek dünyanın her yanındaki hastaların yaşamlarında fark yaratmayı hedefliyor. Açılışa katılmışken en güncel medikal estetik trendlerini de uzmanlardan öğrendim.
Yeni uygulamalar geliyor
Koronavirüsü kaygısıyla ülkemizde de maskeyle gezen insanlar görmeye başladık. Peki bu durum psikolojimizi nasıl etkiliyor? Bir korona fobisi mi yaşıyoruz?Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla pek çok ülkeye yayılan koronavirüs korkusundan ülkemizde de söz etmek mümkün. Eczanelerde maskeler bitiyor, müşteriler ardı ardına antibakteriyel jel soruyor derken, bu hafta karşılaştığım yakın bir arkadaşım da selam verir vermez, “Kusura bakma Metin’ciğim, artık sarılıp öpüşmüyoruz kimseyle bu virüs sebebiyle” deyince, toplumdaki bu kaygıyı konuşmak üzere psikiyatrist Dr. Ayça Can Uz ile bir araya geldik. Dr. Ayça Can Uz, “Koronanın kaygı yaratması çok doğal. Çünkü daha önce yaşanmış bir örneği var: SARS. İkisi aynı aileden virüsler. Korona da SARS’ı hatırlatıyor” diyerek anlatmaya başlıyor.
Dr. Ayça Can Uz, bu tip grip salgınları dönemlerinde kaygılanmamızı şöyle açıklıyor: “Hastalığın doğasıyla alakalı. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında hem bir
Son dönemde pek çok araştırma iyimserlikle sağlıklı olmak arasında güçlü ilişkiler ortaya koydu. Hepimizin aradığı daha stressiz bir hayat için de avantaj iyimserlerin.
Dünyada yayılmaya başlayan koronavirüs paniği, ülkemizde ardı ardına yaşanan depremler, uçak kazası, çığ derken, şu sıralar karamsarlığa teslim olmak hiç de zor değil! Tam da bu esnada, geçen hafta New York Times gazetesinde Jane E. Brody imzasıyla yayımlanan “İyi Taraftan Bakmak, Sağlığınız İçin İyi Olabilir” başlıklı yazı imdadıma yetişti. Makaleye göre, yakın zamanda paylaşılan uzun süreli çalışmalar, kardiyovasküler ve diğer kronik rahatsızlıklar geliştirme riskinin düşüklüğü ile iyimserlik arasında bağlantı bulunduğunu gösteriyor. Ve uzun ömürlülüğe de katkı sağladığını...
Optimizmin etkisi
Makalenin bizleri heyecanlandıran noktası optimizmin sağlık üzerine direkt etkisini gösterir nitelikte biyolojik kanıtları ele alması. New York’taki Mount Sinai St. Luke’s Hastanesi’nde kardiyolog ve alanın öncü
Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, elektronik ortamda artsa da yüz yüze azalan insan iletişiminin sosyal becerilerimizi gerilettiğine dikkat çekiyor.
Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi, Çocuk ve Aile Çalışmaları Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk’la Destek Yayınları’ndan çıkan kitabı “İnsan Her Koşulda”yı konuşmak üzere bir araya geldik. Ebeveyn psikologluğu da yapan Selçuk, kitabında insanın doğasını anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. İnsanın bilişsel, sosyal, duygusal, dil becerisi gibi gelişimsel alanlarını; farklı koşullarda insanların düşünce ve davranışlarının nasıl değişebileceğini, gelişimlerinin nasıl farklı yollar izleyebileceğini açıklıyor. Bilimsel çalışmaların yanında edebiyat, sinema ve güncel hayattan örneklere de yer veren
Selçuk, kitapta toplumun içindeyken kendi olabilmek, kendinden başlayarak diğerlerini anlamak ve çocuk yetiştirmek gibi konularda da ipuçları veriyor.
“İçi boş sosyallik cama toslatır”
Prof. Dr. Selçuk,
Dr. Hasan İnsel, yeni kitabı “Sindirim Sanatı”nda sağlığımızın gerçek temeli dediği bağırsaklarımızı nasıl ve nelerle beslenerek daha sağlıklı hâle getirebileceğimizi anlatırken, okurunu Modern Mayr Metodu ile tanıştırıyor.
İç Hastalıkları uzmanı Dr. Hasan İnsel’in Destek Yayınları’ndan çıkan kitabı “Sindirim Sanatı”, daha sayfalarını çevirmeye başlamadan, adıyla dikkatleri çekiyor. İnsel “Bana göre sağlıklı sindirim öğrenilmesi gereken bir sanattır” diyor. “Sağlıklı yaşam ve genç kalmanın gizli anahtarı olan sağlıklı sindirimi anlattım” dediği kitabı yazmadaki amacı ise okura ilk adımı nasıl atacağı, devamını nasıl getireceği konusunda yol göstermek, yardımcı olmak ve genel sağlığın özünün sindirim sağlığı ile bağlantısını kurmak.
Avusturya’da eğitimini alarak “Modern Mayr Hekimi” unvanına sahip olan Dr. İnsel, kitabının ilk üç bölümünü sindirim sistemi ve bağırsak sağlığına ayırmış. Çünkü “...Bağırsaklar yeterince iyi durumda değilken insanın şifaya kavuşması