Carl F. Bucherer ve yılanlar
Yüksek saatçilik sektörü yine karmaşık bir dönemden geçiyor. Sektörün merkezi olarak görülen İsviçre’nin saat ihracatı 2024’te son yirmi yılın en düşük seviyesine (pandemi dönemi hariç) inmiş durumda. İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu’nun rakamlarına göre, ülkenin saat ihracatından elde ettiği gelir 2024’te %2,8 düşüşle 27.4 milyar euro olurken, ihraç edilen saat miktarında ise 2023 yılı toplamından yüzde 9 azalarak 15 milyona düşmüştü. Bu durumun en önemli nedeni Çin’e yapılan saat ihracatının 2024’te yaklaşık %26, Hong Kong’a ihracatın ise yaklaşık %19 oranında düşmesiydi.
Her zaman olduğu gibi kaybedilen geliri telafi eden yine süper lüks saat markaları oldu, örneğin Rolex, 2025 listesindeki saatlerin fiyatlarını değerli metallerde daha fazla olmak üzere %18’e varan oranlarda yükseltti. The New York Times gazetesinin konuyla ilgili haberinin “Talep Azaldıkça Saat Fiyatları Yükseliyor” isimli başlığı halihazırdaki durumu özetleyen türden.
Yılın bir başka haberi yine Rolex’ten geldi: Rolex, Ağustos 2023’te 100’den fazla mağazaya sahip 137 yıllık Bucherer markasını sahibinden dolayı bir vefa göstergesi olarak satın almıştı. bu arada mağazalarla birlikte satın alınan Carl F. Bucherer isimli saat markasının geleceği merak konusuydu. Kurulduğundan beri zarar ettiği söylenen (260 milyon euro civarında) markaya son veren Rolex CEO’su oldu ve 7 Şubat 2025’te Carl F. Bucherer’in 100 çalışanına gönderilen bir e-posta ile tarihe karıştı.
Carl F. Bucherer, markayı sattıktan üç ay sonra vefat eden Jörg G. Bucherer’in kişisel hobisiydi. 2001’de kurulan Carl F. Bucherer markasının mühendisleri, 1950’den beri Patek Philippe dahil birçok firmanın denediği ama başarılı olamadığı çevresel rotoru (rotor, otomatik saatlerde bilek hareketiyle zembereğin güç toplamasını sağlayan oynar parçadır) dahiyane bir çözümle yüksek saatçilik dünyasına getiren bir yeniliğe de imza atmış ve çok öne çıkmasa da beğenilen bir markaydı. Carl F. Bucherer’in getirdiği yenilikle birlikte çevresel rotor daha ince mekanizma üretimine olanak sağladığı için birçok üst düzey marka tarafından da kullanıldı. Fakat teknik yenilikler markayı zarar etmekten kurtaramadı. Yine de yıllar boyunca kimse patronun bu aşırı pahalı hobisini eleştirmeye cesaret edemedi. Kurucusunun adını taşıyan (Fondation Hans Wilsdorf) bir vakfa ait olan ve her yıl elde edilen gelirin bir kısmı hayır kurumlarına bağışlasa da nihayetinde Rolex bir hayır kurumu değildi.
Bir başka haber de muhtemelen ilk defa bir kadın saatinden ilham alan erkek saatinin tanıtılması oldu. Kimi kıvrımlı hatlarıyla ünlü efsane bir otomobile (Bugatti Type SC57 Atlantic) kimi animasyon film kahramanı dev Shrek’in kafasına, kimi de egzotik bir kurbağaya benzetti. Rivayet muhtelif olsa da MB&F ile Bulgari markalarının ortak çalışması olan ismini ve tasarımını yılan figüründen alan yeni Serpenti modelinde amaç bir yılan kafasını mekanik olarak yeniden inşa etmekti. Yılan, antik çağlardan beri güç, bilgelik, sonsuzluk ve baştan çıkarıcılığın simgesi olarak mücevher tasarımında kullanılıyor. İşin ilginç tarafı yeni Serpenti için temel alınan modelin MB&F markasının HM10 “Bulldog” modeli olmasıydı. (Fiyatına gelince140-160 bin euro arasında değişiyor.)
Voltaire’ın “Felsefe Sözlüğü” kitabında “Beau, Beauté” (Güzel, Güzellik) maddesinde şöyle yazıyor: “Bir kurbağaya güzelliğin, asıl güzelliğin ne olduğunu sorunuz. Size bunun, küçük kafasından fırlamış iki patlak iri gözü, yassı ve geniş suratı, sarı karnı, esmer sırtı ile dişisi olduğunu söyleyecektir.” (MEB Yay., 1995)
