Suriye ile barış! Hem de hemen şimdi!

12 Ağustos 2024

Bölgemizi gözlemleyen uluslararası kuruluşlar, Irak ve Suriye’deki hareketliliğin arttığını işaret ediyorlar. ABD güdümünde olmadığını düşündüğüm kuruluşların son aylık raporlarında, Irak ve Suriye’deki hareketliliği açıklamanın kolay olmadığını belirtiyorlar. 

Denizin içindeki balıkların suyun farkında olmadığı metaforu ne kadar geçerlidir bilemem, ama özellikle siyasal partilerimiz arasında dış politika konusunda bir uzlaşma olmamasının yol açtığı kısır tartışmalar, bazen, sadece göllerin-nehirlerin değil, koca okyanusların bile görülmesini önleyebiliyor. Bu gibi durumlarda dışarıdan bakan ve olayları, onlara duygusal anlamlar yüklemeden sayanların raporları yararlı oluyor. 

Bizim sadece şehit haberleri vesilesiyle dikkatimizi çeken Irak’taki terörizmle mücadele çabasındaki artış bu raporlara yansıyan unsurlardan biri. Ancak dikkat çekici nokta, Türkiye’nin Dohuk ve Erbil’de zırhlı araç ve asker mevcudunu arttırmasının yanı sıra, PKK teröristlerinin de sızma ve benzeri eylemlerinin daha sık ve

Yazının Devamı

İsrail intihar ediyor

8 Ağustos 2024

Yazıklar olsun İsrail… Sonunda, Musevileri iki kere kitlesel katliamlardan kurtaran, yeni devletine en erken tanıma şerefi bahşeden Türkiye’ye kendine “tasmalı ülke” dedirttin ya! Bundan sonra iflah olacağını hiç sanmıyorum; geleceğin en iyi ihtimalle ikiyi bölünmek olur; ama böyle devam edersen belki de siyonist olmayan Musevi ve Hristiyanlarla ve onların dostu Filistinlilerin eliyle ortadan kalkacaksın.

Türkiye, İsrail’in hep Siyonizm’den vaz geçeceği, BM’nin Filistin’i paylaştırma kararının ruhuna uygun bir ülke haline döneceği umudu hep korudu. Ülkedeki yedi milyon Musevi arasında bu toprakları Filistinlilerle paylaşmak istemeyen, Filistinlilerin (sürülerek veya katledilerek) tamamen yok edilmesini savunan işgalci, Siyonist Yahudilerin oranı, her şeye rağmen artmıyor; azalıyordu. Özellikle gençler artık Museviler için bir yurt istemekle, Yahudi ırkçılığı olan Siyonizm’in ilgisi bulunmadığını savunuyorlardı.

Türkiye, Netanyahu ile iç ve dış suç ortaklarının işledikleri cinayetlerin dayanılamaz hal aldığı 2010 ve

Yazının Devamı

‘Kamalanomenon’ gerçek mi?

5 Ağustos 2024

Müttefikler adına, Hitler’e karşı savaşı kazanan kişi olarak tanınan ABD Akdeniz Kuvvetlerinin komutanı Orgeneral George Patton’ın sürekli dinlenme talip eden Fransız birliğine karşı söylediği bir söz vardır:

“De l’audace, toujours de l’audace.” (“Cesaret, her zaman cesaret.”)

“Audace” kelimesinin ataklık yılmamak gibi anlamı da var. General, muhtemelen “Yorulduk; yatalım biraz!” diyen Fransızları yola sürmek için kullanıyordu bu teşvik ifadesini.

Bu hafta ciddi kaynaklarda ABD’nin Demokrat başkan adayı Kamala Harris’in seçim şansını değerlendiren ama farklı sonuçlara varan makaleler yayınlandı. Muhafazakar National Review dergisinde, derginin yayın yönetmeni Rich Lowry, “Harris’in bir Patton olmadığı muhakkak; ama Demokrat Parti’nin çoktan kaybetmiş olduğu başkanlık yarışına bir cesaret getirdiği de gerçek” diye yazıyor. Gerçi Lowry “Biden’ın ölü gözleriyle baktığı fotoğrafları yayınlandığı sürece, bizzat Patton da gelse Amerikan halkı geride kalan 4 yılın nasıl

Yazının Devamı

Amerika ne yaptığının farkında mı?

1 Ağustos 2024

23 Ekim 1983’te, Lübnan’da başkent Beyrut yakınlarında, Fransız Paraşütçü Birliği’ne ait tesislerde bomba yüklü iki kamyon infilak etti, 58 Fransız ve 241 Amerikan askeriyle birlikte 6 sivil, kamyonların iki şoförü öldü. ABD bu tarihten sonra bölgedeki bütün birliklerini çekti ve 2003’teki Irak Savaşı’na kadar bir daha bölgede asker konuşlandırmadı. Irak savaşından sonra da bu bölgede hiçbir zaman Beyrut’taki kadar kalabalık birlik bulundurmadı. (Irak savaşındaki askerler bile uçak gemisinde yattılar!)

Lübnan’da İsrail’e yardım çabası, ABD’nin İsrail için kendi elini taşın altına koyduğu son “kahramanlığı” oldu; o günden sonra, Amerika, İsrail’e ve destekleyeceği başka ülkelere asker yerine top-tüfek, roket-uçak verdi. Aslında ABD, İsrail’den başka hiçbir ülkeye ne ona verdiği kadar para, silah ve asker verdi; ne de bir başka ülkeyi İsrail gibi kayıtsız-şartsız destekledi. Amerika’nın bu İsrail aşkı, gerçekte o kadar şaşkınlık

Yazının Devamı

Ukrayna masaya dönmek zorunda

29 Temmuz 2024

Amerikalı yetkililerin, siyasetçilerin, İngiltere’nin yeni Başbakanı’nın Ukrayna konusunda ağızlarını açıp her söyledikleri, Ukrayna’da 100 gencin ve orta yaşlı askerin can vermesine sebep oluyor. Putin bu ifadeleri duydukça, “Bunların bu savaşı bitirmeye niyeti yok; mesele Ukrayna değil, mesele Rusya’yı parçalamak!” diyor ve sayısı giderek artan askerlerine Ukrayna’da biraz daha ilerlemelerini, birkaç köy ve kasabayı daha ele geçirmelerini emrediyor.

Putin, Ukrayna savaşını idare tarzından anlaşılıyor ki, ABD ve bazı Avrupalıların, Moskova üzerinden Pekin’e giden yolu açmaya çalıştıklarına inanıyor. Bu, Erdoğan’ın ve şimdi Trump’ın kelimelere döktüğü “3. Dünya Savaşı” olacak ise, Rusya’nın NATO ordularını sınırlarından mümkün olduğu kadar batıda, muhtemelen Ukrayna sınırında ve hatta Polonya ortalarında durdurmak isteyeceğini var sayabiliriz. Bu, benim gibi askeri teorilerden anlamayanların bile kafasının yattığı bir olasılık olmuş ise, durum gerçekten ciddi demektir.

ABD Ulusal Güvenlik

Yazının Devamı

Kamala aday oluyor; peki Trump ne olacak?

25 Temmuz 2024

Biden, bir saray darbesiyle mi “gitti” yoksa doktor raporuyla mı? Eğer 5 ay sonra ABD’yi yönetemeyecek durumda olacaksa, şimdi o ehliyete sahip mi? 54 yıllık siyasi kariyere sahip, deneyimli, başkan yardımcılığı yapmış, resmen açıklanmayan (ancak tanıma, hafıza, akli yetenek ve dil kabiliyetlerinin ileri derecede kaybı anlamına gelen senil demans olduğu sanılan) bir rahatsızlık sebebiyle, “Allah isterse adaylıktan vazgeçerim!” dedikten üç gün sonra (kimin imzaladığı belli olmayan bir mektup ve bir sosyal medya mesajı ile) adaylıktan çekildi.

Çekildi mi, çektirildi mi? Kamala tarafından sırtından mı bıçaklandı? Bunların artık önemi kalmadı. Eğer Demokrat Parti’nin kolektif aklı bunu sağladıysa, yine aynı akıl, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i yeni aday yaptı. O akıl, Harris’i aday göstermek için gerekli delege imzasını ve tarihte görülmemiş bir rekor ile, 24 saatte 5 aylık kampanya masrafına yetecek milyonlarca dolar bağışı da topladı.

Harris, ömründe üç kişiden fazla bir grubu yönetmemiş; 3,5 yıllık

Yazının Devamı

Yürü Trump, kim tutar seni?

22 Temmuz 2024

Bir tarafta Tanrı bir tarafta da Yüksek Mahkeme! Şaka etmiyorum…

Trump’ın Evanjelik Hristiyan tabanı, ki oy itibariyle değilse bile etki bakımından Amerika’nın en güçlü kiliselerine sahiptir, Trump’ı zaten bir tür ilahi şahsiyet sayıyordu. Beyaz Saray’da eyaletlerden gelen rahip ve rahibelerle el-ele tutuşup dua seansları yaptıklarını hatırlıyor olmalısınız. En azından Türkiye’de 3 yıl hapis cezasına çarptırılması sonrası serbest bırakılan ABD’li rahip Andrew Brunson’ı Beyaz Saray’da ağırlayan Trump’ın hemen düzenlediği ayin, hatırlardadır.

Bu inançta olan çoğu Amarikalı için Trump, zaten Tanrı’nın ABD’yi yönetmek üzere “tayin ettiği” kişiyken, şimdi, kimin başına gelirse gelsin “Allah korudu!” diye karşılanacak, suikastçının beynine saplanmak üzere nişanladığı mermiden ani hareketle (ve kulağında küçük bir çentikle) kurtulunca, iyice yüksek bir makama gelecektir. Eski Roma imparatorlarının da imparator olmakla tanrılaştıklarına inanılırdı. Babtist

Yazının Devamı

NATO-Şanghay’a Trump açısından bakarsak…

18 Temmuz 2024

15 Temmuz yıldönümü vesilesiyle, ABD’nin Türkiye “ilgisi” perspektifinden ikili ilişkilere dair bazı düşüncelerimi sizinle paylaştım ve bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tıpkı NATO gibi bir başka siyasi, ekonomik ve güvenlik-savunma örgütü olan Şanghay İş Birliği Örgütü’ne (ŞİÖ) tam üye olarak katılma arzusunu tekrarladığını hatırlattım.

ŞİO’nun şu anda 9 üyesi var ama bunlardan Rusya ve Çin kurucu üyeliklerinden gelen “patron” konumuna sahip. Nitekim Türkiye’nin tam üyelik arzusunu belirtmesine, Rusya Hükümet Sözcüsü, önce katı bir “Hem NATO, hem ŞİO bir arada olmaz” yanıtını verdi; sonra sözlerini yumuşatarak, “Yeni üye taleplerinde o ülkenin dünya değerlerine bakarız” gibi muğlak birtakım şeyler söyledi. Ülkelerin dünya görüşleri var mıdır? Sanmam. Ama ülkelerin kendi ulusal güvenliklerine ilişkin stratejik ulusal değerleri vardır. Siyasal iktidarların değişmesi ile bu değerler değişmez; sadece yerine

Yazının Devamı