Ferzende Kaya “Başım Belada” isimli Ahmet Kaya biyografisinde şöyle diyor: “Bu çalışmayı yaptığım süre zarfında şunu gördüm ki; bu ülkede herkesin bir Ahmet Kaya’sı vardı... Ahmet Kaya’lar, solcuydu, sağcıydı, Müslüman’dı, demokrattı, Kürt’tü, Türk’tü, muhalifti, müzisyendi, babaydı, kardeşti...”
Bu kadar birbirinden farklı topluluğu bir araya getiren Ahmet Kaya’nın şarkılarında aynı insani duyguları paylaşmaları. Duygudaşlık bir başka deyişle. Kaya’nın şarkılarını bu duygusal ortaklık nedeniyle hep bir ağızdan söyleyebiliyorlar. Hepsinin hayatında Ahmet Kaya şarkılarındaki temalar var. Hayat mücadelesi, haksızlıklara isyan, demokrasi, yalnızlık, derdini söyleyememek, yoksulluk, direnmek, anneye sığınmak, aşk, hasret, zulüm, özgürlük, ayrılık, terk etmek, umut etmek… Bir diğer önemli nokta ise “Bir Politik Anlatı Olarak Ahmet Kaya Şarkıları- Açık Yaranın Sesi” adlı kitabında İlkay Kara’nın vurguladığı gibi ‘aynı şarkıyı kimi bir ilk gençlik aşkının ardından söylenmiş bir ağıt gibi dinlerken kiminin de talan edilmiş hayatına bakan bir devrimcinin ukdesi olarak’ dinlemesi. Diğer yandan insanın ruhunu yıkayan siyah kadifeden biçilmiş eşsiz sesi, sarıp sarmalayan, isyan eden, öfkelenen, gülümseyen.
İşte o yüzlerce birbirine benzemez Ahmet Kaya dinleyicisiyle geçtiğimiz hafta Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki “An Epic Symphony& Ahmet KAYA: Mehmet Erdem Konseri”nde karşılaştım bir kez daha. Night Flight Symphony Orchestra & Choir eşliğinde Mehmet Erdem’in Ahmet Kaya külliyatından seçip okuduğu şarkıları hep birlikte söylediler. Sağcısı, solcusu, Müslüman’ı, ateisti, Türk’ü, Kürt’ü, beyaz yakalısı, işçisi…
“Yağmur yağar ıslanırsın”
Konserini “Başım Belada” ile açan Mehmet Erdem “Türkiye’de herkesin bir Ahmet Kaya şarkısı vardır. O şarkıyı bulmuştur ya da henüz bulamamıştır, arıyordur” diyor. Haklı… 24 yıldır aramızda değil Ahmet Kaya… Ama insanlar kendi Ahmet Kaya şarkılarını söylemeye devam ediyor. Nevzat Çelik’in sözlerini yazdığı, bir mahkûmla annesinin vedalaşmasını anlatan Ahmet Kaya bestesi “Şafak Türküsü”nde saçlarına yıldız düşmüş annelere sesleniyor Mehmet Erdem. Seyirci korosu da peşi sıra… Derken Ahmet Kaya’nın sesini duyuyoruz. Bir anda Erdem ceketinin düğmelerini ilikliyor, seyirci susup dinliyor: “Kaç zamandır yüzüm tıraşlı / Gözlerim şafak bekledim/ Uzarken ellerim kulağım kirişte / Ölümü özledim anne / Yaşamak isterken delice” . O kadar tuhaf ve etkileyici bir an ki… Açıkhava’da Ahmet Kaya’nın sesini duymak… Sanki az sonra elinde bağlaması sahnenin solundaki kulisten çıkıverecek. Söylediği kuplenin ardından, hem Erdem hem seyirci Kaya’yı alkışlıyor. O alkışta sevgi var, saygı var, büyük bir özlem var, asla unutmadığımız ve affetmediğimiz lince isyan var.
Az sonra sözü ve müziği Ahmet Kaya’ya ait “Yakamoz” başlıyor. Koro Erdem’den önce giriyor şarkıya: “Yağmur yağar ıslanırsın vay aman”. Seyirci Mehmet Erdem’i, Mehmet Erdem seyirciyi dinliyor. Ardından birlikte söylüyorlar. Aralarındaki Ahmet Kaya sevgisi sarmal olup hepsini içine alıyor. “Kod Adı Bahtiyar” ile bitiyor ilk yarı. Yusuf Hayaloğlu - Ahmet Kaya ortak üretimlerinin zirvelerinden biri bu şarkı. Kaya’nın bir konser kaydında “Bahtiyar” diye tempo tutan seyirciye “Bahtiyar sizi çok severdi. Ve Bahtiyarlar sizi çok çok seviyor” dediği… Seyirci de suçu saz çalmak olan bu genci 35 yıldır sevmeye devam ediyor.
İkinci yarıda, “Nereden Bileceksin”e başlıyor Mehmet Erdem. “Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz” nakaratında seyirci korosunun sesinde acısını susanların sitemi. Tek ses olmuş gibiler. Duygudaşlık bu işte. Şarkının ilk notasıyla birlikte yer gök alkışa kesiyor. Derken “Giderim”e geliyor sıra. “Sana yazdığım şarkıyı / Sazımdan söker giderim/ Ben ağlayamam bilirsin/ Yüzümü döker giderim”. Terk etmek vakti geldiğinde yıllardır sığındığımız şarkı. Sözlerindeki eril tavra rağmen, kadın erkek herkesin sahiplendiği asil bir duruş. Ve “Ayrılığın hediyesi”. Yine Ahmet Kaya’nın sesi yükseliyor Açıkhava’nın semalarına: “Artık sigarayı üç pakete çıkarttım günde / Olsun gözüm olsun/ Ne olacaksa olsun”. Seyirci korosu susuyor, telefonlarındaki ışıkları yakıyor; yüzlerce ateş böceği parlıyor gecede. Harbiye’den Pere Lachaise’e uzanan kalp yolu ışıl ışıl.
Çok kıymetli bir konser bu. Her şeyden önemlisi, Ahmet Kaya şarkılarını avazımız çıktığı, sesimiz yettiği kadar söyleyebilme fırsatı. Bir tür hasret giderme. Mehmet Erdem’in sesine yakışıyor Ahmet Kaya şarkıları. Erdem, büyük bir zarafetle Ahmet Abi’sinin gerisinde kalmayı tercih ediyor. Kendi müzikal duruşu içinde güçlü bir performansla yorumluyor Kaya’nın şarkılarını.
Sanatçı ve seyircinin birlikte verdiği konserin sonunda herkes kendi Ahmet Kaya şarkısını mırıldanarak, birbirlerine nezaketle gülümseyip yol vererek ilerliyor Harbiye sokaklarında.
Özetle Ahmet Kaya, şarkılarıyla insanları birleştirmeye devam ediyor hâlâ.
İyi pazarlar.