Bu hafta İsrail’in İran’ı vurma planlarına dair önemli haberler yayımlandı.
ABD Başkanı Trump şimdilik bu planlara yeşil ışık yakmadı ama İsrail’in tek başına operasyon seçeneği masada.
Netanyahu’nun savaş salyaları akıtmasının çeşitli sebepleri var:
*”Gazze’deki İran müttefikleri Hamas ve Lübnan’daki Hizbullah, Gazze savaşı başladığından beri İsrail tarafından vuruldu, İsrail’e saldırı güçleri minimize edildi.”
“Yemen’deki Husi hareketi ABD hava saldırılarının hedefi oldu. Oradan gelecek saldırı riski de düştü.”
Bu iki yan sebebin dışında Netanyahu’nun acele etmesinin asıl sebebi, İran’ın hava savunma sisteminin aldığı hasar.
İsrail, Ekim 2024’te gerçekleşen hava harekâtında İran’ın S-300 füzelerini imha ettiğini ve hava savunma sistemine hasar verdiğini düşünüyor.
Netanyahu bunu bir fırsat olarak görüyor ve İran, aldığı hasarı onarmadan tekrar harekete geçmek istiyor.
İsrail’in tek başına İran’a büyük bir zarar vermesinin imkânı yok.
Netanyahu, İsrail’in ilk ateşi başlattığında İran’ın sert yanıt vereceğini biliyor ve böyle bir durumda Batı’nın İsrail’in yanında duracağı hesabını yapıyor.
İsrail medyasına yansıyan haberler ilkbahar sonu ya da yaz başında İran’a yönelik bir saldırının halen masada olduğunu gösteriyor.
Bu riski ciddiye almak lazım zira İsrail’in herhangi bir savaşı bittiği gün Netanyahu yolsuzluklarından dolayı hapishaneye gidecek ve o yüzden durmadan yeni savaşlar, çatışmalar arıyor.
Roma’daki ABD-İran görüşmelerine bakıp, müzakere varsa savaş olmaz deme lüksümüz yok, zira kararı verecek olan kişi şahsi menfaatleri için soykırım dahil her suçu işleyebilen birisi...
Moliere ve Sırrı Süreyya Önder…
En meşhuru Cimri’dir ama Gülünç Kibarlar dahil Moliere’in yazdığı oyunlardaki mizah hepimizin bildiği bir gerçektir.
Bu büyük yazar neden hep mizahı kullandığını soranlara cevap olarak “Vurarak ya da küfrederek bir insanın canını sadece bir süre yakabilirsiniz ama onu bir kere gülünç duruma düşürürseniz canı ömür boyu yanar” cevabını vermişti.
Günlerdir her görüşten insanın sağlığı için dua ettiği Sırrı Süreyya Önder’in en büyük silahı da buydu.
Bağırmak, küfretmek yerine, en sert tartışmalarda mizahı kullanıp, sözün kaba kuvvetten, tek bir kelimenin, öfke dolu bir paragraftan daha önemli olduğunu göstermek açısından önemli bir örnektir Sırrı Süreyya Önder.
Bir an önce sağlığına kavuşması, çatık kaşı şartlı refleks haline getirmiş Genel Kurul’da yine kardelen çiçeği gibi olması hepimiz için kazanç olacak...
Dilinizi toplayın Bay Başkan
Milliyet’in manşet yaptığı Türkiye’nin Deniz Mekânsal Planlaması haberi Rum Yönetimi’nin başındaki Hristodulidis’i kızdırmış belli ki.
Haravgi gazetesinde okudum, konuyu soran Rum gazetecilere de Türk medyasının genellikle devleti lehine konuları çarpıttığını, Türk medyasında çıkan haberi yorumlamayacağını söylemiş. Önce Türkiye ile alakalı olmayan, Yunanistan ve Kıbrıs’tan sorular sorayım Bay Başkan’a:
* Türk-Yunan Medya ve Akademi Formu üyesi olarak Atina’ya çok sık giden birisiyim, çok gazeteci arkadaşım var. Bugüne kadar konuştuklarımın tamamı, Atina’nın Hristodulidis yönetiminden hiç memnun olmadığını söylediler. Bu memnuniyetsizlik nereden kaynaklanıyor acaba? Önce Dışişleri Bakanı sonra da Rum Yönetimi Lideri olarak hangi başarısızlıklar bu sonuca yol açtı?
* Karşılıklı geçişler başladığından beri Kuzey’e gelen Rumlara kimse saldırmadı, buna karşın Güney’e geçen Türklere her sene saldırılar düzenleniyor. Faşist Elam ve yeni türeyen devrimci görünümlü küçük faşistler halen Türkleri öldürmekten, adadan atmaktan bahsediyorlar. Bunlara karşı ne yaptınız Bay Başkan?
* Çıkarma hazırlığında olduğunuz yasa nedeniyle Güney’de tüm medya mensupları basın özgürlüğünün tehdit altında olduğunu söylerken, Türk medyasına yönelik suçlamada bulunmanız aslında Atina’nın sizden neden memnun olmadığının en somut kanıtı değil mi?
Bay Başkan’a naçizane tavsiyem dilini toplaması, yapabiliyorsa diplomasinin dilini kullanması…
Abbas Güçlü
Aynı dili konuşamıyoruz
20 Nisan 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcının rotası denge ve seçicilik
20 Nisan 2025
Ali Eyüboğlu
“Yarım asrı geçti hâlâ şarkılarımız dillerde!”
20 Nisan 2025
Güldener Sonumut
Brexit, konfederasyon modeli ve Kıbrıs sorunu
20 Nisan 2025
Mehmet Tez
“Babamın öğrettiği şarkılar...”
20 Nisan 2025