1 Mayıs İşçi Bayramı geride kaldı fakat görüldü ki sendikalaşma oranları ülkemizde halen çok düşük. Türkiye örgütlülük konusunda ne yazık ki iyi durumda değil. Sendikalar ‘anarşist’ ve ‘tehdit’ olarak algılandıkları için bu konuda sağlam adımlar atılamıyor. Sendikalara yönelik algının mutlaka değişmesi gerekiyor. İşverenlerin sendikaya karşı olumsuz tavrının sonlanması ve sendikaların kendileri için de olumlu neticeler doğurduğunu fark etmeleri ve sendikaların da yalnızca ücret pazarlığı yapan örgütler olmaktan çıkıp, çalışanların temsilcisi haline gelmesi gerekiyor. Sendikalar bu sayede yalnızca kamu işçilerinin değil, bütün çalışanların temsilcileri haline gelebilir.
Kamuda sendikal faaliyet yürütmek özel sektöre göre daha kolaydı. Ancak özelleştirmelerden sonra bu yapı kırıldı. Sendikalar çok önemli bu kaleyi kaybedince, özel sektörde sendikal faaliyet yürütmek zorunda kaldı. Özel sektörde sendikal faaliyetlerin yürütülmesi kamu sektörüne göre çok zor olduğu için sendikalaşma oranlarında önemli düşüşler yaşandı.
Sendikasız işçi toplu sözleşmeden yararlanamaz
Çalışma Bakanlığı’nın Ocak 2015 istatistiklerine göre Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 10.6. Yani 10
Soru: Organize sanayi bölgesinde 10 kişiyi çalıştırdığım bir işyerim var. İşbaşı eğitim programı düzenleyerek yeni eleman alırsam prim teşvikinden yararlanabilir miyim?
CEVAP: 23 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren torba yasa ile işbaşı eğitim düzenleyen işverenlere yönelik çok önemli teşvikler yürürlüğe girdi.
Bu düzenlemeye göre imalat sektöründe işbaşı eğitim düzenleyerek işbaşı eğitim programı kapsamında eğitim verdiği işsizlerden en az yüzde 20’sini işe alan işverenlerin sigorta primleri 42 ay boyunca işsizlik sigortası fonundan ödenecek.
30 Haziran 2015’e kadar işbaşı eğitim programı için başvuru yapan işverenlere ekstra 6 ay prim teşviki sağlanacak.
En az 2 işçi lazım
İşbaşı eğitim programından yararlanabilmek için işyerinde en az 2 işçinin çalışıyor olması gerekmektedir. 2 işçi ila 9 işçinin istihdam edildiği işyerlerinde ise en fazla 1 işsize, 10 ve daha fazla işçinin istihdam edildiği işyerlerinde ise çalışan sayısının yüzde 10’u kadar işsize işbaşı eğitim verilebilmektedir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dün Ankara Arena Salonu’nda taşeron işçiler için açıkladığı “kadro” müjdesi sadece yol işçilerini değil, özünde tüm taşeron çalışanlarını doğrudan ilgilendiriyor...
Dün açıklandığı kadarıyla hakkını aramış, yargı yoluna gitmiş, Yol- İş Sendikası’na üye 6417 taşeron işçisi önümüzdeki günlerde devletten kadro alacak. Bundan sonra filanca müteahhitin işçisi değil, devletin kadrolu işçisi olacaklar.
Özel - kamu ayrımı olmaksızın tüm taşeron işçilerinin yaptıkları işlerin İş Kanunu’na göre, ya “yardımcı iş” ya da “teknolojik uzmanlık gerektiren iş” olması gerekiyor. Bu iki durumun dışında bir işverenin taşeron çalışan kullanması, istihdam etmesi kanunlara aykırı.
Nitekim kanuna aykırı taşeron işçi istihdamının ağır idari para cezaları da var. Bu şekilde yardımcı bir işte çalışması gereken bir işçiyi, örneğin sadece işyerinde temizlik yapması için taşeron işçisi olarak aldığınız bir çalışanı, daha sonra hem temizlik hem de imalatta kullanırsanız, bu durum İş Kanunu’na aykırı olur, çok ciddi para cezaları alırsınız. İşte bu durum da “muvazaa” olarak adlandırılır.
4 yıllık mücadele
Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan 6417 taşeron
Torba Yasa ile SSK’lıdan Emekli Sandığı’na, Bağ-Kur’ludan işçisine ‘maaş artışı’ odaklı birbirinden farklı pek çok yeni düzenleme getirildi
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren torba kanunla, emeklilere zam, işçilere ücretli izin konusunda iki önemli düzenleme hayata geçti. Buna göre emekliler Temmuz ayında 3 zam birden alabilecek. Diğer yandan işçiler de, ölüm ve doğum durumunda işverenin insafına kalmadan ücretli izin alabilecekler. Torba kanun da, pek çok konuda düzenlemeler de bulunuyor.
SGK’nın 2015 yılı Ocak ayı verilerine göre 7.5 milyon emekli bulunuyor. Bunlardan 4.6 milyonu 4/a yani eski SSK’lı, 1.6 milyonu eski Bağ Kur’lu ve 1.3 milyonu ise 4/c yani eski Emekli Sandığı mensubu. 128 bin kişi de malulen emekli durumda.
Bu emeklilerden 4/a ve 4/b emeklisi olan toplam 6.2 milyon kişi Temmuz ayında ilk altı aylık enflasyon oranı kadar maaş zammı alacaklar. İlk üç aylık enflasyonun yüksek çıkması emeklilerin maaşının erimesine sebep oldu. Bu nedenle Temmuz ayında gerçekleşecek zam ile emeklinin enflasyona yenik düşmesi engellenmeye çalışılacak.
Diğer yandan 1.3 milyon memur emeklisi ise toplu sözleşme gereği hem yüzde 3 zam, hem de eğer altı aylık
Yabancı çalışanların sayısı son yıllarda hızla arttı. Özellikle ev hizmetlerinde çocuk ve yaşlı bakımı için komşu ülkelerden çok sayıda yabancı kadın geldi. Bu yabancıların bir kısmı yasal olarak ülkemizde çalışıyorken, bir kısmı da kaçak olarak istihdam ediliyor. Yabancı çalışanlara son 2 yıldır Suriyeli göçmenler de katıldı. Özellikle Suriyeliler çok düşük ücretlerle kayıt dışı çalıştırılıyor. Suriyeliler başlangıçta sadece sınır illerimizde çalıştırılırken, şimdi başta büyük şehirlerimiz olmak üzere Türkiye’nin her yanına yayılmış durumda.
Çalışma Bakanlığı tarafından 2014 yılında verilen izinlerde en çok Gürcistan vatandaşı yabancıların izin aldığı görülüyor. Ukrayna ve Rusya vatandaşları da çok izin alanlar arasında.
Yüzbinlerce kaçak...
Suriyelilerin ülkemizdeki sayıları milyonlarla ifade edilmesine rağmen çalışma izni almış olanlarının sayısı son derece düşük. Ne var ki özellikle sınır illerimiz ve büyük şehirlerde kaçak çalıştırılan Suriyeli sayısının yüz binleri aştığı söylenebilir. Bu çalışanların tam olarak bilinmesi, sigortalılıklarının sağlanması ve resmi kayıtlar içerisinde olmalarının sağlanabilmesi için Suriyelilere yönelik olarak kolay izin almayı
23 Nisan 1920, Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Bugün millet iradesi temsil edilmeye başlanmıştır. Atatürk, 23 Nisan 1924’te “23 Nisan” gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiş, 5 yıl sonra da bayramı çocuklara armağan etmiştir.
Çocuklar daima en iyiyi hak ederler. Onların eğitimleri ve yetiştirilmeleri bir ülke için en önemli unsurdur. Ne yazık ki, en önemli toplumsal sorunlardan birisi çocukların çalışmaya zorlanmasıdır.
Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) tüm dünyada yaklaşık 120 milyon çalışan çocuk olduğunu tahmin etmektedir. UNICEF tahminleri ise bu rakamı yaklaşık olarak 150 milyon olarak vermektedir.
Binlerce çocuk mesaide!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından dün yayınlanan çocuk istatistiklerine göre, 2014 sonu itibariyle toplam çocuk nüfusu 22.8 milyon. Buna göre 0 - 17 yaş grubundaki nüfus, toplam Türkiye nüfusunun yüzde 29.4’ünü oluşturuyor.
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması ise Türkiye’de 2013 itibariyle yaklaşık 16 milyon 706 bin yoksul bulunduğunu ve yoksul çocukların yoksul fertler içindeki oranının yüzde 44.3 olduğunu ortaya koyuyor.
Çalışmak istediği halde iş bulamayan ve iş aramaktan ümidini kesenler, “işsiz” sayılmıyor! Bu kişilerin sayısı 630 bini aşıyor. İstatistiklerde 3.3 milyon olan işsizlere ümitsizler eklenince gerçek işsiz sayısı 4 milyona çıkıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi tanımlamasıyla “iş bulma ümidi olmayanlar”, çalışmak istediği halde iş bulamayan ve sonunda iş aramaktan vazgeçenler için kullanılıyor. Ümidi kırılan ve iş aramaktan vazgeçen bu kişiler, işgücü analizlerinde “işgücüne dahil olmayanlar” içinde ele alınıyorlar. Yani işsiz sayılmıyorlar, işsizlik rakamlarına eklenmiyorlar.
İşgücüne dahil edilmediklerinden işsizlik rakamlarının yüksek çıkmasına bir katkıları yok ancak bağımlılık oranının yükseldiğini ve mevcut emek potansiyelinden tam olarak yararlanılmaması sebebiyle ekonomik açıdan önemli bir kaybın sözkonusu olduğunu gösteriyor. Özellikle ekonomik kriz veya durgunluk dönemlerinde bu kişilerin sayılarının arttığı görülüyor.
Uzun dönemli işsizler!
TÜİK’in açıkladığı Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçları, son 5 yılın en yüksek işsizlik düzeyinin gerçekleştiğini gösterdi. İşsizlikten daha fazla etkilenen, işsizlik kabusunun daha büyük problem yarattığı
İş Kanunu’na göre haftalık çalışma süresi 45 saat. Dolayısıyla 45 saati aşan çalışmalar fazla mesai olarak değerlendirilir. Fazla mesai yaptırılmasının nedenleri kanunda belirtilmiştir. Sürekli şekilde fazla mesai yaptırılması kanuna aykırıdır. Bir işçi yılda en fazla 270 saat fazla mesai yapabilir. İşçi kendisi rıza gösterse bile yılda 270 saatten daha çok fazla mesai yapamaz. Yıllık fazla mesai süresi hesaplanırken, yarım saatten kısa fazla mesailer yarım saat, yarım saatten uzun, bir saatten kısa fazla mesailerin bir saat olarak değerlendirilir.
Günlük dinlenme süreleri...
Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz. Servisle işyerine gelmek için geçirilen zaman da çalışma süresine dahil değildir. Bu nedenle çalışanlar günlük çalışma süresini ara dinlenmeleri çıktıktan sonra ve işbaşı yaptıkları saat üzerinden hesaplamalı.
Haftalık 45 saat sınırı aşılabilir ve aşıldığında çalışana fazla mesai karşılığı ücret ödenmesi gerekir. Ancak günde en fazla 11 saat çalışılabilir. Her ne şart altında olursa olsun günde 11 saatten fazla çalışılamaz. İşçinin rızası olsa bile 11 saatten fazla çalışmaya izin verilmez.
Fazla mesai nasıl hesaplanır?
Haftalık 45 saatin üzerindeki