Soru: 1964 doğumluyum. Tekstil atölyesinde çalışıyorum. İlk kez işe 1989’da girdim. İlk girişimde sigortam yatırıldı. Şimdi ise yaklaşık 7000 gün prim toplamışım. Emekli olma şartlarımı sağladım, ancak şimdi emekli olmam avantaj mı? Yoksa biraz daha prim günüm artsın mı?
CEVAP: Sigortalı olarak ilk işe giriş tarihiniz emeklilik tarihinizi belirler. Bu nedenle 1989 yılında sigortalandığınız için, 25 yıl sigortalılık, 5450 gün prim ve 51 yaş şartlarını yerine getirdiğiniz için hemen emekli olmanız mümkün. Ne var ki, emekli aylığınızın seviyesini belirleyen, toplam prim günü sayısından ziyade, SGK’ya bildirilen, üstünden prim ödenen kazanç tutarınızın kaç TL olduğudur. Çalışma yaşamı süresince SGK’ya yatırılan prime esas kazançların seviyesi her yıl için ayrı bir öneme sahiptir. İlk yıl yatırılan primin de, son yıl yatırılan primin de miktarı önemlidir.
Son yıl avantajı az
Emekli aylığını, üstünden prim ödenen kazanç tutarı ile prim ödeme gün sayısı belirler. Özet olarak, üstünden prim ödenen kazanç tutarı emekli olunan tarihe kadar enflasyon oranında güncellenerek, emekli aylığı hesabına esas ortalama yıllık kazanç tutarı ortaya çıkarır. Prim ödeme gün sayısına göre de
Çalışanların banka kredisi çekerken işverenden aldığı bordroyu bankaya vermesi bir zorunluluk. Nitekim başka geliri olmayan çalışanın gelirini bankaya ispat edebileceği tek belge bordrosu. Ancak, bazı çalışanlar daha fazla kredi kullanmak için şişirilmiş bordroları işverenden isteyebiliyor. Bu isteğe olumlu yanıt veren işverenler de bankaları yanıltmış oluyor.
Bir diğer konu ise son dönemde sahteciliğin hızla artması. Bankalar arasında rekabetin artması, kredilerin kolay verilmesine neden oldu. 5 - 10 bin TL seviyelerinde kullandırılan kredilerde, çalışanın TC kimlik numarası ve işyerinden aldığı bordro banka için yeterli olabiliyor. Ancak bu durum sahte bordrolar düzenlenmesini beraberinde getirdi. Bankacılık kaynaklarına göre, düşük miktarlı kredi işlemlerinde dolandırıcılık, sahtecilik hızla arttı.
17 Nisan’da sona erdi
Aslında 1 Ağustos 2014’ten bu yana uygulanan SGK tebliğine göre, ticari kredi niteliği taşımayan kredi talepleri ile kredi kartı talebinde bulunanların sigortalılık ve ücret bilgisi ile maaş ödemesi bankadan yapılan çalışanların ücret bilgileri SGK’ya gönderiliyor.
Yani bir anlamda SGK kayıtdışıyla mücadelede kendisi için önemli verileri bankalardan
İş kazalarında tazminat alınabilmesi için olayın gerçekten iş kazası olup olmadığının büyük önemi var. Örneğin, işyerinde kalp krizi geçiren bir kişinin yakınları acaba işverenden tazminat talep edebilir mi? Bunun cevabı, rahatsızlığın yasalar çerçevesinde ‘iş kazası’ sayılıp sayılmayacağıyla ilgili. SGK’ya göre iş kazası sayılan durumlar şöyle:
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen kazalar.
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazalar.
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazalar.
- Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda meydana gelen kazalar.
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.
İŞKUR, işgücü piyasasının en önemli kurumlarından. İşsizlere iş bulmak, işverenlerle işsizleri eşleştirmek, ihtiyaçları saptayarak, işsizleri mesleki eğitime tabi tutmak gibi önemli fonksiyonları olan kurum, çalışmalarına hız verdi. İŞKUR, başarılı çalışmaları sonucu, “Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği”nin (WAPES) başkanlığına seçildi. Güney Kore ile yarışan İŞKUR, 41 oyla, 15 oy alan rakibini geçti ve 3 yıl boyunca dünyadaki kamu istihdam kurumlarının temsilcisi olma hakkını elde etti. Kurum, bu sayede deneyimlerini artıracak ve yeni bazı uygulamaları da ülkemize getirecektir.
Sayılar artıyor
İŞKUR, zamanında “5 yıl sonra işsizlere iş bulduğunu mektupla bildiren” bir kurum olarak hizmet veriyordu. Fakat bu yapı son dönemde hızla değişti. Özellikle son 20 yıldır İŞKUR çok önemli işlere imza attı.
Önce, kuruma kayıtlı işsiz sayısı artırıldı. Ayrıca, sadece vasıf düzeyi düşük kişilerin iş bulmak için başvurduğu bir kurum olmaktan çıktı. 2014’te İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 375 bine ulaştı. Kurum, geçen yıl 701 bin kişiyi işe yerleştirirken, bu rakam, İŞKUR’un son yıllarda yakaladığı en yüksek işe istihdam sayısı oldu.
Mesleki eğitim farkı
İşe yerleştirme
Sadece ekonomik büyüklük ve nüfus değil ‘sosyal’ temalı verilerle de desteklenen dünya sosyal gelişmişlik endeksinin 2015 listesinde Türkiye 58. oldu. Türkiye sosyal yardımlardan iyi puan aldı
Küresel düzeyde “sosyal gelişme” açısından yapılan değerlendirmeyle ortaya çıkan “Sosyal Gelişme İndeksi” (SGİ) üçüncü kez yayımlandı. Norveç, İsveç, İsviçre sosyal gelişme açısından zirvedeki yerlerini sağlamlaştırırken, Nijer, Afganistan, Angola ve Çad gibi ülkeler listenin son sırasında yer aldı.
Araştırma kapsamında ortaya konulan temel sonuçlar, ekonomik ve sosyal gelişmişliği yeniden düşünmemize yol açıyor.
İlk olarak, bu endeks gösteriyor ki, benzer gelir düzeylerine sahip, yani kişi başına düşen GSYH’ları yakın olan ülkelerin sosyal gelişme düzeyleri arasında büyük farklılıklar var.
İlk 50’ye yaklaştık
Araştırma kapsamındaki 133 ülke arasında nüfus büyüklüğü açısından 17. sırada yer alan Türkiye’de kişi başına GSYH 18.660 dolar. Bir önceki yıl aynı gösterge, 13.737 dolar seviyesinde idi. Türkiye’nin sosyal veriler eklenerek yapılan değerlendirme sonucunda 2015 için endeksteki skoru 66.24 ve bu rakamla bir önceki yıla göre 6 sıra yükselerek 58. sırada olduğu görülüyor.
H
İşsizlik sigortası 1999’da uygulanmaya başlayınca Türkiye’de çok önemli bir eksiklik giderilmişti. O tarihe kadar işsizlik riskine karşı hayata geçirilmiş herhangi bir mekanizma yoktu. İşsizlik sigortası hayata geçince, işsiz kalan kişilerin belirli koşulları yerine getirmesi halinde, işsizlik maaşı alması hakkı doğmuş oldu.
Ancak ilk kez işsizlik parasının ödenmeye başlandığı 2002’den bugüne kadar işsizlik sigortası fonunun önemli eksikliklerinin olduğu görüldü.
Bugünlerde işsizlik parasının 16 aya çıkartılması ve miktarının artırılması gündemde. Seçim sonrasında bu konu yeniden gündeme gelebilir. Ancak işsizlik sigortasından işsize ödenecek paranın miktarı ve süresinin çok hassas bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Aksi taktirde işsizlik sigortasından ödenen para bireylerin işsiz kaldığı sürenin uzamasına neden olabilir. Diğer yandan işsizlik parasının miktarı ve ödeme süresi kadar önemli başka diğer sorunlar da var ve bu sorunlar en az miktar ve ödenme süresi kadar önemli.
Fondan ‘teşvikler’
Bugünlerde işverenlerin pek çoğu işbaşı eğitim konusunda sağlanan teşvikten yararlanmak için çalışmalara başladılar. Aynı şekilde toplum yararına çalışma programı kapsamında
Anayasa Mahkemesi uzayan iş davaları hakkında çok önemli bir karara imza attı. Mahkeme, davası 9 yılı aşkın süredir devam eden bir kamyon şoförünün makul sürede yargılanma hakkının gasp edilmesi dolayısıyla 19.450 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. İşçinin makul sürede yargılanmaması nedeniyle devletin tazminat kararı çıktı.
Bu karar emsal olacak nitelikte. Özellikle işe iade, hizmet tespiti, mobbing gibi davalar mahkemelerin iş yükü nedeniyle çok uzun sürüyor. Böyle olunca da, işçiler davayı açtıklarına pişman oluyorlar. Bu karar sonrasında iş davalarında yeni yöntemlerin hayata geçirilmesi gündeme gelmeli.
Kanuna aykırı uzama
İş güvencesi kapsamında olan işçiler, yani en az 30 işçinin çalıştığı işyerlerinde 6 ay ve daha fazla süreyle çalışmış kişiler, işe iade davası açma hakkına sahipler. Bu davalar İş Kanunu’na göre seri muhakeme usulüyle 2 ay içerisinde sonuçlandırılmak durumunda. Ancak ne yazık ki, işe iade davaları 1 yıldan önce karara bağlanmıyor. Dava uzayınca işçi en fazla 4 aylık süreyle çalışmış gibi sayılacağı için ortaya ciddi bir mağduriyet çıkıyor.
Davanın uzaması işçinin eline geçecek paranın azalmasına neden oluyor. İşçiler dava sürerken yeni
Bugünlerde siyasi partilerin en çok konuştukları konuların başında “sosyal güvenlik” ve “emekliler” geliyor. Seçimler yaklaşırken sosyal güvenlik sistemi üzerinden konuşuyor olmak, toplumun neredeyse tamamını ilgilendirdiği için çok önemli.
Sosyal güvenlik çok önemli bir anayasal haktır. Yani işçi, esnaf ya da memur olarak çalışan bir kişi “Ben sigortalanmak istemiyorum” deme hakkına sahip değil. Aynı şekilde, sağlık hakkı da, sosyal güvenlik içerisinde yer alan önemli bir hak. Zorunlu sağlık sistemi, 1 Ocak 2012’den bu yana adından da anlaşılacağı gibi vatandaşlar için zorunludur. Sadece geliri, asgari ücretin üçte birinin (400 TL) altında olanların primini devlet karşılamaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin kapsama alanında elbette çalışanlar kadar, emekliler ve her ikisinin de bakmakla yükümlü oldukları bulunuyor. Bu grupların tamamı, genelde “sosyal güvenlik kapsamı” olarak adlandırılıyor. 2015 Ocak ayı verilerine göre Türkiye’de sosyal güvenlik kapsamında bulunanların sayısı toplam 64 milyon 813 bin kişi.
Tabloda da görüleceği gibi, kapsamda bulunanların sayısında giderek artış var.
Aktif/Pasif Oranı 1.91
Diğer yandan sigortalılar genel olarak aktif ve pasif