İşsizlik sigortası, işsiz kalınan dönemde gelir kaybının önlenmesi için kurulmuş bir sigorta kolu. Hayata geçtiğinde ‘bir rüyanın gerçekleşmesi’ olarak yorumlanan işsizlik sigortası, işsizlik maaşı verilmesi dışında da fayda sağlıyor. Bunlardan en önemlisi sağlıktan yararlanma hakkı.
İşsizlik sigortasından maaş alabilmek için gerekli ilk şart, kendi isteği dışında işsiz kalmak. Yani istifa edenler işsizlik sigortasından maaş alamaz. Bunun dışındaki nedenlerle işten ayrılanların işsizlik maaşı alıp alamayacakları, işten çıkış nedenlerine bağlı. Örneğin askerlik nedeniyle işten ayrılan bir kişi işsizlik maaşı alabilir. Ancak 15 yıl, 3.600 gün şartını doldurup kıdem tazminatını alarak işten ayrılan bir kişi işsizlik maaşı alamaz.
En fazla 10 ay geçerli
İşsizlik sigortasından maaş alabilmek için işten çıkış nedeninin kanuna uygun olmasının yanında, işsiz kalan kişinin belirli bir süre prim de ödemiş olması gerekir. İlk kez işgücü piyasasına girecek olan yeni mezunlar, iş aradıkları süre içerisinde işsizlik maaşı alamaz. Son 120 günü kesintisiz olmak üzere, son 3 yılda en az 20 ay prim ödemiş kişiler işsizlik sigortasından maaş alabilir.
Son 3 yıl içerisinde 20 ay prim ödeyen 6 ay, 30 ay
CENEVRE
105. Uluslararası Çalışma Konferansı. İsviçre’nin Cenevre kentinde başladı. Bu yılki konferansın gündeminde çok önemli konular var. Konferansta. işçi ve işveren örgütlerinin temsilcileri. bürokratlar ve ILO yetkilileri tarafından başta düzgün iş (decentwork) olmak üzere pek çok konu başlığı tartışıldı.
ILO Konferanslarında her yıl üçlü bir temsil olur. Her ülke işçi - işveren ve devlet temsilcilerinin katılımıyla konferansa gider. Bu yıl da her yıl olduğu gibi Türkiye geniş katılımlı bir heyetle Cenevre’deydi.
Konferansta. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu delegelere hitap etti. Soylu. konuşmasında özellikle mülteci konusuna dikkati çekti. Türkiye’nin 2.7 milyon mülteciyi barındırmasının güçlüklerini ifade ederek. ILO ve diğer uluslararası kuruluşların bugüne kadar bölge ülkeleri üzerindeki yükleri paylaşmadıklarını. artık harekete geçmelerinin zorunlu olduğunu vurguladı.
‘30 gün kırmızı çizgi’
Konferansta. Çalışma Bakanı Soylu’nun yanısıra sadece Türk - İş Başkanı Ergün Atalay konuştu. Başkan konuşmasında. Batı’nın mülteciler konusunda temel insan haklarını hiçe sayan bir yaklaşım içinde olduğunu. mülteci sorununun Türkiye ile vize pazarlığında kullanılmasının
Sosyal güvenlik sisteminde ölüm riskine karşılık sağlanan bazı yardımlar var. Bunlardan en önemlisi ölüm aylığı. Halk arasında yetim veya dul aylığı olarak bilinen ölüm aylığının alınması için bazı kriterler söz konusu. Dul aylığı denilince yalnızca kadınların bu aylığı alabileceği düşünülür. Halbuki kriterler karşılanıyorsa, dul erkekler de dul aylığı alabilir. Yani SGK, dul eşler arasında cinsiyet ayrımı yapmaz.
Ölüm aylığı alınabilmesi için ölen sigortalının en az 1.800 gün priminin bulunması gerekir. Yani, en az 5 yıl adına prim ödenmiş bir sigortalının vefatı halinde, geride kalanlara ölüm aylığı bağlanabilir. Bunun dışında, eğer ölen sigortalı eski adıyla SSK’lı, yeni adıyla 4/a’lı ise, her türlü borçlanma süresi hariç en az 5 yıldır sigortalı ve adına 900 gün prim ödenmişse de, geride kalanlara aylık bağlanması mümkün. Dolayısıyla, ölüm aylığı konusunda SSK’lıların avantajı söz konusu.
İmam nikahlı eş
Ölen kişinin prim ödeme gün sayısı yeterliyse, geride kalan dul eşe aylık bağlanır. Ancak geride kalan dul eşe aylık bağlanabilmesi için, ölüm anında çiftin arasında “yasal evlilik bağı”nın bulunması şart. Dini nikahla evlenmiş olma veya birlikte yaşama halinde geride kalan dul
Mehmet Şimşek 18 milyon ücretliyi ilgilendiren otomatik katılımlı Bireysel Emeklilik’teki ayrıntıları açıkladı. Ekonomide 100 milyar TL ek tasarruf yaratacak bu sistemi özendirmek için yeni teşvikler gerekiyor. Bu formüller hayata geçerse, asgari ücretli de sistemde kalacaktır
Yaklaşık 18 milyon ücretliyi ilgilendiren “otomatik katılımlı” tasarruf sistemi bugünlerde en çok konuşulan konular arasında. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in en son açıklamasına göre; 45 yaş altında olan 13 milyon çalışanın otomatik olarak sisteme dâhil edileceği uygulamada, çalışandan alınacak katkı payının asgari 100 TL olması öngörülüyor.
Otomatik katılımlı bir sistemin 10 yılda ülke ekonomisine 100 milyar TL ek tasarruf yaratacağı Şimşek tarafından ifade ediliyor. Otomatik katılım, bir işyerinde çalışmaya başlayan kişilerin otomatik olarak bir emeklilik planına dâhil edilmesi şeklinde işleyen bir sistem.
Bu sistemle geniş kitlelerin kolayca bireysel emeklilik sistemine (BES) dâhil olmaları hedefleniyor.
BES’te otomatik katılım uygulaması birçok ülkede uygulanıyor. Özellikle, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, İtalya bu sistemi başarıyla uygulayan ülkeler arasında.
Ne var ki, başarılı ülke örnekleri dâhil
Hükümet Programı’na göre, ‘Ulusal Genç İstihdamı Strateji Belgesi’ hazırlanacak. Gençlere proje karşılığı 50 bin liraya kadar karşılıksız nakdi destek ile kendi işini kurmak veya geliştirmek isteyen gençlere 100 bin liraya kadar faizsiz kredi desteği sağlanıyor. Bu iki desteğin yanısıra yeni iş kuran gençler üç yıl boyunca gelir vergisinden de muaf olacak
Başbakan Binali Yıldırım tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 65. Hükümet Programı’nda çalışma yaşamına dair düzenlemeler ön plana çıkıyor. Programda ‘İnsani Kalkınma’ ana başlığı altında yer alan çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler, önümüzdeki dönemde çıkarılacak yasal düzenlemeler hakkında fikir veriyor.
Hükümet programında, gerek giriş bölümünde, gerekse daha sonraki bölümlerin tamamında ‘üretken ekonomi’ teması ağır basıyor. Üretim istihdam ilişkisinin daha sıkı kurulmasına yönelik öneriler sıralanıyor. Bu bağlamda, genç işsizlik sorunu önem verilen konular arasında. Programa göre, genç işsizliğinin önüne geçmek için ‘Ulusal Genç İstihdamı Strateji Belgesi’ hazırlanacak. Gençlere hâlihazırda proje karşılığı 50 bin liraya kadar karşılıksız nakdi destek ile kendi işini kurmak veya geliştirmek isteyen gençlere 100
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), “Yoksulluğa Son Vermek için İşlerin Dönüştürülmesi” başlıklı “Küresel İstihdam ve Sosyal Görünüm, 2016” raporunu yayınladı.
Yeni rapora göre, küresel ölçekteki kaliteli iş açığı ile çeşitli bölgelerde giderek kötüleştiği görülen ekonomik koşullar, yoksulluğun azaltılması açısından son dönemde sağlanan kazanımları tersine çevirme tehdidi oluşturuyor. Bunun yanında, gelişmekte olan ülkelerde göreli yoksulluğun arttığı görülüyor.
Dünya ekonomisi 2015’te, yüzde 3.1 büyümüş. Eğer mevcut politikalar nedeniyle ekonomik zayıflama devam ederse, işletmeler ve çalışanlar önemli sorunlarla karşı karşıya kalabilecek. Dünya ekonomisinin iki yıl boyunca yüzde 3 büyüyeceği tahmin ediliyor. Bu oran da küresel kriz öncesine göre oldukça düşük.
Küresel ekonomik büyümedeki yavaşlamanın arkasında yatan neden, yükselen ve gelişmekte olan ülkelerde görülen ekonomik zayıflık. Çin belirgin bir yavaşlamayla karşı karşıya. Brezilya ve Rusya Federasyonu ekonomik durgunluk dönemine girmiş durumda. Ekonomik zayıflığa ilişkin bir başka işaret de küresel ekonomiden iki kat daha hızlı büyüyen küresel ticaretin şimdilerde küresel büyümeye eş veya ondan daha düşük hızda bir büyüme
İş Kanunu uyarınca işverenler, 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde 3 engelliyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlü. Bu yükümlülük kapsamında engelli çalıştırmak zorunda olan işverenler, çalıştıracakları engellileri kendileri bulabilecekleri gibi İŞKUR aracılığıyla da temin edebiliyor.
Mevcut çalışanlardan engelliliği olanlar, bu durumun sağlık raporuyla tespiti halinde, işyerinde uygun işlerde ve engelli statüsünde çalıştırılmaya başlanabilecek. Hatta İş Kanunu’na göre, işyerinin işçisiyken engelli hale gelenlere öncelik tanınır. İşçi halihazırda çalışsın veya işten ayrılmış olsun, işyerinde diğer engellilere göre öncelik tanınarak engelli statüsünde istihdam edilebilir.
Malul ve engelli...
Sigortalının veya işverenin talebi üzerine, SGK’nın yetkilendirdiği sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün en az yüzde 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği SGK Sağlık Kurulu’nca tespit edilen sigortalı “malûl” sayılır.
Doğuştan ya da sonradan herhangi bir hastalık veya kaza
Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi konusunda; işçi sendikaları hak kaybı oluşturacak bir fon sistemine izin vermeyeceklerini, işveren sendikaları ise zorunlu prim yükünün istihdamı daha da azaltacağını savunuyor. Fonunun kurulacağı neredeyse kesin olmakla birlikte, nasıl bir sistem kurulacağına ilişkin net bir sonuca ulaşılmış değil. Ağırlık kazanan söylem bireysel hesap sisteminin kurulacağı yönünde.
Fon ne getirir?
Kıdem tazminatına ancak İş Kanunu’na tabi olarak çalışan sınırlı bir işçi kesimi hak kazanabiliyor. Bugün iş sözleşmesi sona eren her 10 çalışandan ancak bir tanesi kıdem tazminatı alabilirken, fon sistemi kurulduğunda bütün çalışanlar kıdem tazminatı alabilecek. Herkese kıdem tazminatı hakkı sağlanırken, hakkın içeriğinin bozulmasının, çalışanların daha düşük kıdem tazminatı oranlarıyla karşılaşmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Aksi takdirde fon, hakkın yok olmasından başka bir işe yaramayacak.
İşletmeler açısından
Kıdem tazminatında fon sistemine geçilmesi halinde işverenlerin en önemli kazancı, kıdem tazminatı maliyetinin planlanabilir hale gelmesi sonucu, yabancılarla yapacakları pazarlıklarda veya kendi mali gelecekleri hakkında daha güçlü bir yapıya kavuşmak