Azarlama tekeli

1 Mayıs 2012

“Despot aydın tavrı geride kaldı” diyor Başbakan... Aman ne iyi!

Peki ya despot Başbakan tavrı?

O ne zaman geride kalacak?

“Türkiye’nin tapusu, belli kesimlerin, belli zümrelerin, elitlerin, seçkinlerin elinde değil artık” diyor Başbakan...

Bunun için kendisine minnettarız da, kendi tek-eline aldığı tapuyu ne zaman geri verecek?

Siyasetin “yeni seçkinleri” ne zaman bertaraf edilecek?

“Aydınların parmağını sallayarak milleti azarlama devri bitti” diyor Başbakan...

Çok iyi de, ya sizin parmağınız daha ne kadar sallanacak?

Yazının Devamı

Kötülüklerin anası halledildi

29 Nisan 2012

Halbuki Başbakan izin vermişti: “Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar, kimsenin yiyip içmesine karışmıyoruz” demişti.
Ne oldu da birden tıksırma yasağı geldi?
Üstelik durumdan da memnun görünüyordu. Oğuz Atay’ı tanık gösterip “Türk solu geç kalkar. Çünkü gece sabaha kadar içmiştir” demişti.
Ne oldu?
Solcuların erken kalkması mı istendi?
* * *
Valilik, Afyon Hıdırlık Tepe’de, “zıkkım içesice” gençlerin kafa çekip ahaliyi tedirgin ettiği gerekçesiyle umuma açık yerlerde alkol yasağı getirdi.

Yazının Devamı

Taksiciden al haberi

28 Nisan 2012

İstanbul’da taksiye bindim. Şoför beni görünce ön koltuğa buyur etti.
“Gel de sohbet edelim” dedi.
Ben sıradan bir taksici-müşteri muhabbetİ beklerken, birbirinden ilginç ipuçlarıyla dolu bir sohbetin kapısını açtı.
Orta yaşın üstündeydi. Önce İngilizce, Almanca, Rusça ve Arapça bildiğini, her dilde birer cümle kurarak gösterdi.
Bu gösteriye şaşırmamı bekledi.
“Sezer o anayasayı fırlatana kadar 7 milyon dolar serveti olan bir fabrikatördüm ben” diye girdi lafa...
Zirveden sıfıra inince yurtdışına gitmiş, kısa sürede biraz toparlanıp geri gelmiş, AKP’ye girmiş.

Yazının Devamı

Amerika bu işin neresinde?

26 Nisan 2012

Tam 10 yıl olmuş.
2002 yılıydı.
Harp Akademileri’nde “Türkiye-AB” sempozyumu vardı.
MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç da izliyordu.
Oturumun sonunda -alışık olunmayan bir şekilde- söz aldı.
“AB’nin Türkiye’ye bir hayrı olmadığını” söyledi. Yeni arayışlara girmemiz gerektiğini belirtti ve dedi ki:
“Bunun da en doğru yöntemi, Rusya Federasyonu ile birlikte, ABD’yi göz ardı etmeksizin, mümkünse İran’ı da içerecek şekilde arayış içinde olunmasıdır.”

Yazının Devamı

GS mi kaybetti? FB mi kazandı?

24 Nisan 2012

Bir panayır atmosferi vardı Arena’da derbi öncesi...
Benim gibi futbola uzak olanları bile cezbedecek rengarenk bir şenlik ortamıydı.
Lakin Fener’in golüyle düğün evi yıkılıp suskunlaştı.
Ağlayan gözler, beraberlik golüyle sevinçten sulandı. Yeniden yeşerdi umut; heyecan kabardı.
Ardından her kaçan gol, coşkuyu öfkeye dönüştürdü.
Bu duygular med-ceziri, son golle noktalandı.
Ayrılırken sahaya sırtını dönen 50 bin yüzde yas vardı.

Yazının Devamı

Geçmiş günler aklından geçerse...

22 Nisan 2012

Bazen zor yazılar yazarsınız. Hatta yazdıktan sonra “Yazmasa mıydım” hissi tırmalar zihninizi... Nadiren siler, çoğu kez dönemezsiniz.
10 yıl kadar önce öyle bir yazı yazmıştım Ayten Alpman’la ilgili... Müzik tarihimizin en tanıdık eserlerden birini bir reklam filminde duyunca ilk tepkim, “Memleketim’i satmışlar” demek olmuştu.
Kültürel varlık haline dönüşmüş bu ezgiyi bir markanın hizmetine vermeye hakkı olup olmadığını sorgulamıştım.
Şimdilerde artık neredeyse her parlayan şarkı hemen bir satış işine soyunuyor. O şarkıyı duygusuyla bize sevdiren yüzler de markanın tanıtım işini üstlenince “O duyguyu boşverin/ şimdi böyle söyleyin” havasında ekranda boy gösteriyor.
* * *
Neyse işte!
Herkes aynı hızla kirleniyor da, ben birinciliği çok sevdiğim Ayten Alpman’a vermiştim. Belki de sanatçılarla bazı şarkıların dokunulmazlığı olsun istemiştim.

Yazının Devamı

Görev çağrısı

21 Nisan 2012

Bundan 10 yıl kadar önce tesadüfen girdiğim bir internet kafede karşılaşmıştım acı gerçekle:
Bilgisayar başında kafası öne eğik çocukların hepsinin ekranında aynı oyun vardı.
Anti-terör timi rolüne bürünen çocuklar, çetelere bölünmüş öfkeyle “düşman teröristler”e saldırıyor, bıçaklıyor, ateş ediyor, beynini uçuruyorlardı.
Amerikan icadı oyundaki bütün teröristler Arap’tı.
Kafeden dehşet içinde çıkıp oyunla ilgili bir yazı yazmıştım. Daha sonra değişik vesilelerle bu tehlikeye dikkat çektim.
Bu arada oyun öyle popüler oldu ki, “Siberlig”de şampiyona düzenlendi. Türkiye’de farklı illerden en çok terörist öldüren 250 “klan” katıldı. Kazanan takım Güney Kore’de 55 ülkeden gelen “anti-terör timleri” ile yarıştı.
* * *

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu’nun çekildiği din tuzağı

19 Nisan 2012

Yıllar önce rahmetli Erdal İnönü’ye bir politikacı olarak dinle ilişkisini sormuştum.
Hayli zorlandığını anlatmıştı:
“Mesela bir mitingde konuşurken ezan okununca konuşmayı kesiyoruz. Böylece dine saygılı olduğumuzu gösteriyoruz. Ama bu, dinleyenler üzerinde o kadar inandırıcı olmuyor. ‘Dine saygılıysanız gidin namaz kılın’ diye içlerinden geçiriyorlar herhalde...”
* * *
Aynı sorun şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında...
Erdoğan’ın tek parti döneminde yasaklanan dini yayınlarla ilgili açtığı bir polemik, CHP liderini, Başbakan’ın tabiriyle “tanımadığı derin sulara” çekti.
O da ayetlere, dualara girdikçe akıntıya kapıldı.

Yazının Devamı