DERSİMİZ: MEDYA YAZARLIĞI

28 Nisan 2018

Önceki gün Koç Üniversitesi’nde Ela Başak Atakan’ın Medya Yazarlığı dersine konuk oldum.

Koç Üniversitesi İşletme Fakültesi Yüksek Lisans Akademik Program Yöneticisi Başak Yalman da bize eşlik etti.

Ela’nın Boğaziçi Üniversitesi’nin efsane hocası, annesi Prof. Dr. Oya Başak’ın ödül töreninden birkaç saat önce.

Heyecanlıydım, pırıl pırıl öğrencilerin sorularını cevaplayacağım, en azından cevaplamaya çalışacağım için.

Önce, “Gazeteciliğe nasıl bulaştın?” dedi Ela Başak Atakan.

Basının gücünden çocukluğumdan itibaren ne kadar etkilendiğimi anlatarak başladım, daha sonra da Gülse Birsel’le olan ilk iş görüşmemi anlattım.

Doğrusu Gülse’den o kadar etkilenmiştim ki daha ne kadar maaş alacağımı konuşamadan bile “Tamam, hemen başlarım” demiştim.

Yazının Devamı

Çöpçüler bile almadı

26 Nisan 2018

Tam 6 yıl önce Paris’te Louis Vuitton Champs Elysées mağazasının önünde zifiri karanlık bir asansörle, çıt çıkarmadan en üst kattaki Espace Culturel’e çıkmıştık.

Paris’in önemli sanat galerilerinden biri Espace Culturel, LVMH Grubu’na ait ama küratöryel bağımsızlığı var.

Asansörün karanlık ve sessiz olmasının nedeni sizi kendinizle baş başa bırakmaktı.
Oysa bizim o sırada kendimizle baş başa kalacak halimiz yoktu, çok heyecanlıydık çünkü Espace Culturel’de çağdaş Türk sanatçıların sergisi “Yolculuklar: Günümüzün Türkiye’sinde gezintiye çıkmak” adlı sergi açılıyordu.

Şanslıydım, iki yıllık bir çalışmanın sonucu olan sergiyi küratör Herve Mikaeloff ile birlikte gezmiştim.
Mikaeloff, sık sık İstanbul’a gelmiş, sanatçıların atölyelerini ziyaret etmiş, bütün sergileri takip etmiş ve kendisine ilginç gelen 11 sanatçıyı seçmişti.

Peki ama kimler?

Murat Morova, Hale Tenger, Canan, İhsan Oturmak, Silva Bingaz, Halil Altındere, Ceren Oykut, Ali Taptık, Gözde İlkin, Murat Akagündüz ve Tayfun Serttaş. Beni en çok etkileyen Tayfun Serttaş’ın Beyoğlu’nda 1935-1985 yıllarında fotoğrafçılık yapan Maryam Şahinyan’ın 50 yıllık arşivinden seçtiği karelerden oluşan eseri olmuştu.

Yazının Devamı

MARDİN’DE NELER OLUYOR?

24 Nisan 2018

Tam 3 yıl önce Mardin beni şaşırtmıştı, Mardin Bienali’yle, bienalle eş zamanlı kitap fuarı ve Ankara Devlet Opera ve Balesi ile birlikte düzenlenen Opera ve Bale Günleri’yle.

Malum, biz İstanbul’da kendi küçük dünyamızda kendimizi büyük şehirde yaşıyor görürken bile opera ve baleye hasret kalmış durumdayız.

Mardin bu yıl da şaşırtmaya ve sevindirmeye devam ediyor.

Ai Weiwei sergisi Emirgan’daki Sakıp Sabancı Müzesi’nden sonra şimdi de Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde açılıyor.

“Ai Weiwei Mardin”de sergisi 4 Mayıs’ta, 4. Mardin Bienali’yle eş zamanlı başlıyor.

Her şeyden önce Mardin’de bienal yapılması tabii ki çok olumlu, sergileri gezen ilkokul öğrencilerini görünce bunun değerini daha da iyi anlıyorsunuz.

Adında bienal olunca beklenti de ister istemez yükseliyor ve o beklentiyi karşılamak zorlaşıyor.

İstanbul, Venedik, Sao Paulo gibi hem dokusu olan hem de söylemi olan şehirlerle aynı kulvarda yarışabilmek elbette kolay değil.

Yazının Devamı

TYLER BRULE ETKİSİ

22 Nisan 2018

Wallpaper ve Monocle dergilerinin yaratıcısı, yaşam stili gurusu Tyler Brûlé Gayrimenkul Zirvesi için İstanbul’daydı. Peki ama "Geleceğin Marka Şehirleri"ni anlatan Tyler Brûlé, bize neler hatırlattı?

On iki yıllık Monocle dergisinin kurucusu, Wallpaper dergisinin yaratıcısı Tyler Brûlé bu hafta İstanbul’daydı, Gayrimenkul Zirvesi için.

‘Geleceğin Marka Şehirleri’ni anlattı. Çok değil, kısa bir süre önceye kadar “Tyler Brûlé İstanbul’da” diye yer gök inlerdi. Çünkü Brûlé bir dergi markasının dergicilikten ne kadar öteye gidebildiğini ve nasıl bir basın devi yaratılabileceğini gösterdi. Bunu tamamen bağımsız yaptığı için, derginin büyük bir kısmını advertorial’lara ayırdı; seçtiği şehri, markayı popüler hale getirmeyi başardı. Ajansı Winkreative’in müşterilerini zaman zaman kayırdı, buna rağmen dergiyi ve düzenledikleri etkinlikleri o kadar iyi paketleyerek sundu ki Monocle Cafe’den Monocle 24 Radio’ya, hatta dergiyi okumaktan çok elinde Monocle çantasıyla dolaşmaktan hoşlanan bir kitleye de hitap etmeyi başardı.

Şimdi rezidans projesiyle karşımızda

Müthiş bir pazarlama zekası var ve bunu yaparken de son derece rafine duruyor. Belli bir kesim onun dergilerini kutsal kitap olarak kabul

Yazının Devamı

Gelecek program: Mamut Art

21 Nisan 2018

Genç sanatçıların işlerinin ünlü koleksiyonerler tarafından satın alınması önemli.

Sadece koleksiyonerlerin gençlere destek olma isteği nedeniyle değil, sanatçıların gelecek vaat ettiğini göstermesi bakımından da değer taşıyor.

Genç sanatçılarımız şanslı, çünkü Mamut Art Project işlerini koleksiyonerlere ulaştırabilmek için iyi bir fırsat.

“Günümüzde sanatın çoğunluğa ulaşamadan, galeriler ve büyük koleksiyonerler arasında sıkışıp kaldığını, steril galeri alanları dışında görünürlük kazanamayan çok yetenekli sanatçılar olduğunu üzülerek görüyoruz. Yolun başındaki sanatçılar, yeteneklerini tanıtabilecekleri ortamlara zor ulaşıyor. Sanatsever cephesinde ise, sanata sadece çok üst bir tabakanın ulaşabileceği gibi yanlış bir düşünce yaygın. Galeri ya da atölye gezme alışkanlığı olmayan kişilerin sanatla bir araya gelebildikleri noktalarda fiyatların yüksek kaldığını görüyoruz.

Uzman bir jüri tarafından seçilmiş yetenekli sanatçılarla onların erken evrelerinde tanışmak, sanat eseri edinmeyi düşünenler için de bir avantaj. Sanatın, ulaşılabilirlikle daha çok yaygınlaşabileceğine ve bu şekilde genel olarak tüm sanat alanlarında daha büyük bir kitleye hitap edilebileceğine inanıyoruz. Çünkü

Yazının Devamı

Bir devrin daha sonu

19 Nisan 2018

Çok sevdiğimiz çok yerle vedalaşmak zorunda kaldık bu şehirde.
Hepsinde canımız çok acıdı, ama bazılarının gidişi bizi daha da derinden etkiledi.
Evet, İstanbul, mekânları çok hızlı tüketti, ama bazı mekânlar o kadar karakterliydi, o kadar farklı bir duruşları vardı ki İstanbul onları tüketmeden, tüketemeden onlar kendileri şehre veda etmeyi uygun gördü.
Müdavimlerinin, sevenlerinin tüm itirazlarına rağmen.
Tarık Bayazıt ve Savaş Ertunç’un Changa’sı tam da böyleydi benim için.
Taksim’deki Changa, İstanbul yeme-içme hayatındaki değişimi başlatmıştı, ilk defa İstanbul’da bir restoran Wallpaper’dan Monocle’a birçok önemli yayının radarına girdi.
İlk defa bir restoranın çağdaş sanat koleksiyonu da kokteylleri ve yemekleri kadar konuşuldu.

Yazının Devamı

Ferzan Özpetek ve Belçim Bilgin ile Londra’dayız

17 Nisan 2018

Ferzan Özpetek, Belçim Bilgin ve BKM ekibinden Dilara Ömür ile ‘Cebimdeki Yabancı’yı konuşuyoruz.

Londra’da Soho House’daki üyelere özel film gösteriminden sonra yaptığımız soru-cevap bölümünde.

İzleyiciler arasında Türkiye’den tanıdık isimler de var, İngilizler ve İtalyanlar da...

İtalyanlarla arada İtalyanca da konuşuyor Ferzan Özpetek, sonra hepimizin anlaması için İngilizce ve Türkçeye dönüyor.

İzleyiciler arasındaki Hüseyin Çağlayan, Belçim Bilgin ve Ferzan Özpetek’e birer soru soruyor.

İki ülke, iki farklı kültür arasında gidip gelerek yaşamak üzerine...

Malum, artık uluslararası işler yapabilmek için, kendimizi dünyaya anlatmak için daha mobil yaşıyoruz, daha çok gidip geliyoruz özümüzden, ülkemizden hiç kopmadan, kökümüzü kültürümüzü daha da çok koruyarak...

Ferzan Özpetek, Türklerin İtalyanlardan daha çalışkan ve hızlı olduğunu anlatıyor.

Yazının Devamı

Anadolu mutfağında devrim yarattılar

15 Nisan 2018

Umut Özkanca’nın Dubai’deki Anadolu mutfağı restoranı Rüya, önce pop-up’ıyla Madrid’de, sonra D-Maris ile Türkiye’de, daha sonra da 1 Haziran’da Londra’da. İşte Dubai’deki Rüya’dan ilk izlenimim…

Zevkine, damak tadına çok güvendiğim tanıdıklarımdan dinledim önce Dubai’deki Rüya’yı, anlata anlata bitiremediler.

Yemeklerin iyi olması zaten kaçınılmazdı, arkasında Borsa gibi artık bir restorandan çok, bir enstitü haline gelmeyi başarmış bir bilgi ve birikim söz konusu olduğu için. Türkiye’de kolay değil, bir restoranın enstitü seviyesine erişmesi. Malum, her şeyi çok hızlı tüketiyoruz, özellikle İstanbul’da restoranları da uzun soluklu yaşatmak kolay olmuyor. Böyle bir ortamda bırakın restoranların enstitü haline gelmesini, ayakta kalması bile kolay değil. Sadece yemeğin çok iyi olması da yeterli değil, arkasında çok büyük emek olması gerekiyor.

Ortadoğu’nun en iyi restoranı

Umut Özkanca, Borsa Restaurant’larının kurucusu olan babası Rasim Özkanca’dan edindiği bilgi ve birikimi, kendi işletme ve aşçılık eğitimiyle harmanlıyor. Zuma’nın şefi Colin Clague’yi de transfer edip Anadolu mutfağını dünyaya tanıtmak için Conran Partners ile birlikte Rüya’yı tasarlıyor. İstanbul’da Masa ve

Yazının Devamı