İstanbul’da her şey gibi sosyal hayatın dinamikleri de hızlı değişiyor.
Tam 2 yıl önce, Karaköy ve Topağacı’ndan sonra yeni mekânlarıyla Arnavutköy yükselişe geçti.
Kısa bir süre önceye kadar Arnavutköy’de yeme-içme ve sosyalleşme balıkçılarla sınırlıydı.
Adem Baba’dan Fishmekan’a, Atlas’tan Eftalya’ya, Sur Balık’tan Zıpkın’a, Arnavutköy Balıkçısı’na kadar seçenek çoktu.
Daha sonra ise Arnavutköy, yeni mekânlarıyla Bebek ve Karaköy’e bir alternatif olarak karşımıza çıktı.
Kabul etmek lazım, değişim Any ile başladı.
Any açılır açılmaz mahallenin buluşma noktası oldu.
'60 desibelde sohbet eder,
50 desibelde yağmuru izler,
30 desibelde sırlarımızı paylaşır,
00 desibelde iç sesimizi dinleriz.’
diye başlıyor Alaçatı Turizm Derneği’nin öncülüğündeki #Alaçatı75desibel sivil toplum hareketi.
Amaç, toplum dayanışması sağlayarak gürültü kontrolü konusunda farkındalık yaratmak.
“Bugün Alaçatı’nın bu kadar sevilmesini sağlayan insanı ve kültürüyle birlikte korunması, sürdürülebilir turizmin de vazgeçilmez parçasıdır.
Bunun yanında, komşuluk, saygı, hoşgörü gibi toplumsal değerlerimizi kaybetmemek için hassasiyet göstermek, hepimizin görevidir.
Polonezköy’de bol oksijenli bir gün geçirip köprüde dönerken birden Zorlu PSM’de Kerem Görsev Quartet konserine gidelim mi diye başladı her şey.
Konserin başlamasına sayılı dakikalar kala kendimizi Zorlu PSM Caz Festivali’nde bulduk.
“Kerem Görsev Quartet’ten sonra İlhan Erşahin ‘İstanbul Sessions featuring Erik Truffaz’ var, ona da kalın” dedi Elif Erdost ve hemen akabinde performans sanatları merkezinde küçük bir tura çıktık.
Önce swing dansçıları büyük ilgiyle ve imrenerek izledik.
Salon danslarının kesinlikle en eğlencelisi, swing.
İzledikçe hayran kalıyor ve bir an önce öğrenmeliyim hissine kapılıyorsunuz.
Ladies and Lads Swin Orchestra’da bir anne kız çıktı sahneye, müzikleri de dansları da harikaydı.
İstanbul Linda Hoppers öğrencileri de danslarıyla sahnedekiler kadar başarılıydı.
Yerli otomobillerin yapamadığını tekneler yaptı. Can Yalman Design imzalı Numarine 32 XP Asia Boating Awards’ta Best Explorer yat ödülünü aldı. Şimdi ise The World Superyachts Awards’ta en iyi adaylar arasında yarışıyor.
Yerli otomobiller konusunda istediğimiz yere henüz gelemedik, ama doğrusu yerli teknelerde hiç ummadığımız kadar çok ilerledik. Eskiden tekne sahiplerinin aklından geçen tekne markaları yabancılarla sınırlıydı. Şimdi ise yerli markalar yabancıların önüne geçti, uluslararası başarılarıyla...
Bu hafta Numarine 32 XP ‘Asia Boating Awards’ta “Best Explorer’”yat ödülünü aldı. Sadece bu ödül de değil, şimdi dünyanın en önemli ödüllerinden biri için daha yarışıyor. The World Superyachts Awards’ta 30 m-39.9 m kategorisinde adaylar arasında. Sonuçlar 19 Mayıs’ta Floransa’da açıklanacak.
Tasarımıyla dikkat çekiyor
Malum, Numarine son dönemde dünya çapında dikkat çeken bir Türk tersanesi, sadece konfor ve teknolojiye verdiği önemle değil, en çok da tasarım çizgisiyle… Peki ama Numarine’in öyküsü nasıl başladı? Ömer Malaz, bir zamanlar sanayiciydi, Malazlar Kibrit ve Kartonsan’ın ortaklarındandı.
Sonra hisselerini satıp, tutkusuna yöneldi ve Numarine şirketini kurdu. Numarine
3 Mayıs akşamı Kemer Country’de toplandık, Milliyet’in 68. yılını kutlamak üzere.
68 yılın gazete manşetleri arasında hem geçmişi hatırladık, hem Milliyet’in efsane isimleriyle sohbet etme şansı yakaladık.
Meltem Demirören - Kıvanç Oktay, Revna - Yıldırım Demirören ev sahipliğinde gerçekleşen gecede Yayın Yönetmenimiz Mete Belovacıklı usta bir televizyonculuk geçmişi olmasının hakkını verdi, harika bir konuşma yaptı.
Milliyet Spor servisinden Milliyet Cadde ekibine, Yazı İşleri’nden Ulaştırma’ya tam kadro heyecanla dinledik.
Milliyet Ek Yayınlar Yönetmeni Filiz Aygündüz’den Milliyet yazarı Tunca Bengin’e gazetenin sevilen isimleriyle birlikte.
Daha sonra kıdem ödülleri açıklandı, ödül sahiplerini bol bol alkışladık.
Milliyet’in rekoru Sami Kohen’de, Sami Kohen, dile kolay, tam 63 yıldır Milliyet yazarı.
Hülya Avşar’ın filmi ‘Selfi’ izlenmedi.
‘Mehmed Bir Cihan Fatihi’ dizisi Kenan İmirzalioğlu’na rağmen tutmadı, final yapmak zorunda kaldı.
Burak Özçivit’in ortak yapımcılığını üstlendiği ‘Can Feda’ filmi de zarar etti.
Bir şeyler değişiyor artık.
İzleyiciyi tavlamak eskisi kadar kolay değil.
Seçenekler çoğaldıkça, izleyiciler de daha seçici olmaya başladı.
Biliyoruz, Hülya Avşar ‘Selfi’yi Netflix, Puhu TV, Blu TV gibi bir platformda ya da Youtube’da kendi kanalında yayınlasaydı birçoğumuz merak edip izlerdik.
Çok sevdiğim üç kadın bir araya geldi ve ortaya ‘Derin Tutku: Yanılgı’ çıktı.
‘Derin Tutku’ su altı fotoğraflarıyla dikkat çeken Ayşegül Dinçkök’ün şimdiye kadar sergilerine verdiği isim.
‘Derin Tutku: Yanılgı’ için Ayşegül Dinçkök, daha önce Milliyet Gazetesi Yılın Sporcusu ödülünü de alan serbest dalış şampiyonu Şahika Ercümen ile birlikte köpekbalıklarının arasına daldı.
Hayır, sandığınız gibi kafesle yapılan dalışlardan değildi bu.
Şahika yine tüpsüzdü, Ayşegül Dinçkök ise oksijen tüpü ve dev kamerasıyla görüntüledi Şahika’yı.
Köpekbalıkları ikisinin de burnunun dibindeydi.
Çoğumuza tonlarca para verseler yine de yapmayacağımız bir macera onlarınki.
Bodrum’un en iyi korunan koyunda, üst üste güneşlenmek ve bangır bangır müzik istemeyenlere, görme ve görünme derdi olmayanlara iyi gelecek butik bir tatil yeri: Amanrüya.
Bodrum sezonunu bu hafta sonu itibarıyla açıyoruz, Bodrum’un en iyi korunan koyunda, Amanrüya’da. Ağa Han ödüllü Demir Evleri’nin yanında lüks ve butik bir tatil yeri, Amanrüya. Adı gibi, huzurlu ve rüya gibi. Tam 6 yıl önce ilk açıldığında gezdiğimde, "Turizme büyük katkısı olacak" demiştim. Şimdi, Amanrüya aynı başladığı zamanki gibi sessiz ama bir o kadar iddialı. Zaten Bodrum’da Aman, Mandarin Oriental gibi sıkı takipçileri olan uluslararası markaların var olması çok sevindirici. Tabii Maça Kızı gibi uluslararası olmayı başarmış yerli markalar da yabancı rakipleri kadar değer katıyor Bodrum’a. Bodrum için “Böyle doğası olan, bu kadar yeşil bir yer daha yok!” demişti hiçbir şeyi beğenmeyen Fransız bir turizmci, şaşırmıştım. Eski günlerini bilenlere göre ise Bodrum her geçen gün daha da katledilen, orman yangınları, çarpık yapılaşma derken giderek eski güzelliğinden uzaklaşan bir yer olup çıkmıştı. Benim için ve eminim birçok kişi için tek bir istisna vardı: Torba’daki Demir koyu.
Orman içinde az sayıda taş