Londra’da gerçekleşen sanat fuarı Frieze’in ardından koleksiyonerler ve sanat galerilerinin yöneticileri soluğu Paris’te Art Basel açılışında aldı.
Art Basel Paris, ikonik Grand Palais’deki ilk edisyonuyla Paris’te ve ötesinde önde gelen bir kültürel merkez olarak konumunu güçlendirdi.
Art Basel Paris, Fransa’dan 65 galeri dahil olmak üzere 42 ülke ve bölgeden 195 galeriyi bir araya getirdi.
Fuarı bu yıl tam 65 bin kişi ziyaret etti.
Galericiler satışlardan son derece memnundu, hatta Paris’in Londra’nın yerini aldığı konuşulmaya başlandı.
Galerilerde Louise Bourgeois, Julie Mehretu, Willem de Kooning, Lee Ufan, Olga de Amaral, Paulina Olowska, Camille Henrot, Lungiswa Gqunta, Juliette Roche gibi dünyanın önde gelen çağdaş sanatçılarının, 20. yüzyılın ustalarının ve yeni isimlerin eserleri yer aldı.
Art Basel Paris, Grand Palais’ye gelişini kutlamak için dokuz galeriyi bir araya getiren, farklı küratöryel önerilere adanmış yeni bir bölüm olan Premise’ı tanıttı.
Kanatlı melekler olarak karşımıza çıkan sıfır beden süpermodellerin devri çoktan kapanmamış mıydı? İşte bu hafta New York’ta gerçekleşen Victoria’s Secret defilesi bunu bir kez daha sorgulatıyor.
Victoria’s Secret defilelerini bir zamanlar milyonlar izliyordu. Kendi yarattıkları ideal güzelliği, ideal vücut ölçülerini gözümüze sokan, milyonlarca dolarlık pırlantalarla süslü, gösterişli iç çamaşırlarıyla Victoria’s Secret meleklerine dönüşebileceğimizi vadeden defileler, markanın en önemli pazarlama araçlarından biriydi. Ta ki sosyal medyanın yükselişi ve güzellik ölçüsünün tek tipe indirgenemeyeceği kabul edilene kadar. 2019’da anlaşıldı, artık Victoria’s Secret gibi markaların dayattığı güzellik anlayışı da, pazarlama taktiği de işe yaramıyordu.
2018’de Gigi Hadid, Kendall Jenner ve Leomie Anderson gibi popüler modellerin podyuma çıktığı defile, o ana kadarki en düşük izlenme oranına sahip oldu. Sadece 3.3 milyon kişi tarafından izlendi. Daha önceki
Adrien Brody, Jeremy Strong, Sebastian Stan, Jesse Eisenberg, Denis Villeneuve, Maria Bakalova, Sacha Baron Cohen, Kingsley Ben-Adir, Asa Butterfield, Georgina Chapman, Jennifer Grey, Ben Hardy, Celia Imrie, Stephen Merchant ve Will Sharpe gibi film sektöründen dünyaca ünlü oyuncularla birlikte Londra’da Soho Mews House’dayız.
Jesse Eisenberg - Golden Globes Başkanı Helen Hoehne - OGM Pictures Kurucusu Onur Güvenatam
Usta yönetmenler, senaristler de burada. Bu kadar yaratıcı ismi bir araya getiren Londra Film Festivali kapsamında yapılan Golden Globes özel daveti.
Uluslararası gazetecilerin oylarıyla seçilen Altın Küreler Ödülleri sadece Hollywood için değil, tüm dünyada önemli.
Gecenin ev sahibi Golden Globes Başkanı Helen Hoehne ve OGM Pictures Kurucusu Onur Güvenatam.
Golden Globes daha önce Sharon Stone’a Bodrum’da ödül vererek de Türkiye’ye sıcak baktığını göstermişti.
Şimdi ise Türkiye’den TV dizileri ve filmler dünyaya hızla yayılırken, Türk yapımları da Türk oyuncular da Latin
Pazar akşamı Londra’da önce Mayfair’de yeni açılan Soho Mews House’a gidiyorum.
Golden Globe’un BFI London Film Festival için düzenlediği davete.
Davetin ev sahiplerinden biri OGM Pictures kurucusu, yapımcı Onur Güvenatam.
Ayrıntıları daha sonra yazacağım.
Daha sonra ise South Kensington’daki Natural History Museum’a geçiyorum.
İKSV’nin Genç Sanatçılar Fonu yararına Londra’nın tarihi müzesinde düzenlediği bağış galasına.
Tam 450 kişinin katıldığı gala gecesi İstanbul Modern Galalar gibi çok güzel geçiyor.
21’inci yılını kutlayan güncel sanat fuarı Frieze Londra’nın ön izleme günü nasıldı? Bu akşam sona erecek fuarda bu yıl en çok neler dikkatleri çekti?
Frieze Londra’nın 21’inci edisyonu için çarşamba günü gerçekleşen ön izleme tıklım tıklımdı. Geçen yılkinden bile daha kalabalık bir açılıştı. Hauser&Wirth Galeri’nin direktörü, Kraliçe Elizabeth’in torunu Prenses Eugenie’den White Cube Galeri’nin sanatçısı Tracey Emin’e, Dazed ve Another Magazine’in kurucusu Jefferson Hack’ten İngiliz Vogue’un önceki yayın yönetmeni, küratör Edward Enninful’a yine aynı isimler oradaydı.
Türkiye’den de birçok koleksiyonerin fuara katıldığını İngiliz, Amerikalı ve Fransız galericilerden tek tek dinledim. Uluslararası galericiler son yıllarda hep şaşırıyor, Türkiye’den Frieze’e bu kadar çok talep olmasına… Oysa zaten biliyoruz Frieze etkisini. Frieze’den sanat eseri almanın prestij mi yoksa güncel sanatla tanışma aracı mı olduğu konusunu
Salı günü Londra’da Mayfair Berkeley Square’e kurulan dev çadırda PAD London adlı tasarım ve mobilya fuarı açıldı.
Phillips Galeri’nin tam karşısında.
2007 yılında, dördüncü nesil Parisli antikacı Patrick Perrin tarafından kurulan fuar İngiltere’de 20. Yüzyıl ve çağdaş tasarıma adanmış tek fuar.
Her yıl Ekim ayında Frieze sanat fuarı ile eş zamanlı gerçekleşiyor.
Çağdaş sanat, tasarım ve koleksiyonluk mücevherleri bir araya getiriyor.
Bu yılki etkinlik, son teknoloji yaratıcılığın ve usta işçiliğin de bir örneği aslında.
PAD London, 1998 yılında başlatılan, her Nisan ayında Jardin des Tuileries’de gerçekleşen PAD Paris’in kardeş fuarı.
Milliyet Pazar’da dün Tyler Brule ile konuştum. Monocle’ın yaratıcısı Brule, 10-12 Ekim’de The Monocle Quality of Life Conference için İstanbul’da olacak.
Kendisi sadece bir dergici değil, aynı zamanda marka yaratma konusunda da çok başarılı. İşte o yüzden günümüzde marka yaratmak hakkında konuştuklarımızla devam ediyorum bugün.
Bir yaşam tarzı markası için şimdi ne daha önemli hâle geliyor? Bir arzu nesnesi oluşturmak için daha fazla neye odaklanmaları gerekiyor?
Sanırım beni her zaman en çok şaşırtan şey bu. Tamam, yeni bir marka olduğunu duydum ve en havalı sweatshirt’ü yapmaya odaklanacaklar. Ben de pamuğun kalitesi, sweatshirt’ün kesimi ve bunun arkasındaki ekip hakkındaki hikâyeyi duydum. Ve sonra internet sitesine girip markaya bakıyorum. Özellikle tasarım sektöründe yaşam tarzı hakkında konuştuğunuzda, sürdürülebilirliğe ve döngüselliğe olan bağlılıktan bahseden 3 veya 4 paragraf oluyor. Ama buna rağmen bu şirketin nereden geldiğini ve ürünlerin nerede yapıldığını hiç anlayamıyorum. Bu
10-12 Ekim’de İstanbul’da gerçekleşecek The Monocle Quality of Life Conference öncesinde derginin ve markanın yaratıcısı Tyler Brule ile konuştum
Tyler Brule, yıllar içinde yazılı basını her zaman savunmuş ve dijital yayıncılığa hep mesafeyle yaklaşmış efsane bir dergici. Kendisi aynı zamanda ajansıyla birçok global markayı baştan yarattı. İBB’nin desteğiyle düzenlenen The Monocle Quality of Life Conference Istanbul öncesinde bakın neler konuştuk?
Konferans ile başlayalım. Monocle’ı İstanbul’a getiren nedir?
Her yıl aklımızda şehirlerin kısa bir listesi olur. Bu yıl ya Avrupa’nın en doğusuna ya da en batısına gitmek istedik. Bu yüzden bir dizi farklı sohbet yaptık, farklı şehirler de teklif verdiler ya da ortak olmakla ilgileniyorlardı. Ve şunu söylemeliyim ki, İstanbul önde gelen bir şehirdi. İBB ile konuşmalar başladığında listemizde de olduğu için tercih ettik.
İstanbul’da yaşam kalitesi hakkında ne düşünüyorsun? Daha önce birçok kez İstanbul’da bulundun. Geçen yıllar içinde olumlu ya da olumsuz bir değişim