Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ülkemizde en çok eksikliğini çektiğimiz ve bu yüzden olduğunda daha da kıymeti bilinmesi gereken şeylerden biri, süreklilik. Bir düşünün, çocukluğunuzdan ne kaldı? Doğduğunuz ev yerinde mi? Büyüdüğünüz sokak kaldırımlarında oynadığınız sokağa benziyor mu? Tırmandığınız ağaç, limonata içtiğiniz pastane, ilk filminizi gördüğünüz sinema, karışık kaset doldurttuğunuz plakçı, ilk flörtünüzle gittiğiniz kafe, konserler izlediğiniz müzikhol, hangisini bulabiliyorsunuz yerinde?

Genç kalarak kutlayacağı nice yaşlara

Aynı şekilde okuduğunuz dergi, evinize giren gazete… Hatırlıyor musunuz onları? Gazete bayii pek kalmadı ya, market raflarında görüyor musunuz adını? Benim çocukluğumdan gazete deyince aklıma gelen ilk görsel mesela, bir meşale. Okumayı bilmesem de adını biliyorum o zaman: Milliyet. Elimden düşmediğinin bir de resmi vardır ki, yıllar sonra hayatımın önemli bir dönüm noktasında bana eşlik edeceğini elbette bilmiyorum, ona geleceğim birazdan.

Haberin Devamı

Okuma yazma öğreniyorum, artık kendime ait bir dergim var: Milliyet Çocuk. O bütün hafta harçlıklarını biriktirip cuma bayiye koşan çocuklardan biriyim ben de.

Büyüyorum, lise ve üniversite yılları, tiyatroya, sinemaya, her yönüyle sanata meraklı biriyim, gene kendime ait, çantamdan eksik etmediğim bir dergim var: Milliyet Sanat. Onun da hayatımda nasıl bir yer tutacağını tahmin etmiyorum henüz.

Ama çok geçmeden belli oluyor: Yazıyla ilgili bir işe yöneleceğim, sanat alanına meyledeceğim, kendime bu doğrultuda bir yol çizeceğim ve bunun için sanatın hiçbir zaman kenar süsü muamelesi görmediği bir yayında kendime yer bulacağım. Tabii ki Milliyet gazetesi. Tabii ki Milliyet Sanat.

Milliyet’te çalışmaya muhabirlikle, röportajlarla / portrelerle başlıyorum, günün birinde köşe yazmaya başlarken bir isim ve bir resim seçmem gerekiyor ve aklıma o çocukluk fotoğrafım geliyor. Elimde Nixon manşetli Milliyet gazetesiyle, yaş iki civarı olmalı. Epeyce bir zaman Milliyet Cadde’de o fotoğrafla yazıyorum, çocukluğumun, evimizin gazetesinde yazıyor olmak, o gazetenin yıllara meydan okuyor olması bana ayrı ayrı gurur vesilesi oluyor.

Haberin Devamı

Sonra işte fotoğrafım ve ben büyüyoruz, Milliyet sayfalarında yıllar yılı okuru olduğum yazarlara komşu oluyoruz. Milliyet’in sanata verdiği kıymet azalmıyor, artıyor. Ayrıca gene kendi ilgili ve hassas olduğum yerden konuşursam, toplumsal cinsiyet eşitliği alanında da öncü adımlar atarak, hatta Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Küresel Medya Birliği’ne dahil olan ilk Türk gazetesi olarak da yaş alırken çağın gerisine düşmediğini gösteriyor. Medyada kadın olduğunuzda, kadın konularında kalem oynattığınızda bunun anlamı büyük oluyor.

2025 Mayıs’ı itibarıyla birlikte büyüme serüvenimiz devam ediyor özetle. Geride bıraktığımız yıllara sayısal verilere girmiyorum, insanların yaş alması yayınlar kadar kıymetli sayılmıyor ne de olsa. Ama onların yaşını söyleyebiliyoruz mutlulukla: Milliyet Sanat üç sene önce 50 yılı devirdi. Milliyet gazetesi ise bu hafta bir Mayıs çocuğu olarak 75. yaşını kutluyor. Geçmişimizden yitip gidenlere karşılık, o gene hayatımızın her dönemine yoldaşlık etmeye devam ediyor. Genç kalarak kutlayacağı nice yaşları olsun.