Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Küçük bir çocuksunuz, “Pamuk Prenses ve 7 Cüceler” masalını dinlediniz, neler öğrenirsiniz? Bir kere güzelliğin (ve beyazlığın) bu dünyadaki en önemli şey ve de başa bela olduğunu. Pamuk Prenses adı üstünde bembeyaz tenli, elma yanaklı, kiraz dudaklı bir kızdır. İkincisi ‘üvey anne’ bütün kötülüklerin anasıdır, adı falan yoktur, ‘kötü kalpli kraliçe’ diye anılır. Kral ölünce hemen kızına eziyet etmeye başlar, güzellik takıntılı olduğu için her gün sihirli aynasına “Benden güzeli var mı bu dünyada?” diye sorar, günün birinde “Var hanım var, Pamuk Prenses var” cevabını alınca da onu ortadan kaldırmaya karar verir.

Haberin Devamı

Hemen avcıya emir verir, “Al bu kızı ormana götür, öldür, kalbini de çıkarıp bana getir ki öldürdüğüne inanayım” der. Dikkat, orman tehlikeli bir yerdir. İşi can almak olan avcı ise aslında vicdanlı biridir, bakar bakar Pamuk Prenses’in ‘güzelliğine ve masumiyetine’ kıyamaz, onu salıverir. Yerine de bir ceylanın kalbini söküp götürür kötü kalpli kraliçeye.

Kalbi çalınan Ceylan’ın masalı

Kurtulan Pamuk Prenses’in sığındığı kulübenin sahipleri olan 7 Cüce kısmına hiç girmiyorum, çünkü bundan sonra sözünü edeceğim masal, o hiç anılmayan Ceylan’ın masalı. Güzellikte ve masumiyette Pamuk Prenses’ten aşağı kalmayan ama insan olmadığı için kalbinin sökülmesinde bir beis görülmeyen, öldürülmesine de o yüzü güzel olduğu için kalbinin de güzel olduğuna peşin peşin karar verdiğimiz prenses dahil kimsenin üzülmediği Ceylan. Ne hissetmiştir, Pamuk Prenses için kurban edilirken? Anlamış mıdır insanların şu ölümlü dünyadaki hırsını? Neden şu dünyaya bir türlü sığışamadıklarını?

Yazar Mine Söğüt, Can Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı “Ormandaki Kalpsiz Ceylan”da o güzel ceylanı almış, hem çalınan kalbinin hem de insana anlaşılmaz soruların peşinde bir maceraya sürüklemiş. Bu cümleyi kurarken maceranın yanına ‘sürüklemek’ten daha olumlu bir kelime bulamadım, bu da insanın maceraya bakışından olsa gerek. Ceylan’ın insana dair buna benzer pek çok sorusu var bu yolculukta sorup keşfedeceği. Sorularını yönelteceği bir de yol arkadaşı. Onun başına gelenleri duyup üzülen ve kalbi çalınan (kalpsiz değil) bir ceylana yardım etmesi gerektiğini düşünen tek kişi; ‘asıl’ masalda adı geçmeyen sekizinci kız cüce. Adı Mantıklı ve “Mantık, Kraliçe’nin öldürtmek istediği bir kıza sahip çıkıldığı gibi, o kız yüzünden kalbinden olan bir Ceylan’a da koşulsuz sahip çıkılmasını gerektirir”.

Haberin Devamı

Mine Söğüt’ün masalı, Pamuk Prenses masalını baştan yazar, satırlar arasında gizli kötülüğe dikkat çekip rolleri ters yüz ederken, buna karşılık olası iyiliğe, dostluğa, yoldaşlığa da bir şans veriyor. Bu böyle olmayabilirdi çünkü. Güzellik gibi kimin tanımladığı belli olmayan bir şey önemli bir değer sayılmayabilir, bir kadın ‘yeryüzünde benden güzeli olmayacak’ diye kafayı yemeyebilir, bir ‘üvey’ anne kendi doğurmadığı çocuğu sevebilir, Pamuk Prenses yaşasın diye bir ceylan ölmeyebilirdi.

Böyle bir ihtimalin peşinden Ceylan ve Mantıklı ile birlikte maceraya ‘atılırken’ (bu daha olumlu oldu bakın) bir yandan da insan denen tuhaf varlığa ve onun kendini hapsettiği dünyaya meraklı bir Ceylan’ın gözünden bakmak, keyifli olduğu kadar düşündürücü. Masala Bahadır Baruter’in çizimlerinin eşlik ettiğini de ekleyelim, ne kadar keyifli olduğu tam olarak anlaşılsın.