Hugo ile uzatma dakikalarında darbeli kafayı vurup beraberlik golünü bulana dek, deyim yerindeyse öldü öldü dirildi Trabzonsporlular! Brezilyalı oyuncu forvetlerin yapamadığını gerçekleştirdi aynı zamanda. Anlayacağınız Trabzonspor direkten döndü!
HK. Ümraniyesporlu oyuncular girdiği net pozisyonları gole çevirebilmiş olsaydı; Trabzonspor, Fatih Karagümrük ve Alanyaspor mağlubiyetlerinin benzerini yaşayabilirlerdi… Mesela Larsen’in çıkardığı bir top var. Umut Nayır’ın harika vuruşunu Uğurcan’ın aynı güzellikte kurtarışı akılda kalanlar…
Kötü oyuna, hatalara ve pozisyon kısırlığına rağmen…
İlk golün asistini yapan Larsen, farkın açılmasını engelleyenlerden, Hugo uzatmalara taşıyan isimlerdi. Ancak uzatmalara damga vuran adam tabi ki Gomez’di.
Gomez penaltı yaptırdı, Yusuf’a harika asist yaparak kendine gelmesine, moral bulmasına yardımcı oldu. En önemlisi Trabzonspor’un tur atmasında başrol oynadı.
Bakasetas’ın kaçırdığı penaltı için de nazar boncuğu olsun diyelim!
Top tekniği yüksek olan oyuncuları,
Taraftarın Abdullah Avcı’nın evinin önünde toplanıp destek, moral vermesi, Trabzonspor Yönetimi’nin Avcı’nın arkasında olduğunu ‘ilan’ etmesi, bordo-mavili takımın tekrar ayağa kalkması için çok güzel hareketlerdi. Zira herkes, iyi olanın yanında olur. Önemli olan, böyle günlerde takıma, teknik adama destek ve moral vermek gerekir.
Tribünlerin de hakkını teslim edelim; iğne atılsa yere düşmezdi.
Sahaya dönüp, ilk yarının kısa bir özetini yapacak olursak; uzatmaların uzatması hariç, bordo-mavililer, Medipol Başakşehir’e pozisyon vermedi. Her oyuncu canını dişine taktı, iyi alan daralttılar, ön alan baskısıyla rakibi hataya zorlayıp pozisyon buldular ama onca pozisyondan birine 21’de damga vuran Bakasetas oldu.
Aylar sonra sahalara dönen Peres’in, Emre Belözoğlu’nun takımını tek kanatla oynamaya mahkûm ettiğini de hatırlatalım.
Bu tip maçlarda ikinciyi atmanız gerekir. İkinci yarının hem başında Trezeguet ve Gomez ile kaçırdıkları pozisyonlar sonrası oynanan dakikalar Trabzonsporlulara soğuk ter
Maçın hemen başında Trezeguet ile Umut Bozok, girdikleri pozisyonda ‘ben atayım’ sevdasında değil de uygun pozisyonda olan Naci’ye topu vermiş olsaydı; Trabzonspor’un maça önde başlaması işten bile değildi. Öne geçmiş olsalar ev sahibi takım geniş alanda, Trabzonspor alan daraltarak, bekleyerek oynamaya başlayacaktı ki...
Trezeguet ile Umut Bozok’un yapmadığı yardımlaşmayı, Trabzonspor’un kapısından dönen, transferi yılan hikayesine dönen Efecan, takım arkadaşlarıyla yaptı ama… Son şampiyon Trabzonspor’u deyim yerindeyse yerle bir etti, attı, attırdı, oynadı, oynattı Efecan…
Trabzonspor’un bu sezon transfer ettiği 13 oyuncudan oynayanlara bakın, bir de almadığı Efecan’ın yaptıklarına bakın!
Oyunu kendi sahasında kabul eden, alan daraltarak oynayan ev sahibi, ilk atağında golü bulunca, her anlamda dağılan, geniş alanlar bırakan Trabzonspor’un kalesine her gidişinde gol olup yağdı; altı defa geldiler, elleri boş dönmediler.
Maçın başında Trezeguet ile Umut kaçırdı kaçırmasına da, Trabzonspor defansı da adam kaçırmakta sabıkalı! Vallahi
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin kazanarak devam ettiği Süper Lig’de Trabzonspor’un kaybetmeye tahammülü yoktu. Zira sezon başından bu yana o kadar çok kaybettiler ki… Bu hafta da kaybetmiş olsaydılar; Trabzonspor adına yazılacak ve de söylenecek ilk cümle ‘Son şampiyon çok erken havlu attı!’ olabilirdi.
Bitexen Giresunspor, hafife alınacak takım değil. Bazen deplasmanlarda inanılmaz skorlara imza atıyorlar, attılar da. Mesela bu sezon Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi İstanbul’da devirdiler.
Doğrusunu söylemek gerekirse dün gece de istedikleri gibi başladılar; Trabzonspor’a oranla ne yaptığını ve nasıl oynanmasını gerektiğini bilerek. Tıpkı İstanbul’da Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı oynadıkları gibi; oyunu kendi yarı alanında kabul edip, kaptıkları toplarla rakip kaleye gitmek. O anlamda bir iki kez de Trabzonspor kalesini yoklamadılar değil…
Bordo-mavililer al gülüm, ver gülüm oyunuyla başladı. Üstelik kanatlardan biri yok, yüksek tempo senelik izindeydi. Topu ayağına olan bir şeyler yapmaya çalıştı,
Maçtan önce birileri yüz kişiye bu maçın skorunu sorsaydı, o yüz kişiden bir Allah kulu çıkıp da
‘Fenerbahçe maçında taraftarını mest eden oyuncuların sahada tanınmayacak halde kötü oynayacaklarını, haftalardır galibiyete hasret Karagümrük’ün Trabzonspor’a tarihi fark atacağını, bir o kadar da kaçıracağını söylemiş olsaydı, alacağı cevap ‘ayaz soğuğunda bayağı üşütmüşsün!’ olurdu…
Çünkü sahada, çok değil dört gün önce Fenerbahçe’yi iyi oynayarak yenen, şampiyonluk yarışında ben de varım diyen bir Trabzonspor olacaktı.
Gel gör ki Fenerbahçe galibiyeti, her maçın hikayesinin farklı olduğunu unutan Trabzonsporlu oyuncuları bayağı havaya sokmuş.
Aksi halde uzatmalar dahil her oyuncu her dakika takım oyunundan, mücadeleden uzak kafasına göre takılmazdı. Kaleciden yedek kulübesindeki oyunculara varıncaya dek; tanıyana aşk olsun… Kulübeden sahaya girenlerin de zerre katkısı olmadı!
Halbuki Trabzonspor, Fenerbahçe’yi iyi mücadele
Trabzonspor kadro mühendisliğindeki yanlış planlamanın sıkıntısını yaşadı 13 hafta.
Transfer edilen 13 oyuncu; bazı mevkilerde bolluk, bazı mevkilerde yokluk, katkı verecek oyuncuların son tahlilde alınması ve beklentinin altında kalan bazı oyuncular… Visca, Perez ve Dorukhan’ın sakatlıkları da bunlara eklenince…
Doğal olarak Dünya Kupası maçlarından dolayı verilen arayı iple çekenlerden biriydi Abdullah Avcı.
Gelinen noktada en çok merak edilen Trabzonspor’un arayı nasıl değerlendirdiğiydi…
Amma velakin bir gerçek var ise; o da derbinin Trabzonspor adına sezonun kırılma maçı olacağı; galibiyet halinde yarışa devam edecekleri, mağlubiyette ‘bu senelik bu kadar’ diyecekleri, beraberlikte durumu idare edeceklerdi…
Fenerbahçe de son şampiyonu yarışın dışına itmesi için her şeyi yapacaktı.
Maça gelince…
Naci Ünüvar’ın mükemmel oyunu, attığı goller Trabzonsporluları ne kadar mest etmişse, Gbamin’in rahatsızlanarak oyundan çıkması da o derece can sıktı!
Neyse ki korkulan olmadı; maç sonrası Abdullah Avcı’nın yaptığı açıklamada ‘Başının döndüğünü, o yüzden oyundan alındığını söyleyerek’ Trabzonsporlularının içine su serpti.
Zira Gbamin, Trabzonspor’un ayağa hızlı ve isabetli pas oyununda takımın mimarlarından. Hele birinci bölgeden topla çıkmada, geçiş oyunlarında bordo-mavililerin eli, ayağı. Derbide Trabzonspor’un ona çok ihtiyacı olacak.
**
Naci için birkaç kelime etmek gerekirse:
İlk gol, Bakasetas’ın Umut’a yaptığı asist öncesinde Bakasetas’a verdiği klas pas dikkatinizi çekmiştir! Evet, iki gol attı, bir topu direkten döndü ancak akıl dolu pası da gol kadar önemli idi. Defalarca izlenmesi, alt yapılarda genç oyunculara gösterilmesi gereken bir harekettir, pozisyondur.
Naci çok yetenekli, zeki ve gelişim gösteren bir oyuncu. Zaten Hollanda’da herkesin
Hem okurun ricasını ‘emir’ kabul ederek daha önce köşemizde yayımladığımız hikâyeyi bir kez daha yayımlayalım, hem de yeri gelmişken ne kadar üzgün olduğumuzu paylaşalım istedik!
**
Sene 1981…
Sovyetler Birliği'nin Kızılordu’sunda genç bir askerim.
Türklük yasak, İslam yasak…
Müslümanlık hakkında tek bildiğimiz; Allah'a inanmak.
**
Ne namaz ne oruç diye bir şeyin varlığından haberimiz yok.