Finansal Fair Play ve takımlarımız

24 Ocak 2016

Millet olarak aklımız başımıza genellikle sonradan gelir. Kulüplerin mali işlerinde de durum bundan farklı değil. Doğrusunu söylemek gerekirse işin içinde yabancılar (UEFA) olmasa biz yine bu işten sıyrılmanın bir yolunu bulurduk ama bu kez kazın ayağı öyle değil ve durum oldukça ciddi.

Bugün kabak Galatasaray’ın başına patlamış durumda ve her ne kadar bomba geçenlerde patladı gibi görünse de mevzunun en az iki yıllık geçmişi var ve tabiri caizse gol, göstere göstere geldi. Galatasaray özelinde detaylı değerlendirmeleri geçenlerde şu yazıda yapmıştım: http://www.milliyet.com.tr/a--can-nizamoglu-galatasaray-seneye-avrupa-da-yok-mu--2143135-skorer-yazar-yazisi/ Bu değerlendirmelere bir ekleme de şudur: uluslararası bağımsız bir denetleme şirketi olan Deloitte’un hazırladığı “Para Ligi” raporuna göre Galatasaray elde ettiği 159milyon avro ile geçen sezon Avrupa’nın geliri en yüksek 21. takımı oldu!

Avrupa’nın en çok kazanan ilk yirmi takımı ve onların milyon avro bazında yıllık kazançları ise şu şekilde:

Görüldüğü gibi Real Madrid, Barcelona ve Man. United, yılda 500 milyon avrodan fazla gelir elde etmek suretiyle futbol pastasının önemli bir kısmını ellerinde tutuyor ve bu

Yazının Devamı

Beşiktaş'ın hakkı Beşiktaş'a

28 Aralık 2015

Beşiktaş’a tüm futbol kamuoyu büyük bir teşekkür borçlu. Çünkü siyah beyazlılar yüksek performanslarının karşılığını ilk yarı liderliği ile alarak “futbolun adaleti yok” klişesini auta çıkarmayı başardı. Bugün hangi takım taraftarı olursa olsun tüm futbolseverler Beşiktaş’ın hakkını Beşiktaş’a verecektir.

Birkaç cümleyle genel bir analiz yapmak gerekirse Beşiktaş, her sene üzerine biraz daha koyan üç yıllık bir eser. Bu çorbada Önder Özen’in de tuzu var, Biliç’in de. Bu hazır hamur üzerinde Şenol Hoca’nın yapması gereken sadece şekil vermekti ve o da bu işi şu ana kadar gayet iyi yaptı.

Beşiktaş’ın ligin ilk yarısında attığı 41 golün hepsi birbirinden güzel. Bu güzellik son vuruşlardan ziyade gollerin organize olmalarından kaynaklanıyor. Oğuzhan ve Sosa’nın şefliği ve çilingir özellikleri, Quarejma ve Gökhan’ın yetenekli ayakları, Atiba’nın emsalsizliği ve Olcay’ın jokerliği Beşiktaş’ın hem göze hoş gelip hem de puan cetveline yansıyan başarısının yapı taşları. Fakat Şenol Güneş’in bir öğrencisi daha var ki o, yaptıklarıyla az önce saydığım tüm isimlerin değerini biraz daha artırıyor: Mario Gomez.

Sezon başı değerlendirmeleri yapılırken Beşiktaş için yapılan yorumların

Yazının Devamı

Fernandao utanmadı

14 Aralık 2015

Evet, her takımın bir 10 numarası olmak zorunda değil. Fakat 10 numaranız yoksa rakip kaleye organize bir şekilde gidebilmek için bir iki tane 9 hatta 9 buçuk numaraya ihtiyaç duyarsınız. Fenerbahçe’de ortasaha oyuncularından Topal ve De Souza 6 buçuk, Ozan da 7 buçuk numara. Hâl böyleyken ve orta alan bu üçlüye emanet edildiğinde Fenerbahçe çok iyi bir “beraberlik yeter” takımı oluyor.

Geçen hafta penaltıya neden olan, hafta içinde de takımını sorumsuzca on kişi bırakan Diego’nun çok iyi durumda olduğunu söylemek zor fakat sarı lacivertlilerin bu zengin kadrosunda alternatifi olmayan tek isim Diego.

Geçen hafta da yazmıştım, Fenerbahçe’nin oyun planı “bir şekilde” gol atma üzerine. Ama bu gol 10. dakikada gelir ama 90’da ama hiç gelmez. Bu anlayışın Fenerbahçe taraftarını, hele hele elde böyle bir kadro varken tatmin etmesi imkânsız. Eminim çoğu Fenerbahçeli 1-0’lardan ziyade 4-3’lük galibiyetleri yeğler. Çünkü dört gol atabilmek için bir plana sahip olmanız gerekir ve bu da göze hoş gelen bir oyun demek. Kadıköy’de Büyükşehir Belediespor’a “bir şekilde” taktiği ile oynadığınızda kazansanız dahi beklentiyi karşılayamazsınız.

Fenerbahçe'nin, maç devam ederken ısınan

Yazının Devamı

Fenerbahçe bir şekilde

11 Aralık 2015

Bu sezon Fenerbahçe taraftarının en büyük derdi, takımlarının beklentilerini karşılayamaması.

-Peki, beklenti ne?

-Fenerbahçe’nin, PSG performansı göstermesi.

-Bu beklenti abartılı mı?

-Fenerbahçe’nin kadrosu göz önüne alındığında pek değil.

-O zaman sorun ne?

-Sorun öncelikler.

Artık herkesçe malum, Pereira’nın kafasında “önce gol atmaya bakalım, yediğimizden fazla attığımız sürece sorun olmaz. Hem bu anlyışla, dişimize göre rakipler karşısında çok farklı galibiyetler de elde ederiz” gibi bir düşünce yok. Onun düşüncesi “aman gol yemeyelim, nasıl olsa bir şekilde atarız” şeklinde. Bu nedenle Fenerbahçe değişik ve etkili savunma planları olan ama hücumda oldukça kısır bir takım haline geldi. Nitekim sarı lacivertliler hem ligde hem de Avrupa’da başarılı bir performans çizerken her maç farklı ve plansız bir şekilde goller buluyor ve önceliğin hücum olmaması Fan Persi ve Fernandao tartışmasını sürekli gündemde tutmakla birlikte bu iki oyuncunun da tabiri caizse çok “susuz” kalmasına neden oluyor.

Yazının Devamı

UEFA'da Fnerbahçe'ye sarı kart

22 Kasım 2015

Fenerbahçe’nin geçtiğimiz sezon (1 Haziran 2014 - 31 Mayıs 2015) mali tablolarındaki durumu hiç de iç açıcı değildi. Zira dönem 45.9 milyon lira zararla kapanmış, kulübün kısa vadeli borçları 477.5 milyona ulaşmış ve özkaynakları -422 milyon lira olmuştu.

Daha fazla finansal veri verip kafa karışıklığı yaratmak istemem ama sarı lacivertlilerin finansal durumunu tek cümle ile özetlemek gerekirse: Fenerbahçe Sportif A.Ş. başka bir sektörden normal bir şirket olsa faaliyetlerine devam edemezdi. Fakat spor kulüplerinin kendine has özellikleri, gelir beklentileri ve benzeri unsurlar dikkate alındığında durumları, diğer şirketlerden farklı olabiliyor; tabi belirli bir noktaya kadar.

31 Mayıs 2015’te biten dönemden sonra sarı lacivertlilerin 1 Haziran 2015-31 Ağustos 2015 mali tablosu da açıklandı. Bu 3 aylık dönemdeki iyi haber şirket gelirlerinin geçtiğimiz dönemin ilk üç ayına göre %174 artması ve bu sayede faaliyet kârının uzun bir aradan sonra pozitife dönmesi. Kötü haber ise gelirlerdeki bu büyük artışa karşın 3 aylık dönem sonunda yine 27 milyon lira zarar edilmiş olması. Zararın nedeni de yüksek finansman giderleri.

Hâl böyle olunca daha önce Beşiktaş ve

Yazının Devamı

Galatasaray seneye Avrupa'da yok mu?

5 Kasım 2015

Galatasaray 2015 yazını çok sessiz geçirdi. Tabiri caizse eller bir bir dünya yıldızlarını kadrosuna katarken sarı kırmızılılar “lütfen” bir Podolski transfer dışında herhangi bir hamle yapmadı. Bu duruma taraftarın tepkisini azaltmak için başkan Özbek “ha bugün ha yarın” veya “eli kulağında” gibi beyanatlarda bulunup kendilerinin de kadrolarını starlar ile güçlendireceklerini açıkladı hatta İbrahimoviç isminin dillendirilmesine sarı kırmızılı yönetimden hiç itiraz gelmedi.

Hamzaoğlu tarafında ise beyanatlar sürekli eldeki kadronun yeterli olacağını yönünde oldu. Yerli oyunculara sahip çıkıldı, hatta onların ücretlerine kamuoyunda şaşkınlık yaratacak şekilde yüksek zamlar yapıldı.

Aslında tüm bunların tek ve hiçbir zaman açıklanmayan bir nedeni vardı: Galatasaray’ın finansal durumunun çok kötü olması.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki Galatasaray’ın kötü mali durumunun bir sır gibi saklanma nedenini anlamış değilim. Başkan Özbek kendisini defalarca zor durumda bırakan “çok yakında bombayı patlatacağız” açıklamasını yapmak yerine açıkça “biz de çok isteriz ama maddi durumumuz bu sene büyük transferler yapmamıza olanak vermiyor” dese buna hangi taraftar ne diye itiraz ederdi?

Yazının Devamı

Pereira'nın korkusu

26 Ekim 2015

Derbi ile ilgili aslında söyleyeceğim çok az şey var. Zira konu yine Vitor Pereira ve Portekizli teknik adam ile ilgili birçok şeyi bir önceki yazıda belirtmeye çalışmıştım. https://www.milliyet.com.tr/a--can-nizamoglu-pereira-dan-sevgilerle-2127021-skorer-yazar-yazisi/

Pereira, Ayaks maçından sonra “bugüne kadar hiç bu kadar iyi bir seyirci topluluğum olmamıştı” dedi. Bu ifade son derece doğru, fakat eksik. Çünkü Portekizli teknik adamın bu güne kadar hiç bu kadar iyi bir kadrosu da olmamıştı ve kuvvetle muhtemel hiçbir zaman olmayacak. Fakat onun gerek taktik anlayışı gerekse oyuncu tercihlerindeki büyük hataları, bu kapasiteli oyuncu topluluğunun bir türlü bekleneni verememesine neden oluyor.

En başta söyleyeyim, Fenerbahçe’nin sorunu bireysel değil takım bazında. Zira gerek ilk on birde gerekse yedek kulübesindeki oyuncular kendilerini bir değil iki üç kere kanıtlamış isimler. Sarı lacivertilerde eksik olan şey çimento, ki bu da usta başının; teknik direktörün işi.

Pereira’nın Van Persi ile yıldızının -sebepsiz yere- barışmadığı aşikâr. Son iki maçtır Hollandalıyı “lütfen” oynattığını düşünüyorum ki iki seferdir ikinci yarıda onu oyundan almaları bu düşüncemi

Yazının Devamı

Pereira'dan sevgilerle

5 Ekim 2015

Bugüne kadar Vitor Pereira için hep savunma pozisyonundaydım ve hem onun hem de takımın yeniliği nedeniyle kendisine biraz daha zaman tanınması gerektiğine inanıyordum. Fakat Portekizli teknik adam her maç bilakis artırması gereken kredisini ısrarla ve inatla, güneş görmüş kar misali eritti ve nihayet tüketti.

Van Persi konusu

“Kimse Fenerbahçe’den büyük değil” klişesine girmeyelim. Elbette değil. Fakat dünyanın en ünlü futbolcularından biri, milli takımının en çok gol atan oyuncusu, İngiltere’de herkesin “bu adam Türkiye’ye nasıl gitti?” diye sorduğu bir futbolcu Türkiye’ye geliyorsa onu yedek kulübesine mahkum edemezsin. Hâl böyle olursa o da “ben o zaman Manchester’dan niye geldim, beni neden aldınız?” diye sorar ve bunları sormakta haklı da olur. İnanın Van Persi milli takım kampında arkadaşlarına başına gelenleri anlatsa “bizim hoca benim yerime Brazilyalı forveti oynatıyor” dese sadece Huntelaar veya Krul değil kadronun en genç oyuncusu Tete bile bu işe bir anlam veremez, güler. Velhasıl Van Persi’nin ısınırken tribündeki taraftarların utanmasına neden olan durumu hem psikolojik hem de teknik açıdan doğru değil. Pereira eğer bu futbolcuyu taktik icabı oynatmıyorsa

Yazının Devamı