Beşiktaş mı Fenerbahçe mi?

12 Nisan 2016

Beşiktaş da kolay kazanamıyor. Fakat siyah beyazlıların bir geçer akçesi var ki o da gol atabilmek.

Şampiyonluk yarışındaki iki aktörden biri savunmacı diğer hücumcu. Eğer bu lig Seri A olsaydı muhtemelen Fenerbahçe ligi Beşiktaş’ın üzerinde tamamlardı fakat Süper Lig’de takımların savunma yönleri güçlü olmadığından savunandan ziyade hücum eden takım avantajlı oluyor. Elbette bu sizin hiçbir şey yapmadan gol atacağınız anlamına gelmiyor. Anlaşılması gereken, eğer rakibin savunma zaaflarının üzerine giderseniz karşılığını alırsınız.

Beşiktaş’ın çok etkili bir orta sahası var. Oğuzhan’ın karnesi 8 gol 8 gol pası, Sosa aynı sayıda gol daha fazla gol pası, Gökhan ve Quaresma da oynadıklarında yine ortalama 6-7 gol ve gol pasına imza attı. Santrafor Gomez ise dün akşam 23. golünü atarken onun yedeği konumundaki Cenk bile bu sene 15 kez ağları havalandırdı.

Diğer taraftan Van Persi, Fernandao, Mehmet, Ozan, DeSouza hatta kanat oyuncuları Alper, Volkan, Nani ve Markoviç’i dahi toplasanız bu rakamların yanından dahi geçemediklerini görürsünüz.

Diğer taraftan Beşiktaş’ın savunmada çok ciddi sorunları var. Sadece maçtan maça değil maç içinde de savunma oyuncuları değişiyor.

Yazının Devamı

Pereira'nın inadı

10 Nisan 2016

Vitor Pereira ile ilgili sezon başından beri aynı şeyleri söyleniyor. Bunları tekrarlamaya gerek yok. Sadece onun dünkü maçtan sonraki açıklamaları her şeyin zirvesi oldu: “Volkan’ı yorulduğu ve savunmaya yardım etmediği için oyundan aldım, Ozan da savunma değil hücuma katkı vermek için oyuna dahil edildi.”

Lafı fazla eğip bükmeye gerek yok. Fenerbahçe bu sezon bir iki maç dışında hiçbir maçı rahat kazanamadı, kazandığı maçlarda çok zorlandı. Özet görüntülerde iyi oynamış gibi görünse de, maçları stadyumda izleyen taraftarlar hemen hemen her maçtan sonra evlerine mutsuz döndü.

İşin en kötüsü de bu durumu değiştirmek için en ufak bir girişimde bulunulmadı. Pereira hiçbir şeyden ders almadan takımı sekiz savunma oyuncusuyla oynatmaya, santraforu yalnız, golü ise karambollere bırakmaya devam etti.

Düşünüyorum da Aykut Kocaman ile Fenerbahçe’nin yolları ayrılırken neden Kocaman’ın takımı çok savunmacı oynatması ve bundan başta taraftarlar olmak üzere camianın genelinin memnun olmamasıydı. Bugün gelinen noktada Fenerbahçe o döneme kıyasla daha da savunmacı bir takım oldu ve elinde Fenerbahçe’deki olanakların yarısına dahi sahip olmayan Aykut Kocaman sarı lacivertlileri alt

Yazının Devamı

Fenerbahçe'ye bir teknik direktör daha lazım

3 Nisan 2016

RvP’nin, kaleciden sekip önünde kalan topu ağlara gönderememesi, Nani’nin ortasında Kayer’in müsait pozisyonda topu dışarıya atması, yine Kayer’in iki metre yanındaki arkadaşı yerine topu taca atması Fenerbahçeli futbolcuların Osmanlıspor maçına kafa olarak iyi hazırlanamadıklarının kanıtlarıydı. Futbolda hiçbir rakip karşısında gevşeklik hakkınız olmadığı gibi bu gevşekliği ligin üst sıralarında kendine yer etmeye çalışan bir rakip karşısında gösterirseniz beraberliğe sevinir durumda kalabilirsiniz.

Teknik açıdan bakıldığında ise şunu düşünüyorum: acaba Pereira maça başladığı on bir ile maçı kazanacağını düşünüyor muydu? Eğer yanıt evetse bu hiç mantıklı değil çünkü bu on bir bazı maçları kazanmış olsa da kazanmakta oldukça zorlanan, kazandığından hiç bir şey anlaşılmayan bir on bir. Özellikle ligin son haftalarına girilmişken maça bu zor kazanan on birle maça başlamak yanlıştı.

Eğer Portekizli Hoca, maçı ilk yarıda tutup ikinci yarıda kazanmak gibi garip bir taktik uyguladıysa o zaman ortada daha büyük bir sorun var demektir. Zira Fenerbahçe’nin hele hele Kadıköy’deki maçtaki planı böylesine riskli olamaz. Bu durumda kendisine “madem kazanacak on bir ikinci yarıdakiydi,

Yazının Devamı

Braga maçının hakemi kötüydü

19 Mart 2016

Fenerbahçe’nin büyük umutlarla gittiği Portekiz’den eli boş dönmesinin en öncelikli nedeni maçın hakeminin kötü niyeti sonra da sarı lacivertlilerin yakaladıkları pozisyonları gole çevirememeleri, on kişi kaldıktan sonra iyi savunma yapamamaları, maçın sonlarında kontrolü kaybetmeleri vs oldu.

Maçla ilgili çok şey söylenebilir ve zaten söylendi de. Benim söyleyeceklerim maçta yaşananlardan ziyade sonrasında olanlar ve birbirimize tepkilerimiz ile ilgili.

Sanıyorum farklı takım taraftarları arasındaki münasebet bu taraftarların birbirleri ile mücadelesi şeklinde başladı. Başta hepimiz diğerini yenmek istiyor, kazanınca büyük mutluluk duyuyor, kaybedince de derin bir üzüntü içine giriyorduk. Bu aşamada anormal olan hiçbir şey olmadığı gibi aslında yaşananlar sporun ve mücadelenin doğal bir sonucuydu.

Sonra bir ara ikinci aşamaya geçildi. Bu aşamada rakibimizin sadece bize değil, başka takımlara da kaybetmesinden zevk almaya başladık. Öyle ya, onunla yarış halindeydik ve onun her türlü tökezlemesi bizim işimize gelirdi. Böylece, rakibimiz ile şampiyonluk, kupa, prestij adı ne olursa olsun verdiğimiz her mücadelede, kazanmamız kadar onun kaybetmesi de bizim için mutluluk

Yazının Devamı

Savunan Kazandı

1 Mart 2016

Dün akşam Fenerbahçe’nin ilk on birini kimin yaptığını bilemiyorum ama bunu Vitor Pereira’nın yaptığına inanmak zor. Zira orta alanda Diego ile takımın hücum gücünü artırarak, son haftalarda formsuz olan Nani’nin yerine Alper’i monte ederek ve tekrar gereksiz bir Fernandao macerasına girmeyip Van Persi’ye görev vererek Portekizli teknik adam Fenerbahçe’deki kariyeri boyunca bir maçta en doğru kadroyu sahaya sürmüş oldu.

Maça 1-0 önde başlamak -ki bu golden önce faul olup olmadığı muhtemelen çok tartışılacak ve bence de faul yoktu fakat gol olmasının nedeni faulden ziyade Beşiktaş savunmasının Volkan’ı unutmasıydı- Fenerbahçe gibi çok zor gol bulan bir takım için büyük bir avantajdı. Zira Fenerbahçe savunmacı, Beşiktaş ise hücumcu bir takım ve bu nedenle Fenerbahçe atmayı, Beşiktaş ise yememeyi diğeri kadar iyi yapamıyor. Maçın özeti; 1-0’dan sonra Fenerbahçe en iyi yaptığı savunma işini yapma ve maçı bu şekilde kazanma fırsatını elde edince bu fırsatı geri çevirmedi.

Beşiktaş’ın Fenerbahçe’den daha iyi top yapacağını kestirmek zor değildi ve özellikle ikinci yarı bu özellik kendini iyiden iyiye hissettirdi. Nitekim Fenerbahçe’nin sağlam orta alanı, Beşiktaş’ın Oğuzhan

Yazının Devamı

Tribün kapatma haksızlığı

20 Şubat 2016

Passolig uygulamasını kimileri hiç sevmedi kimileri ise onun faydasına inandı. Uygulamanın karşıtlarının en büyük sıkıntısı yeni bir şey satın alma zorunluluğu ve maçlara eskisi gibi istedikleri zaman rahatça gidemeyecek olmalarıydı. Passolig’in gerekli olduğunu düşünenler ise bu uygulamanın futbolun değerini arttıracağını Avrupada’da benzer uygulamalar olduğunu ve onun adeta bir medeniyet göstergesi olduğunu savundular; zira Passolig sayesinde her taraftar tabiri caizse kayıt altına alınacaktı.

Geçtiğimiz sezonlarda küfürlü tezahürat olduğunda bütün stada ceza vermek veya maçları sadece kadın ve çocukları izlettirmek gibi dahi yani cezalarımız vardı. Fakat bu cezaların hiçbirisi bu sezon uygulanan tribün kapatma kadar yanlış ve hukuk dışı olmamıştı. Çünkü taraftarının kötü tezahüratından dolayı bir takımın bir sonraki maçını seyircisiz oynatarak hem taraftarlara, hem kulübe, hem de takıma bir ceza verdiğinizde bu, bir nebze anlaşılabilir. Fakat bir tribünde bazı taraftarların yaptığı kötü tezahürattan dolayı o gün o tribünde olan herkese ceza verirseniz bu cezanın hiçbir anlaşılabilir ve hukuki tarafı olmaz. Bu durum, bir mahallede olan olaydan sonra failleri

Yazının Devamı

Obradoviç ve Pereira

6 Şubat 2016

Dışarıdan bakıldığında Fenerbahçe’nin 13 maç sonra kaybetmesini bir “iş kazası” olarak nielendirebilirsiniz; fakat daha yakından bakıldığında durum öyle değil.

Fenerbahçe’nin, ekstra savunmaya dönük anlayışıyla, herhangi bir gol planı olmadığı ve kazandığı maçları hep “bir şekilde” kazandığına dair ifadeler bu köşenin yabancısı olmayanlara çok tanıdık gelecektir. Bugün söz konusu risk gerçekleşti. İşte bu nedenle Antalyaspor hezimeti kaza değil.

Galatasaray’ın bir döneme olumsuz anlamda damga vurmuş bir ortasaha üçlüsü vardı: Barış Özbek, Ayhan Akman ve Mustafa Sarp. Bu üçlü gerek savunma gerekse hücum başarısızlıkları nedeniyle sarı kırmızılı taraftarlara tabiri caizse “illallah” dedirtmişti.

Bugün Pereira, Fenerbahçe’nin merkezini anlaşılmaz bir ısrarla Topal, DeSouza ve Ozan şeklinde yapmakla hem bu iyi oyunculara hem de takıma zarar veriyor.

Yanlış anlaşılmasın, bu üç oyuncu ligin en iyi ilk beş savunmaya dönük orta saha oyuncuları arasında fakat üçü de aynı ve artık çok yoruldular. Kaldı ki bu üçlünün toplam gol sayısı bir elin parmaklarını dahi geçmiyor. Asistleri veya oyun kurma özellikleri hak getire. Durum bu olunca Fenerbahçe çok zor gol atıor, geriye düşülen

Yazının Devamı

Fenerbahçe taraftarı mutsuz

31 Ocak 2016

Her ne kadar maçın 117. dakikasında Ülker Stadyumu’nun tribünlerinden “Vitor Pereira” tezahüratları yükselse de Fenerbahçe taraftarı, bu sene birçok kere olduğu gibi, Kayserspor maçından da istediğini alan ama yüzü gülmeyen bir şekilde ayrıldı bana kalırsa.

Adına ister Morinyo ekolü deyin (ki Morinyo takımlarının bu derece katı savunma mertebesine ulaştıklarını hatırlamıyorum) ister bu oyunu 2004’te Avrupa şampiyonu olan Yunanistan’ınkine benzetin ortada su götürmez bir gerçek var ki Fenerbahçe bu sene besin değeri yüksek ama tadı hiç de güzel olmayan bir sebze yemeği gibi.

Ozan, Topal ve DeSouza ile ilgili konu malum ve bu durum Fenerbahçe’nin kısırlığının en önemli nedeni. Fakat bu konuda önemli bir ilave de şu olabilir, bu oyuncular arkadaşlarını pozisyona sokamadığı gibi kendileri de son vuruşlarda oldukça beceriksiz. Bu üç oyuncunun bu sezon attığı toplam gol sayısına bakılırsa durumun vahameti anlaşılacaktır.

Fenerbahçe’nin çok iyi savunma oyuncuları var. Forvet ve kanatları da gıpta edilecek cinsten. Fakat oyunun merkezindeki tatsızlık tüm takıma sirayet ediyor. Mevcut kadroda bu derdin tek dermanı Diego ve onun da yedek soyundurulması sarı lacivertlileri hücumda

Yazının Devamı