Finansal Fair Play Raporu - 16/17 ilk 6 ay

23 Ocak 2017

Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ilk altı ay finansal sonuçları açıklandı. Trabzonspor’un sonuçları henüz KAP’a bildirilmediği için o konuda henüz bilgimiz yok. Buraya rakamlarla dolu bir tablo koymak yerine kulüp bazında bilgi vermek daha faydalı sanırım.

Her şeyden önce söylenmesi gereken şu ki, ilk çeyrekte geçmiş dönemlere göre daha olumlu olan finansal tablolar, dönemin yarısına gelindiğinde olumsuza dönmüş, kulüplerin borçları artmış ve kârlılıkları azalmış. Bu durumun ortaya çıkmasında dövizdeki artışın payı büyük ama kulüp yönetimleri de hiç masum değil.

Beşiktaş üç kulüp arasında ehvenişer. Siyah beyazlıların gelirleri geçen seneye (geçen sene daima geçen senenin aynı dönemi anlamındadır) göre %29 artarken bu artış finansman gideri dışındaki giderlerde yaklaşık %14 civarında kaldığı için normalde kulübün kârlılığı da artmalıydı. Fakat kulüplerin dövizli borçları nedeniyle devreye giren ve son dönemde çok hızlı artan finansal giderler Beşiktaş’ın yarı dönem kârının %8.80’de kalmasına neden oldu. Ayrı oran geçen sene %-11.9, bu yıl ilk çeyrek sonunda ise %25.9’du. Fikret Orman ve arkadaşlarının mali performansları görece oldukça iyi ve bu durum onları

Yazının Devamı

Fenerbahçe 3. olur

19 Ocak 2017

Geleneksel futbol anlayışında oyunun merkezinin orta saha olduğu tartışmasız. Modern futbolda da orta saha oyuncuları sahte 10 numara, sahte 9 numara, uçtan uca (box to box) gibi değişik formlara sokulsa da bunların hiç biri onların değerini azaltmadığı gibi aslen bu bölgenin ve bu bölgede oynayan oyuncuların ne kadar önemli olduğunu gösteren detaylar oluyor.

Futbolda en sevilen ve hayran olunan oyuncuların santraforlar olduğu gibi yanlış bir algı vardır ama aslen bu özellik orta saha oyuncularındadır; özellikle de hücumcu orta saha oyuncuları. Hemen şimdi zihninizi yoklarsanız aklınıza gelen en iyi futbolcuların genellikle bu bölgeden olduğunu görürsünüz.

Bu denli hayati bir bölge Fenerbahçe’de neredeyse iki sezondur eksik. Takım kadrosunda ileriye dönük orta saha bölgesinin son temsilcisi olan Diego’nun da oldukça yanlış bir kararla takımdan ayrılmasından sonra kadroda bu bölgenin oyuncusunun kalmaması, bu sezonun başında takıma dönen Salih’in bekleneni verememesi, Alper’e de o bölgenin formasının bir beden büyük gelmesi Fenerbahçe’nin elini kolunu bağlıyor. Bu koşullar altında Advokaat kanat oyuncularından en yüksek verimi almaya çalışıp, takımın yaratıcılık

Yazının Devamı

Olcay

16 Ocak 2017

Onun 2012 yılında Oğuzhan ile birlikte Beşiktaş’a gelişi ve ertesi yıl bu gelişlere Gökhan Töre’nin de eklenmesi akıllara 80’lerin başındaki Metin-Ali-Feyyaz veya 80‘lerin sonundaki Oğuz-Aykut-Rıdvan üçlüsünü getirmişti. Olcay-Oğuzhan-Töre üçlüsü eski efsane üçlüler kadar sükseli değildi, zira ne onların kapasiteleri ağabeyleri kadar yüksek ne de modern futbol bu tür üçlülerin çıkmasına izin veriyor ama yine de bu üçlü Beşiktaş’ın yeni ve aktif simasının en önemli karakterleriydi.

Önce Samet Aybaba, sonra da Slaven Biliç gibi doğru ve Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkışmayan teknik direktörler ile günden güne gelişmesinin yanı sıra Sosa ile desteklenip, Atiba ile güçlenen bu üçlü, Beşiktaş’ın her geçen gün bir öncekinden bir adım daha ileri gitmesini sağladı ve nihayetinde takıma Mario Gomez’in katılması ve kaptan köşküne de Şenol Güneş’in geçmesiyle zirveye ulaşıldı; dört başı mamur bir şampiyonluk geldi.

Oldukça karmaşık görünen futbolda, başarının aslında iki temel unsuru var: iyi kadro ve uyum. Bu iki unsur takımınızda ne kadar varsa başarı olasılığınız da aynı oranda yüksek demektir. Kadronuz yeterince iyi değilse, takım içi uyumunuz iyi olsa da uzun vadede

Yazının Devamı

Kıyas

26 Aralık 2016

Beşiktaş ligin ilk yarısı olarak tanımlanan dönemi 35 puanla bitirdi ama geride kalan 16 haftada 35 puanlık oynamadı. Burada kastım hakem hataları değil. Buna futbolun adaletsizliği diyebiliriz. Hani olur ya her maçın skoru sahadaki oyun ile paralel olmaz, işte bu adaletsizlik ligin ilk yarısında Beşiktaş’ın lehine çalıştı biraz. Dolayısıyla ligin ikinci yarısında aynı performans ile aynı puanlar toplanamayabilir.

Her başarı biraz da gölge getirir beraberinde ve o gölgeden kurtulmanın yolu en az geçmişteki kadar başarılı olmaktır. Bu sene Beşiktaş’ın üzerinde geçen senenin gölgesi var. Sadece sahadaki performansın geçen yılı aratması değil, giden futbolcuların hâlâ gündemi meşgul etmesi, mevcut oyuncuların eskiler ile kıyaslanması ve bu seneki takımdan geçen seneki takımın beklenmesi de bu gölgeyi büyütüyor.

Gomez’den sonraki Ebubekir, Aleks’ten sonraki Diego veya Haci’den sonraki Felipe durumunu yaşıyor. Bu nedenle onun mevcut durumda beklentileri karşılaması imkânsız. Bu beklenti hayal kırıklığından başka bir şey getirmez. Beşiktaş bu sene yeni bir takım, kimseden birinin yerini doldurması beklenmemeli ve takımın eldeki kadroya uygun, sabit bir oyun anlayışının olması

Yazının Devamı

Şenol Güneş Spor Kompleksi

19 Aralık 2016

Bizim memlekette stadyum açılışları her zaman bir arapsaçı. Stadın açılış tarihi en az 4-5 kere değişir ve ilk söylenen tarih ile gerçekleşen açılış tarihi arasında zaman zaman mevsimler kadar fark olur. Trabzonspor’un yeni stadı da bu geleneğin dışına çıkmadı zira daha bir iki hafta öncesine kadar teknik direktör Ersun Yanal dahi stadın kesin açılış tarihini bilmiyordu.

Trabzonspor’un yeni stadının açılışı dün yapıldı ama sanırım buna tam anlamıyla bir açılış demek pek mümkün değil çünkü oradaki ilk maç sezonun ikinci yarısında oynanacak. Bu açılış tartışması bir yana, o güne kadar bu yönde bir açıklama olmaksızın, spor kompleksine Şenol Güneş’in adının verilmesi herkes için bir sürpriz oldu ve bir tartışma başladı.

Bu konu ile ilgili aslında en güzel sözleri kibarca “mümkünse olmasın” diyen Şenol Güneş söyledi ama sanırım bunun için artık çok geç.

Trabzonspor’un eski stadına ismini veren Hüseyin Avni Aker, şehrin ilk beden eğitimi öğretmeni olmasının yanı sıra Trabzon’a bir stat yapılması için büyük mücadele vermiş ve sonunda amacına ulaşmış bir isim. Bu nedenle eminin 1951’de de stat için bir isim tartışması olmuştur ama Avni Aker’in stat üzerindeki emeği

Yazının Devamı

Fenerbahçe çok düz

15 Aralık 2016

Fenerbahçe için bu risk her zaman vardı ve kadro bu şekilde kaldığı sürece de var olacak. Kasım ayına gelinceye kadar Advokaat ile öğrencileri arasındaki uyum ve birbirlerini anlama seviyesi giderek yükselmiş ve bu durumun meyveleri İngiltere’deki utandırıcı yenilgiden sonraki karşılaşmalarda birer birer toplanmıştı ama sarı lacivertliler bu maçların tamamında neredeyse tam kapasite oynamıştı.

Vitor Pereira, görevde kaldığı sürece elindeki olanakları iyi kullanamamakla eleştirilirken, Dik Advokaat onun aksine elindeki kısıtlı malzemeden lezzetli bir yemek çıkarmayı başardı. Fakat bu yemeğin sürekli yenebilir vaziyette olması malzemelerin her an taze olmasına bağlı. Bir başka değişle sarı lacivertliler kazanmak için sürekli iyi oynamak durumunda.

Alper Potuk Fenerbahçe’nin hücumlarında kilit pozisyonda. Fakat bu, klasik tabirle “10 numara” forması Alper’e yarım beden büyük geliyor. Buna ilave olarak, o gün Alper gününde değilse takımın hücum gücü önemli ölçüde sekteye uğruyor.

Aynı şekilde sol ve sağ kanat hücumcuları da, orta sahanın yeterince üretemediği zamanlarda ortaya çıkarak ya arkadaşlarına pozisyon hazırlamak ya da bilfiil kendileri pozisyona girmek durumunda.

Yazının Devamı

Bravo Yasin Öztekin

12 Aralık 2016

Çok zor zamanlardan geçiyoruz. Sadece binlerce kilometre değil, bir sokak ötede haince katlediliyoruz. Ya maddeten ölüyoruz ya da manen. Bu son olsun deyince son olmuyor, terörü lanetleyince terör bitmiyor ve hayatını kaybedenlere şehit deyince o yitip giden hayatlar, umutlar, hayat sevinçleri geri gelmiyor maalesef. Bu kendinden başka her şeyi anlamsız bırakan acının bitmesi için herkes daha fazla çaba sarf etsin. Siyaseti de, çıkarları da, çekişmeleri de bir tarafa bırakalım; yek pare olarak bu illete karşı koyalım ve asla olan bitene alışmayalım.

Bu elim olayın ardından dün akşam Türk Telekom Arena’da gecenin adamı olan Yasin’in attığı golden sonra polisleri kucaklaması onun üç değil yüzlerce golünden daha güzel ve anlamlıydı. Aynı şekilde Selçuk’un maçtan sonra bir polisi tribünlere götürmesi, tribünlerin onları çağırması ve maç içinde de polise moral veren tezahüratları şu anda tam da muhtaç olduğumuz görüntülerdi.

Maçla ilgili birkaç söz söylemek gerekirse; Galatasaray sezon başından beri nasılsa dün de öyleydi. Sarı kırmızılıların ligin zirvesi için mücadele edecek kadar iyi bir on biri var ama yedek kulübesinin yeterince iyi olmaması uzun vadede performans kaybına

Yazının Devamı

Biz bu filmi görmüştük

8 Aralık 2016

Kiev’deki maçı izlerken bir anda geçtiğimiz Mart ayına gittik. O gün Fenerbahçe’nin Portekiz’de başına gelenler aylar sonra Kiev’de de Beşiktaş’ın başına geldi. İlgisi olmayan bir penaltı, bir kırmızı kart, sonra bir kırmızı kart daha ve yıkılan hayaller… Her yenilgi üzer ama bu şekilde kaybetmek daha bir içini acıtıyor insanın.

Avrupalılar bizi sevmiyor, bizi istemiyor ajitasyonuna girmeyeceğim ama Avrupa futbolunda diplomatik olarak bir ağırlığımız olması gerektiği kesin. Bunun için illa orada bir yöneticimizin olması şart değil. TFF oralara yakın olsun, adamlar bizim ciddiyetimizi ve takımlarımızın sahipsiz olmadığını bilsin yeter.

Beşiktaş maçının futbola dair yorumu sadece ilk 30 dakika için yapılabilir. Kendine güvenin rehavete çalan dozu, Oğuzhan’ın yine kayıplarda oluşu, Tolgay ve Tosiç’in bireysel hataları derken yenen gol; daha sonra bir kıpırdanma ve top ağlarla buluşturulamasa da bunun habercisi niteliğinde yakalanan pozisyonlar ilk yarım saatin özetiydi ve bu andan sonra yaşananlar ise sadece rakam.

Futbol öyle bir oyun ki, dünkü maçın ardından dahi birisi çıkıp “yahu iyi ama bütün ihaleyi de hakeme bırakmamak lazım” diyebilir ve onlara karşı somut bir

Yazının Devamı