25.09.2017 - 10:49 | Son Güncellenme:
Su yönetimi konusunda UBP- DP hükümetinin hiçbir politikası yok.
Ağızları açık, bakıyorlar…
CTP- UBP hükümeti döneminde pişmiş aşa “su katıldı…”
CTP su yönetimini, kendi içerisindeki ideolojik kavgalara kurban etti.
Oysa, proje belirlenmiş, Ankara’ya giden üç bakan (Birikim Özgür, Asım Akansoy, Erkut Şahali) belediyelerin de şimdi kazandıkları paradan daha fazla para kazanacakları bir formülle dönmüştü…
Yok parti başkanı istemedi, yok parti meclisinde bazı isimler karşı çıktı, yok belediyeler istemedi derken…
Battos oldu…
Hükümet de gidince…
UBP- DP, “Türkiye bilir” moduna geçti.
Olan olacaktı, torba dolacaktı derken…
Hiçbir şey olmadı…
Top Türkiye Devlet Su İşleri’nin kucağına atıldı…
UBP- DP hükümeti, “sen bilirsin Türkiye’m” diyerek sorumluktan kaçtı…
Öngörülen projeyi anlatabilmek için canını dişine takan tek tük siyasetçi de sindi kaldı…
Herhalde onlar da partilerinin derin uykudan uyanmasını ve projeye sahip çıkmasını bekliyordur…
Olaya bir de Türkiye açısından baksanıza…
Türkiye’de altı köy boşaltılmış…
Alaköprü Barajı yapılmış…
Dragon (Anamur) Çayı üzerinde…
130,5 milyon metreküp depolama kapasitesi olan bir baraj…
88 m yükseklikte Alaköprü Barajı… İnşaat tamamlanmış…
Baraj su tutmaya Ocak 2015'de başlamış….
Barajda biriken su 23 kilometrelik boru hattı ile Akdeniz kıyısına ulaştırılmış.
Burada bir havuz yapılmış…
Sonra sıra gelmiş, Akdeniz’i geçerek Kıbrıs’a ulaşmaya…
Bu arada da Kıbrıs’ta yine Türkiye’nin yatırımı ile Geçitköy’de baraj inşa edilmiş…
Yılda 75 milyon metreküp suyu, KKTC’ye dağıtacak şekilde depolama sistemi tamamlanmış…
Arıtma tesisleri Çamlıbel bölgesine konumlandırılmış, tamamlanmış…
Akdeniz geçişi projenin en zor kısmı…
Nerde ne derinlik var?
Akıntı nasıl etkileyecek?
Türkiye yapacaktı, yapamayacaktı…
Rum tarafı her platformda projeyi engellemek için girişim yapıyor…
Tabanda 1450 metrelik derinlik var, düşünün…
“Mühendislik dehası” devreye giriyor burada…
Dünyada ilk defa uygulanan “askıda boru sistemi” kullanılıyor.
Borular deniz yüzeyinin 250 metre altında askılanıyor…
Akdeniz’de 134 ayrı noktada borular askılarla destekleniyor…
66 kilometre deniz altından geliniyor…
Her bir boru 500 metre uzunluğunda ve tamamen Türkiye’de üretiliyor…
Geldik mi Kıbrıs’a…
Türkiye yatırımlara devam ediyor…
Güzelyalı terfi istasyonu kuruluyor… Oradan 3 kilometrelik boruyla Geçitköy Barajı'na ulaştırılıyor su…
Kıbrıs'ta suyun dağıtımı amacıyla; Lefkoşa boru hattı, Girne boru hattı, Lefkoşa-İskele-Mağusa boru hattı, İskele-Dipkarpaz boru hattı, inşa ediliyor…
Taşınan suyun yüzde 50,3'ü yani 37,76 milyon metreküpü içme-kullanma maksatlı hanelere dağıtılacak…
Yüzde 49,7'si yani 37 milyon 24 metreküpü sulama amaçlı kullanılacak…
Uzmanlar da çalışmış…
Önce tuzlanan Güzelyurt’a kanallarla…
Peşi sıra da Mesarya’ya su verilecek.
Sulu tarım ile ekonomi canlandırılacak…
Peşi sıra yer altı kaynakları da korunarak, yeni bir su politikası geliştirilecek…
Türkiye bu yatırımı yaptı mı?
Yaptı…
Bizi yönetenler ne yaptı?
Baktı…
Özür dilerim ama benzetmede hata olmaz derler…
“Öküzün trene baktığı gibi” hem de…
Hiçbir öneriyi kabul etmedik…
Kendi aramızda uzlaşamadık…
Liderlik sergilemesi gereken CTP- UBP, aksine ayrıştı, hükümeti bozdu…
Sonuç?
Belediyeler batma noktasına geldi
Halk olarak, suyu tarımda kullanacaktık…
Evdeki çeşmeden su içecektik…
Depolardan, hidroforlardan kurtulacaktık…
Ne oldu?
Ortalama 6 TL’ye su kullanıyoruz…
Ne bize yarıyor ne belediyelere…
Sistem kurulamadığı için de…
Su bir taraftan denize tahliye ediliyor…
Bir o kadar su da Nuh’un zamanından kalma yer altı şebekemizde kaybolup gidiyor.
Dahası var…
Plan da yok proje de…
Hükümetin “asrın projesi” dediğimiz suyla ilgili bir projesi var mı?
Bilen var mı?
Varsa beri gelsin.
Yok çünkü…
Her şey DSİ’ye devredilmiş…
Muhalefet de “biz bu projeyi tamamlamaya talibiz” demiyor.
Belediyeler, su deposuna takılan sayaçlardan şikâyetçi…
Düşünün…
Belediye deposuna düşen 50 ton…
Belediyeden evlere giden 30 ton…
Kafadan, 20 ton zararda belediye.
Neden?
E çünkü Türkiye denizi yarıp, adayı da dört bir yandan iletim boruları ile kaplarken…
Bizimkiler yan gelip yattı, cır cır böceği gibi sadece tartıştı ya…
Yer altı iletim hatları eski ve kaçırıyor…
Müsrifliğimiz de cabası…
Ülkemizi yönetenler, kendisini “devlet işlerinden ayırıp, dünyevi zevklere” yönelttikleri için…
Asrın Projesi dediğimiz sistem, bir yılda çöktü…
Belediyeleri iflas edecek noktaya getirdi, zira ton başına 2.30 TL kaynaktan kesilip, DSİ’ye aktarılıyor…
Ortada 2 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediliyor…
Ötesi bu sistemin de işlemesi lazım…
Nasıl?
Türkiye’de su toplanacak… Deniz altından pompalanacak…
Güzelyalı’ya, oradan Geçitköy Barajı’na, oradan da Çamlıbel Arıtma Tesisi ’ne aktarılacak…
Enerji gideri, personel gideri derken…1.5 TL’nin ton başına kafadan masrafı var…
Fiyatları uçuran bu enerji giderlerinin nasıl düşürüleceğini tartışan da yok.
Türkiye’ye çatalım, siyasi kariyer yapalım derdinde olan ise çok…Bir de bu tesislerin bakımı, idamesi, personel gideri eklendiğinde…
Kalan 80 kuruşun 50 kuruşu da öyle gidiyor…
Ben diyeyim 30, siz deyin 20 kuruş bir para ton başına artıyor, o da zaman zaman…
Sıkı durun…
Bu ülkeyi yönetenler bir daha utansın…
Ne yaptılar, ne özelleştirdiler, ne de belediyeleri bıraktılar…
DSİ bu mala sahip çıkmak zorunda…
“Beytambal” değil ya bu su?
“Asrın projesi” diye övünecek koskoca Türkiye…
Sonra bu su denize akacak, yer altında heba olacak…
Vatandaş da pahalıya su içecek…
Tarıma da halen su verilmeyecek…
Bilgim o ki… DSİ yeniden devreye giriyor…
DSİ’ye ton başına kalan 20-30 kuruşları fersah fersah aşacak yeni ishale hattı yatırımları başlıyor…
KKTC hükümetlerinin yapmadığı yatırımları da yapmak…
Bu müsrifliği ortadan kaldırmak için…
Biz de utancımızla hayatımıza devam edelim…
Hiçbir şeyi beceremediğimiz gibi…
Bunu da beceremedik…
Çok merak ederim bu projeyi sahiplenmeyen ve ucuz siyaseti tercih eden parti ve siyasetçilere oy verecek kaç enayi var bu ülkede…
Oturup gene tartışalım: Ne karışır DSİ, Türkiye…
O zaman bu ahali de siyasetçiyi odunla döver…