Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Yeni Papa “nihayet” ve kısa bir sürede seçildi. Kuşkusuz Papa’nın kimin olacağına yönelik birçok spekülasyon yapıldı. Geçen hafta favorileri yazıp, Corriere della Sera gazetesinden arkadaşım Guiseppe Sarcina’nın bana yıllar önce söylediği sözü de hatırlatmıştım: Konklav’a Papa giren kardinal çıkar.

Neticede favorilerden kimse seçilmedi. Bir kez daha beklenmedik bir isim kardinallerin tercihi oldu. 14. Leo, Aziz Petrus’un halefi olarak Papa koltuğuna oturdu ve Vatikan’ı yöneterek Katolik âleminin ruhani lideri konumuna geldi. Yeni Papa’nın Amerikan vatandaşı olması birçok spekülasyonu ve komplo teorisini de beraberinde getirdi. Hatırlanacağı üzere, ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’ın resmi internet sayfasına kendisini Papa kıyafetiyle resmeden bir görsel paylaşmıştı. Bu görsel hem Katolik dünyasında bir hakaret olarak geniş yankı uyandırmıştı. Şimdiyse “Acaba ABD, Papa Francis’in yerine geçecek veliaht adayını biliyor muydu, önceden mi ayarladı?” gibi spekülasyonlar dolaşıyor ortalıkta. Hatta komplo teorileri de desek doğrudur. Bu teorilere bir de ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Francis’in ölümünden birkaç gün önce yaptığı ziyaret senaryolarını da ekleyebiliriz.

Haberin Devamı

Bu seçimde bir komplo olmuş olsa veya ABD etkili olabilmiş olsaydı, o zaman Trump da, Katolik âleminin tepkisine yönelik bir basın toplantısında yöneltilen bir soruya, Katoliklerin mizah anlayışını sorgulayan bir cevap vermezdi en basitinden. Ancak Trump’tan önce, yine Papa Françesko’nun cenaze töreni sırasında bazı Fransız kardinallerle ayaküstü görüştüğü, Fransız bir kardinalın Papa olması için kulis çalışmaları yaptığı gerekçesiyle basında eleştirilen Macron, sadece muhtemelen Trump gibi Papa’ya özenmiyor değil. Kimilerine göre Macron, İngilizlerin deyimiyle Vatikan’da “king maker” yani iktidarı belirleyeni belirleyici kişi konumuna soyunmaya çalıştı. Keza Trump için de belki aynısı söylenebilir.

Avrupa’da kimse dile getirmese bile, ‘demokratik’ yollarla seçilmiş bütün liderler, Papa’ya ya da krallara özeniyor. Papa’nın krallar, kraliçeler, sultanlar, prensler ve dükler gibi vadesiz bir iktidarları var. Ya kendileri bırakacaklar ya da iktidarları hayata gözlerini yumdukları vakit ancak sonlanıyor. Oysa ‘demokratik yollardan’ seçilmiş liderlerin bir vadesi var. Vade sonunda tekrar kolları sıvayıp destek arayışına girip seçim sınavını kazanmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu çerçevede vadeli liderlerin ölümsüzleşme çabasına yormak sanki daha doğru.

Ve AB, liyakat nişanına kavuştu

Avrupa Parlamentosu, hafta içerisinde bence önemli bir işe imza attı. Bilindiği üzere her ülkede liyakat nişanı geleneği vardır. O nişan, ilim, kültür, sanat, bilim, dil, diplomasi, barış, spor gibi alanlarda başarı göstermiş bir kişi veya kuruluşun uluslararası düzeyde tanınması, yüceltilmesi için verilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Liyakat Nişanı, Fransız Legion d’Honneur’ü, Belçika’nın Leopold Nişanı, İngiltere’de Birleşik Krallık adına VII. Edward’ın 1902 yılında başlattığı nişanlar gibi gelenekler son derece önemli.

Devletler üstü bir topluluk olma yolunda kendi hızında ilerleyen Avrupa Birliği (AB), bu alanda bir adım daha attı ve AB Liyakat Nişanı’na imza attı. AB’nin üç kurumunun başkanları, AP’ye liyakat nişanını hak ettiğini düşündükleri isimleri bildirecekler. AP’den bir seçim kurulu da adaylar arasından AB’ye hizmet eden, Birlik’in fikirlerini yaşatan, sivil cesareti ve Avrupa ideallerine bağlılığı projelere ilham olan, Avrupa entegrasyonuna önemli katkılarda bulunan vatandaşları ödüllendirecek. Avrupa Liyakat Nişanı, Avrupa’yı bir bütün olarak güçlendirmek için gösterilen çabaları ödüllendirip uluslararası düzeyde de tanıtmış olacak.Kurulun belirlediği isimler, Avrupa Liyakat Nişanı’nı AP Başkanı tarafından törenle tevcih edilecek.

Haberin Devamı

Güzel ve altı çizilmesi gereken bir girişim.