Sosyal medya çocuklarımızın beyinlerine ne yapıyor? Nasıl oluyor da sosyal medyadaki akımlara katılıp hayatlarını tehlikeye atabiliyorlar? Yaş sınırı ne olmalı ve beynimizi nasıl korumalıyız?
Sosyal medyadaki akımlara kapılıp canından olan ya da hayatını tehlikeye atan çocukların sayısı ne yazık ki her geçen gün artıyor. Normal şartlarda sorduğunuzda çok saçma bulabilecekleri bu davranışları bu çocuklar nasıl sergileyebiliyor? Neden her çocuk bu riskleri almıyor da bazıları bu tuzağa düşüyor? Bu davranışı yaptıran motivasyon ne? Çocukların beyinlerinde neler oluyor? Tüm bu soruların cevabını Sinirbilim Uzmanı Dr. Kerem Dündar ile konuştuk.
İzmir’in Bornova ilçesinde 10 yaşındaki Mert Yetiştiren’in Tik Tok’ta izlediği kolonya yakma akımını denemeye çalışırken yaralanıp 10 günlük yaşam mücadelesini kaybetmesi, sosyal medyanın tehlikelerini yeniden gündeme getirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medyaya yaş sınırı düzenlemesi hakkında verdiği bilgide düzenleme teklifinin bu yıl TBMM’ye sunulacağını ve yaş sınırının 16 olarak belirlendiğini söyledi. Nihai kararın mecliste verileceğini belirten Uraloğlu, “Aksi bir durum olmadıkça, 16 yaş altındakiler sosyal medya kullanamayacak,” ifadelerini kullandı. Şu an pek çok Avrupa ülkesinde uygulandığı gibi sosyal medyaya katı sınırlar getirilmesi, çocuklarımızı korumaya yetecek mi?
Sosyal medya için mahalle baskısı
Dr. Kerem Dündar, sosyal medya kullanabilmek için, bir yaş sınırı getirilmesi ve bunun da en az 16 olması gerektiğinin altını çiziyor: “Araba kullanmanın nasıl bir yaşı var; ona göre de sosyal medya kullanma yaşı olmalı. Buralarda çocuklar beyinlerinin ön lobu gelişmediği için kendileri karar veremiyor. Ergenlikte irade gelişmediği için, 16 yaş altı çocukları korumak zorundayız. Ben kesinlikle kısıtlamadan yanayım. Türkiye’de herkes sosyal medya kullanmak zorundaymış gibi bir mahalle baskısı var. Çocukların sosyalleşme alanı. O nedenle ebeveynler çok zorlanıyor. Çocuklara kitap okutamıyoruz, kitap okumak beyni geliştirmek ve konsantrasyon için hâlâ bildiğimiz en etkili teknik. Sosyal medyada bunu kaybediyoruz. Öğrenme bazlı bir etkileşim bahane edilerek, çocuklarımızı ödül mekanizması üzerinden suiistimal eden bir araç var. Kısıtlama olmadan bu işi yönetemeyiz.”
Ekran sürelerini takip şart
Dündar, “Ebeveynlere mutlaka ekran sürelerini kontrol etmelerini öneriyorum, çocukları hangi uygulamayı ne kadar kullanıyor baksınlar. Nasıl gittikleri yerleri belli bir yaşa kadar takip ediyorsak, ekranda nerede, ne yaptıklarını da bilmeliyiz” diyor.
“Meydan okuma bağımlısı canlılarız”
Dündar, meydan okuyarak savaş kazanmış atalarımız olduğunu ve hepimizin meydan okuma bağımlısı canlılar olduğumuzu, kendini öne atmayı seven ya da popüler olmak isteyen çocukların daha çok bu yolları seçtiğini söylüyor: “Challenge bizde ödül etkisi yaratıyor. Beynimizin ödül mekanizması bir hedefe odaklandığımızda, limbik sistemimiz üzerinde dürten tarafımız aynı zamanda suistimale en açık tarafımızdır. Burası yasaklı madde kullanımında uyarılan bölge. Sosyal medya araçları da bu bölgeyi uyararak bizi daha etkin bir şekilde temas etmeye itiyor. Normalde limbik sistemimizin her dediğini yapmıyoruz. Yetişkinlerde beynimizin ön tarafı (frontal lob) çok gelişmiş oluyor ve limbik sistemi kontrol altında tutabiliyor. Buna irade diyoruz. Ancak henüz frontal lobu gelişmemiş çocuklarda kontrol altında tutmak çok zor.”
Çocukların sosyal medyada maruz kaldıkları şeylere dur diyebilecek bir iradeye sahip olmadığını ama bazı çocukların daha kontrollü olmayı ebeveyninden ödünç aldığını söyleyen Dündar, “Çocuklar anne babalarının frontal lobunu kullandığı için bazı çocuklarda daha fazla irade var. Ama bu ebeveynden kaynaklı. Ebeveynlerin bu konuda yaptığı açıklamalar çocukların beynini ve dürtü kontrollerini geliştiriyor. Onlar kendi kendilerini kontrol edebildikleri için değil, ebeveynlerinden ödünç aldığı kodları olduğu için irade sahibi oluyorlar.”
ÇOCUKLAR İÇİN CAZİP HALE GETİRİYORLAR
Dündar şu noktaları işaret ediyor:
“Sosyal medya bağımlılığını sadece ebeveyne bağlayamayız. Çünkü sosyal medya araçları insanların dikkatini orada tutmak çok büyük mücadele sarf ediyor. Bunun yeterince farkında olduğumuzu düşünmüyorum. Çocuk için cazip hâle getiriyor. Geleceğin problemi bu! Okullar bununla ilgili tedbir almalı. Telefon kullanımını yasaklamakla olmuyor. Çocuklar servise biner binmez telefon kullanıyor. Zaman yönetimini öğretmeliler. Bir öğretmen kesinlikle derste telefon açmamalı. Hatta ders saati kapattığını söylemeli. Çocuğa yasakladığında kendin kullanıyorsan bu söylediğimiz her şeyi unutun.”
“Çocukla iyi iletişim ergenlikten çok önce kurulmalı”
Çocuklarla her zamankinden yoğun ve iyi iletişimimiz olmalı ve bunu ergenliğe gelmeden çok önce yapmış olmalıyız.
Çocukla iyi iletişim kurmakla, çocuğa bir kural seti tanımlayabilmenin dengesini kurabilmeliyiz.
Challengelardan, akımlardan haberdar olmalıyız.
Çocuklarımız bizi sevmezlerse hiçbir tavsiye işe yaramıyor.
Sosyal medyada çocuğunu takip etmeyen ebeveyn demek, çocuğunun nereye gittiğini bilmeyen ebeveyn demek. Ağzına ne attığını bilmemek demek! Çocuk Instagram’ın koyduğu kurala nasıl uyuyorsa senin kuralına da uyacak.
Beyin sağlığını korumak için ne yapmalıyız?
Sosyal medya beyin çürümesine yol açıyor. Açıklamaları bile düzgün okuyamıyoruz. Hızlı, sürekli değişen, kısa içerikler beyin çürümesine sebep oluyor. Algımız, konsantrasyonumuz tükeniyor. Günlerce kitap okudu beyni çürüdü diye bir şey duyduk mu? Beyni etkin kullanmıyoruz. Çok yüzeysel bir kullanımı çok sık yapıyoruz. Bunların beyne etkilerini 20-30 yıl sonra konuşacağız.
Artık para verip offline kalmaya çalıştığımız bir hâle geldik.
Hayatımızda ekransız zamanları çoğaltmalıyız.
Bildirimleri kapalı kullanmalıyız.
Sosyal medya ikonlarını ana sayfadan silmeliyiz.
Sürekli kontrol etmekten kurtulmalıyız.
Dopamin detoksu yapmalıyız.
Ödül mekanizmamızı yoran şeylere aramızda mesafe koymalıyız. Bu kesinlikle izolasyonla mümkün.
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Eğitimi neden düzeltemiyoruz?
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025