Geçen hafta iki günlüğüne Afyonkarahisar’daydım. Şehir zaten tarihi, mutfağı, sıcakkanlı insanlarıyla her zaman ilgimi çeker ama bu kez biraz daha yakından bakma fırsatım oldu. Belediye Başkanı Burcu Köksal ile görüştüm, projelerini dinledim. Pek çok başlık vardı ama bir tanesi var ki, anlatırken ki heyecanı her şeyi özetliyordu: Yeni Nesil Raysız Tramvay Projesi. Proje iki koldan ilerliyor. İlki, şehrin ruhuna dokunan nostaljik bir tramvay hattı. Şehre turistik anlamda katkı da sunacak.... İkinci hat ise yeni nesil raysız tramvay. Hem çevreci hem pratik. Ben bu projeyi takipteyim. Hayata geçtiğinde detaylarını da sizlerle paylaşırım.
Ücretsiz çamaşır yıkama
İstanbul’dan da çok anlamlı bir projeye denk geldim, paylaşmadan geçemem. Ataşehir Belediyesi, Rotary Kulübü iş birliğiyle dar gelirli vatandaşlara ve ilçede yaşayan üniversite öğrencilerine ücretsiz hizmet verecek bir çamaşırhane açtı. Evet, yanlış duymadınız. Öğrenciler artık çamaşırlarını nerede yıkayacağım diye düşünmeyecek. Gideri zorlayan aileler de bu konuda nefes alacak.
Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel’in de dediği gibi: “Bu hizmet, özellikle öğrenciler ve ihtiyaç sahibi aileler için ciddi bir destek olacak.” Bence sosyal belediyecilik tam da böyle bir şey. İnsanı odağına alan, hayatı kolaylaştıran, dert dinleyen hizmetler...
Bu hafta bir başka güzel gelişme de Şanlıurfa’da yaşandı. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ve beraberindeki AB üyesi ülkelerin büyükelçileri kente bir ziyaret gerçekleştirdi. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, konuklarını ağırladı, Urfa’nın tarihi mirası ve kültürel zenginliklerini tanıttı. İngilizce hazırlanan tanıtım filmi eşliğinde, kentin potansiyelini büyükelçilere aktardı. Bu tür ziyaretlerin, Şanlıurfa gibi değerli şehirlerimizin uluslararası düzeyde tanıtımı için çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Tabelalar ve radarlar
Son olarak, geçen hafta Afyonkarahisar’a kara yoluyla gidip gelirken trafik denetimlerine özellikle dikkat ettim. Bilinçli olarak birkaç noktada durdum, görevli ekiplerle görüştüm, tabelaları inceledim. Sonuç mu? Ciddi bir kafa karışıklığı var. Yollarda hız sınırı tabelaları tutarsız, yer yer ani değişiklik gösteriyor. Navigasyon başka bir şey söylüyor, radar uygulaması bambaşka bir hesap yapıyor. En kötüsü de şu: Yolda 110 km hızla giderken bir anda 80 km tabelası çıkıyor karşınıza. Ne oluyor? Sürücüler panikle frene basıyor. Bu da ne yazık ki kaza riskini katlıyor. Bu uygulama güvenliği artırmak yerine tehlikeyi artırıyor. Buradan İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’ya ve Ulaştırma Bakanı Sayın Abdulkadir Uraloğlu’na açık bir çağrım var: Artık bu konuya el atılmalı. Kara yollarındaki hız limitleri netleştirilmeli, tabelalar çelişkisiz ve uyarıcı olmalı. Aksi hâlde bu karmaşa sürücüye tuzak, denetime ise gölge düşürüyor.
Bir başka çarpıcı örnek: İzmir-İstanbul Otoyolu’nda Yandex navigasyon hâlâ 140 km hız limiti gösteriyor. Ama gerçek limit 120 km+yüzde 10 tolerans yani 132 km. Bunun üzerine çıkan herkes ceza yiyor. Denetim noktasında bizzat gördüm. Peki, bu farkı vatandaş nereden bilecek? Hangi kaynaktan doğrulayacak?
Trafik kuralları caydırıcı olabilir ama önce anlaşılır ve adil olmalı.
Sürücü rehberliğe değil, karmaşaya maruz kalıyor.
Unutmayalım: Bilgilendirme doğru olursa güvenlik artar. Aksi hâlde hem cezalar artar hem kazalar...
Sağlıcakla kalın.