Kızımla korona günleri / Alışkanlıklara tutunmak

8 Mayıs 2020

Dünkü yazımda zorlanmalar iyidir, bizi esnemeye teşvik eder demiştim. Çocuklarımızın gelecekteki hayata tutunabilmesi, düşse de kalkabilme gücünü kendinde bulabilmesi için bilişsel esneklik becerilerini geliştirmenin öneminden bahsetmiştim.

Çocukların düzen değişikliklerine verdiği tepkiler, mizaçlarına göre değişiyor. ‘Zorlayıcı’ mizaçlı çocuklar, alışkanlıklarına daha çok tutunuyor, değişiklikler karşısında katı olabiliyorlar. ‘Kolay’ mizaçlı çocuklar ise yeni düzene çok hızlı adapte oluyorlar. Her birinin kendi içinde artıları, eksileri var elbette. Bu süreçte kendimi düşündüm. Eve kapandığımdan beri direnç gösterdiğim şeyler var. Online eğitim ve seminerlere, online arkadaş sohbetlerine mesafeli idim.
Şimdi hepsini tedirginlikle de olsa deneyimliyorum. Oysa kızım, çoktan Skype üzerinden arkadaşlarını toplayıp, görüntülü oyunlar oynamaya başladı. Okulunu ve arkadaşlarını çok özlediğini söylüyor ama zamanın gerekliliklerini de keyifle

Yazının Devamı

Kızımla Korona Günleri

7 Mayıs 2020

Hangi beceriyi kazanmak, çocukları hayatta dirençli yapar?

Koronavirüs, hayatta başımıza ne zaman, ne geleceğinin hiç belli olmadığının çok net bir göstergesi oldu. Düzenimiz değiştiğinde, planlarımız bozulduğunda ne kadar zorlandığımızı bir kez daha fark etmemize sebep oldu. Bu sayede, belirsizliklere hazır olmanın, başımıza öngöremediğimiz şeyler geldiğinde güçlü durabilmenin, düşüp yeniden kalkabilmenin önemini hatırladık.

Çocuklarınızın gelecekte en çok hangi beceriye sahip olmasını isterdiniz? Ve bunun için ne yapıyorsunuz? Nasıl bir ortam sunuyorsunuz?
Çocukların gelecekte, hiç olmadığı kadar çok, esnek olabilmeye ihtiyaçları var. Değişimin inanılmaz hızlı ve kaçınılmaz olduğu, yarınımızın ise belirsizliklerle dolu olduğu günümüz dünyasında, çocuklara yapacağımız en büyük iyilik bilişsel esneklik kapasitelerini geliştirmek olur. Neden mi?

Yaşamın kendisi sürekli bir değişim içinde. Planlar yapılır ve bozulur. Kontrol alanımızda olmayan tonlarca şey var. Doğal afetler olur. Ekonomi değişir.

Yazının Devamı

Çocuklara evde kalmayı açıklamıştık, şimdi de sokağa çıkmayı anlatmalıyız!

6 Mayıs 2020

Cumhurbaşkanı adım adım ‘normalleşme’ planını açıkladı. İş yerlerine dönüş, 65 üstü ve 20 yaş altı kişiler için sokağa çıkış günleri, kuaför ve AVM açılışları gibi kademeli bir geçiş olacak. Hepimiz hayata dönüş operasyonu nasıl olacak diye bekliyorduk. Ancak normalleşme süreci çoğumuzu tedirgin de ediyor.

Ebeveyn cephesinden bakacak olursak; uzunca bir süredir evde olan çocuklarımıza, önce Korona virüsü nasıl anlatacağız diye düşündük. Uzman yardımları aldık, önerileri dinledik. Okullar neden kapandı, sevdiklerinden neden uzakta kalmalı, ellerini nasıl yıkamalı, temizliğine neden dikkat etmeli gibi pek çok soruyu cevaplamaya çalıştık. Tam da çocuklarımızın evde, güvenli kanatlarımızın altında olmasına alışmışken, şimdi tekrar bu yeni sürece hazırlamalıyız. Sokağa nasıl çıkacağız? İnsanlar neden maskeli? O neden maske takmalı? Sokakta iken neleri dikkat etmeli? Tüm bunları, çocuklarımızı dış dünyadan, sokaklardan ve insanlardan korkutmadan, yaşamdan soğutmadan açıklamak, yine

Yazının Devamı

Kızımla korona günleri / Yeni tarım politikaları, soframızı nasıl etkileyecek?

5 Mayıs 2020

Sokağa çıkma yasağı başlamadan önce ve bittikten sonra koşarak market alışverişimizi yapmaya gidiyor, dolaplarımızı tıka basa dolduruyoruz. İstediğimiz meyveyi ya da sebzeyi bulamayınca da burun kıvırıyor, söyleniyoruz. Oysa salgın sonrası tüketicide oluşan gıda arzı nedeniyle, tarla ve seralarda üretim son sürat devam ediyor. Salgına rağmen çiftçiler ve yetiştiriciler toprak üzerinde aralıksız çalışıyorlar. Çünkü evde kalanları besleyecek üretimi birilerinin yapması gerekiyor. Bu açıdan bakınca, soframızdaki her bir lokmanın değerini anlamak ve çocuklara da anlatmak gerekiyor.

Üstelik tam da şu aralar, mevsimlik tarım işçilerinin göç zamanı. Ne yazık ki, sosyal mesafenin ve güvenlik önlemlerinin olmadığı koşullarda, ekmek parası peşinde koşuyorlar. Virüs bile herkes için adil işlemiyor. Onlar canları pahasına Türkiye’nin bir ucundan diğerine gitmeye çalışıyor ki, biz evlerimizde canımızın istediği yemeği pişirebilelim. Haftalardır uygulanan 20 yaş altı gençler için sokağa çıkma yasağı, tarım

Yazının Devamı

Kızımla korona günleri | Salgın sonrası yaşam alanlarımız değişecek mi?

4 Mayıs 2020

Korona virüs salgını, toplumsal yaşama dair pek çok kavramı sorgulamamıza ve yeniden düşünmemize sebep oldu. Aile, sağlık, eğitim, ekonomi, meslekler, güvenlik, tarım, gıda, toplumsal cinsiyet, şiddet, özgürlük, dayanışma, sosyalleşme gibi onlarca kavram yeniden masaya yatırılıyor. Bu da beni sevindiriyor açıkçası. Çünkü yenilenmenin ve değişimin zamanı çoktan gelmişti.




Bu kavramlardan biri de mimari. Dün, salgın hastalıkların mekân algımızı nasıl değiştirdiğine, yaşam alanlarındaki ihtiyaçların nasıl şekilleneceğine dair bir yazı okudum. Amerika’da şu an bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Örneğin Google üzerinden bir harita ile yolda yürürken, sosyal mesafeyi koruyabileceğiniz cadde ve sokakları görüp, yürüyüş yolunu buna göre belirleyebiliyorsunuz. Konut, okul, restoran gibi tüm binaların tasarımlarına dair ihtiyaçlar yeniden belirleniyor. Coğrafi ve tarihi açıdan bizim ülkemizde bu yaklaşımları birebir uygulamak zor olsa da, pek çok şey değişmek zorunda. Özellikle İstanbul gibi

Yazının Devamı

Kızımla korona günleri / Peki ya bizim ebeveynlerimiz ne durumda?

3 Mayıs 2020

Anne-babalar olarak bu süreçte doğal olarak en çok çocuklarımızı düşünüyoruz. Onların psikolojisi, sağlığı bozulmasın diye çabalıyoruz, yatırım yapıyoruz. Küçük yaştaki çocuklarımızın bağımlılıklarını, okul çağındakilerin eğitimini, ergenlerin öfke ve çatışmalarını anlatıp duruyoruz. Peki ya bizim ebeveynlerimiz? 65 üstünde olan ve sürekli riskli gurup olarak tanımlanan, sokağa çıkamayan, belki hiç olmadıkları kadar yalnız kalan, ölüme yakın oldukları gerçeği bir kenara, çocuklarının sağlığı için her an endişelenen ebeveynlerimiz?

Bizler, ebeveynlerimiz evlerinde ve sağlıklı iseler rahat ediyoruz. Ancak onların dünyasında duygular böyle işlemiyor. Yaşamın son dönemi olarak tanımlanan bir süreçte, belki de hiç olmadığı kadar kendileriyle baş başalar. Korktukları hastalanmak ya da ölüm değil. Evlatlarını, sevdiklerini son bir kez görememekten korkuyorlar. Bizler gibi, kendilerini ayakta ve moralli tutacak bir işleri, sürekli uğraşları, bakmak zorunda oldukları çocukları yok.

Yazının Devamı

‘Anlatan Eller’ sesleri oluyor

2 Mayıs 2020

Sessiz matematiğin öğretmeni” olarak tanınan, İstanbul Üniversitesi Matematik mezunu Pelin Baykan, sağırlarla iletişim kurmak istediği için işaret dilini öğrenmiş. Bir gün sağır bir arkadaşına matematik çalıştırınca, onların eğitim hayatında yaşadıkları zorlukları görmüş. Böylelikle Türk İşaret Dili ile matematik anlatmaya başlamış ve gönüllü öğretmenlerle Anlatan Eller sosyal girişimini kurmuş. Türkiye’nin sağırlar için olan ilk dijital okulunda, matematik dersleri veriyor, sınavlara hazırlıyor ve işaret dili sayesinde istihdam yaratıyorlar. Bireysel olarak başladığı gönüllülük hareketi çığ gibi büyüyen ve sağır vatandaşlar için umut olan Pelin Baykan ile konuştum.Sessiz matematiğin öğretmeni” olarak tanınan, İstanbul Üniversitesi Matematik mezunu Pelin Baykan, sağırlarla iletişim kurmak istediği için işaret dilini öğrenmiş. Bir gün sağır bir arkadaşına matematik çalıştırınca, onların eğitim hayatında yaşadıkları zorlukları görmüş. Böylelikle Türk İşaret Dili ile matematik

Yazının Devamı

Kızımla korona günleri | Ergenlerle karantina günleri

2 Mayıs 2020

20 yaş altı gençlere uygu-lanan sokağa çıkma yasağı, ergen çocukları olan aileler için de oldukça zorlayıcı. Normal şartlarda, aile ile çatışmaların olabildiği, sosyalleşmesinin ve arkadaş ilişkilerinin önem kazandığı bu dönemi, salgın ve yasaklarla birlikte evde geçirmek gerilimi artırıyor. Çocuğun mizacı ve ailenin tutumu ile doğru orantılı, bu süreç her evde farklı yaşanıyor. Bazı evlerde çatışmalar şiddetlendi, bazılarında ise çocuklar içe kapandı, tüm gün odalarından çıkmıyor.

Öncelikle çatışmaların, düzen değişikliklerinin, duygu dalgalanmalarının normal olduğunu akıldan çıkarmamak gerekli. Genel olarak bu dönemi daha yumuşak bir geçişle atlatmak için, ergen çocuklarımızı daha çok dinlemeliyiz. Dinlemek, sağlıklı bir iletişimin başlangıcı. Ebeveyn olarak kendi duygularımızın farkında olmak, bunları ergen çocuğumuzla samimiyetle konuşabilmek de kıymetli.

Klinik Psikolog Börte Özdemir’e ergenlerin bu süreci nasıl yaşadığını ve neler yapılabileceğini sordum:

“Ergenler sanılanın

Yazının Devamı