Normalleşme sonrası İsrail’de koronavirüs vakalarında ciddi bir artış yaşanınca, ülkenin Başbakanı normalleşmeyi durdurduklarını, eski tedbirlerin ve kısıtlamaların aynen devam edeceğini söyledi. Çok korkuyorum aynı şey bizde de olacak diye. Eğer biz bu işi vatandaş olarak bireysel sorumluluğu elimize alıp çözemez-sek, yine yasaklar ve yaptı-rımlar devreye girecek. Ne normal-leşmeye ne bizi gevşeten güzel havalara aldanmayalım.
Tedbirleri tıpkı kısıtlama varmış gibi uygulamaya devam edelim.
Çember kullanımını yanlış anladık
Hani bazı umumi tuvaletlerde klozetin ya da lavaboların nasıl kullanılacağı adım adım detaylı bir şekilde anlatılır ya. Sanırım yeni normal ile hayatımıza giren yeni ve ‘tuhaf’ uygulamalar için de aynı şeyi yapmak gerekli. Hem dünyada hem ülkemizde, sosyal mesafeyi korumak amacıyla parklara çemberler çizildi. Ortalama 3 kişinin bir arada oturabileceği ve arada sosyal mesafeye uygun boşlukların olduğu çemberler. Ancak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sosyal medya paylaşımı ile gördük ki çember kullanımı tamamen
Son günlerde kızım uzaktan eğitime katılırken ya sandalyede ayağa kalkıyor ya odada dolanıyor. En sevdiği çizgi filmi izlerken koltukta zıplıyor. Yemek yerken masada oturmak yerine, masanın etrafında koşturuyor. Çoğumuz evde benzer haller yaşıyoruz. Çocuklar aylardır biriken, sıkışan enerjilerini atacak yer arıyorlar. O yüzden bu aralar oyun zamanlarında biraz hareketli oyunlar oynayabilirsiniz. Yatağa çıkıp birlikte zıplayın mesela. Dans, bedenin hareket ihtiyacı için iyi bir araç. Modern dans videoları izletebilirsiniz. Eğer binecek yer var ise bisiklete binsin. Dışarı çıkma günlerinde koşabileceği bir alan varsa, bırakın koşsun. Zihnimiz, kalbimiz ve bedenimiz bir bütün unutmayın. Hareket bedenden çıkmayınca, duygular da ağızdan çıkmıyor.
Hafta sonu insan manzaraları hepimizi korkuttuAylar sonra sokağa çıkma yasağı olmadan geçen ilk hafta sonunda, özellikle İstanbul’dan gelen insan manzaraları hepimizi endişelendirdi. Sahil kenarlarına, parklara, ormanlara akın eden insanlar, sosyal mesafe ve maske kurallarını hiçe saydı. Son anda verilen sokağa çıkma
Okullarda yüz yüze telafi ve tamamlama eğitimleri 31 Ağustos Pazartesi günü başlayacak. 3 hafta sürecek ve hemen akabinde 2020-2021 eğitim yılı başlayacak. Her okul farklı düzenleme yapıyor olabilir ancak bu süreçte 5-6 hafta kadar, çocuklar cumartesi günleri de okula gidecek. Telafi ve tamamlama eğitiminin yıl boyunca devam edebileceği de söylendi. Düşünüyorum da, özellikle ilkokul 1, 2 ve 3.sınıftaki çocuklar için yani 9 yaş altı çocuklar için bu kadar yorucu bir programa gerek var mıydı? Uzun süredir psikolojik olarak zorlu bir dönem geçiren ve bence akademik olarak kayıptan ziyade, duygusal ve sosyal olarak kayıp yaşayan 9 yaş altı çocuklarımıza başka bir çare bulunabilir miydi? Mesela; aylardır evde kapalı oyunsuz, arkadaşsız ve hareketsiz kalan, muhtemelen tüm bir yazı da endişeler nedeniyle benzer şekilde geçirecek olan küçük çocuklar, 31 Ağustos itibariyle sınıflara doldurulmak yerine, daha oyun odaklı, hareketin ve açık havanın olduğu, kamp ya da yaz okulu tarzı bir dönüş yapsalardı
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (Crea) verilerine göre Çin’de hava kirliliği, pandemi öncesi seviyelere geri dönmüş. Uzmanlar diğer ülkeler için de benzer bir durumun seyredeceğini öngörüyor.
Görünen o ki hızla kendini onaran doğayı, aynı hızda eski can çekişen haline getireceğiz! Ne yazık ki doğa için varlığımız zarar, yokluğumuz yarar. Eğer söylenildiği gibi, KOVİD-19 tüm insanlık için yok ettiklerini fark etmede bir ders olacaksa, en başta orman katliamına bir son vermemiz gerekiyor. Çünkü yüzlerce yıldır yaşana salgınların başlıca nedeni, ormanların ve doğal yaşam alanların tahrip edilip, bozulması.
WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’nın hazırladığı ve WWF-Türkiye’nin Türkçeye çevirdiği, “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” raporunu mutlaka okumanızı öneririm. Özetle şöyle diyor rapor:
Virüsler, bakteriler ve diğer mikroorganizmalar 3.8 milyar yıldır yeryüzünde hayati bir rol oynuyor ve bunların çoğunluğu zarar ve insan sağlığı için gereklidir.
Doğal
Dünyaca ünlü ilişki ve çift terapisti Stan Tatkin, katıldığım bir eğitiminde, güvenli bağlanan ilişkileri anlatırken, “İnsan bencildir, çıkarcıdır. Önce kendi ihtiyaçlarını düşünür, kendi gibi düşünmeyeni sevmez” demişti. O yüzden ilişkilere yatırım yapmak için, bilinçli bir efor sarf etmek gerektiğinden bahsetmişti.
Hem fiziksel hem düşünsel olarak kendi gibi olmayanı dışlamak, insan beyninin bir savunma mekanizması. İlkel beynimizin bir oyunu bu bize. Kaç, savaş ya da don taktiği. “Bu sana benzemiyor, tehlikeli olabilir. Kaç kurtul ondan ya da yok et” diyor yani. Ancak elbette artık ormanda yaşamıyoruz ve elbette sadece sürüngen beynimiz değil bizi yöneten. İnsanı insan yapan, toplumsal hayat içinde var olmasını sağlayan onlarca yeteneğimiz, yüksek kapasitemiz ve değer sistemimiz var. Tüm mesele; var olan bu kaynağı nasıl kullanıp, zenginleştirdiğimizde.
Şu an Amerika’yı yangın yerine çeviren George Floyd olayı, yeni bir hikâye değil ne yazık ki. Dünyanın her yerinde, insan var olduğundan
Milli Eğitim Bakan-lığı’n-dan gelen bir açıklama ile özel okulların 15 Ağustos tarihinden sonra, 3 haftadan az olmamak şartı ile yüz yüze telafi eğitimine başlayacağı duyuruldu. Veliler arasında yaptığım hızlı bir kamuoyu yoklaması ile anladığım; karardan pek hoşnut olunmadığı. Hem yeterli tedbirlerin alınıp, alınamayacağına dair tereddütler var. Hem de bu kararın özel okulların para iadesi yapmaması için verildiğine inanılıyor. Ancak öte taraftan devlet okulları cephesinde neler olacağı da merak konusu. Devlet okulu velileri, “Korona parası olana ayrıcalık mı geçiyor?” derken, özel okul velileri “Bizim çocuklarımız risk altında değil mi ki okulları erken açılıyor?” şeklinde düşünüyor. Böyle bir kararın bu kadar erken verilmemesi gerektiğini düşünenler de var. Bu süreçte kendimi gerilimi yüksek bir macera dizisi izliyor gibi hissediyorum. Acaba sonraki bölümde neler olacak merakıyla. İnsanları, iş yerlerine geri dönmek, kalabalık otobüslere yeniden doluşmak, sosyal mesafenin hiçe sayıldığı mekanlarda bulunmak
Yıllar önce katıldığım bir eğitimde Sura Hart, “En zorlayıcı çocuklar, en iyi öğretmenlerimizdir” demişti. Her şey yolunda olduğu ve istediğimiz gibi gittiği zamanlarda ebeveynlik yapmak kolay. Peki, işler istediğimiz gibi gitmediğinde, kontrolü kaybettiğimizde ve çaresizlik içinde iken nasıl bir ebeveyniz? Çocuklarımız en çok tam da böyle zorlayıcı anlarda bize ihtiyaç duyuyor. Öfke patlamaları ve ağlama krizleri, bir yardım çığlığı aslında.
Evlerde olduğumuz süre boyunca, çocuklarla çatışmasız bir ilişki kurma, disiplin ve otorite sağlama, sorumlulukları yerine getirme gibi konularda oldukça zorlandık. Disiplin sağlamak için cezalar ya da ödüllerin işe yaramadığını biliyoruz. Tehdit ya da zorlamalar da sadece günü kurtaran araçlar. Öte yandan, sınırların ve kuralların gerekli ve sağlıklı olduğunu da biliyoruz. Peki, dramsız bir disiplin mümkün mü?
Bütün Beyinli Çocuk, Dramsız Disiplin ve Yes Brain Child kitaplarının Dan Siegel ile birlikte ortak yazarı, psikoterapist Dr. Tina Payne Bryson, 10 Haziran
Hayatımda hiç olmadığım kadar çok evimde vakit geçirdim. Tüm ailenin bir arada olduğu son aylarda, hepimiz için alan ihtiyacının ne kadar önemli olduğunu anladım. Eşyalar üstüme üstüme geldi bazı zamanlar. Hal böyle olunca, “evde nasıl daha çok yer açabilirim, nasıl daha çok sadeleşebilirim” diye düşünmeye başladım. Minimalizm/sadeleşme, sadece fazla eşyaları vermekle olmuyor. İhtiyaç olmadıkça, yerine yenisini koymamakla oluyor. Bu konuda kendimi zenginleştirmek için okuduğum kaynakları sizinle paylaşmak istiyorum. Eğer kalabalıklar size de ağır gelmeye başladıysa, eşyaların üstünüze üstünüze geldiğini ve nefes alacak alan bırakmadığını hissediyor ve bir yerlerde bir sorun var diyorsanız tavsiye ederim.
Minimalizm-Anlamlı Bir Yaşam: Kitap sadece eşya temizleyip, azaltarak sade/basit bir ev kurmayı değil, hayata nasıl daha anlamlı ve basit bir yerden bakılabileceğini anlatıyor.
Minimalist Ebeveynlik: Ebeveynliğin de sadeliği olur mu demeyin, olur!
Dijital Mini-malizm: Özellikle içinde yaşadığımız teknoloji