Teşvik yok, risk sermayesi var sonuç ortada...

11 Nisan 2012

Türkiye katma değerli işler çıkarmak, cari açığı azaltmak, dışardan sermaye çekmek için başta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan olmak üzere tüm kabinesiyle ‘yatırımcı’, ‘girişimci’ peşinde koşuyor. Hatta devlet olarak yatırımcıya, harcayacağı paranın üzerinde teşvik vaat ediyor.

Bizden çok uzaklarda bir yerlerde ise ‘özel sermaye fonları’ gözüne kestirdiği, önü açık şirketlere yatırım yapıyor. Önce cesaret veriyor. Sonra yere sağlam basmasının, ardından da zıplamasının önünü açıyor. Sonrasında “Katma değer işte budur” dedirten fiyatların ortaya çıktığı satınalma işlemleri gerçekleşiyor. Burada bir çerçeve program yok. Buradaki olmazsa olmaz kriter fark yaratmak, yenilikçilik, yaratıcılık.

Milyar dolarlık bebek

İnternetin henüz 2 yaşındaki bebeği sosyal paylaşım tabanlı fotoğraf paylaşım ağı Instagram’ı, yeni ekonominin 8 yaşındaki oğlu Facebook 1 milyar dolara satın aldı. 2004 yılında o tarihte 20 yaşında olan Mark Zuckerberg’in kurduğu Facebook’un çok yakında 100 milyar dolarlık piyasa değeriyle halka açılacağını hatırlatalım.

Özel sermaye fonları, melek yatırımcı şirketler devlet gibi düşünmüyor. Arsa bizden, su bizden, elektrik bizden, vergin de bizden

Yazının Devamı

Çırağın ‘Saf ve Bakir’ ustası...

10 Nisan 2012


Haftasonu bir kitabı elime aldım ve sonuna gelmeden bırakamadım. Türk ekonomi, politika ve basın tarihini son derece akıcı bir dille anlatan çok samimi bir kitaptı okuduğum. Bu kitap Milliyet’in ekonomi yazarı Güngör Uras’ın Türkiye İş Bankası Yayınları’ndan çıkan “Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu” başlıklı nehir söyleşisiydi. Haşim Akman’ın sorularıyla şekillenen 675 sayfalık kitaptaki hikayeler hem çok ilgi çekici hem de çok iyi bildiğimiz isimlerin, olayların hiç bilinmeyen yönlerini anlatıyor.
* 1960’ların ortası... Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) uzmanlar fikir geliştirme çabasında. İçinde Güngör Uras’ın yer aldığı uzmanlar, Almanya’daki otomobil fabrikalarında çalışan Türk işçileri de içine alan bir yerli oto projesi hazırlar. Müsteşar (Memduh Aytür) beğenir, çalışmalar başlar. Ama Şubat 1966’da bu iş son bulur. Çünkü dönemin hükümeti, yerli otomobil için Sanayi Bakanlığı’na başvuran Vehbi Koç’a izin verir. “Anadol” üretilir ama bir sonuç alınamaz... Hâlâ hazırladıkları projeye olan inancını koruyan Uras’ın bu konudaki son sözü şöyle: “Eğer Anadol DPT’nin projesiyle birlikte üretilebilseydi Anadol markası bugün yaşıyor olabilirdi.”

Kritik görgü tanıklığı
*

Yazının Devamı