Serdar Sarıdağ

Las Palmas ile, Marbella’daki ikinci hazırlık maçını oynayan Beşiktaş, sahadan sadece mağlubiyetle değil, dersler çıkarabileceği bir 90 dakikayı da, yanına alarak ayrıldı.

Doğrudur, kampta her gün çift antrenman yapılıyor. Yine doğrudur, antrenman tempoları çok yüksek. Futbolcular fırsat bulur bulmaz kendilerini odalarına atıyormuş. Ama dünkü mağlubiyetin nedeni yorgunluk değildi. Beşiktaş dün futbol adına yapılması gerekenlerin bir tanesini bile yapmadığı için böylesine farklı bir skorla yenildi.

Dünkü maçta Cenk Tosun, zamanında topu vermediği için Babel’e sert bir tepki gösterdi. Haklıydı. Dün neredeyse tüm takım ayağında gereğinden fazla top tuttu. Zamanlama, boşa kaçma ve oyunu genişletme konusunda Beşiktaş sınıfta kaldı. Tabi ki ideal kadroyu beklemek lazım ama formalar gri diye başka bir takım gibi oynamamak gerek. Formalar değişse bile Beşiktaş, hazırlık maçında bile Beşiktaş gibi oynamalı.

Güneş'in, deniz ve kumla dans ettiği Marbella'da, artık kampın sonlarına doğru yaklaşıyoruz. İlk maçında Real Valladolid ile oynayan ve 2-2 berabere kalan Beşiktaş, bu akşam ikinci maçını Las Palmas ile oynayacak. Kanarya Adaları'ndan gelen bu La Liga ekibi karşısında belki Pepe ve Quaresma da şans bulabilecek. En azından herkesin merakla beklediği Pepe'nin son durumunu, bugünkü maçta görmeyi umut ediyoruz. Havanın geç karardığı Marbella'da, güneş altında oynanacak olan hazırlık maçının kadrosu, yeni sezonun iskeletini de oluşturabilir.

Dedik ya, burası güneşin yoğun olduğu bir yer. O sokakta gördüğümüz makineli tüfek gibi konuşan İspanyollar, Endülüs'ün o kavurucu güneşinden bir hayli memnunlar. Bu sıcaklığa rağmen, etraf yemyeşil. Geceleri bile çimler ve ağaçlar, düzenli bir şekilde sulanıyor. Takım idman sahasına ne zaman gelse, otobüsten koşar adımlarla inen Şenol Güneş de, derhal çimlerin sulanmasını istiyor. Akşam idmanını Başkan Fikret Orman ile birlikte seyrediyoruz. Kıran kırana geçen antrenman maçında, Quaresma yine hakemlik yapan yardımcı hocalara itiraz ediyordu. İdman maçı bile olsa kaybetmeyi kabullenmiyor bu çılgın Portekizli. Zaten ne yaptı-etti, maçı kazandıran

Sezonun ilk resmi maçını 6 Ağustos’ta açacak olan Beşiktaş’ın, Marbella’da hazırlık maçları oynama tercihi kesinlikle doğru bir tercih. Yükleme kampını İstanbul’da yapmış bir takımın sezonu, yaz bitmeden açılıyorsa, İspanya’nın güneyi de ideal bir seçim olur.

Marbella Stadı’na vardığımızda, zeminin bazı bölümlerindeki yamalar dikkatlerimizden kaçmıyor. Korktuğumuz gibi ciddi bir sakatlık yaşanmıyor ama rakip Real Valladolid, beklenenden daha sert oynadı. Maçtaki üç sarı kartın, İspanyol ekibine çıkması da bu durumu doğruluyor. Böylesine bir baskı altında 1-0 geriye düşen Beşiktaş, bu maçı kazanmak açısından çok istekliydi. Bu isteği sahaya en çok yansıtanlardan biri de Talisca oldu. Fakat Brezilyalı oyuncu şunu net biçimde bilmeli ki, maçlar Talisca ile rakip arasında geçmiyor. Evet pozisyonlara giriyor ve pozisyonlar üretiyor ama final paslarındaki son tercihleri biraz daha 10 numaraya yakın olmalı.

10 numara demişken, Necip dünkü maçın en çok koşan isimlerinden biri oldu. Oyunu iki yönlü oynadı. Keza Tolgay Arslan da, bitirici ara paslarıyla dikkatleri üzerine çekti. Bugüne kadar oynanan hazırlık maçlarını bir araya getirecek olursak, takımdaki en ciddi sıkıntının savunma hattında

Samet Aybaba dönemi, Oğuzhan Özyakup ve Olcay Şahan gibi yeteneklerin geldiği dönemdi. O zamanlar başlamıştım kamp yazıları yazmaya. Baktım herkes bu kampları teknik ve taktik anlamında yazıyor; kendi kendime dedim ki: "şu doğal güzellikleri ve kamp yerindeki sosyal yaşamı da ekle yazılara".

O günlerden kalma bir alışkanlıktır bu tür yazılar. Okuduğunuzda kimi zaman çam ağaçlarının kokusunu kimi zaman da derelerdeki kurbağaların çiftleşme çığlıklarını hissedersiniz. Ben severim çevresel güzellikleri futbol yazılarının içinde işlemeyi. O zaman Marbella'daki güzelliklerle birlikte ikinci kamp raporuna geçelim.

Nikki Beach burada çok meşhurdur. Bizim Antalya'daki Konyaaltı Plajı gibi. Gökyüzünde sabahtan akşama kadar bir uçak dolaşır burularda. Arkasında bölgenin ünlü bar ve diskoların tanıtımını yapan bir reklam yazısıyla. Ben Beşiktaş'ın yerinde olsam, uçağın pilotunu çağırır "Türkiye'nin Şampiyonu Beşiktaş, Marbella'da" diye reklamımı yaptırırdım. Tüm Marbella ve Malaga plajlarında güneşlenen herkese, Beşiktaş'ı ezberlettirirdim. Dünya'nın her bölgesinden insan var burada. Ayrıca Boğaz'daki şampiyonluk kutlamaları tüm Dünya medyasında yer aldı. Jet sosyetenin geldiği Puerto

Bazılarınız farkında olmayabilir fakat bu yazıyı okuyan herkes, Dünya tarihinin en önemli zaman dilimlerinin birinde yaşıyor. Berlin Duvarı'nın yıkılıp, Sovyetler'in dağılmasından daha önemli bir dönemdeyiz. 1. ve 2. Dünya Savaşları'ndan daha çok konuşulacak bir tarihi virajdayız. Çevremizdeki siyasi, ekonomik, teknolojik ve askeri hareketliliğe baktığınızda bile, Doğu'ya giden fırsatlar trenini çok rahat görürsünüz.
Hatırlayacağınız gibi kısa bir süre önce Dünya liderleri, İpek Yolu Projesi altında Çin'de toplu bir fotoğraf vermişti. İşte Türkiye bu fotoğrafın tam ortasındaydı. Tıpkı haritada Dünya'nın tam ortasında olduğu gibi. Son durağı Londra ilk durağı Pekin olan İpek Yolu Projesi'nde, futbol da yer alıyor. Hem de öyle kıyısından köşesinden değil; milyarlarca TL değerinde bir pazardan bahsediyoruz.
Dünya'da bir çok kulüp, İpek Yolu Projesi'nden önce Çin'deki potansiyeli farketmişti. Türkiye'den bu trene binmek isteyen ilk kulüp, Beşiktaş Jimnastik Kulübü oldu. Henüz binemedi ama en azından hareket halindeki trenin bir yerinden tuttu. Beşiktaş şu an trenle birlikte koşuyor. Bakalım kendini trene atabilecek mi, hepimiz bekleyip göreceğiz.

Şimdi gelelim benim Çin seyahatinde

Önceki yıllar bu zamanlarda ya Avusturya ya da Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde olurduk. Açıkçası meslek hayatımda Çin’de oynanan bir hazırlık maçında bulunacağım hiç aklıma gelmezdi!

Bu fikir Başkan Fikret Orman’ın aklına gelmeseydi dün hepimiz Zhuhai’nin değil, Alp Dağları’nın havasını soluyor olabilirdik. Anlaşılan Beşiktaş bundan sonra futbolun İpek Yolu’nda önemli bir yerlere gelecek gibi duruyor. Başkan Orman tıpkı uluslararası şirketler gibi, paranın dünya üzerindeki güzergahlarını yakından takip ediyor.

Maça geçecek olursak, skorun çok önemi yok. Zaten amaç sezon öncesindeki eksikliklerin ortaya çıkarılması. Peki ortaya çıkan eksikler nelerdir? Yine her sezon öncesi gibi dikkatleri çeken en önemli ayrıntı Beşiktaş’ın önleri iyi, arkası kötüydü! Transferde gizlenen forvetin, Pepe’nin, yeni kanat oyuncusu ve stoperin olmadığı maçta Kartal hücum hattında üretkenlik sağladı. Ama savunma anlamında taşların lige kadar oturması lazım.

Karşılaşmanın nemli havada oynanması da önemli bir detay. Ligimizin Ağustos’un ilk günlerinde başlayacağını düşünürsek hem Çin’de oynanan bu maç, hem de Marbella’da oynanacak karşılaşmalar muhakkak Beşiktaş’a katkı sağlayacaktır.

Sonuçtan sebebe gitmeye hiç gerek yok. Eğer Aboubakar kırmızı kartla oyun dışı kalmasaydı, Beşiktaş evine üç puanla dönerdi. Bu takım hem ligde hem de Avrupa'da 10 kişi kaldığı maçlarda oyun olarak hiç bir zaman rakibinden eksik kalmadı. Dün de Olympiakos yorgunu ve 64. dakikadan sonra bir kişi eksilmiş Beşiktaş, bir puanla sahadan ayrılıyorsa, Şenol Güneş değil Rıza Çalımbay eleştirilmeli.
Tabi ki Beşiktaş'ın tartışılacak tarafları çok. Esame listesine baktığımızda Ali Tolgay Arslan diye birini görüyoruz. Kadroda 10 numaraya en yakın isim. 8 ve 6'yı zaten çok rahat oynuyor. Maalesef futbolumuzu tek maç üzerinden değerlendirdiğimiz için bu usta ayağı zaman zaman beğenmiyoruz. Yorgun olan Talisca'nın yerine değil, sapasağlam olan Talisca'nın yerinde bile oynar. Halbuki sezonun ilk haftalarında arkasında Oğuzhan ve Atiba varken, tam da Şenol Güneş'in istediği pas oyununu oynuyordu Beşiktaş. Var mı Oğuzhan ile Tolgay gibi araya paslar atabilen. Var mı onlar gibi oyunu çift yönlü oynayan orta saha oyuncuları. Bu ikisinin yanına Gökhan İnler'i de ekleyebiliriz. O da 10 numaraya yakın oynayabilen bir oyuncu. Beşiktaş'ın yapması gerekenler trivela ve serbest vuruşlar değil. Beşiktaş'ın

Tarihi bir geceye şahit olduk... Hem tribünleri hem de sahadaki futboluyla yine unutulmaz maçlardan birini daha seyrettik. Bu sezon 3-3 biten Benfica maçında, 3-0'dan sonra yaptığı muhteşem geri dönüşle konuşulan Beşiktaş, bu kez 10 kişi kalmalarına rağmen, skoru 4-1'e getirmesini bildi. Aboubakar'ın gördüğü kırmızı karttan sonra, sanki gol atmış gibi sevinen Olympiakos, açıkçası böyle bir son beklemiyordu. Yunan ekibinin çöküşünü sağlayan en önemli kırılma anı ise, Şenol Güneş'in Necip'i oyuna sokmasıyla yaşandı.
Daha dirençli bir orta saha kurgusunu oluşturarak, Olympiakos karşısında Sirtaki yapan siyah - beyazlı futbolcular, kendileriyle ne kadar gurur duysalar yeridir. Uzun yıllar sonra Beşiktaş, Avrupa'da Nisan ayını gördü. Mayıs ayını görür mü bilemeyiz ama şu bir gerçek; Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi'nde kalan takımlar için istenilmeyen rakipler arasında.
Bu takım Stockholm'de final oynar diyerek, klişeleşmiş cümleleri baskıya yetiştirmek yerine, Şenol Güneş gibi gerçekçi analizler yapmak lazım. Hiç şüphesiz bu maçın kazanılmasına en çok sevinen kişilerin başında, Medipol Başakşehir Teknik Direktörü Abdullah Avcı gelmiştir. Slaven Bilic döneminde Liverpool'u eleyerek yoluna