Günlerdir tek gündem maddemiz hakem Halil Umut Meler’in uğradığı saldırı.
Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde 25 yaşındaki Piyade Teğmen Eril Alperen Emir dün son yolculuğuna uğurlandı.
Arkadaşlarım saydı, Halil Umut Meler’in uğradığı saldırı dün 28 köşe yazısına konu olmuş.
Hakem Meler hastaneden çıkarken televizyonlar canlı yayındaydı.
Şehit Teğmen Eril Alperen Emir’in adı tahminen sadece bu köşede geçmiş olacak.
Şehit Piyade Teğmen Eril Alperen Emir son yolculuğuna uğurlandı.
6 gün önce Bursa’da 15 yaşındaki çocuk kavga ettiği taksicinin boğazını kesti.
Üç gün önce Eyüpsultan’da çocuk parkına ateş açıldı,17 yaşında bir çocuk öldü, 13 yaşında bir çocuk yaralandı.
Atina’da iki gün boyunca gazeteciler ve akademisyenlerden oluşan bir grup olarak barış ve güven ortamını artırmak adına neler yapılabileceğini konuştuk.
İlk gün yaptığımız toplantı, medyaya ve bürokrasiye kapalı bir toplantıydı. Dün Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Konstantinos Fragkogiannis toplantıya katıldı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun video mesajla Türkiye adına bu diyalog sürecine verilen önemin altını çizdi.
Hayata geçmeden önce hepsi bir rapor haline geleceği için detaylarını yazamıyorum ama ilk gün toplantılarından oldukça güzel öneriler çıktı.
Atina Büyükelçimiz Çağatay Erciyes, Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Konstantinos Fragkogiannis ile toplantı öncesi bir süre sohbet etti.
Milliyet ve Kathımerını anlaştı
Kathimerini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aleksis Papahelas ile dün öğlen uzun bir yemek yedik, kurumlarımız arası iş birliği imkanlarını da konuştuk. Çok önemli gördüğüm üç konuda mutabakata vardık. Ben yılbaşında Kathimerini Gazetesi’nde konuk
* Böbürlenmek. Bu fiil hem en eksik hem de en güzel yanımızı özetliyor aslında.
Türkiye’nin konuştuğu Seçil Erzen olayında bir telefon numarasının peşine düşüp, son gün parasını yatırmaktan kurtulan kişiye ulaşmaktan, odaya giren futbolcuların güvenlik kamerası görüntülerine, iddianamedeki en önemli bilgilerden, Fatih Terim’in avukatına yolladığı mesaja kadar bir sürü olayın haberini ilk gazeteniz verdi. Bu sonuca kolektif bir çalışmayla ulaştık. Başta Haber-Araştırma ekibimizin başındaki Pınar Aktaş olmak üzere, çok sayıda ödülün sahibi muhabirimiz Çiğdem Yılmaz’a huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Emniyet muhabirimiz Ferit Zengin de, binlerce sayfa klasörlerden oldukça önemli bilgiler çıkardı, elini taşın altından çekmedi.
* Milliyet farkını anlatmak adına verebileceğim bir diğer örnek, Adana’da dere yatağına dökülen 10 ton civarı limonun hikâyesi. Ajanstan gelen ve herkeste olan bu haberin sonundaki, “dökülen limonlar imha edilecek” cümlesinin peşine
“Aşk asla pişmanlık duymamaktır...”
99 dakikalık “Love Story” filminde sadece iki kere geçer yukarıda okuduğunuz cümle.
Buna rağmen 100 yılın 100 film sloganı listesinde 13. sırada yer bulmuştur kendisine.
Göze sokmak yerine sadece gerektiği zaman gerektiği kadar kullanmak, bu çağ için çok geçerli bir önerme olmayabilir.
“Enercii” diye bağırıp, etrafa dolar saçmanın güç olarak algılandığı, rol model seçildiği, bir zaman dilimindeyiz sonuçta…
Yeşilçam bize zengin kız-fakir oğlan senaryolarını ezberletmişti.
Love Story fakir kız-zengin oğlan hikâyesidir.
Nazi işgalinin olduğu yıllarda Yunanistan büyük acılar çekti.
Açlık ve soğuktan her gün onlarca Yunanlı can veriyor ama kimse bu dramı bilmiyordu.
Feridun Demokan adlı Kızılay delegesi bir Türk vatandaşı hayatını tehlikeye atarak Yunanlıların yaşadığı dramı anlatan bir fotoğraf karesini ülke dışına çıkardı.
O kare 3 Ağustos 1942’de Life Dergisi’nde yayımlandı, herkes yaşanan dramın farkına vardı.
Dünyadan toplanan yardımları Yunanistan’a ulaştıran yine Türkiye oldu.
Kızılay adına önce Kurtuluş Vapuru yardım köprüsü oldu, Kurtuluş 6. seferinde batınca vazgeçmedi Türkiye, bu kez Dumlupınar Vapuru’nu görevlendirdi.
Her seferde bir sürü olay yaşandı, Pire Limanı’nda İngiliz uçaklarının attığı bombalar, Ege sularında kovalamaca ve ateş açan gemilerle boğuştu mürettebat...
Aslında girmeyi denedi, Türkiye’de yaşayan dar gelirli Filistinli öğrencilere çengel atıp, onlara İstanbul’da adam takip ettirmeye çalıştı.
Buna karşın MİT, 1,5 yıl boyunca Mossad’ı yanlış bilgilerle oyaladı.
Operasyon sırasında başka bilgilere de ulaşıldı. Mesela Mossad’ın devşirdiğini zannettiği Filistinli bir öğrenci, randevu almadan gittiği İsviçre Konsolosluğu’ndan yarım saatte vize alıp, çıkabildi. El Cezire bu nasıl oldu diye konsolosluk yetkililerine sordu ama hiç cevap alamadı.
Uzun lafın kısası, Hamas’ın lider kadrosunun peşine düşen Mossad’ın Türkiye’de operasyon yapmaya çalışması yeni bir bilgi değil.
Yeni olan Mossad’ın bu işi suikast düzenleyecek kadar ileriye götürme çabasını ilan etmesi.
Mossad, başarısız bir istihbarat teşkilatı değildir, aksine çok sayıda global operasyona imza atmış bir yapıdır.
Buna karşın baltayı taşa vurdukları iş sayısı da az değildir.
Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi’nin ilk basamağı fizyolojik ihtiyaçlar. Yani yemek, su, boşaltım, uyku diye başlıyor liste.
Temiz içme suyu yok, boşaltım için kanalizyon sistemi lazım, altyapı tamamen yok edildi. Uyumak için başınızın üzerinde çatı olması lazım, binaların yüzde 25’inden fazlası tamamen yıkıldı. Yemek ve
kira için para lazım, Gazze’de üretim kalmadı. Biraz tarım vardı, İsrail, su havuzlarını bile toprakla doldurdu. Savaş bugün bitse Gazze’nin tekrar yaşanacak bir yer olması yıllar alacak.
Normal şartlarda piramidin birinci basamağı karşılanmadan ikinci basamağa geçilmez ama geçelim. Maslow, güvenlik basamağını koymuş. Beden, sağlık, iş, kaynak, aile, mülkiyet güvenliği gibi maddeler var bu basamakta elimizde. Vurulmamış hastane kalmadı Gazze’de, onlarca sağlık personeli öldürüldü yani sağlıkta büyük sıkıntı var. Yaralanmış, uzvunu kaybetmiş, savaş şoku yaşayan çok insan ve çok çocuk var. Mülkiyet güvenliği deseniz, mülkiyet kalmadı,
Başlıktaki sorunun cevabı basit, böyle bir ihtimal var ve Salı gününden beri bu ihtimal üzerine pazarlık sürüyor.
Katar’da süren müzakerelerde Salı gününden beri savaşı bitirecek bir seçenek, Mossad Şefi David Barnea, Mısır İstihbarat Şefi Tümgeneral Abbas Kamel ve CIA Direktörü William Burns’un da katıldığı toplantılarda ele alındı.
Pazarlık masasında konuşulan çeşitli kategoriler var.
Bunlar, Gazze’de tutulan 5 kadın asker, yaşlı erkekler, erkek yedek askerler, orduda halen görev yapan askerler ve dünden beri konuştuğumuz hayatını kaybetmiş rehinelerin cesetleri olarak ele alınıyor.
Kadın ve çocuk takası sürecin en basit olan kısmıydı. Onbaşı Gilad Şalit’in serbest kaldığı 2011 yılından beri biliyoruz ki İsrail tek bir askeri için binden fazla Filistinli mahkûmu serbest bırakabiliyor.
Bu noktada Hamas tüm Filistinli mahkumların serbest kalması ve kalıcı ateşkes isterken, İsrail kalıcı ateşkesi kabul etmiyor, kalan seçeneklerin pazarlığı sürüyor. ABD, meseleye öncelikle 8 vatandaşını Gazze’den çıkarma