Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi’nin ilk basamağı fizyolojik ihtiyaçlar. Yani yemek, su, boşaltım, uyku diye başlıyor liste.
Temiz içme suyu yok, boşaltım için kanalizyon sistemi lazım, altyapı tamamen yok edildi. Uyumak için başınızın üzerinde çatı olması lazım, binaların yüzde 25’inden fazlası tamamen yıkıldı. Yemek ve
kira için para lazım, Gazze’de üretim kalmadı. Biraz tarım vardı, İsrail, su havuzlarını bile toprakla doldurdu. Savaş bugün bitse Gazze’nin tekrar yaşanacak bir yer olması yıllar alacak.
Normal şartlarda piramidin birinci basamağı karşılanmadan ikinci basamağa geçilmez ama geçelim. Maslow, güvenlik basamağını koymuş. Beden, sağlık, iş, kaynak, aile, mülkiyet güvenliği gibi maddeler var bu basamakta elimizde. Vurulmamış hastane kalmadı Gazze’de, onlarca sağlık personeli öldürüldü yani sağlıkta büyük sıkıntı var. Yaralanmış, uzvunu kaybetmiş, savaş şoku yaşayan çok insan ve çok çocuk var. Mülkiyet güvenliği deseniz, mülkiyet kalmadı, kalanı da İsrail’in girip yıkmasının önünde bir engel yok.
Piramidin 3. basama-ğında, sevgi, arkadaşlık, ait olma, cinsel mahremiyetten söz eder Maslow. Aile deseniz, her aile can kayıpları yaşadı, binden fazla aile tamamen yok edildi. Sevgi ve arkadaşlık mı, en fazla sevdiklerinin, arkadaşlarının cenazelerine katıldı insanlar. Ölenler binlerle ifade edilince toplu mezarlar kazıldı Gazze’de. Onlar şanslılar, bir de cesedi halen enkaz altında olan binlerce insan var. Gazze bu dünyada cinsel mahremiyetin en son bile düşünülemediği yer diğer taraftan...
Piramidin sonraki iki basamağı, saygınlık ve kendini gerçekleştirme diye tanımlanır. Sadece Filistinli olduğu, sadece Gazze’de doğduğu için bebeklerin bile öldürüldüğünü gören birisine özsaygıdan söz edin, dünyanın politikacıları bu katliama destek verirken başkalarına saygı duymaktan söz edin. Ya da okulların yok edildiği bir dönemde kendini geliştirmek gibi traji komik bir cümle kurun.
Acı ama gerçek, İsrail adım adım Gazze’yi insan yaşayamayacak hale getiriyor. Savaştan sonra sağ kalabilenlerin hayatını Gazze’de devam ettirmelerini imkansız kılmaya çalışıyor. Kimse savaşın doğası gereği böyle oldu diyemez. İlk kez savaş görmüyoruz, Ukrayna’da insanlar şehirlerde yaşayabiliyor hâlâ. İsrail, Gazze’de bilerek ve isteyerek yaşamı öldürüyor. Netanyahu, savaştan sonra Gazze’de kimse barınamasın istiyor ki Hitler bile bu kadarını yapmamıştı…
Hitler-Netanyahu benzetmesi abartı mı?
Almanya, Polonya’yı 1939 sonbaharında işgal etti. 12 Ekim 1940’ta, Varşova’da yaşayan 350 bin Yahudi ki bu nüfusun yüzde 30’una denk geliyor, şehrin yüzde 2.4’lük bir kısmına yerleştirildi.
İnsanları zorla daracık bir alana hapsetmek size tanıdık geldi mi?
Hitler ve Nazi Ordusu, Yahudileri yerleştirdiği gettonun etrafına 3 kilometre yüksekliğinde bir duvar ördü, üzerini dikenli tellerle kapladı. Sızma yaşanmaması için de duvarın dışına çok sayıda güvenlik noktası kurdu. Hitler 3 metrelik duvarla yetinmişti, İsrail, Gazze’nin etrafına 6 metre yüsekliğinde duvarlar ördü. Küçük bir alana hapsettiğin insanların dünyayla iletişimini kesmek size tanıdık geldi mi?
Direniş kısmındaki benzerlikleri de yazayım: Getto’ya sıkıştırılan Yahudilerin büyük kısmı toplama kamplarına götürülüp katledildi. Naziler’in çektirdiklerine Yahudiler sessiz kalmadı. 1943’te büyük bir ayaklanma çıkardılar. Naziler birkaç günde çözeceklerini zannettikleri ayaklanmada defalarca geri püskürtüldüler, aylarca içeri giremediler, ölüm kamplarına insanları yollayamadılar. Sonsuz baskı ve cinayetin toplu bir patlamaya yol açması size tanıdık geldi mi?
En sonunda Naziler, tankla, topla büyük bir askeri hareket gerçekleştirdiler. Öldürmedik kimse, yıkmadık bina bırakmadılar. Buna karşın direniş, tüm dünyaya faşizme direnilebileceğini gösterdi. Faşizme karşı mücadele şu an dünyada devam ediyor...