Malazgirt Taburu’nun yeni mezun teğmenlerinin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” yemini ve sonrasında yaşananlara dair bir yazı bu.
Öğrendiklerimden önce küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum:
“Akıl tutkuların kölesidir” Bu İskoç filozof David Hume’a ait bir cümle. Tam açılımı da “Hiçbir zaman aklımız bize öyle yapmamızı söylediği için bir şey yapmayı seçmeyiz. Bunu yaparız çünkü bir duygu bizi harekete geçmeye iter.”
Yazıya böyle girdim zira akıl-duygu ilişkisini Platon’dan beri anlamaya çalışan bir dünyada yaşıyoruz, Kant, duygularımızı hastalıklı bulsa bile kararlarımız üzerindeki etkisinin bizi davranışlarımızda özerk kılan tek neden olduğunu söylemişti.
Bu kadar felsefe yeter, gelelim “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” yemini meselesinde ikiye bölünmüş ve tamamen duygularımızla hareket ettiğimiz alana.
★★★
Duygularla hareket eden yanımız bizi insanlıktan çıkarmamalı.
Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki rekabette,
Çim, parke, havuz, pist, minder, ring ve tüm spor alanları rekabet yeridir.
Kadın, erkek, çocuk, yıldızlar, tüm sporcular bu rekabetin parçasıdır.
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taraftar sayısında yarışması da normaldir, hatta Federasyon’da etkin olma, devletten destek bulma çabası da...
Tüm bunlar rekabetin anlaşılabilir, kabul edilebilir tarafları ama bunun da bir sınırı olmalı.
Galatasaraylı futbolcunun eşiyle arasında yaşananları nasıl becerdiysek ezeli rekabetin bir parçası haline getirdik.
Kimsenin özel hayatı, nerede, kiminle, ne yaptığı ezeli rekabetin konusu olamaz, olmamalı da...
Türkiye, Trumpsever’i bol bir ülke, seçim kampanyası döneminde Trump başkan seçilirse ilişkilerimiz daha iyi olur fikrini çok dillendirdiler.
Oysa Beyaz Saray’da oturduğu 4 yıl boyunca Trump, durmuş saatin günde iki kere doğruyu göstermesinden öte bir iş yapmadı.
Patriot satmadıkları için Türkiye’nin S-400 alımında haklı olduğunu söyledi ama veto yetkisine rağmen ağır yaptırımları onayladı.
Hoşumuza giden bir kararı Suriye’den asker çekmekti ona da derin ABD izin vermedi.
Buna karşın Trump, ilk döneminde iki kere Türkiye’yi ekonomisini mahvetmekle tehdit etti.
İlki Rahip Brunson krizinde, ikincisi de Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine düzenlediği harekât sırasında.
Narsist kişilik bozukluğunun timsali midir doktorlar bilir ama Trump’ın şu cümlesi aklımda “...Eğer Türkiye benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırların dışına çıkarsa, daha önce yaptığım gibi, Türkiye ekonomisini mahvederim.”
Kimilerinin çok savunduğu mal bu işte...
CHP’nin bugüne kadar Mustafa Kemal Atatürk dahil 8 genel başkanı, en uzunu 46, en kısası 6 gün görev yapan 4 de genel başkan vekili oldu.
İsmet İnönü 33 yıl 134 gün ile en uzun, Hikmet Çetin 205 gün ile en kısa süre genel başkanlık yapan isimler oldular.
Deniz Baykal, CHP’ye 1992, 1995 ve 2000 yıllarında 3 ayrı kere genel başkan seçildi.
Biri hariç, görevden ayrılan CHP genel başkanlarından hiçbiri alternatif bir genel merkez kurmadı.
Partinin 101 yıllık tarihinde, 47 yıl sonra sandıktan birinci çıkıldığı sene milletvekillerinin kurultay istediği bir başka döneme rastlanmadı.
CHP’nin tarihçisi değilim ama demokrasinin sağlıklı işlemesi için gereken koşullardan birisinin ana muhalefet partisinin halka güven vermesi olduğunu gayet iyi biliyorum.
Parti içi demokrasi, parti içi fikir tartışmaları siyaseti zenginleştiren tartışmalardır, yapılmasından kimsenin endişe etmemesi gerekir.
- Dış politika ve savunma politikalarının Türkiye ve dünyadaki önemi artıyor. Eskiden tencerede kaynayan çorbaya göre oy verme eğilimi artık değişti, özellikle merkezi yönetimlerin belirlendiği seçimlerde bu iki unsur çok daha önemli hale geldi. Milliyet 74 yıldır diplomasi gazeteciliğinde her zaman öncü olmuştur. Abdi İpekçi ve Mehmet Ali Birand’ın, Türk-Yunan ilişkilerinde oynadıkları rol, Sami Kohen’in adının ve köşesinin getirdiği saygınlık, Milliyet’i diplomatik temsilciliklerde ilk bakılan gazete haline getirmişti. Bu alışkanlık halen sürüyor, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Türkiye ile yakınlaşmaya karşı çıkan aşırı sağ ve partisi içerisindeki eski başbakanlara karşı verdiği mücadeleyi anlatan manşetimiz Cuma sabahı daha saat 10:00 olmadan, Yunancaya çevrilmiş ve Budapeşte’teki Yunanistan Başbakanı ve Atina’daki Dışişleri Bakanı’nın masasına konmuştu. Başta Skai olmak üzere birçok televizyon o sabah yayınlarında Milliyet’in haberinden söz ettiler. Bugün de Dışişleri Bakanı
Dışişleri Bakanı Fidan, ‘Yeni dönemde ABD ile stratejik diyaloğumuz doğal olarak devam edecek. Gündemimizdeki konuların, iş birliğine açık, yapıcı bir anlayışla ve bütüncül şekilde ele alınması gerekiyor. Biz buna hazırız. Yeni yönetimin de buna hazır olduğunu düşünüyorum’ dedi.
MİÇOTAKİS OCAK’TA TÜRKİYE’DE
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Atina temaslarının hemen ardından görüştüm. Haliyle ilk sorum da bu görüşmelere dair oldu:
“Atina’daki temaslarımız gayet iyi geçti. Değerli dostum Yorgo ile ikili ilişkilerimizi kapsamlı şekilde değerlendirme imkanı bulduk. Türkiye ve Yunanistan ilişkilerini pozitif gündemle ilerletme kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Biz hem komşu hem müttefikiz. Ülkelerimiz arasında belirli meselelerde elbette görüş ayrılıkları var. Ancak bu, bizim buluşmamıza ve meselelerimizi serinkanlı bir şekilde konuşmamıza engel değil. Hedefimiz, ilişkilerimizi geliştirerek, kazan-kazan yaklaşımıyla halklarımızın refahına katkı sağlamak. İyi komşuluk ilkeleri çerçevesinde ve güven
Mustafa Kemal Atatürk’ü en çok kim seviyor diye bir yarışma yapılsa;
Sosyal medyada “Kasım’da aşk başkadır çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır” diyerek Atatürk’ün resmini paylaşanlardan,
Mustafa Kemal Atatürk’ün adını dövme olarak vücuduna yazdıran, çıkartma olarak arabasına yapıştıranlara,
Herhangi bir Mustafa Kemal Atatürk portresi önünde rakı kadehiyle poz verenlerden,
İyi zeybek oynayıp, iyi vals yapanlara, Mustafa Kemal Atatürk’ün hemen her sözünü ezbere bilenlere kadar türlü türlü aday çıkar karşımıza.
Bu adayların tamamı, iktidara muhalif olmak, aday; FETÖ’nün Taraf Gazetesi’nde, FETÖ lideri için “Modern zaman şamanı” diye yazılar kaleme almış olsa bile mutlaka CHP’ye oy vermiş olmak, 6 Ok’un neleri temsil ettiğini ezbere saymak gibi şartları da mutlaka karşılarlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet hayali üzerinde konuşmamız lazım biraz:
Yunan mevkidaşı Yerapetritis ile Kıbrıs meselesini görüştüklerini belirten Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu konuda Türkiye’nin tutumunun belli olduğunu ve Kıbrıs meselesini adadaki gerçekler temelinde ele almaya devam edeceklerini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile Atina’da bir araya geldi. Görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Fidan, “Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler olumlu yönde ilerlemekte. Çok boyutlu işbirliğimiz giderek güçleniyor. Ticaret, ekonomi ulaştırma, turizm ve kültür gibi alanlarda hep beraber önemli adımlar atıyoruz” dedi.
Fidan, kazan-kazan yaklaşımıyla halkların refahına ve huzuruna katkı sağlanabileceğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in bu yöndeki siyasi iradelerini açık bir şekilde ortaya koyduğunu hatırlattı.
“Önümüzdeki tarihi fırsatı değerlendirmeli ve ülkelerimiz arasındaki olumlu iklimi kalıcı hale getirmeliyiz. Ebedi komşuluğumuzu ebedi dostluğa