Yoğun trafiğe sahip olan yolların etrafında egzoz gazlarına sürekli olarak maruz kalanların astım gibi solunum yolu hastalıklarına yakalanma ve kalp krizi geçirme ihtimalleri artıyor
Yeni araştırmalara göre yolların yakın çevresinde yaşamak çok tehlikeli... Emlak ilanlarında sıkça görürsünüz: “Caddeye yakın satılık konut”. Bazıları caddeyi Bağdat Caddesi olarak da düşünebilir. Ama benim kastettiğim hani şu yoğun insan ve araç trafiği olan yollar.
O kadar çok çarşıya, caddeye ve durağa yürüme mesafesinde bir dairemiz olsun istiyoruz ki Milliyet Emlak’taki ilanlar bu tür lokasyon özelliklerine de tek tek değiniyor.
Amerika’da nüfusun yaklaşık beşte biri yol kıyısında yaşıyormuş. Bu oranın ülkemizde çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Şimdi “Bu iyi bir şey” diyebilirsiniz. Sonuçta caddeye yakın oturanların toplu taşıma araçlarına ulaşması daha kolay. Özellikle de evinize ıssız sokaklardan gidip geliyorsanız. “Hayır, bu kötü bir şey” diyen de olabilir. Sonuçta orada gürültüye ve katmerli bir emlak vergisine maruz kalıyorsunuz. Bunlar doğru ama benim üzerinde durmak istediğim yarattıkları önemli sağlık problemleri.
Ülkemizde otoyolların etrafında lüks rezidanslar
Nemli soğuk havaların insanı kuru soğuk havalardan daha fazla üşüttüğü düşüncesi doğru mu? Hayır! Havadaki nemin, havanın soğuk hissedilmesinde önemli bir rolü yok
Havalar soğudukça akla gelen soru: Havadaki nem, soğuk havayı daha soğuk hissettirir mi? Ya da “kuru soğuk” veya “nemli soğuk” diye bir şey var mı?
İstanbul’a gelen Erzurumlular “Bizim oranın soğuğu kuru soğuk. Burada ise nem soğuğu adamın iliğine kadar işletiyor” şeklinde şikayet edebilir. Peki neden böyle düşünüyorlar?
Soğuk bir kış günü açık havada yapılan bir futbol maçını seyrederken tahta
ya da demir bir banka oturma arasında tercih yapma şansınız olsa büyük ihtimalle tahta bankı seçersiniz. Bankların üzeri aynı sıcaklığa sahip olmasına rağmen demir bank daha soğuk olarak hissedilir. Çünkü demirin ısı iletim katsayısı daha büyüktür.
Bu da daha hızlı bir şekilde soğumamıza neden olur. Benzer bir şey nemli hava için de söylenebilir mi?
Hayır! Havadaki nemin, havanın soğuk hissedilmesinde önemli bir rolü yok. Buna rağmen havadaki su buharı moleküllerinin vücudumuzdan ısıyı alıp havaya taşıdığı ve böylece daha hızlı bir şekilde soğuduğumuz söylenir durur. Özellikle deniz kazalarında insanların soğuk
Prof. Dr. Kural’ın temiz bir çevre ve temiz bir tesis için önerileri küçük büyük her türlü tesise, kurum ve kuruluşa lazım
İTÜ’den Haberler’de “Ülkemizde, özellikle genç nesilde çevre bilincinin oluşması ve gelişmesi amacıyla çalışmalarına 20 yıldır aralıksız devam eden İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Kural, İTÜ kampüslerinde bu amaçla neler yapıldığını aktardı” başlıklı haberi görünce sizinle paylaşmak istedim. Sonuçta bu öneriler, küçük büyük her türlü tesise, kurum ve kuruluşa lazım.
Kural’ın temiz bir çevre ve temiz bir tesis için önerileri kısaca şöyle:
* Pet, plastik, kağıt, tetrapak, karton, metal, alüminyum ve cam: Islatmadan ve yağa bulamadan pet, plastik, tetrapak, kağıt, kumaş, tahta, demir, karton ve alüminyum atıklarını geri dönüşüm kaplarına bir arada atın. Lütfen sadece kapakları değil, pet şişelerin tamamını yine aynı kutulara bırakın. Camları ise cam kumbaralara atmak daha doğru.
Sigara izmaritleri zehir saçıyor
* Elektronik atıklar: Atık bilgisayar parçalarını, her türlü bozulmuş elektrikli araçları, eski cep telefonlarını, CD ve tüm elektronik parçaları özel gri renkli e-atık kaplarına atın. Teknosa, Gold, Media Markt, Electro
İstanbul’da güvenli, akıcı, ucuz, çevre dostu, sosyoekonomik hayatın sürdürülebileceğibir trafik akışının sağlanabilmesi için uzun vadeli ve kapsamlı politikalara ihtiyaç var
İstanbul’un yolları, özellikle sabah ve akşam birer otomobil parkına dönüşüyor.
Restoran veya sinema gibi yerlerdeki insan kuyrukları başarı olarak görülür. Peki şehir yollarındaki araç kuyruğu, yani trafik sıkışıklığı da bir başarı mıdır?
Aslında trafik sıkışıklığı canlı şehirlerin kaçınılmaz bir ürünüdür.
Yani boş yollar, o şehirde kültürel ve ekonomik hayatın olmadığı anlamına gelir. Bu nedenle, bazı uzmanlar trafik sıkışıklığını şehir için başarı olarak görür. Bununla beraber trafikte kalanlar için sıkışık trafik büyük bir sıkıntı, ekonomik kayıp, kirlilik vb. demektir.
Grip gibi viral enfeksiyonların birinci sorumlusu hava değildir. Soğukta hasta olmamızın sebebi, kapalı mekanları daha çok kullanıp mikroplarımızı birbirimizle daha çok paylaşmamızdır
Sanki havaları ben soğuttum! Havalar iki gün soğur soğumaz bir şikayet, bir şikayet ki sormayın gitsin! “Havalar bizi şaşırtıyor. Bir gün güneş, ertesi gün yağmur. Ne giyip nasıl hareket edeceğiz, bir türlü kestiremiyoruz. Bu durum çoğumuzu hasta etmeye yetiyor. Kalın giymek hasta ediyor. Ani hava değişimleri hasta ediyor...”
Bu kadar soru bombardımanı üzerine, “Soğuk hava bizi nasıl hasta ediyor?” diye merak edip araştırdım. Türkçe kaynakların bazıları “Soğuk hava değil, düşen vücut ısısı hasta ediyor” diyor. “Vücut sıcaklığı” yerine yanlış bir şekilde “vücut ısısı” diyen bu kaynaklara ne kadar güvenilir!
Soğuk algınlığı ve gribin nedeni üşümemiz
Bu konuda en doğru Türkçe açıklamayı acunn.com’da buldum. “Soğuk hava gribe neden olmaz!” diye başlık atıp “Doğru bilinen bazı tıp yanlışları kötü bir grip gibidir; geçmek bilmez” diyerek taşı gediğine koymuş. Bu hatayı en çok da “Ceketini giy, üşüteceksin” diye çocukların arkasından bağıran anneler yapıyormuş. Aslında biz ne kadar “Soğuk hava
Kelebek etkisi küçücük bir esinti değişiminin korkunç bir fırtınaya yol açabileceğini, atmosferin en küçük bir fiziksel değişime karşı ne kadar duyarlı olduğunu anlatıyor
Normal yaşantımızda olduğu gibi hava durumunda da küçük şeylerin zincirleme etkisi hava tahmininde büyük değişikliklere yol açıyor, özellikle de uzun vadeli tahminlerde.
Geçtiğimiz 2013 yazı için İklim ve Toplum İçin Uluslararası Araştırma Enstitüsü’nün (IRI) uzun vadeli hava sıcaklığı tahminlerini burada aktarmıştım. IRI’nın “Yaz çok sıcak geçecek” tahmini özellikle poyrazın etkisinde serin bir yaz geçiren bölgeler açısından yanıldı; “özür dilerim”! Aslında yanlış olan tek bir merkezin tahminine bağlı kalmaktı. Normalde havanın kelebek etkisinden kurtulmak için bu tür analizlerde birden çok tahmin bir arada değerlendirilir.
Peki, profesyonel amaçlı uzun vadeli tahminlerde mutlaka dikkate alınan havanın kelebek etkisi nedir?
Doğaya yeni bir bakış açısı geliştirildi
Doğadaki karmaşa çok açık, şöyle gökyüzüne bir bakmak yeterli: Bulutlar, aslında doğadaki birçok başka cisim gibi, karışık ve düzensiz bir yapıya sahip; sonsuz değişik şekiller alıyor; aralarından birinin tıpkısının aynısını tekrar
Piri Reis 1550’li yıllarda, “Kitab-ı Bahriye” kitabında denizi ve rüzgarları çok güzel anlatmış
Bu yıl poyrazın neredeyse esiri olduk ama ne denizi, yüzmeyi ne de onun fırtınalarını ve rüzgarlarını biliriz. Halbuki bu önemli konuda 500 yıllık bir şiirimiz bile var.
Aslında estikleri yönlere göre adlandırılan sekiz ana rüzgar var ama çoğumuz sadece iki rüzgarın adını bilir: Poyraz ve lodos. Poyraz kuzeydoğudan eser ve soğuk getirir; lodos ise güneybatıdan eser, sıcak ve nemli hava getirir. Piri Reis ta 1550’lerde “Kitab-ı Bahriye-Denizcilik Kitabı”nda bu rüzgar yönlerini şöyle çok güzel bir şekilde anlatmış:
Herkesi denizden anlar sanma sen
Sakın hepsi anlar sanma işinden
Ey hürmet sahibi deniz ehli ona derler ki
Bilim insanları Amerika’da meydana gelmesinden korktukları en kötü 10 doğal afeti sıraladı. Ama bunların hiçbiri dünyanın sonunu getirmeyecek. Peki ne getirecek?
Tayfunlar ve terör saldırılarının ardından Amerika, afet yönetim sistemini ve planlarını gözden geçiriyor. Bilim insanları Amerika’da olmasından korktukları en kötü 10 doğal afet için aşağıdaki gibi liste hazırlamış ama unuttukları önemli bir şey var... Önce o liste:
10. Kuzeybatı Pasifik depremi: Her an 9 büyüklüğünde veya daha yıkıcı bir deprem Kuzey Kaliforniya ile Kanada arasında olabilir. Sallantı yerel olarak yıkıcı olacak ama bölge için en büyük tehdit depremin tetikleyeceği tsunami. Bu deprem, 2004’te Endonezya’da ölümcül tsunamiyi oluşturan depreme sismik açıdan benzeyecek.
9. New York tayfunu: Tayfun gibi büyük tropikal fırtınalar bazı şehir ve kasabaları daha önceleri doğrudan vurmuştu, ama bunların tekrar görülmesi insanların onları hatırlayamayacağı kadar uzun zaman alıyor. Bu durum, halkın duyarlılığını kaybetmesine ve bölgeden tahliye olmasına yönelik uyarılara uymamasına neden oluyor. New York’un tahliyesi için 24 saate ihtiyaç var ama kuzeye çıkan tayfunların verdiği uyarı zamanı sadece birkaç