Musul’dan usul usul!

23 Aralık 2015

Hayli efelendikten sonra yelkenleri suya indirip Musul’daki (Başika’daki) askerlerimizi geri çektik. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz dün Genel Kurul’da çekilmeyi neredeyse büyük başarı gibi gösteren bir konuşma yaptı. MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ’ın o konuşmaya verdiği yanıtı zabıtlardan okuyalım:

...Sayın Bakan, Türkiye’nin milli menfaatleri Başika’ya asker yollamayı gerektiriyorsa neden Obama’nın müdahalesiyle bu askerlerimizi geri çektiniz? Eğer Türkiye’nin milli menfaatleri Başika’ya asker yollamayı gerektirmiyorsa neden bu askerlerimizi oraya yolladınız?

Madem Cumhurbaşkanı, “1926 ve 1946 tarihli anlaşmalar Türkiye’ye Irak’a müdahale yetkisi veriyor” diyor, neden bu yetkiye dayanarak askerlerimizi orada tutmuyorsunuz?

Bağdat’taki hükümet şikâyette bulunuyor. Bağdat’taki hükümete dönüp neden şöyle demiyorsunuz:

- Benim Musul’daki Başkonsolosluğum basılır ve insanlarımız rehin alınırken Irak ordusu neredeydi?

BM Güvenlik Konseyi’nin 8 Haziran 2004 tarih ve 1546 sayılı Karar’ı da var. Bu karar üye ülkelere Irak içindeki veya Irak’tan diğer ülkelere yönelik terörist faaliyetlerin ve geçişlerin önlenmesi görevini de veriyor. Yani buna dayanarak da Türk askerini orada

Yazının Devamı

Cenazeyle çözülmez!

22 Aralık 2015

Yetkili makamlar günübirlik açıklama yapıyor...

Şu kadar PKK’lı etkisiz hale getirildi... Bu kadar örgüt üyesi öldürüldü...

Rakamlar yükseldikçe yüreklerin soğuyacağı, şehit acılarının dineceği mi düşünülüyor? Yanlış yapılıyor.

Bu rakamlar yetimleri teselli etmez.

Daha çok ölüm kimseyi mutlu etmez. Üstelik öldürme de sorunu tek başına çözmüyor. Bir ilçede 8 - 10 gün süren sokağa çıkma yasağı bitiyor, birkaç gün sonra tekrar konuyor. Çünkü arka kapıdan kaçan teröristler üç gün sonra tekrar eski yerine dönüyor. Ya da öldürülenlerin yerini yenileri alıyor.

Bu gençlere onları yaşama bağlayacak eğitim, iş, aş umudu verebiliyor musunuz? Bölgede ekonomik düzelme sağlayabiliyor musunuz? Erzak ve kömür dağıtmaktan ibaret sadaka ekonomisi yerine daha onurlu bir üretim vaat ediyor, halkı daha huzurlu bir geleceğe ikna edebiliyor musunuz? Mesele o!

Çözüm süreci yanlıştı. Bu süreçte PKK’nın meşrulaştırılarak şehirlere inmesine göz yumulması yanlıştı. Peşinden devreye Kandil’in kanlı hayalleri girdi. Belli ilçelerde gençler hendek kazıp barikat kuracak, halk direnecek, bu yoldan sözde öz yönetime geçilecekti!

Yanlışlar ve savaştan kazanç umanların hesapları üst üste geldi, işler iyice çıkmaza girdi.

Yazının Devamı

Sual işareti...

20 Aralık 2015

İktidarlar basına karşı her zaman hassastır. İktidar uzadıkça, başarısızlık dosyası kabardıkça bu hassasiyet artar. Artık rüzgârdan nem kaparlar.

Gazeteci Ahmet İhsan Tokgöz, Abdülhamit’in son matbuat müdürü (sansürcüsü) kılkuyruk lakaplıEbulmukbildönemindeki sansürü anlatıyor.

“Hamidiye suları yeni akıtılmış, çeşmeler açılmıştı. Doktor Besim Ömer Paşa, sular üzerine bir makale yazmıştı. Yaşlı bir adamın çeşme başında dua edişini gösterir artistik bir renkli resim, makaleyle birlikte basılacaktı. Sansür buna sual işareti koydu...”

Neden sual işareti koyduğunu sansürcü başı şöyle izah ediyor;

“Bu resmi görenler ‘işimizin duaya kaldığını anlatıyor’ diyebilirler...”

***

Evet o zamanlar sansür varmış... Yazılar ve resimler baskıya girmeden çıkarılırmış. Ama sansürün bir yararı da varmış! Gazeteciler yazılarından dolayı mahkemeye düşmezmiş. O yüzden sonraki yıllarda Aziz Nesinve Sabahattin Ali, Marko Paşa dergisinde: “Ne olur sansür uygulayın da yazılarımız yayımlandıktan sonra başımız belaya girmesin”diye mizahi ricalarda bulunurlar...

***

Yazının Devamı

Konuşana bakarsak...

19 Aralık 2015

"Bize tankın namlusunu gösterip geri adım attıracaklarını zannediyorlarsa biz ölüm korkusunu çoktan aştık... Silip süpürme operasyonuymuş. Siz kimsiniz ya? Siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz... Gençler hendek kazıyor, halk barikat kuruyormuş. Başka bir yol gösterin yapsınlar... Hiçbir şey yapamıyorsanız direnen gençlerimiz için dua edin... Sokağa çıkma yasakları kalkacak, infazlar duracak, özerkliğin müzakere edildiği, üçüncü gözlemci gözün masada olduğu sağlıklı bir müzakere ortamına dönülecek. Bizim istediğimiz bu.”

HDP Eş Genel BaşkanıSelahattin Demirtaş, dün Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında yaptı bu konuşmayı. Terörü ve yasa dışılığı böylesine pervasızca savunan bir konuşmayı, herhangi bir Batı Avrupa ülkesinde herhangi bir siyasi partinin herhangi bir genel başkanı yapabilir mi? Yaptığı an o ülkenin yargısı o genel başkan ve partisi hakkında harekete geçmez, ettiği lafın hesabını sormaz mı?

Eğer PKK siyasete dahil edilirse, sorunlar konuşarak çözülecek, terör kendiliğinden ortadan kalkacaktı. HDP Meclis’e 80 milletvekili soktu. PKK söz hakkı elde etti. Ancak bizim terör, karşı tarafın direniş adını verdiği

Yazının Devamı

VIP eylemciler!

18 Aralık 2015

Çoğu HDP’li, ikisi CHP’li 7 - 8 eski milletvekili; Hasip Kaplan, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Akın Birdal, Melda Onur, Binnaz Toprak... Önlerinde “Barış, hemen şimdi” ve“Hayatı ve özgürlükleri savunuyoruz”yazan iki pankart... Rahat koltuklara yayılmış, güvenlik güçlerinin Güneydoğu’da yürüttüğü operasyonları protesto ediyorlar.

Nerede mi? TBMM’de, muhalefet kulisinde!

Arkadaşımız Fahrettin Fidan, eylemcilerden eski CHP milletvekili Prof. Binnaz Toprak’a soruyor.

- AKP iktidarını protesto ediyorsunuz ama eylemi onların değil muhalefetin kulisinde yapıyorsunuz. Biraz tuhaf değil mi? Niye AKP kulisinde yapmıyorsunuz?

Binnaz Toprak, yarı şaka yarı ciddi, gülerek yanıt veriyor.

- Valla bilmem. Arkadaşlar, dayak yeriz diye korkmuş olabilirler.

- Operasyonları protesto ediyorsunuz ama eyleminizde o operasyonlara sebep olanlara yönelik bir itiraz göremiyoruz. HDP’li eylemci arkadaşlarınıza bunu sordunuz mu?

Yazının Devamı

Başarı adımları!

17 Aralık 2015

Suriye serüveni başlarken yapılan uyarılarda bile öngörülemeyen bir fotoğrafın içindeyiz artık. Ülke aynı anda hem iç hem dış savaşın eşiğindedir. Önce dışa bakalım... Başika bölgesine gönderilen, ancak Barzani hariç, dost düşman tüm ülkelerin tepkisine yol açan Türk askerleri “tanzim” adı altında geri çekilmişti. Ne var ki askerlerin bir kısmının Beşika’dan ayrılması Bağdat yönetimine yeterli gelmedi. Irak Başbakanlığı, Türk askerlerinin tamamının topraklarından çekilmesini talep ediyor. Açıklamada “Komşu Türkiye’nin Irak topraklarından tamamen çekilmesi” vurgulanıyor.

Başika’ya asker göndermeden önce Irak’ta üç kampta asker bulunduruyor, çevreyi kontrol ve caydırıcılık yönünden belli bir etki sergileyebiliyorduk. Başika yanlışı şimdi tüm Irak’tan atılmamıza yol açıyor. Aynen Rus uçağını düşürdükten sonra sınır ötesinde askeri etkinliği yitirmemiz ve başta Kürt koridoru olmak üzere aleyhimize gelişmeleri kontrol edemez hale gelmemiz gibi... Stratejik başarılarımız saymakla bitecek gibi değil! Son olarak Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan “Teröre karşı İslam ittifakı”na dahil olduk.

Bu ittifakın teröre karşı değil ABD ve İsrail desteğinde İran ve Şiilere karşı kurulan bir

Yazının Devamı

Öğretmenler geriii!

16 Aralık 2015

Cizre ve Silopi’deki öğretmenlerin geri çağrılmalarında gösterilen “Hizmet içi eğitim” gerekçesine kimse inanmamış, gerçek sebebin terör olduğunu herkes ilk anda anlamıştı. Nitekim gerekçenin yalan olduğunu 48 saat bile geçmeden Başbakan Ahmet Davutoğlu şu sözleriyle resmen itiraf etti.

“Huzur ortamı sağlanınca daha yoğunlaştırılmış bir eğitimle o güzel çocuklarımızın geleceğine sahip çıkacağız.”

Devr -i iktidarlarında huzur ortamı diye bir şey bırakmayan... Az çok mevcut huzuru bile ortadan kaldıranların “huzur ortamını” ne zaman sağlayabileceklerini bir tarafa bırakıp öteki sorulara geçelim.

Cizreli ve Silopili çocukların, okulları açıkken gündüzleri nerede oldukları belliydi ve iyi - kötü can güvenlikleri vardı. Peki, okulları kapatıldıktan sonra o çocuklar nerelerde olacaklar?

Çok büyük ihtimalle sokaklarda, çatışmaların tam ortasında... Çünkü çocukları günlerce evde tutamazsınız, bir süre sonra sokağa fırlayacaklardır.

Gelelim büyüklere...

Öğretmenlere yalan bir mesajla evlerinize dönün çağrısı yapıyorsunuz...

Öteki memurlar kalıyor... Vatandaş ne oluyor? Kaçan kaçıyor, kaçacak yeri olmayan ya da PKK’ya destek vermek isteyenler kalıyor. Eğer siviller için tehlike varsa onlar neden ka

Yazının Devamı

Suriye’ye dönüşmek!

15 Aralık 2015

Sokağa çıkma yasakları, ölümler, göçler, yıkılan evler, harap sokaklar... Güneydoğu’da kimi ilçeler Suriye’yi andıran görüntülere dönüşürken, ne oluyoruz endişesi dalga dalga yurdu kaplıyor... Devlet ne olup bittiğini halka anlatamıyor... Kamuoyunda HDP, PKK ve uzantılarının propagandası ağır basıyor. Onların yarattığı algı şudur; Devlet bazı ilçeleri gözüne kestirmiş, iki günün biri sokağa çıkma yasağı koyarak evleri yakıp yıkmakta, halka zulüm yapmakta, insanları göçe zorlamaktadır. Ne PKK’nın hendek ve barikatları, ne devletin o barikatları kaldırma zorunluluğu konuşuluyor... Çatışma devlet güçleri ile halk arasındaymış izlenimi yaratılıyor. Tabii manzaranın böyle yansıtılmasını devletin geçmiş sabıka ve şaibeleri de kolaylaştırıyor. Sonuçta ortaya ne yaparsa haksız bir devlet manzarası çıkıyor. Makineli tüfek ve roketatarla sokak savaşı yapan terröristler, izlerini kaybettiriyor.

Burada sorulması gereken soru şu...

PKK ve uzantısı örgütlerin hendek ve barikatlarla sokakları ele geçirmesi karşısında devlet ne yapmalı? Öneriniz nedir? Görmezden mi gelmeli? PKK’nın sokaklara militanlarını yerleştirip yönetimi ele almasını devlet meşru mu saymalı? Bir başka soru; devlet halka karşı

Yazının Devamı