Avrupa Parlamentosu, 2009 yılında aldığı bir kararla 23 Ağustos’u Nazizmin ve Stalinizmin kurbanlarını anma günü ilan etti. İsveç, Estonya, Litvanya, Letonya, Bulgaristan, Hırvatistan, Polonya, Macaristan, Slovenya, Kanada, Gürcistan ve ABD 23 Ağustos’un “Siyah Kurdele Günü” adıyla Nazizmin ve Stalinizmin anılması günü olarak kabulü için
özel yasa çıkarttılar.
Böyle özel yasa çıkartmayan ülkelerden biri Almanya, biri de Türkiye.
CHP’li Onur Öymen soruyor:
- Acaba böyle bir yasa çıkartmamızın zamanı gelmedi mi? Hükümet ve muhalefet partileri böyle bir öneriyi Meclis’e getirmeyi düşünürler mi?
Bizce böyle bir yasanın tam sırası...
Yeniden Türk’üz...
Değerli gazeteci Müyesser Yıldız’ın dediği gibi...
Eski bakanlardan Bülent Akarcalı dostumuz yazıyor:
“Bugünkü gazetelerde Merkel’in sözcüsünün, aldıkları soykırım kararıyla ilgili olarak ‘Almanya’da demokratik kültür var” sözüne çok güldüm.
Almanya demokratik kültüre gerçekten sahipse ve sıkıysa Amerika’nın katlettiği milyonlarca Kızılderili ile köle olarak kullanıp 5 milyonunu öldürdüğü 20 milyon zenci köle için soykırım kararı alsın...
Vietnam’da ve Irak’ta zehirli gazlar kullanarak katlettiği milyonlarca insan için karar alsın...
Almanya demokratik kültüre sahipse komşusu Fransa’nın Afrika’daki sömürgeciliğini, Cezayir’de öldürdüğü milyonlarca Müslüman cinayetlerini kınasın...
Belçika Kongo’sunda 8 milyon zencinin nasıl öldürüldüğünü araştırsın.
Demokratik kültürleri daha da el veriyorsa İspanya ve Portekiz’in Latin Amerika’da elli yılda 60 milyon insanı katletmenin hesabını ve Latin Amerika’da İnka, Aztek, Maya medeniyetlerinin kökünü kazıması, dilleri, kültürleri ve sanat eserlerinin yok edilmesini okullarında okutsun.
Türkler biraz söylenir, sonra unuturlar...Kuyumuzu kazan her ülke bu düşünce içindedir.
Yanlış da değildir. Hatta şimdiden unuttuk bile.
Başbakan şöyle demiş:
- Şartlar ne olursa olsun biz müttefiklerimizle ilişkilerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu:
- Anlayamadığım nokta şu, diyor, hemen her hafta Merkel ile görüşülüyor.Neden bu konu yeterli ağırlıkta Almanya’ya hissettirilmedi?
Ankara, Almanya’nın soykırım kararına sözde tepki gösteriyor:
“Bizce bu karar yok hükmündedir”
Bu tür tepkiler de yok hükmündedir. Hiçbir etkisi olmaz.
Peki ne yapmalı?
CHP eski milletvekili Uluç Gürkan anımsatıyor...
- Alman hükümetinden bu kararı yok saymasını istemeli...
Örneği var mı? Var.. İşte İsveç...
İnsana ne dokunuyor biliyor musunuz? En başta tarihin en vahşi soykırımcısı ülkenin Türkiye’yi soykırımcı ilan etmesi dokunuyor. Alman meclisi bu utanmazlığı yaparken tasarının bayraktarlığını Cem Özdemir adlı Türk ismi taşıyan bir oportünistin yapması dokunuyor. Bu şahsın 2000lerde soykırıma karşı çıkarken bu defa siyasi beklentiyle diaspora sözcülüğüne soyunması dokunuyor.
İnsana başka ne mi dokunuyor? Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Steinmeier’in oylamaya katılmayarak bu karara katılmıyormuş numarası yapmaları dokunuyor.
Başka mı? Tabii öncelikle bizim Meclis’in oylama sonucu belli olduktan sonra “çok sert bildiri” hazırlığına girişmesi dokunuyor.
Bu yasanın çıkacağı haftalardır belli olduğu halde Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ına, muhalefet liderinden parti odacısına kadar susup oturdular. 112 eski CHP’li milletvekili dışında kıpırdayan olmadı. Şimdi birden aslan kesilecek, ağır tepkiler ortaya koyacaklar ve biz de onlara inanacağız öyle mi?
Geri kabul anlaşmasını ıvır zıvır konularda değil bu konuda askıya alacağımızı bildirseydik caydırıcı bir ağırlık ortaya koyabilirdik. Aksine pasif kalarak yeşil ışık yaktık.
Evet şimdi sert bildiri yayımlayın, büyükelçiyi birkaç
Son kırmızı çizgimiz de aşıldı... Biz İstanbul’u yeniden fethetmenin sarhoşluğu içindeyken ağırlığını PYD/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri, ABD desteğiyle Fırat’ın batısına geçti. Menbiç bölgesini ele geçirmek üzere operasyon başlattı.
Amerikan kaynakları amacın, IŞİD’in kuvvetlerini değişik cephelerde oyalamak böylece onların Rakka’da güçlü savunma yapmasını önlemek olduğunu ifade ediyor.
Ankara, Menbiç IŞİD’ten alındıktan sonra PYD/YPG orayı Arap gruplara bırakacak diye teselli ediliyor. Strateji uzmanı Cahit Dilek diyor ki:
- Bu Türk kamuoyunu aldatmaya yönelik bir söylemdir. Kendine pay düşmeyecek bir yerin kurtarılması için PYD / YPG niye savaşsın...
ABD gözümüzün içine baka baka sınırımızın dibinde Kürt koridorunu oluşturuyor.
Sonra da sıra, hep yazdığımız gibi, Türkiye’nin Güneydoğusunu Kürt devletine eklemeye gelecek.
Emekli General Nejat Eslen diyor ki:
Tarihin en büyük ve tescilli soykırımcısı Türkiye’yi soykırımcı ilan etmeye hazırlanıyor. Alman parlamentosu yarın Ermeni soykırım tasarısını görüşüyor. İktidar partileri CDU, CSU ve SPD tarafından desteklenen tasarı Süryani, Pontus ve Yezidi’leri de kapsıyor.
Türk halkını da mahkum eden bu tasarıya karşı Türkiye’den tepki yok denecek kadar az.
Ne iktidar, ne muhalefet, ne üniversite, ne basın, ne sivil toplum kuruluşlarından anlamlı ve ses getiren bir tepki gözleniyor.
Tayyip Erdoğan 2011 yılında Fransız parlamentosunda benzer bir tasarı gündeme geldiğinde esmiş gürlemiş, şöyle demişti:
“Soykırım görmek isteyenler, dönsünler ve kendi kirli, kanlı tarihlerine baksınlar. Kendi tarihleriyle yüzleşemeyenlerin, asılsız iddialar üzerinden Türkiye tarihine saldırmaları çok ciddi bir samimiyetsizlik göstergesidir. Tarih, parlamentolarda yapılan oylamalarla yazılmaz...”
Aynı Erdoğan şu sırada tepkisiz. İkide bir Almanya’ya giden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu suskun. TÜSİAD ve TOBB gibi kuruluşlar hareketsiz. Berlin’de yapılan Türkiye’den sadece Vatan Partisi’nin katıldığı bir iki yürüyüş dışında protestoya rastlanmıyor.
Onur Öymen tasarının en vahim yanına işaret ediyor:
- Bu tasarı aynı zamand
İstanbul’u gerçekten Fatih Sultan Mehmet mi fethetti? Kuşkuluyuz. Eğer öyle olsa pazar günkü Fetih şenliklerinde onun portresini görürdük, hiçbir yerde göremedik. Demek ki esas Fatih o değil!
Kutlamada 9 bin polis, 5 helikopter, 1 fırkateyn, 1 denizaltı, 3 sahil güvenlik teknesi, onlarca zırhlı araç ve TOMA görev almıştı. Fatih Sultan Mehmet’in elinde bu güçler olsa İstanbul’u kuşatması kuşkusuz o kadar uzun sürmeyecekti.
Fetih şenlikleri coşkulu geçti.
Ancak şenlikleri gölgeleyen durumlar da vardı. ABD ile PKK uzantısı YPG, birlikte güle oynaya Rakka operasyonunu başlatmıştı. Ankara, Amerikan askerlerinin YPG arması takmasına çok kızmıştı. Armalar çıkınca biraz rahatladık! Ancak Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmalarda yine de ABD’ye sitem ediyor, suçluyor, kızıyor.
Belli ki ABD - YPG (Yani PKK) ortaklığı Rakka’dan sonra dümeni Cerablus - Afrin hattına kıracak, bölgeyi IŞİD’den kurtarma manevrasıyla PYD buraya yerleşecek, Güney sınırımızdaki koridor tamamlanacak, ondan sonra fetih sırası sınırın bizim tarafına yani Güneydoğu Anadolu’ya gelecek!
ABD’yi PYD ile işbirliği yapıyor diye kınamak güzel... Güzel de bu kara operasyonu havadan desteklenmiyor mu?
Hava desteği İncirlik’ten