İnsana ne dokunuyor biliyor musunuz? En başta tarihin en vahşi soykırımcısı ülkenin Türkiye’yi soykırımcı ilan etmesi dokunuyor. Alman meclisi bu utanmazlığı yaparken tasarının bayraktarlığını Cem Özdemir adlı Türk ismi taşıyan bir oportünistin yapması dokunuyor. Bu şahsın 2000lerde soykırıma karşı çıkarken bu defa siyasi beklentiyle diaspora sözcülüğüne soyunması dokunuyor.
İnsana başka ne mi dokunuyor? Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Steinmeier’in oylamaya katılmayarak bu karara katılmıyormuş numarası yapmaları dokunuyor.
Başka mı? Tabii öncelikle bizim Meclis’in oylama sonucu belli olduktan sonra “çok sert bildiri” hazırlığına girişmesi dokunuyor.
Bu yasanın çıkacağı haftalardır belli olduğu halde Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ına, muhalefet liderinden parti odacısına kadar susup oturdular. 112 eski CHP’li milletvekili dışında kıpırdayan olmadı. Şimdi birden aslan kesilecek, ağır tepkiler ortaya koyacaklar ve biz de onlara inanacağız öyle mi?
Geri kabul anlaşmasını ıvır zıvır konularda değil bu konuda askıya alacağımızı bildirseydik caydırıcı bir ağırlık ortaya koyabilirdik. Aksine pasif kalarak yeşil ışık yaktık.
Evet şimdi sert bildiri yayımlayın, büyükelçiyi birkaç haftalığına geri çekin, halkı enayi yerine koyun ve hiçbir şey olmamış gibi koltuklarınızda huzur içinde ileri geri sallanın bakalım...
Nefret suçu...
Son dostumuz Almanya da soykırım iftiracıları safına katılırken...
Bu konuda üç kitap yazan CHP Eski Milletvekili Uluç Gürkan, Türkiye’ye uygulanan çifte standardı anlatıyor:
“Soykırım suçunun hukuki çerçevesini belirleyen 1948 BM Soykırım Sözleşmesi’nin 4. maddesinde, bu suçla tüzel kişilerin değil ancak gerçek kişilerin suçlanabileceği vurgulanmaktadır. Bu nedenle, İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleştirilen Yahudi Soykırımı için Almanya ya da Alman halkı hiçbir zeminde suçlanmamaktadır. Soykırım sorumluluğu, kişi olarak Hitler ve diğer Nazi liderlerine, yönetim erki olarak da Nazilere yüklenmektedir.
Ruanda, Sudan ve Bosna-Hersek’te ‘soykırım’ olarak tanımlanabilecek olaylarda da suçlamalar iş başındaki yöneticilere yöneltilmekte, cezai sorumluluk bu kişilere yüklenmektedir.
Türkiye’ye yönelik ‘Ermeni soykırımı’ iddialarında ise hukuk dışı bir çifte standarda başvurulmaktadır. Suçlamalar gerçek kişilere, kararda imzası olan İttihat Terakki liderlerine değil, doğrudan veya dolaylı Türkiye’ye ve halkına yöneltilmektedir. Türkiye geçmişle yüzleşmemek, suçu kabullenmemek, düşmanlıkları bugün de sürdürmekle suçlanmaktadır.
Son olarak Almanya’nın Türkiye’yi bu şekilde hedef alması ‘nefret söylemi - hate speech’ suçu özelliğindedir. Nefret söylemi, en az ‘soykırım’ suçu kadar yaralayıcı ve düşmanlığı tetikleyici bir üsluptur.”
NEDEN
Bizim artık kimseyi ürkütmeyen klasik tepkimiz; Büyükelçimizi geri çekiyoruz... Ve sonrası malum; Birkaç hafta içinde sessiz sedasız geri yolluyoruz... Peki sayın büyükelçimiz acaba bu kararın Federal Meclis’ten çıkması ihtimaline karşı ne yaptı? Almanya’daki lobileri harekete geçirdi mi?
Oradaki demokratik gücü mobilize etti mi? Hiç duymadık!
Ve, iki meraklı soru...
1. Almanya, mülteciler dolayısıyla Türkiye’ye en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde bu yasayı neden çıkardı?
2. Türkiye neden bu kadar sessiz kaldı? Cumhurbaşkanı neden önceki yıllarda soykırım tasarılarına karşı gösterdiği tepki ve öfkeyi bu defa göstermedi? Ankara’yı ne durdurdu?
Cumhuriyet döneminde yetişen Aziz Sancar
Nobel ödülünü Atatürk’e armağan ettiğine göre
AKP
döneminde yetişen Reza Zarrab da
soruşturma dosyasını iktidara armağan etmeli…
* * *
Dikilen kaçak gökdelenlere bakılırsa
dinciler
Allah’a “ibadetle”
değil,
“kaçak gökdelenlerle” ulaşmayı düşünüyor…
Akif Kökçe
KREŞ 2
TBMM kreşinin 30 Mayıs 2016 tarihinde yapılan yıl sonu gösteri programından Atatürk şarkıları, drama ve bale gösterilerinin sakıncalı görülerek çıkarıldığını, bir çocuk velisinin ifadelerine dayanarak yazmıştık.
Meclis’ten gelen yazı diyor ki:
“TBMM Kreşinin 30 Mayıs 2016 yılsonu gösterisi programında Atatürk şarkıları ve drama etkinlikleri gerçekleştirilmiştir. Bale eğitimi 2015-2016 eğitim öğretim programında yer almadığı için gösteri programına dahil edilmemiştir.”