Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abdullah Öcalan’ın beklenen mesajı, terör yorgunu ülkemizde barışa susamışlığında etkisiyle olumlu yankılar yaptı.

Bu olumlu etki yanında pek çok soru işareti de yarattı. 

Öcalan mesajına PKK’nın, yaratılan anti demokratik koşulların, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasının ve Cumhuriyet’in tek tipçi politikalarının ürünü olarak ortaya çıktığını anlattı. PKK örgütlerinin kongrelerini toplayıp, silahları bırakmasını ve kendini feshetmesini istedi. 

Öcalan’ın koşulu şudur: 

“Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı olabilecektir.” 

Haberin Devamı

Demokratik siyaset... Demokratik uzlaşma gibi deyimler sıkça geçiyor mesajda... 

Bunların içi nasıl doldurulacak? Bekleyip göreceğiz. 

YPG açıklama yaptı... ‘Bu çağrı bizi bağlamaz’ dedi...

Kandil’in açıklaması ise: “Silah bırakma koşullarının sağlanması ve siyasi olarak faaliyet imkânı verilmesi durumunda çağrıya uyulacağı” yönünde... 

Kandil kadroları açıkça siyaset imkânı istiyor! 

Bu da oldukça sıkıntılı bir süreci haber veriyor. 

Sonuca gelirsek... Abdullah Öcalan yakın gelecekte hem Türkiye hem Ortadoğu’da siyasi aktör olarak yerini alabilir. 

Süreç o tarafa evriliyor... 

SAYGILI TOPLUM...

Eski ünlü yazarlardan Zekeriya Sertel, bir süre kaldığı ABD’deki izlenimlerini anlatırken ilginç gözlemler aktarıyor. 1922 yılındaki yazısında ABD ile Türkiye’yi kıyaslıyor, bakın neler söylüyor: 

“... Biz hayata ihtiyar gözle baktığımız için bizce hayat zorla taşınan bir yüktür... 

... Biz daima maziye bakarız, onlar istikbale bakarlar. 

... Tarihte nam bırakmış Türklerin evlatları olmakla iftihar ederek bugün için mazimizden kuvvet dileniriz. 

...Yine bu zihniyetin neticesi olarak biz ihtiyarlara hürmet ederiz, onlar çocuklara hürmet ederler. İhtiyarlar, geçmiş bir hayatın sönük mümessilleridir. 

Onlara hürmeti maziye yapılmış bir hizmet gibi telakki ederiz. Ailede cemiyette en muhterem mevkiyi ihtiyarlara veririz. Halbuki Amerika’da ihtiyarlara hiç hürmet etmezler. Onların nazarında ehemmiyete haiz olan istikbal ve istikbali temsil eden çocuklardır... Evde mektepte cemiyette çocuk hür müstakil ve muhteremdir. Tramvayda, vapurda, şimendiferde herkes çocuğa yerini vermeye mecburdur... 

Haberin Devamı

...Biz istikbalimize ehemmiyet vermediğimiz için Türkiye’de en çok ihmal edilen zümre çocuklardır.” 

Zekeriya Sertel bu satırları 100 yıl önce, Cumhuriyet ilanı öncesinde yazmış. 

İNEK TANIDI

İran’dan bir öykü. 

Adam köy kahvesinde oturmuş ağlıyormuş... 

Ne oldu, diye telaşlanmış arkadaşları... 

Sormayın, demiş ve anlatmış... 

“Sabah namazdan dönerken yolda bir ineği zorla bir kamyonete bindirmeye çalışan bir gruba rastladım. İnek direniyordu. Ben yaklaştım ve elimle ineğin başını şöyle bir okşadım. Hayvan sakinleşti, direnmeyi bıraktı, kamyonete bindi. Grup hızla oradan uzaklaştı. 

Eve geldiğimde anam ağlıyordu. Niye ağladığını sordum. “İneğimizi çalmışlar” dedi . 

Arkadaşları adamı teselli etmiş: 

- Ağlama yahu inek bulunur, alt tarafı bir inek... 

- Ona ağlamıyorum... 

- Ya neye ağlıyorsun? 

- İnek beni tanımıştı, ben ineği tanıyamadım, aptallığıma ağlıyorum... 

1921

Haberin Devamı

DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan hemen her konuşmasında 1921 Anayasası’ndan söz ediyor. Aslında bir anayasa denemeyecek kadar kısa ve yetersiz bir metin olmasına rağmen 1921 anayasasını övüyor. Bakınız son grup toplantısında ne diyor: 

- 1921 Anayasası’nın birçok eksiği var. Bunu biz de biliyoruz ama Türkiye tarihinde yerinden yönetimi esas alan tek anayasadır. Özellikle Kürtlerin ve diğer halkların kimliklerine, dillerine ve yerel yönetimlerine saygı gösteren bir anlayış var. Rotamız demokrasi, rehberimiz barış olsun.” 

DEM Parti 1921 Anayasası’nı özerkliği öngördüğü iddiasıyla istiyor. O anayasa gerçekten özerkliği öngörüyor mu? Hayır ama onlar öyle yorumluyor... 

GÜNDEM

İlgilisine soru:
Madem Öcalan’ın “silahları bırakın”! çağrısıyla PKK silah bırakıyordu, 25 yıldır bu çağrı neden yapılmadı.